Roséanne:Teşekkür ettin Jungkook.
Sebebini merak ettiğim o iki kelimelik cümleyi bana sundun ve sonra sustun bense gittim.
Neden Jungkook ? Ben senin dilinden teşekkürü hakedecek n'aptım ?
Biliyor musun Jungkook ;asıl teşekkür etmesi gereken kişi benim.
İyiye gittiğin için , iyileştiğin için teşekkür ederim Jungkook.
Onun gibi olmadığın için teşekkür ederim.
O nu anmışken Jungkook biraz bahsedeyim ister misin O'ndan ?
O , Jungkook Yaşamayı severdi, ama kaybetti , O sevdiği yaşamı kaybetti. Önce diliyle ,sonra ruhuyla kaybetti. O en büyük savaşı yaşamı kaybederken verdi. En büyük hatayı bu savaşta yaptı.
Bilmeden ,umursamadan , düşünmeden yaptı bunu Jungkook. Düşünmesini engelleyen şeyler vardı. Umursamamasını ona aşılayan başka bir etken vardı. Ne yaptığını ona bildirmeyen o anlamsız şeyler.
Bunlar küçük ama büyük etkenlerdi Jungkook.
Senin kurtulmanı bırakmanı istediğim o küçük ama büyük etkenler onlar.
Açıkça söyleyemem Jungkook ama ; belki anlattıklarım içindeki o ince çizgiyi farkedersin. Belki görürsün de sen o dipsiz kuyuya düşmezsin.
Onu o kuyudan çekip çıkaramadım Jungkook.
Seninde o karanlık dibe çöküp de seni kurtaramamaktan korkuyorum Jungkook. Sırf bu yüzden Jungkook , adımını atamadan seni tutmaya çalışıyorum. Çalışıyorum ki bir adım daha atıp o kuyuya düşme.
Bana bu korkuyu yaşatma.
Lütfen.
YOU ARE READING
las heridas que deja la muerte | RoséKook
FanfictionRoséanne : Çok korktum Jungkook. Çok korktum sende gidiyorsun diye. Sende beni bir başıma bırakıyorsun diye Çok korktum. 'Roséanne birini daha kaybetmek istemiyordu. ' •RoséKook Nora|2021