1.¹

209 34 15
                                    


Roséanne :

Çok korktum Jungkook.
Çok korktum sende gidiyorsun diye.
Sende beni bir başıma bırakıyorsun diye Çok korktum.

Duyduğum anda bi ağırlık çöktü sol yanıma. Korku çöktü,

Okul arasında kafetaryaya yeni inmişken etrafta gezinen telaş ve konuşmalar arasında duyduğum isminle endişe damarlarıma işlemişti.

Önüme gelen kim varsa ne olduğunu sordum. Neden herkesin senden bahsettiğini ve kalabalığın endişe ve merak duygularıyla gezindiğini merak ettim.

Sonra o kalabalıktan herhangi birini durdurdum ve seni sordum. Ne oldu dedim. Neden onun ismini anıyorsunuz  ? Ne bu hareketlilik dedim.

Bana öyle bir cümle kurdu ki sanki yer yerinden oynadı, ayaklarım bedenimi tutamaz hale geldi ve bıraktı kendini yere. Bedenim bile dayanamadı bu endişe ve korkuya.

Elim ayağım titredi , titremeye başladım durduğum yerde. Etrafum tamamen bulanık olmuştu  dolan gözlerimden.

Yine bir sızı beliriverdi göğüs kafesimde. Hıçkırık koptu dudaklarım arasından. Ağlıyordum.

Gittin diye ağladım. Belki de gelmeyeceksin diye ağladım. Sende bıraktın diye ağladım. 

Bir süre  kendimde değildim sanki. Etrafıma doluşan iyi olup olmadığımı soran insanları silik silik hatırlıyordum. Kafeteryada yükselen gürültüyü zar zor iştiyordum.

Acı çekiyo oluşun beni daha da güçsüz kıldı. Ben geride kalmaya alışamamışken ikinci bi gidişi kaldıramazdım.  Daha da ağır gelirdi bana. Yeterince bu ağırlığın altında ezilsemde by sefer olmazdı. Ben, bu sefer bende ölürdüm . Gidişinle beni de götürüdün Jungkook.

Kızlar gelmişti yanıma. Beni yerden kaldırıp kendime gelmem için uğraşıyorlardı.  Lisa nın kendime geleyim diye yüzüme tokat attığını  hatırlıyorum.

Sonra kendime geldim zar zor.

Kızlar bana neden bu halde olduğumu sorarken göz yaşlarımın ıskaklığı arasında senden bahsettim.

Sebebi bilinmeyen fakat benim neyden dolayı olduğunu bildiğim bi Zehirlenme yaşadığını onun etkisiyle bayıldığını ve hastaneye kaldırılmış olduğunu  anlattım.

Sevgili dostlarım benden dolayı senden ne kadar haz etmeselerde endişelendiklerini gözlerinden okumuştum. Sebebini öğrendiklerinde beni teselli ederken aynı zamanda hastaneye gitmemem içinde beni tutuyorlardı. Bıraksalardı gelecektim Jungkook. İyi olduğunu kendi gözlerimle görecektim. 

Ama bırkamadılar işte .

Birkaç saat geçmişti. Herkes dersine girdi çıktı , ben hâlâ aynı yerimdeydim.

Senden herhangi bir haber gelir mi diye bekledim.. Bekledim.. Bekledim..

Hocabın görüpde ceza vermesini göze alarak beklemeye devam ettim.

Artık çıkış saati dahi gelmişti ve ben hâlâ senden herhangi bir haber ya da seni bekliyordum.

Sen gelmedin.

Haberin geldi ama sen gelmedin.

Senin yerine arkadaşların geldi kafetaryaya . Hepsi endişeli fakat iyi görünüyordu.  Onları öyle görünce bi an ayaklandım. Kızlarda arkamda benimle beraber gelirken uzun boylu sarışın adının Taehyung olduğunu Lisa  dan öğrendiğim çocuğa doğru ilerleyip " 'O 'nasıl ?" diye sordum.  " İyi mi ?" cevap vermesini bekledim.

Bu ani gelişim ve benden beklenmediği soru karşısında kendisi de arkadaşları da olabildiğince şaşırmıştı fakat şuan önemli olan alacağım cevaptı.

Taehyung öyle şaşkınca bana ve kızlara bakarken benim aklım sendeydi.

Taehyung anlamazca bana bakmaya devam ederken " Kim ? " dedi. Sen orada kim bilir ne haldeyken kimden bahsediyor olduğumu anlamadı.

" Jungkook"

Yanağımdan süzülen yaşla beraber ismini fısıldadım sessizce.

" O İyi mi Taehyung "

Ben içine kapanık asosyal biriydim Jungkook okulda kızlar harici kimseye  konuşmaz soğru düzgün iletişim kuramaz biriydim. Şimdi geçmiş arkadaşlarına seni sorarken onların okulun asosyali olarak bilinen bu kızın kendileriyle konuşuyor hatta berbat ve çökmüş haliyle seni soruyor  oluşu onları bi hayli şaşırtıyordu.

Arrık bir cevap istiyordum. İyi olduğunu söylesin de kalbimdeki sızı akıp gitsin istiyordum.

Ama arkadaşların inatla bir şey söylemiyor beni bitiren bu sızıyla bir bırakıyorlardı.

En son Lalisa durumun farkına varıp Taehyunga benim yerime tekrardan sordu seni. Taehyung bendeki olan bakışlarını Lalisaya çevirip " İyi " dedi.  doktorların birkaç gün hastanede kalman gerektiğini ardından seni taburcu edileceğini söylemiş Jungkook.

O an aldığım cevapla nasıl bi hafiflik hissettim bilemezsin Jungkook. Üzerimdeki o korku bi an da uçup gitmişti. Sen gitmiyordun ve bu inan bana sanki dünyadaki tüm güzellikler elime verilmiş gibiydi.

Taehyung un verdiği güzel haberden sonra artık korkudan değil mutluluktan ağlıyordum. Bu sefer benimle kalışının sevincinden döküyordum göz yaşlarımı.

Tanrıya tekrar tekrar şükrettim seni benden almadığı için.

Şükürler olsun Jungkook ,benimle kaldın. Sende onun gibi gitmedin.

las heridas que deja la muerte | RoséKook  Where stories live. Discover now