10.Bölüm:Bilet

123 10 25
                                    

Herkese merhabalaaaaar
Ben geldiiim

Özlediniz mi? Ben sizi çok özledim umarım keyfiniz yerindedir.

Biliyorum geç kaldım. Biraz demiyorum çünkü bende farkındayım yinlerim* bu yüzden özür diliyorum.

Ama geçerli bir sebebim var zaten biliyorsunuz dersler ve ayrıca yazacak konu bulamadım bu yüzden geç yazdım tekrardan özür diliyorum ve sizi daha fazla bekletmeden yeni bölümümüzle baş başa bırakıyorum.

Keyifli okumalaaaar 💜

☯️

Üçümüzde kantinde oturmuş zilin çalmasını bekliyorduk. Şu aralar cidden boş boş oturuyorduk çünkü sahne günümüz yaklaşıyordu ve zaten zamanın da çalıştığımız için şuan bir sıkıntımız yoktu sadece günü bekliyorduk. Umarım güzel geçerdi hem çok çalışmıştık hemde hayranlarımıza güzel bir performans sergilemek istiyorduk çünkü onlar bizim sevdiğimiz işteki büyük destekçilerimizdi en iyi performansı hak ediyolardı.

Önümdeki Ice Americano dan bir yudum daha aldıktan sonra masadaki iki şapşal arkadaşıma bakıp derin bir nefes aldıktan sonra,

"Sizce iyi bir iş çıkarabilecek miyiz? " demiştim. Tamam yeterli bir şekilde çalışmıştık ama hala emin değildim. İçim rahat değildi bir türlü her şeyin bir anda batmasından kötü gitmesinden korkuyordum. Zaten endişemi anlıyan arkadaşlarım da,

" Merak etme Yoon her şey güzel olucak " Hoseok'un dediğine Namjoon destek olarak,

" Evet Yoon zaten yeterince çalıştık her şey tamam sadece kendine inanmalısın. Yapabilceğine inanmalısın " Namjoon'nun da dedikleriyle biraz daha rahat hissederken derin bir nefes aldım.

Namjoon haklıydı önemli olan kendime inanmamdı eğer kötü düşünürsem hep o düşünceye odaklı olduğum için kötü olaylar olabilirdi. Bu yüzden iyi düşünmeliydim her şeyin mükemmel olacağına inanmalıydım ve bu inanca sıkı sıkı tutunmalıydım. Şimdi daha iyi hissediyordum. Bu yüzden arkadaşlarıma dönüp gülümseyip,

"Teşekkür ederim çocuklar siz olmasanız ben büyük ihtimalle kafayı sıyırırdım" dediğimde Hoseok gülüp,

"Eh kafamızın pek yerinde olduğunu söyleyemeyiz ama olsun. Rica ederiz minik kedi her zaman. " dediğinde üçümüzde gülmüştük. İyi ki onlara sahiptim diye geçirdim içimden umarım hep böyle mutlu oluruz.

...

" Noldu benim minik kedim neden üzgün? " Yattığım koltukta ablamın sesini duyduğumda bakışlarımı kapının oraya yönelttim. Ablam ise kapının oradan yanıma gelip kaymam için yer açmamı istediğinde hafifçe kaymıştım.

Ablamda bıraktığım boşluğa uzanırken beni göğsüne çekip hem sırtımı sıvazlarken hemde saçımı okuşuyordu. Başka bir soru sormamıştı. Zaten biliyordu en sonunda ona anlatacağımı sadece bana zaman veriyordu. Nitekim zaten bende en sonunda konuşmaya karar verdim.

"Abla ben çok korkuyorum" dediğimde bir kaç saniye durmuş ardından devam etmiştim cümleme,

"Yani her sahnemiz güzel geçti ama bunda kötü bir şeyler olucak diye korkuyorum çocuklar her ne kadar endişelenmemem gerektiğini söylesede olmuyor. " dediğimde yine oda sessizliğe gömüldü. Kafamı kaldırıp baktığımda ablam bana sadece bakıyordu sanki bana güç vermek istermiş gibi ama benim sözlere ihtiyacım vardı. Ablama bunu bakışlarımla anlattığımda derin bir nefes aldı ve,

" Anlıyorum seni minik kedim her zaman mükemmel olmayı istedin ve her zamanda bunu başardın ben inanıyorum ki yine başaracaksın bunu endişelenme. Hem kötü giderse bile biz her zaman senin yanındayız her insan hata yapabilir değil mi? Önemli olan o hatadan ders çıkarmak. " dedikten sonra bakışlarını bana indirmiş ve gülümseyerek,

" Hem ne yaparsan yap ben hep seninle olucağım diğerleri de aynı şekilde. " dedikten sonra işte şimdi içim rahatlamıştı. Ablam beni diğerlerinden daha iyi tanıyordu hangi sözlere ihtiyacım olduğunu en iyi o biliyordu ve iyi ki onun gibi bir ablaya sahiptim. Beni seven bir ablaya.

Gözlerim dolarken gülümseyip yattığım yerden hafif doğrulup ablamın yanağında öpmüş ve,

"Teşekkür ederim Noona iyi ki varsın " dediğimde o da aynı benim gibi gülümseyip yanağımdan öptükten sonra,

" Sende iyi ki varsın minik kedim. İyi ki benim kardeşimsin" dediğinde yemek zamanı gelene kadar öylece birbirimize sarılarak uzanmıştık.

...

"Merhaba millet" içeriye neşeli bir şekilde giren Yugyeom'a göz devirdiğimde hepimiz yerine Hoseok cevap vermişti,

"Hoşgeldiniz hangi rüzgar attı sizi buraya? " dediğinde Yugyeom ona üzgün gözlerle bakıp,

" Aşk olsun Hoseokeii biz size bir şey vermeye geldik" dediğinde bakışlarım Hoseok'a kaydığında yüzü kızarmış bir şekilde öylece duruyordu. Sanıyorum ki Yugyeom'un kullandığı hitap sözcüğü onu heyecanlandırmıştı. Onun bu hali güldüğümde diğerleri de içeri girmişti.

Jungkook karşımızdaki koltuğa oturduğunda Lisa da onun yanına gelmişti. Jungkook kolunu Lisa'nın omzuna attığında gülümsemiştim. Ben nasıl ablamla öyleysem onlarda beraber öyleydi yani kıskanacak bir durum yoktu. Ablam içeriye su bardaklarıyla geldiğinde herkese su vermişti. Suları dağıttıktan sonra gelip benim yanıma oturduğunda hep beraber oturmuş öylece konuşuyorduk.

"A bakın size ne diyecektim unuttum biz yakında sahne vericeğiz ve size de bilet ayarladık alın bakalım bunlar biletler " Yugyeom elinde ki bileti ablama uzattığında bende su içiyordum ablamın gözleri büyüyüp bana döndüğünde hala ağzımda su bardağı vardı. Bileti bana çevirdiğinde üzerinde ki yazanları okudum ve içtiğim suyu püskürttüm.

Çünkü alıcakları sahne bizimle aynıydı.

☯️

*Benim en sevdiğim simge fark ettiğiniz üzere Yin Yang ve bunu kullanarak size Yin diyorum çünkü Yin iyi şeylerin temsilcisi bu yüzden size böyle seslenmek istiyorum umarım seversiniz.

Güzel bir bölüm olduğunu çok düşünmüyorum ama sizi de daha fazla bekletmek istemedim.

Bu arada bir kitap daha yayınladım gidip bir okuyun onuda.

Unutmadan
❗ Yorum ve oy bırakmayı ❗ unutmayın lütfen

Ben kaçar yinler ~

Belki de İmkansız Değildir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin