yirmi iki, i wanna see sunrise

Depuis le début
                                    

Akşam güneşi batmıştı ve en yakındaki kasaba olan Hongyung'a ilerlediler, geleneksel evlerin baskın olduğu kasabada. "Arabada uyumak yerine bir evde uyumak daha mı iyi olur?" diye sordu Taehyung arabayı durdurduğunda, "Hayır, burada uyumak istiyorum." dedi Jeongguk, beraber arabadan inerek arkaya atılmış yatağa geldiler.

Taehyung onu kolları arasına çekerek yatağa uzanmasını sağlamanın ardından yorganı üzerine çekti Jeongguk'un. Kolunun altına aldığı bedene daha sıkı sarıldı, "Nasıl hissediyorsun?" diye sordu, boşta olan eli ile sevgilisinin gözünün önüne gelen saçları yana atarken. "Bilmiyorum, hala gerçekmiş gibi gelmiyor bana." diye itiraf etti Jeongguk, ona daha çok yaklaşarak kolunu Taehyung'un beline sardı. "Biliyor musun, kalp atışlarını sana uydurmaya çabalıyor sanki. Böyle arada tekliyor, seninkine ayak uyduruyor." Gözlerinin yeniden dolmasına engel olamayarak başını onun boynuna soktu.

Kıkırdayarak ona sarılan sevgilisi kollarını tamamen ona doladı, dudaklarını saçlarında gezdirerek parmaklarını tişörtünden içeri soktu. "Jeongguk, bayılıyorum sana. O kadar güzelsin ki, bebeğim. Bebeklerim. Bunu demek çok güzel, çok seviyorum seni." Jeongguk kıkırdadı, bir bacağını onun bacağı üzerine attı, daha çok sarıldı ona.

Hayatının üç ay öncesini düşünmeden edemiyordu ona sarılı halde yatarken, kimsenin ona gerçekten değer vermediğini hissettiği tüm günlerin üzerine Taehyung öyle bir gelmişti ki hayatına, onun kolları arasında güvende hissediyordu. Onunla olduğu sürece hiçbir şey umurunda değildi ve bu, bazen onu korkutuyordu.

Onunla sevişmişti, onun eşi olmuştu, şimdi bir bebekleri olacaktı ve hala ondan başka hiçbir şey düşünemiyordu.

Tüm anılarını gözden geçirdiğinde Taehyung her zaman oradaydı, onun için bekliyordu ve uzaktan severek etrafında olmuştu. Konu kurdunun işlevsizliği olduğunda bile onun elinden tutarak bunun onun suçu olmadığını söylemişti. Gözkapakları yavaş bir şekilde kapanırken minik bir hareketlilik hissetti zihninde fakat yakalamadan uyuyakaldı.

Taehyung uyuyakalan sevgilinin üzerine üşümemesi için yorganı daha fazla çekerken kendini biraz geriye alıp yeni uykuya dalmış Jeongguk'un yüzüne baktı. Dudakları hafif büzülmüş, derine dalmayan uykusunun yüzünden kaşları hafif çatıktı. Sakin kalp atışlarının minik kalp atışlarına karıştığını duymak gözlerinin dolmasına sebep oluyordu.

Uzun bir zaman boyunca yanındaki çocuğu düşlemişti ve onun sevgisine sahip olmak için delirmişti. Şimdi kollarının arasında, onun eşi olarak bebeklerine hamileydi. Bunların bu kadar hızlı olması başını döndürüyordu. Ona kalsa kasabaya döner ve Jeongguk'un en rahat edeceği şekilde hamileliğini geçirmesini isterdi. Minik sevgilisinin bunu kabul etmeyeceğini bilerek iç geçirdi, boynuna değen sıcak nefesleri onu mutlu ediyordu.

Jeongguk gözlerini araladığında kendini tamamen Taehyung'un kolları arasına sıkışmış halde buldu. Boğazı kurumuştu, zor da olsa üzerindeki kolu kaldırarak doğruldu, etrafına bakındığında iki kol arasına bırakılmış boşlukta duran şişeyi parmakları arasına aldı. Şişenin kapağını zor da olsa açarak dudaklarına götürdü, Taehyung hafif kımıldanarak uykusuna devam ediyordu. Şişeyi geri yerine koyarak kilitli kapıyı açtı, kendini dışarı atarken yere bıraktığı ayakkabılarını alarak giydi.

Hava güzeldi, güneş yeni doğuyordu hafif bir esinti yüzüne vururken etrafına bakındı. Kasaba girişinde tek tük birkaç evin dışında hiçbir şey yoktu, uzun bir akarsuyun sesi ormanın içindeki hayvanların sesine karışıyordu. Kalçasını arabaya yaslayarak kollarını karnının üzerine bıraktı.

invisible string' taekookOù les histoires vivent. Découvrez maintenant