sweatshirt ✘ five

1K 126 129
                                    

Önümde annemin başının etini yediğim için artık yapmak zorunda kaldığı çin mandusu, masamda yerini alan laptoptan yemek ile iyi gider diye açtığım Netflix varken ben ağzım beş karış açık promosyon beyinli Jimin'in söylediklerini düşünüyordum.

Sen bir şey hissetmiyor olabilirsin belki ama Taehyung durduk yere hiçbir kızla bu kadar yakın temasta bulunmaz.

E yok artık.

Yuh.

Çüş.

Saçmalığın daniskası.

Evet, en uygun kelime buydu sanırım: Saçmalığın daniskası!

Mantık arıyordum lakin bulamıyordum. Yâhu ben bu çocukla şu zamana kadar ne bir diyolog kurmuştum ne de göz göze gelmiştim.
Tabi bugün yaşananları saymazsak.

Tamam kabul ediyorum, aramızda ufak bir yakınlaşma söz konusu olabilirdi. Ama bu durum Kim Taehyung'un şerefsiz kişiliği ile ilgiliydi. Onu tanımasanız dahi bahsettiğim şahısın duruşundan bile ne kadar flörtöz biri olduğunu görebilirdiniz.

Büyük ihtimal benimle de okulun erkek yoksunu kızlarıyla flörtleştiği gibi flörtleşmek istedi. Fakat ben ona gereken yüzü vermediğim için yolunu temas ilişkisinde buldu.

Tanrı'ya şükür güzel, zeki bir kızdım tabii ki benimle de flört etmek isteyecekti.

Ne, yalan mı? On numara kızdım vallahi.

Neyse ne canım organlarım. Bu adamın hoşlantıyla, aşkla meşkle alakası olmaz. Sadece benim kızların ikimizin arasında geçen olayı, fırsata çevirerek bana yamamaya çalıştığı 974649469 adamdan biriydi. Ve gereksiz Jimin'i de her zamanki gibi buna alet etmişlerdi.

Taktik aynı taktik, asla şaşmaz.

O yüzden ağzına sinek girmeden kapa şu lanet olası ağzını, geri zekalı Jisoo!

"Bence de kapa artık ağzını, abla."

"Sesli mi düşündüm lan?"

"Hem de öküz anırırcasına,"
Erkek kardeşim masamın çekmece kısmına kalçasını dayayarak homurdandığında tekerlekli sandalyemi ona doğru hedefledim. Beyaz salaş tişörtünün üzerine klasik, siyah deri ceketini geçirmiş ve deri ceket-tişört ikilisine uyum sağlayacak uzun bacaklarını saran yırtık bir jean giymişti. Bu kadar süslendiğine göre net sevgilisi ile buluşacaktı. Sungchan genel olarak pijamayla gezdiğinden dolayı bu tarz giyimlerini sevgilisi minjeong'a saklardı.

Sevimsiz şey, her geçen gün daha da yakışıklı oluyordu.

"Kulak zarımı hissetmiyorum anasını satayım. Aklından ne geçiriyorsan artık..."

Gözlerini kısıp bakışlarını bana kilitlendiğinde göz devşirmiştim.

"Bir şey geçmiyor aklımdan, sünger kafalı." Normalde kardeşimin kullanmasını sevdiğim erkeksi parfümü gereksiz yere abarttığını farkettiğimde öksürüğümü engelleyememiştim.

"Bok mu va-ÖHÖ-r tüm şişeyi üzerine döküyorsun?" Tekerlekli sandalyemi ayaklarım yardımıyla ondan uzaklaştırdığımda hâlâ öksürmeye devam ediyordum.

Şu haliyle Minjeong'un yanına giderse sabaha kalmadan cesetini bulurduk kızın. Zaten kendim başlı başına tehlikeyken anneme ikinci bir tehlikeyle kalp krizi geçirtemezdim.

sweatshirt | vsooOù les histoires vivent. Découvrez maintenant