yirmi bir, just don't call me yours

Start from the beginning
                                        

Bağlılığı olmayan kurtlar, en tehlikelileriydi ve yakıp yıkmaktan asla çekinmezlerdi. Kendisine saldırmaya kalkan kurtlar için diğer kasabaya gittikleri an geldi. Üç gün önceydi, birden Min Yoongi kapılarına gelmiş ve eğer isterse onlara katılabileceğini söylemişti. Bilerek birilerine zarar vermek Jeongguk'a göre değildi ama yaptıklarının bir bedeli olması gerektiğine inanan bir alfa sürüsüne de bunu anlatmak imkânsızdı.

Eşini sakin tutmak amacı ile bunu kabul etmiş, üzerine geçirdiği siyah bol hırkası ile Min Yoongi'yi arabasına kadar takip etmişti. Onunla ilk yan yana kalışları olmasının yanında, arabasına da ilk defa biniyordu. Alfaların omegaları yanında götürmeyeceklerini bilerek ona Jimin'i sormadı, arkasına yaslanarak kasaba dışına kadar sessiz kaldı.

Tüm genç alfaların açıklık alanda olmasını beklemiyordu, kahverengi kare gömleğinin içinde olan Taehyung grubun lideri gibi en ortada duruyordu ve diğerleri onun etrafında yarım ay olacak şekilde toplanmışlardı. Hiç karşılaşmadı iki alfa ile birlikte neredeyse on kişi vardı orada. Bunun biraz abartı olduğunu düşünmeden edemedi, sevgilisinin yanına giderek neler olduğunu anlamak ister gibi yüzüne baktı.

Onu ciddi gördüğü anlar olmuştu ama bu farklıydı, tamamen avına odaklanmış bir kurt gibi görünüyordu. Bunun onu korkutmasına izin veremezdi, Taehyung her zaman lider olarak yetiştirilmişti, bunun getirdiği baskınlığı ve ciddiyeti sonuna kadar taşıyordu.

Plan basitti.

Sadece korkutmaya yönelikti, onları yalnız yakalayacaklar ve biraz korkutacaklardı. İşlerin daha ileri gitmesini istemiyordu Jeongguk, iki gün içinde çıkılacak seyahat öncesinde sevgilisinin bir sorun yaşamasını ve kafasının dağınık olmasını istemiyordu.

Bir arada olacaklarını öğrendikleri dört kişiye sinsi bir şekilde yaklaşma fikri hala aklına yatmıyor olsa da bir şey demedi Jeongguk, sevgilisini yapacaklarını bir kez daha tekrar ederken sustu ve bekledi. O, Yoongi ve Taehyung ile kuzeyden gidecekti, şu an için kurt formuna geçmesine gerek yoktu.

Sessiz ilerleme Taehyung'un kütüğe takılması, parmaklarının düşmemek için Jeongguk'un koluna sarılması ve tüm bu manzaraya kahkaha atan Yoongi ile son bulmuştu. Bedenini kütüğe atan Taehyung, parmaklarını sevgilisinin kolundan çekerek bileğine sarmış, minik ovalamalar ile oluşan hasarı çözmeye çalışmıştı.

"İyi misin?"

Önünde eğilen Jeongguk ellerini onun elleri üzerine koyarak geriye çekmiş, ayak bileğinde minik gezindirmeler yaparak "Sadece incinmiş, bir şeyi yok. Biraz dinlenelim." demişti, biraz önce kahkaha atan Yoongi kaşlarını çatmış halde bakıyordu bu kez. "İncindiğini nasıl anladın?" diye sordu Jeongguk'a, kütüğe, Taehyung'un yanına oturmuş haldeydi. "Bilmiyorum, ama ciddi bir şeyi yok." diyerek ayaklandı, kütüğün üzerinde oturmuş iki alfa birbirine bakıyordu.

Günün geri kalanında tek yaptıkları sürüyü ormanda belli bir noktada bulmak, onların etrafını sarmak ve bir aptalın anlık hareketi karşısında onu yere devirmekti. Taehyung öyle dikkatsizdi ki neredeyse yeniden yaralanacaktı, Jeongguk birden kurda dönüşerek Taehyung'a saldıran kurdu yaralamıştı.

Ne zaman o günü düşünse Yoongi'nin şaşkın ve bir şeyleri anlamaya çabalar hali aklının bir köşesinden çıkmıyordu. Yerinde kıpırdanarak Taehyung'un arabayı bilmediği bir kasabanın merkezine park ediyordu. Arabadan indiklerinde Taehyung kolunu Jeongguk'un omzuna sararak kendine çekti, "Sevgilim... İyi misin?" diye sordu Taehyung, araba yolculukları boyunca sevgilisinin bu kadar sessiz bir şekilde olması beklenen bir şey değildi.

Karşılıklı oturdukları masada hala konuşmamıştı Jeongguk, "Sen bana gerçeği söylemediğin sürece konuşmayacağım." dedi, önüne konan yemeklerden biraz alarak ağzına atarken Taehyung çattığı kaşları ile ona bakıyordu. "Seni anlamadım?" diye sordu Taehyung, ona baktıkça gergin olduğunu hissediyor, bir şey söylemekten çekiniyordu.

Jeongguk konuşmak yerine tamamen önündekilere odaklanmış halde, yemeğini sessizce yiyordu. Günlerdir aklından geçenleri ona direkt olarak söylemek istiyor olsa da yapamıyordu. O gün neden Yoongi ve Taehyung birbirlerine öyle bakmışlar, ve ona bir şey dememişlerdi? Taehyung yemek yerine sadece tabağında bulunanlarla oyalanıyordu, en sonunda yemek çubuklarını masaya bıraktı.

Onun sessiz olmasından hoşlanmıyordu, Jeongguk çoğu zaman neşeli, biraz karamsardı ama kesinlikle sessiz bir şekilde orada oturmazdı. "Sevgilim?" diye fısıldadı yeniden, elini uzattı ve onun öne düşen saçlarını kulağının arkasına attı. "Lütfen, bana anlatmazsan bilemem." dedi, Jeongguk iç çekerek elindeki yemek çubuklarını kenara bıraktı, eline aldığı peçete ile dudaklarını sildi.

"Bende bir sorun mu var?"

Taehyung'un çatılan kaşları ile omuzlarını düşürdü, suyundan bir yudum aldı ve yeniden bakışlarını ona dikti. "Bende bir sorun mu var? Gayet basit bir soruydu aslında, bir şeyleri benden saklıyorsun ve konuşmadığın sürece buna devam etmek istemiyorum. Birinin benden bir şey saklamaları yüzünden canım yeterince yandı, Taehyung." Jeongguk ayağa kalkarak lavaboya gideceğini söyleyerek onu yalnız bıraktı, ellerini yıkarken aynada kendine baktı.

Gözlerini kısarak yana eğdi başını, saçlarını düzeltti ve masaya geri döndü. Taehyung hesabı ödemiş, kapının önünde arabaya yaslanmış halde onu bekliyordu. Onunla böyle olmakta nefret ediyordu ama bir şey saklıyor olmasından da hoşnut değildi. Beline dolanan kolları onu kendisine çekerek saçlarına dudaklarını değdirdi. "Seninle konuşacağım, senden bir şey saklamıyorum sevgilim. Bir şeylerden şüphelendik sadece, ona bakacağız." dedi, dudaklarını bu kez Jeongguk'un yanağına değdirdi.

Arabaya yeniden geçtiklerinde bedenini Jeongguk'a çevirdi Taehyung, ellerini uzatarak onun ellerini avuç ilerine bastırdı. "Hatırlıyor musun, kurt halindeyken doğum yapmış kadını. Sen karnına ellerini koyana kadar her şey çok zordu, ama sonra her şey düzelmiş ve bebek çok rahat doğmuştu." Aklına gelen anılarla başını salladı Jeongguk, kanlı ellerini Taehyung'un yıkadığı anları hatırladı. "Ayak bileğime dokunduğun an nesi olduğunu anladın. Jeongguk bilmiyoruz ama bir şeyler olabilir sende, sanki şifa ile ilgili bir şey var." Sevgilisinin ciddi bir şekilde söylediklerine gülmek istedi ama yapamadı, Jimin'in karnı ağrırken ona dokunduğu ve bağırsağında yara olduğunu anladığı an geldi zihnine, daha sonra doktora gittiğinde gerçekten bağırsağında yara çıkmıştı.

Arkasına yaslanarak emniyet kemerini takarken kaşlarını çattı, "Nasıl bir şey olabilir ki?" diye sordu, ayaklarını torpidoya uzattı. Taehyung emniyet kemerini takarak arabayı çalıştırdığında, "Bilmiyorum Jeongguk, daha önce hiç böyle bir şey duymadım. Sana söylememe sebebim saklamak değildi, ne olduğunu bilmediğim bir şey hakkında ne diyebilirdim ki..." diye açıkladı kendini. "Yoongi hyung ve sen birbirinize baktığınızda, tuhaf hissettim." Araba kasaba dışına doğru ilerledi, "Yoongi hyung o gecenin ardından buna benzer bir şey denişti ve ben kabul etmemiştim. Bu yüzden sen birden söylediğinde şaşırdık." Onun açıklamalarını kabul ediyordu, Taehyung'un onu incitmek istemeyeceğini biliyordu.

"Tuhaf bir şey var."

Taehyung birden söylediğinde ona döndü, "Ne gibi?" Arabayı kenara çekti Taehyung, "Bilmiyorum, bir kalp atışı var yakınlarda. Zayıf ama güçlü, sadece kime ait, anlamıyorum." Gözlerini kapatmasını ve odaklanmasını izledi, Taehyung her zaman duyularda ondan daha iyi ve daha hassastı. Elini kaldırdı, kafasını arkaya atarak elini hareket ettirdi, parmakları Jeongguk'un karnına değdiğinde gözlerini açtı.

İki sevgili, birbirine baktılar sadece.

invisible string' taekookWhere stories live. Discover now