Küçücük bir bakışın...

2.9K 69 18
                                    

Mültimedya-YAĞMURUN ELLERİ-mutlaka dinleyin

Devrim'in fotoğrafını yükledim.YORUM YAZARSANIZ ÇOK MUTLU OLURUM

Ölümün bu kadar sıcak olacağını aynı zamanda beni üşüteceğini düşünmemiştim. Benim hayalimde ve bazen dayanamayacağımı düşündüğüm anlarda aklıma gelen ölüm buz gibi bir soğukluktu. Tıpkı babamın cansız bedenine dokunduğum an hissettiğim acı soğukluk gibi. Ama ciğerlerim yanarken, dudaklarım bir damla suya muhtaçken beni bu duruma getiren neyse onu bulamıyordum. Hayal ve gerçek arsında sıkışmış gibiydim, saçımda hissettiğim eller, yüzümde hissettiğim nefesin gerçek olup olmadığı anlayamıyordum. Yorgunluk tuhaf bir bitkinlik hali bedenimi esir almıştı, gözlerimi aralamayı bile beceremiyordum. Kendi bedenime hakim olamamak beni deli ediyordu, düşüncelerimin bir bulutla kaplı olmasına katlanamıyordum. Eğer ölüm buysa ben ölmek istemiyordum. Babamın beni bu şekilde hissetmek için terk ettiği düşüncesi belli belirsiz atan kalbimi alevler içinde bırakıyordu. Rüya görüyor gibiydim, aynı zamanda hiç olmadığım kadar gerçek hayatın içindeymişim gibi hissediyorum…

Yorgundum, yanıyordum, bu durumdan nefret ederken hiç olmadığım kadar huzurlu olmama şaşırıyordum. Ölmemiştim, bunu anlamam için ellerime zorlukla söz geçirip soğuk bez parçasını sıkmam gerekmişti. Ama bana dokunan eller, bir müzik gibi kulağıma dolan sesleri anlamıyordum, bu kişinin babam olmadığını biliyordum. Bu kişi o olmazdı onun ayda yılda bir kez duyduğum sesini unutmamak için tüm benliğimle hatıralarıma hapsetmiştim. Rüyalarımda hayallerim de onun sesini hep yaşatmıştım. Bu sesi kesinlikle tanımıyorum…

Alnımda hissettiğim soğukluğun bir an önce gitmesini istiyordum, vücudum üşüyordu ama kalbim, boğazım yanıyordu, istediğim tek şey biraz suydu. Dudaklarımı aralayıp konuşmak istedim, ama cümleler bir dizi kelime yığını şeklinde beynimde dönüyordu. Hangi harfi hangi harfin sonuna ekleyip bir cümle kuracağımı bilmiyordum. O kadar çok kelime var ki…

Karanlık bir kuytuya çekilmiş bana acı çektiriyordu. Ne beni yanına alıyor ne de tam olarak beni serbest bırakıyordu. Bir kaç saniye belki saatler sonra başımda bir kişini dudaklarını hissedince bir an kalbimi buldum. Karanlık biraz daha uzaklaştı. Kalbim bu yabancı duygu yüzünden korkak bir kuş gibi kanat çırpmaya başladı. Ama dudaklar alnımdan çekilince sakinliğine yavaş yavaş geri döndü. Yanında babamın yüzünü getirdi. Bu görüntüden bıkmıştım, küçük bir kızın tavandan sarkan babasının ayaklarına sarılıp çığlık attığı bu rüyadan sıkılmıştım. O gün hissettiğim boşluğu her gece bir kez daha en taze şekilde hissetmekten yorulmuştum. İstemsiz şekilde boğazımda oluşan yumruyu gidermek istedim, gözyaşlarımın sıcaklığı buz gibi yanaklarımdan süzülmeye başladığını hissettiğimde karanlık beni yanına çağırdı. Yavaş yavaş ‘Ağlama Hüma’ diyen kişinin güzel sesi eşliğinde tüm görüntüler silindi, ilk önce babam ardından ağlayan kız çocuğu en son ben karanlığa hapsoldum…

Umay (Rümeysa)

Hüznün kollarından kurtulmak sandığımdan daha zor olmuştu, banyoda bilinçsizce ağlarken beni o korkunç acıdan Devrim çekip çıkartmıştı. Onun sesiyle bedenimi hareket ettirebilmiş, onun sayesinde biraz olsun kendime gelebilmiştim. Tüm gece varlık ve yokluk arasında gidip gelmiştim, yağmur bedenimi sandığımdan daha fazla yıpratmıştı, neredeyse üç gündür yemek yemediğim için bedenim isyan bayrağını çekip hiç bir şekilde komutlarıma uymamaya karar vermiş gibiydi. Yatağımın yanındaki koltuğa oturup, tüm gece uyku aralarında gözlerimi aralayıp Hüma ile ilgilenen Devrim’i izlemiştim. Hüma ile ilgilenmesi gereken kişi benken Devrim’in bu görevi üstlenmesi kendimden biraz daha nefret etmeme sebep olmuştu. Yorganıma daha sıkı sarılıp tüm gece ateşi ve acı yüzünden sayıklayan kardeşime ve onu teselli etmeye çalışan Devrime bir kez daha baktım.

Aşkın Sessiz AdımlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin