Davet

9.3K 201 34
                                    

Kahvaltı benim için fazla lüks ve gereksizdi, bu yüzden son kez formamı düzeltip arkamda koca bir sessizlik bırakıp dışarıya adımımı attım. Kapının önünde her zamanki yerinde duran siyah bisikletimin sepetine sadece telefonum ve cüzdanım için yanımda taşıdığım içi boş çantamı atıp bisiklete bindim. Alışkanlık ile hiç zorlamadan bisikletimi sürerek kocaman bahçeyi gerimde bırakıp evden ayrıldım. Okulum evime on dakika uzaklıktaydı, yolda sayısız ev, lüks kaffeler ve spor yapmak bahanesiyle tüm mal varlığı ortaya seren kadınları görmekten sıkılmıştım. Bu yüzden biraz daha hızlanıp beş dakika içinde okula ulaştım. Bir sene daha düşündüm, bir sene daha bu okul denilen pislik yuvasını çekecektim. Bisikletimi lük arabaların yanındaki, sadece benim bisikletimin olduğu bisiklet park alanına kilitleyip, üzerimdeki bakışları görmezden gelerek yürümeye devam ettim. Sabah sabah birinci sınıflara eziyet etmeye başlayan züppeleri görmezden gelemeye çalışmak ilk başta çok zor olmuştu ama üç sene sonunda sıradan gelemeye başlayan bu görüntüler umurumda olmuyordu. Hızlı adımlarla Tibet tapınağına çıkar gibi gözümde sonu olmayacak gibi görünen merdivenleri tırmanıp büyük ihtişamlı kapıya geldim.Her gördüğümde ne kadar saçma olduğunu düşündüğüm müzeyi andıran koridordan geçip beni gördükleri anda anında boşalan asansöre bindim.

Okula geldiğim ilk gün okulun psikopat çocuğunu tamamen kişisel bir mesele yüzünden dövdüğüm için üç yıl geçse bile benden korkuyorlardı.Bu durum oldukça hoşuma gidiyordu,özellikle benimle konuşma girişiminden vazgeçmeyen erkeklerin beni gördükleri anda duvara yapışmaları çok hoştu.Düşünsenize bir altmış boyunda 48 kilo ufak tefek bir kız 1.90 boyunda 85 kilodaki çocuğu üzerini kirletmeden fena halde benzetti,siz olsanız sizde benden korkardınız.Yüzümdeki alaycı gülümseme büyüdü,asansörün kapısın açılmasıyla ifadeyiz yüz ifademi tekrar takınıp ben ilerledikçe ikiye ayrılıp bana yol veren kalabalığın ortasından tek kaşımı bile oynatmadan ilerledim. Hangi geri zekalı sabahın körüne matematik dersini koydu diye düşünüp sınıfa girdim.Sınıf çoktan dolmuş herkes yerine oturmuştu.Beni gören gözlerde oluşan korku,saygı karışımı ifadeleri izleyerek sırama pencere yanı son sıraya çantamı bırakıp oturdum.Bir kez sınıfıma göz atıp hala aynı sıkıcı yer diye düşünüp pencereden dışarıya bakmaya başladım

.Bir süre ne düşündüğümün bile farkında olamadan dalıp gittiğim manzaradan gözlerimi çevirince öğretmenin içeriye girip derse başladığını gördüm.Sıkıntıyla dışarıya verdiğim nefes ile önümde oturan okulun en korkak kızı en azından bizim sınıfın en korkak sarışın kızı, korkuyla titreyince istemsizce içimden güldüm.İlk günlerde ders dinlemem konusunda sayısız kere müdürün odasına gitmeme sebep olan ,sonunda beni takmamaya karan veren öğretmenleri sevmiyordum.Sırf öğrencilerden korktukları için ders anlatırken sesini alçaltıp şu anda olduğu gibi sıranın üstünde oturan,şarkı dinleyen,film izleyen kız arkadaşını kucağına alan ve burslulara eziyet eden öğrencileri görmezden gelmesi tam anlamıyla tiksindiriciydi.Üzerimde hissettiğim bakışlar ile sağıma döndüm.Okulun baş belası daha önce görmediğim kızıl saçlı  dışarıdan oldukça güçlü gözüken zayıf kızın tepesine dikilmiş,kızın saçları ile oynuyordu.Kız ise  korkudan çok tiksinti ve bıkmışlık ile bakan delici mavi gözleriyle bana bakıyordu.Kız bana bakmaya devam ederken ilk başta tanımadığımı düşündüğüm yüz hatları bana fazlasıyla tanıdık geldi ve kısa sürede kim olduğunu buldum.Bazen beni oldukça rahatsız eden bir zekam ve hafızam var düşünsenize hiç hatırlamak istemediğin anılar,sadece bir kere gördüğünüz bir yüz,,bir kere duyduğunuz şarkı hepsi ortaya çıkmayı bekliyor.Bu çok rahatsız edici,gerekli gereksiz her şeyi biliyorum,istemsiz bir şekilde ikinci bir dil bile  öğrenebiliyorum bu durumdan nefret ettiğimi bir kez daha kendime kanıtlayıp beynimde beliren ismi sessiz bir şekilde fısıldadım.

‘Rümeysa Kılıç’

Kız ismini duymuş olacak ki gözleri şaşkınlıkla açıldı, ama ben onun ismini nereden duyduğumu hatırlayınca yüzüm tiksinti ile buruştu. Sırf şu üzerinde giydiği kıyafeti alabilmek için onurunu hiçe sayıp zengin bir adamın metresi olan bu kıza verebileceğim tek tepki başımı çevirmekti. Ön yargılı olmayı sevmiyordum, bu verdiğim tepki ise tamamen kızın yüzünü her göründüğüm de gözümün önünde beliren iğrenç görüntüydü. Yoksa kızın ne yaptığı, ne yapmadığı umurumda değildi. Rümeysa’ya sırnaşan Deniz’in salaklığına içimden gülüp tek arkadaşlarım olan kitaplarımın arasına yeni katılan kitabımın –Kafatası Mantrası-  ilk sayfasını okumaya başladım. Dersin sonuna kadar kitabın yüz sayfasını okumuştum. Dikkatlice kitabımı çantama yerleştirip, beynimde dönen olayların etkisi ile boşalan sınıftan çıktım. Sıradaki ders diğerleri için beden eğitimi benim için ise boş dersti. Doktor raporu ile o kızlar soyunma odasına girip, ardından spor adı altında yapılan boş şeylerden muaf tutulmuştum. Hızlı adımlarla okulun bahçesine çıktım, okulun arka bahçesi tamamen ormanla kaplıydı ve benim dalına kurulup kitabıma devam edeceğim çınar ağaçların sayısı yüze yakındı. En sevdiğim yüzyıllık çınar ağacına bir arkadaşın evine girer gibi-bu nasıl bir şey bilmiyorum ya neyse-tırmanıp dalıma yerleştim. Oldukça kalın ve yüksek bir daldı ve düşme tehlikem sıfırdı bu yüzden rahatça çantamı küçük dallardan birine asıp kitabımı çıkarttım. Tam kaldığım yerden maceraya devam edecekken aşağıdan duyduğum sesler ile dikkatim dağıldı ve aşağıya baktım. Deniz Rümeysa’yı ağaca dayamış, kızı taciz etmeye çalışıyordu. Rümeysa dirense de Deniz’in gücüne karşı gelmiyordu. Deniz iki kolunu ağaca dayayıp kızı kapana sıkıştırır gibi sıkıştırdı. Tam Deniz Rümeysa’yı öpecekken Rümeysa Deniz’in malum bölgesine  dizini yapıştırdı. Deniz küfrederek geriye doğru sendeledi, ama bir eliyle Rümeysa’yı tutmayı bırakmadı. Kız kaçamaya çalışsa da buradan bile görebildiğim  Deniz’in ellerinin kuvvetinden kurtulamadı. Deniz sinirlenmişti Kaltak diye bağırıp kızı ağaca çarptı. Acı ile inleyen Rümeysa galiba ağlıyordu, yüzünü tam göremiyordum, ama Deniz’in sinirden atan şah damarını görebiliyordum. Küçük olaylara tepkisiz kalabilirdim ama gözümün önünde bir kıza şiddet uygulanmasına ve üstüne tecavüz edilmesine tepkisiz kalamazdım. Deniz zorla kızı öperken, daha fazla dayanamayıp yılların verdiği alışkanlık ile daha aşağıdaki bir dala ondan sonra yere hafif bir iniş yaptım. Eteğimi düzeltip,tam arkasında belirdiğim için şoka girmiş Deniz’e baktım.

Aşkın Sessiz AdımlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin