»26.Bölüm«

105K 4.7K 236
                                    

26 ~

Ulaş ve Cemre el ele girdikleri alışveriş merkezini inceleyici sözlerle süzüp birbirlerine gülümsediler. Genç kız genel olarak alışveriş yaptığı mağazaların aksine bu defa daha değişik tarzlar yaratabilmek için her mağazaya girmeye başladı. Ulaş kızın peşinden sürüklenirken giyilen elbiselere, bakılan takılara ve denenen ayakkabılara yorumda bulundu ve mükemmel zevkiyle arada kendisi de kız arkadaşına yardımcı oldu.

5.mağazaya girdiklerinde Ulaş kolundaki saate bakıp zamanın hızlı geçmiş olduğunu ve tam tamına 45 dakika olduğunu fark etti ve kendisine kızdı. Kabine girecek olan Cemre'yi durdurup "Bu son mağaza ve elbise deneyişin. Artık birini alıyorsun ve gidiyoruz. Annemle buluşacaktık, geç kaldım" dedi cep telefonunu çıkarıp annesine geç kalacağına dair kısa bir mesaj attı.

Genç kız sevgilisinin ne kadar haklı olduğunu bilse de şu ana kadar içine sinen hiç güzel bir elbise olmamıştı ve içine sinmeyen şeyleri alması gibi bir âdeti yoktu. Omuzlarını silkip inat etti.

"Sen git aşkım. Ben şimdi Çiğdem'e mesaj atarım, biz devam ederiz" dedi elindeki elbiseyle kabine girerek.

Ulaş oradaki bekleme koltuklarından birine oturduğunda yaşıtındaki kızların kendisini süzdüğünü görünce çareyi kabinin perdesine bakmakta buldu. Çapkın bir erkek olmamıştı hiçbir zaman ve sevgilisi yanındayken başka kızlara bakan erkekleri de anlamıyordu. Evet, belki eski kafalıydı ama gerçek olan buydu; insanoğlu nefsine sahip çıkmalıydı.

Çok değil 5 dakika sonra gözlerini diktiği kabin perdesi hızlıca açıldı ve tüm zarifliğiyle sevgilisi dışarı süzüldü. Cemre'nin üzerine giydiği elbise öylesine... öylesine güzeldi ki Ulaş adeta nefesini tuttu. Eğer partide tek ikisi olsa bu elbiseyi alması için dil dökebilir, ayaklarına kapanabilirdi zira bir erkeğe göre öylesine güzel göz ziyafeti vardı.

O güzel kıvrımlar, iştah açıcı bakacaklar ve elbisenin rengindeki gizem öylesine çıldırtıcıydı ki genç adam ayaklandığını bile fark edemedi. Etrafında dönüp duran ve kendisine şirinlik yapan sevgilisini durdurup çıplak omzuna içten ve ufak bir öpücük kondurdu.

Cemre onun yaptığı hareket karşısında kırmızı yanaklarıyla gözlerini hafif etrafta dolaştırdı ve mağazadaki neredeyse herkesin kendilerini izlediğini fark etti. Henüz ne olduğunu anlayamadan Ulaş kendisini kabine sokmuş ve biraz da üzerini süzdükten sonra dudağı hafif kenara kıvrılmıştı.

"Elbise güzel ama... olmaz" dedi kesin ve kat-i bir sesle. Genç kız önce şaşkınca ardından öfkeyle sevgilisine baktı.

"Güzelse sorun ne? Alalım işte, çok güzel değil mi?" dedi isyankâr bir sesle. Ulaş'ın davranışları kendisine çok garip geliyordu. İlk defa kısıtlandığını hissedebiliyor, giyeceklerine karışıldığını görüyordu. Aksi takdirde bunu anne ve babası bile yapmamıştı.

"Sorun ne mi? Sorun elbisenin diğer yarısı. Bacakların ortada ve kesinlikle böyle bir elbise giyemezsin" dedi o da aynı öfkeyle.

Dışarıdaki insanlar onların kabinde yalnız başına neler yapabileceklerini bilse de tartışacaklarını hiç tahmin edemezlerdi sanırım.

"Ama ben elbiseyi-," diyen Cemre konuşacakken Ulaş'ın telefonun çalmasıyla sözleri yarıda kesildi.

Genç adam cebinden pahalı telefonunu çıkarıp ekrana baktı ve ufak bir küfür edip telefonu açtı. Kabin dar ve kapalı olduğu için alnında hafif ter damlacıkları oluşmaya başlamış ve bu haliyle bile Cemre'ye öylesine çekici gelmişti ki. O saçlardaki seksilik, telefonda konuşurken ki mimik ve asalet 'vay' dedirtecek cinstendi.

Başka Bir Lise Hikayesi (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin