»17. Bölüm«

107K 5.1K 221
                                    

17 ~

Cemre üzgünce bana bakıp adımlarını geri geri atıp benden uzaklaşırken bilinçsizce ona yaklaştım. Hayır, benden uzaklaşmamalıydı.

"O zaman..." dedi titrek bir sesle. Sanki bundan sonra duyacaklarım beni yıkacakmış gibi sözünü kesip "Cemre..." dedim inlercesine.

"Artık oyuna gerek kalmıyor. Başardık Ulaş. Akın'ı bertaraf ettik, zaferimizin tadını çıkarabiliriz. İyi bir ortaktın, hoşça kal" dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Sevdiğim kızın sırtını izlerken adım adım benden uzaklaşması tarifi anlatılmaz bir acıydı. Söylemeli miydim? Onu sevdiğimi, gerçekten sevgili olmak istediğimizi, onu yanımdan ayırmak istemediğimi ona söylemeli miydim?

Cemre dönüp son kez bana bakınca dayanamadım. Gururumu ayaklarımın altına alma pahasına da olsa kalbimin avaz avaz bağırmasına göz yumamadım. "Cemre ben seni-," diyecekken arkamdan "Ulaş?" diyen bir sesle arkamı dönüp Selin'i gördüm.

1 hafta öncesine kadar sınıfta sorgusuz sualsiz dudaklarıma yapışan kızıl saçlı kıza boş boş bakarken onu tınlamayıp derhal önüme döndüm fakat büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Cemre yoktu, gitmişti.

Öylece boş gözlerle boşluğa bakarken Selin yavaş adımlarla yanıma geldi.

"Evet?" dedim soğuk bir sesle. Normalde kızlara karşı mesafeli olmama rağmen kibardım da. Ne de olsa onlara sadece 'arkadaş' gözüyle bakıyordum. Ama nedense bu kıza karşı pekte 'arkadaşça' duygular beslemiyordum. Kimse bana sormadan beni öpemezdi. Tabii bu istisnam sadece Cemre de bozulabilirdi.

"Ben ee şey..." deyip duraksadı ve gözlerimin içine baktı. Hadi ama ne istiyordu?

"Ne sen Selin? Konuşacak mısın, yoksa gideyim mi?" dedim kaba bir sesle. Şu an kimseyi çekemezdim. Hele Selin'i hiç!

"Gollerin çok güzeldi. Ve şey ben- ben seni seviyorum Ulaş" dedi tek solukta. Heyecanı belli oluyor, karşımda dudaklarını dişleyip duruyordu.

"Selin seni kırmak istemem ama... ben sana karşılık veremem" dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Kolumdan çekildiğimi fark edince oflayarak ona döndüm.

"Neden peki? Seni anlayamıyorum. Yakışıklısın, zekisin, çekicisin. Neden kimseyle çıkmıyorsun Ulaş? Neden beni reddediyorsun?" dedi üzüntüyle. Üzüntüsünü anlıyordum, çünkü aynı şeyi şuan bende Cemre için hissediyordum fakat ben kimseyle çıkmazdım.

"Çünkü istemiyorum Selin! Kusura bakma" deyip bu sefer durdurmasına izin vermeden yoluma devam ettim. Cebimdeki telefonumu çıkarıp Emre'ye mesaj atarken bende bizim mekana doğru yol alıyordum. Biraz kafa dağıtmak iyi gelebilirdi.

~°~°~°~

Eve doğru giderken tişörtümün kapüşonunu kafama taktım ve tutmaya çalıştığım gözyaşlarım içerisinde evimizin biraz ilerisindeki banka oturdum. Aşkım karşılık bulmuş, Ulaş'ın benden hoşlandığını öğrenmiştim. Ama sadece 'hoşlandığını'. O kızın ben olabileceğim aklımın ucundan bile geçmezken şimdi dengesiz düşüncelerimin arasında boğulur olmuştum. 3 yıl önce Ulaş beni muhtemelen okulda görmüştü ama daha öğrenmediğim şeyler olduğunu hissedebiliyordum. Yapbozda bazı parçalar eksikti fakat Ulaş'a sormaya vaktim kalmamıştı zira Selin denen o kızıl kafa gelip tüm konuşmamızı bölmüştü. Artık her şeyden daha çok istiyordum bu lanet okuldan ayrılmayı. Aşkımı unutmayı, Akın'ın acısını unutmayı, Ulaş'ın ukala tavırlarını, her şeyi...

Yine de... ilk aşkımdan ayrılmanın acısı gelip içime oturunca ellerimle yüzümü kapattım.

Parmaklarımın arasından önümde bir çift ayakkabı durduğunu görünce başımı kaldırıp ayakkabıların sahibine baktım. Akın tam karşımda elleri belinde bir şekilde bana bakıyordu.

Başka Bir Lise Hikayesi (1)Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα