»24.Bölüm«

108K 4.9K 458
                                    

24 ~

Cemre kapının önüne çıktığında Ulaş da gözlerini yerden kaldırıp sevgilisine baktı. Demiral kolejine beraber gidecekler ve Cemre'yi kendisi bırakacaktı.

Genç kız sevgilisine yaklaşıp yanağına ufak bir 'günaydın' öpücüğü verdi. Ardından el ele yürüyerek yola koyuldular. Cemre'nin merak ettikleri vardı ve sevgilisine sormak istiyordu ama bir yandan da çekiniyordu.

"Söyle bakalım?" diyen Ulaş'ın sesini duyunca şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı.

"Şey- önemli değil ya" dedi geçiştirmeye çalışarak.

Ulaş'ın dudakları kenara doğru kıvrılırken kolunu sevgilisinin omzuna atarak yürümeye başladı. Cemre de kendini Ulaş'ın sıcaklığına bırakıp geniş göğsüne başını yasladı.

"Sen yani siz..." deyip duraksadı Cemre. Ardından başını kaldırıp kendisine merakla bakan güzel gözlere baktı. "...zenginsiniz. Ama sen neden?" deyip durdu. Neyi ima ettiği açıktı.

Ulaş güzel sevgilisinin sözlerini bitirdi.

"Ama ben neden Akın gibi piç değilim?" dedi gülümseyip kaşlarını havaya kaldırarak. Cemre gülerek sevgilisinin koluna bir tane geçirdi.

"Her zengin olan piç değil" dedi haklı olarak. Ulaş da sevgilisini onayladığını belirterek başını salladı.

"Para ve mülk benim için çok da önemli şeyler değil Cemre. Hatta öyle ki çoğu zaman paranın açtığı kapıları bile sevmiyorum. Mesela Demiral koleji..." deyip burada sevgilisine baktı. Ardından devam etti. "Para almaktan başka bir boka yaramıyor. Oradaki gerzek insanlar, parayla sınıf atlayan üst zekâlılar, paranın bir halt olduğunu sanan öğretmenler ve müdür... Hepsi farklı bir dünya gibi. Oysa benim okulumda öyle mi? Herkes severse tam sever, sevmezse yapmacık hareketlerle arkasından oyunlar çevirmezler. Merttirler yani. Arkadaşlarını satmazlar, güvenilirler ve gerektiğinde tek yumruk olurlar. Bu yüzden özel okulları tercih etmiyorum. Benim içi boş insanlara değil, içi sevgi dolu insanlara ihtiyacım var. İçi boş insan her yerde bulunur ama sıcak ve içten insan her yerde bulunmaz" dedi açık ve net bir sesle.

Cemre onun bu uzun konuşmasından sonra uzun süre cevap vermedi. Ne diyebilirdi, Ulaş kesinlikle haklıydı. Zaten onu da bu yüzden seviyordu ya. O kadar mantıklı ve kesin konuşuyordu ki hak vermek istemeyen insan bile hak verebilirdi.

Büyük kolejinde önüne geldiklerinde Ulaş sevgilisini kendine çevirip sıkıca sarıldı. Cemre göz ucuyla Demiral kolejinin binasına bakarken burayı hiçte özlemediğini fark etmişti. Sanki yeri buraya ait değilmiş de Ulaş'ın yanında, Ulaş'ın okuluna aitmiş gibi hissetmişti. Bu garip ve bir yandan da üzücüydü. Şimdi tanıdığı onlarca insanla karşılaşacaktı ama hiçbiriyle Çiğdemle yaptığı konuşmanın 10'da 1'ini yapamayacaktı.

"Dün dediklerimi unutmayacaksın Cemre" dedi yakışıklı sevgilisi. Cemre buruk bir tebessümle karşılık verip tekrar Ulaş'a sarıldı. Ondan ayrılmak o kadar zordu ki. Sadece birazcık dişini sıkması lazımdı.

"Unutmayacağım. Çocuklara selam söyle" dedi boğuk bir sesle.

Ulaş geri çekilip sevgilisinin bozuk yüzünü görünce gülümsedi ve şakacı bir sesle söylendi.

"Sende önceden Demiral kolejinden ayrıldın diye üzülürdün şimdi gireceksin diye üzülüyorsun. Yoksa gönlünü birine mi kaptırdın?" dedi kaşlarını havaya kaldırarak.

Cemre dudağının kenarını kıvırdı.

"Evet ya şu devlet lisesindeki Boran da ne yakışıklı çocuktu" dedi kaşlarını havaya kaldırıp alaycı bir tavırla melül melül bakarak.

Başka Bir Lise Hikayesi (1)Where stories live. Discover now