9.Bölüm

1.2K 110 101
                                    

Bazen acının en dibe vurduğu yerdesindir. Ne ileri nede geri tek bir adım atamazsın. Tüm hayallerin, uğruna vazgeçtiğin her şey tek bir cümleyle yok olup gider, kalakalırsın. Çok ağlamakta fayda etmez çok içmekte. Ya sonsuza kadar uyumaktır isteğin ki buna en basit yolla ölüm denir, yada hissizleşmek.
İkiside aynı şeydir.
Hayattır işte bu, kessen kan akmaz denecek kadar acır canın ama ağzından tek bir kelime dökülmez, bazen sadece susarsın gözlerin herşeyi anlatır ama onuda herkes anlayamaz...

Oturduğum yerden henüz kalkamamıştım düşüncelerim tüm bedenimi esir almış, haraket etmeme bile engel oluyordu. Sakince ağlamaya devam ederken kapının çalınmasıyla hızla yerimden kalktım, belki peşimden gelmiştir, özür dileyecektir umuduyla yaklaştım kapıya, panjurdan yüzü gözükmüyordu ama ayaklarına bakınca onun Doruk olmadığını anlamıştım.

Kilidi açtıktan sonra izin vermemi beklemeden daldı içeriye. Gelen kişiye baktığımda Emreyi görmem bir oldu onun gözleri çoktan beni bulmuştu, anın verdiği halsizlikle kendimi odada bulunan koltuğa bıraktım, yanıma yaklaşarak yüzümü ezberlemek istercesine her bir yerini inceledi,

"A-Asel ne bu halin noldu, iyi misin" dedi, çünkü gözlerim şişmiş saçım başım dağılmıştı.

"Asel konuşsana" bi sus be adam.

Şuan ona olan nefretimi belli edecek gücüm yoktu.

"Anlıyorum üzgünsün ama lütfen anlat anlat ki yardımcı olabileyim" demişti ama bana hiç ama hiç samimi gelmiyordu sözleri.

Gözlerimin içine bakıyor konuşmamı bekliyordu. Sıkılmış olacak ki beklemediğim bir anda belimi kollarıyla sararak sıkı sıkıya sarılmıştı bana, tam o anda içeriye Doruğun girmesiyle irkilmiştim. İlk ona sonrada elindeki dosyalara bakmıştım, oda olduğu yerde durmuş çenesini sıkarak son derece ciddi bir şekilde hala bana sarılı olan Emreye bakıyordu.

Emre benden gülümseyerek ayrılıp kafasını Doruğun tarafına çevirdi,

"Vaay Doruk beylerde burdaymış hiç fark etmemişiz Asel ya" demişti Emre ama devam ederse hiçte iyi şeylerin olmayacağını fark edip ben girdim söze,

"Neden geldin" karma...

"Evet niye geldin" Emrede söylediklerimi tekrarlayınca sinirle ona döndüm, ardından Doruk sinirle konuşmaya başladı.

"Bunların onayı için imzan gerekiyor" dedi elindeki dosyaları göstererek. Başımla onaylayıp dosyaları aldım, sandalyeme oturup imzalamaya koyuldum.

Emre kaşınırcasına konuşmaya devam ediyordu.

"Tamam sen çık getirirler odana"

Şuan ben bile gerilmişken Doruğu düşünemiyordum ama şuan ses çıkarmamamın tek sebebi sabah bana yaptıklarıydı.

Daha fazla duramamış olacak ki Emre'nin üzerine yürümeye başlamıştı.

"Çıkacakmısınız akşama kadar Doruk bey arzu ederseniz böylede bekleyebiliriz"

Alayla söylediği cümle son nokta olmuştu, Doruk Emreyi yakalarından tuttuğu gibi kendine yaklaştırarak konuşmaya başlamıştı.

"Bana bak lan seni son kez uyarıyorum, benim olana göz dikmeyeceksin Asele 10 metre dahi yaklaşmayacaksın duydun mu lan beni!"

"Senin olan? Geldiğimden beri ağlıyor neden? Tabi sen bilmezsin şimdi ben söyliyeyim o zaman, senin yüzünden kim bilir yine ne yaptın"

Emre'nin imalı konuşması üzerine Doruk daha fazla dayanamayıp yumruğu indirmişti suratına. Oturduğum yerden kalkıp elimle ağzımı kapattım Doruğu ilk defa böyle görüyordum.

LAVİNİAWhere stories live. Discover now