16. Bölüm - Güneş Doğarken

2K 257 191
                                    

Güneş Doğarken

Bu akşam için eski dostların buluşması şerefine adı altında bir yemek gerçekleşecekti. Bu ebetteki daha çok Defne ve Barış'ın ilk ciddi tanışması için yapılmış bir yemekti. Yoksa bu hüngür hüngür ağladıkları o geceden sonra yeterince şerefsizlikler öğrenmişler ve açıkçası pek kutlayacakları halleri de kalmamıştı. Yeni karşılaştıklarından bu yana, yani meşhur yılın buluşmasından beri öğrendikleri nefes alır gibi antidepresan almalarına neden olabilirdi. Olmamasının sebebi hala inandıkları bir şeylerin olduğuyla alakalıydı.

Mesela Barış, bunca zaman yaşadığı o ağır darbelerin üzerine şu anda bir kızının olmasından dolayı içinde yeşeren umudu bir mayalansın diye bir yorganın altına sokmuştu bile. Üstelik yeniden dostlarıylaydı ve aslında acı da dahil onlarla bir şeyleri paylaşmanın kalbini rahatlattığını yeniden anlamıştı. İşte bu sebeple bir inanca tutunmak güçlü hissettiriyordu.

Yaprak'sa bu kadar ağır şeyler yaşamış eski aşkının hala gözlerine baktığında kalbinin titrediğini hissetmesiyle ona karşı nasıl yenik düştüğünü düşünüyordu. Yenik düşmemek için kendini bir noktada iyileştirmişti, bir gün, ne olursa olsun bir gün Barış'la karşılaştığında onun neler kaybettiğini görmek içini rahatlatacaktı. Onun neler kaybettiğini öğrendiği anda, zaten ona karşı beslediği kötü her düşünce hiç beslenmemiş gibi silinmişti bile! Bu kadar çabuk olmasının etkisinden çıkmadığı için bugünkü düşünceleri onu zorluyordu. Yine de inandığı bir an vardı ve bu onu gülümsetiyordu.

Arslan'sa Fulya'nın her dediğine inandığı halde ona karşı oluşturduğu o güvensizliğin nasıl yok olacağını bilemiyordu. Bir kez daha çekip gideceğini kaldıramayacağını biliyordu. Bu sebeple adımlarını belki daha yavaş ama doğru atmak istiyordu. Artık bu hayatta kendi sorumluluğunun dışında bir de oğlu vardı. Onun hayatını da etkileyecek adımları, duygularına kapılıp da hızla koşamazdı. Kafasında dönen 'ne olacak bundan sonra' sorusuna uygun bir yer bulamıyordu. Yine de sadece onunla göz göze geldiğinde hissettiğini bu zamana kadar hissedememişti. Onun tüm netliği ilişkilerini sonsuz bir netsizliğe sürüklemiş ve şimdi de doyasıyla yaşamalarına engel oluyordu bazı şeyler.

Fulya da bir bakıma Arslan'la aynı düşünceler içindeydi. Birbirlerini bu kadar iyi tamamladıklarını yeniden görmek yaptığı hataların daha da canını acıtmasına neden olmuştu bu son haftalarda. Bu saatten sonra dostlarından kopamazdı bunu biliyordu da... Arslan'ın aşkını yeniden nasıl kazanırdı bilmiyordu. Ona Neva'yla evlendiği için elbette ki kızgındı, hatta öfkeliydi de...Yine de onun bir hata yapmış olması ona karşı yaptığı hatalar yüzünden kendiyle aynı noktada olduğunu düşündürüyordu. Bu da şu hep kafasını yiyip bitiren layık olma konusundaki düşüncesini aza indirmiş durumundaydı. Bu sebeple de ona bu konudaki kızgınlığını asla belli etmiyordu. Fulya hep onlara açık olduğundan hep o inanca sarıldığını hissediyordu da şimdi bunun gerçekleşmesi onu da korkutuyordu.

**

Ağustos ayının ortalarında sıcak artık iyice çekilmez hale gelmişti. Eskiden soğuk sıcak fark etmez dışarıda takılan gençler şimdi evlerinde çoğunluğu bilgisayar başında oyun peşindeydi. Ekin de onlardan biriydi. Okuldan arkadaşlarıyla bir grupları vardı ve oynadıkları oyunu grup halinde oynuyorlardı. Normalde haftanın belli günleri Twich yanını açıp o şekilde oynuyorlardı. Hatırı sayılır bir takipçi kitleri de olmuştu. Kitle büyüdükçe sosyal medyadaki kişisel hesapları da büyüyordu.

Sabaha kadar oyun oynadıkları için akşam üstü anca uyandığında babasını salonda kahve içerken buldu. Esneyerek yanına yürüdü ve koltuğun sağ tarafına yarı uzanır yarı oturur bir şekilde serildi.

YILIN BULUŞMASIWhere stories live. Discover now