2. Bölüm - Ay En Tepedeyken

1.7K 247 67
                                    

Ay En Tepedeyken

Taksicinin 'geldik' lafından sonra telefonunu çıkartıp uygulamadan ödeme onayı verdikten sonra araçtan indi. Güneş gözlüğünü hafifçe indirip etrafına bakındı. İstanbul cidden değişmişti. Telefonundan adrese yeniden baktı, doğru yere geldiğinden emin olmalıydı. Böyle habersiz gelmek ne kadar doğruydu bilmiyordu. Hoş onca yıldan sonra bu şekilde gelmek ne kadar doğruydu tartışılırdı. Derin bir nefes alıp plazaya doğru yürüdü. Kalbi her adımda anlamsız heyecanlanıyordu. Aslında elbette ki anlamlıydı da gerçekler kısmı bu kadar acıyken böylesine bir heyecanının şu an için yer etmesini anlamsız buluyordu.

Plazadan içeriye girdiğinde danışmanın oraya geçerek gözlüklerini çıkarttı.

"Merhaba, Birsen Hukuk ve Danışmanlık'a gelmiştim," dedi hafif bir tebessüm eşliğinde.

"Adınızı ve soyadınızı öğrenebilir miyim?"

"Barış Doğan."

"Bir saniye bekleteceğim."

Barış başıyla onayladıktan sonra kalabalık yapmamak için biraz köşede beklemeye başladı. Telefonuna sürekli gelen bildirimlere ekranın üst kısmından bakıp gözlerini devirdikten sonra da hepsini kapattı. Şu an iş düşünecek durumda değildi. Üzerinde atamadığı şok ve on altı yıl sonra bir buluşma gerçekleşecekti.

"Pardon Barış Bey, randevunuz görünmüyormuş da?"

Barış hemen genç hanımın yanına gelip "Evet randevum yok fakat Avukat Fulya Gümüşay'a gelmiştim. Kendisine bildirirlerse kesinlikle görüşmeyi kabul edecektir," diye açıklamada bulundu.

Genç kadın başıyla onaylayıp Barış'ın söylediklerini karşı tarafa aktardı. Bir beş dakika beklemeden sonra "Barış Bey nüfus cüzdanınızı alabilir miyim?" dedi genç kadın.

"Yurt dışından geliyorum, dilersen pasaportumu da bırakabilirim."

Genç kadın gülümseyerek "Bu kimlik de yararlı olacaktır," dedi. Kimliği alıp kısa bir işlemden sonra hemen giriş kartı uzattı Barış'a. "Hemen sol taraftaki asansörleri kullanabilirsiniz. Yirmi ikinci kata çıkacaksınız. Zaten asansör açıldığında Birsen Hukuk'u göreceksiniz," deyip açıklamasını yaptı

Barış da teşekkür edip giriş kartı aldı ve turnikeden geçip asansöre yürüdü. Birkaç saniye içinde gelen asansöre binip katın düğmesine bastı. Yavaş yavaş vücuduna gerginlik yükleniyordu. Saniyeler sonra kata geldiğinde asansörün kapısı açıldı ve adımını atmasıyla karşısında ofisi gördü. Cam kapıdan içeriye girip sekreterin masasına geldiğinde gülümsedi gergince.

"Merhaba, Fulya Gümüşay'la görüşmem vardı."

"Hoş geldiniz Barış Bey. Bir saniye bekleteceğim, asistanına haber vereceğim," dedi sekreter. Birkaç saniye içinde sekreterin sağ tarafındaki uzun koridordan esmer bir kadın geldi. Sekreterin masasının yanında durup "Barış Bey hoş geldiniz, buyurun böyle geçelim biz," diyerek Barış'ı buyur etti. İşte şimdi Barış'ın ayaklarına da bir ağırlık yüklendi. Kendini sakinleştirerek genç kadının yönlendirmesine uyum sağladı.

"Fulya Hanım toplantıda ancak bitmek üzere. Normalde randevusuz kimseyle görüşmez adınızı duyunca haliyle görüşmeyi kabul etti. Böyle odasına alacağım sizi, bu sırada bir şey ister miydiniz?"

Barış açılan kapıdan içeriye girdiğinde meraklı gözleri etrafı süzmeden edemedi. "Aslında soğuk bir kahve şu an çok iyi gelirdi. İstanbul eskiden de bu kadar sıcak mıydı ya?"

Genç kadın gülümsedi. "İstanbul da yaşamıyorsunuz sanırım?"

"Bir zamanlar az da olsa yaşadım," dedi Barış burukça gülümseyip.

YILIN BULUŞMASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin