18. Bölüm - Güneş Doğarken

1.5K 239 79
                                    

Güneş Doğarken ve Sert Bir Rüzgar Eserken 2

Daireden içeriye girdiklerinde Fulya çantasını ve sandaletini sağa sola fırlatıp doğruca yatak odasına doğru ilerledi. Arslan onun ardından bakıp bir süre bekledi. Kapıyı kapatıp onun fırlattığı eşyaları aldı ve kapının yanında olan ayakkabılığa bıraktı. Spor ayakkabısını çıkartıp Fulya'nın yanına gitti. Fulya elbisesini çıkartıp yatağın üzerindeki yazlık pijamasını giydikten sonra yatağa geçip pikeyi üzerine çekince Arslan birkaç adımda yanına gelerek yatağın kenarında oturdu ve Fulya'nın tepesine kadar çektiği pikeyi açmaya çalıştı. Fulya buna izin vermedi. Arslan yeniden hamle yaptı, Fulya yeniden karşı çıktı. Artık üçüncüden sonra Arslan biraz daha güç kullanıp pikeyi aşağıya indirdiğinde Fulya sinirle baktı.

"Depresyona gireceğim müsaade edersen?"

"Müsaade etmediğim gayet net bence."

"İyi değilim ya cidden, yastığıma sarılıp sakinleşeceğim. Sonra kavga ederiz."

"Saçmalama Fulya, kavga derdinde miyim sence?"

"Bilmem, ne derdindesin?" deyip hiç takınmadığı ancak yeri geldiğinde de kullanmaktan asla kaçmadığı o masum ifadeyi kullandı Fulya.

Arslan onun yüzünde dağılan saçlarını güzelce kenara itti. "Bana sarıl, boş ver yastığı," dedi.

Fulya bir an gülmemek için dudaklarını sıktı ama yanakları gülmek için şekillendi. "Çok sarılım ama nefessiz bırakırım."

"Kabul."

Fulya o zaman Arslan'ın omuzlarından destek alarak doğruldu hafifçe ve yastığının altındaki tişörtü ona uzattı. "Bunu giy o zaman. Şu soldaki dolapta da altı var," dedi. Arslan tişörtü tanıdı ancak yastığın altından çıkmasını cidden beklemiyordu. Şaşkınlıkla ama kesinlikle büyük bir mutlulukla tişörtü aldı. Fulya'nın gözünden kaçmadı bu hiç çekinmeden "Ne? Yastık derken cidden odun gibi yastığa sarılacağımı mı düşündün?" dedi tripli bir sesle.

"Giyiyorum," derken yüzünde aptal bir gülümsemeyle yerinden kalkınca Arslan, Fulya merakla soyunmasını bekledi. Arslan gömleğinin düğmelerini açarken Fulya'nın pür dikkat kendini izlediğini görünce "Göbeğimi görme sen benim, banyoya geçeyim," diyerek hareketlenince Fulya ona aynı anda yastık fırlattı. Arslan daha fazla uzatmadan üzerini yatak moduna uygun değiştirip yeniden sevdiği kadının yanına geldi.

Fulya saçlarını geriye atıp hemen ona yer açtı. Arslan hemen yatağa geçip dirseğinin üzerinde uzandığında sağ kolunu uzatıp onu kucağına çağırdı. Fulya hemen onun kucağına sığındı. Sürekli kendine tek başına güçlüsün gibi tatmin edici bilgileri hatırlatarak geçmişti bunca sene. İnanmasa da hatalarına, günahlarına rağmen bu direktifi kendine vererek güçlü durmaya çalıştı. Birine sığınıp kendinden ödün vermeyeceğini bile dillendirdi. Salonun sol köşesinde yuvarlak kocaman bir kolonu vardı, bunca sene sırtını yasladığı tek soğuk dostu oydu. Yakın zamanda psikoloğu o duvarı süslerle filan kapatmasını söylemişti, aslında eve gelip ilk yapacağı şey sırtını yine o duvara yaslayarak köşesine çekilmeyi ümit ediyordu. Fakat umduğundan da iyi bir yere yaslanıyordu. Soğuk bir duvardan sıcacık bir göğse dayanmıştı. Kendini gerçek bir evde hissediyordu.

"Ben de onun gibi bencil miyim? Boş versene cevabı geçmişte yaptıklarımda, bencilliğin tanrısıyım resmen!"

"Tabii ki değilsin. Kendine böyle yüklenmek hoşuna mı gidiyor senin?" diyerek kızdı Arslan ona. Ama çok da sarıldı, tepesinden öptü.

"Birileri hayatımı mahvetti diye hep sorunlu benim diye ben de kendime yüklendim. Üstelik ben sadece gerçek bir aile istiyordum, gerçi vardı da eksikte olsa vardı. Çok sevilmek isterken, hatta deli gibi sevilirken çekip gittim, sonunda Mine'ye benzememek için. Kaçarken on benzemeyi—"

YILIN BULUŞMASIWhere stories live. Discover now