5. Bölüm - Ay En Tepedeyken

1.6K 228 61
                                    

Ay En Tepedeyken

Elindeki kâğıda uzun uzun baktıktan sonra odadan çıkmak için yataktan kalktı. Normalde hiç yapmadığı bir şey yaparak annesinin odasında babasıyla ilgili bir şeyler araştırmak için odadaki eşyaları karıştırırken elindeki zarfı bulmuştu çekmecenin birinde. Merakla açıp bakınca da bir boşanma davası olduğunu, annesi tarafından açıldığını da öğrenmiş oldu kısa süre içinde. Kendisinden neden sakladığını anlamadığı gibi biraz da kırılmıştı. Zira bu zamana kadar birbirlerine karşı hep dürüstlerdi. Annesinden gerçekleri öğrenmek üzere de akşamı beklemişti. Onun işten dönmesiyle birlikte aşağıya inip kafasında bitmek bilmeyen soruları ona sormak istiyordu artık.

Aşağı indikten sonra annesini bahçede otururken görünce derin bir nefes alıp adımlarını durdurmadan yanına geçti.

"Hoş geldin," dedi Defne sakin bir sesle.

Kızını görünce kocaman gülümseyerek "Hoş buldum bir tanem. Nasıldı günün bakalım?" diye sordu. En son Adana'da yaşanan olaylardan sonra Defne'ye başka bir sakinlik gelmişti. Sürekli düşünceliydi. Bu hallerinin arsında da boşanma mevzusunu açıp onu daha da üzmek istememişti.

Defne annesinin yanına oturdu. Konuyu uzatmak istemiyordu, cevap istiyordu çünkü. "Anne bu ne?" diye sorup elindeki kâğıdı ona uzattı.

Yaprak merakla kâğıdı alıp baktığında şaşkınlıkla kızına baktı. "Nereden buldun?" diye sordu. Sesi bir keskin, tek kaşı havadaydı. Tam bir anne edasındaydı.

"Anne... Ben..." derin bir nefes alıp verdikten sonra "Ben merak ettim. Yani Barış'ın nasıl biri olduğunu. Fotoğrafı var mıdır diye bakınırken de bunu buldum," dedi dürüst bir şekilde.

"Bana sorabilirdin, senden saklayacağım bir durum yok. Hiç sormadığın için bu zamana kadar ben de göstermedim, üzmemek için başka bir şey değil."

"Görmek istiyorum şimdi. Benden bir şey saklamayacağını zaten biliyorum. Buraya gelecek mi peki? Yani dava açtığına göre?"

"Onu görmek ister miydin?"

"O beni görmek ister miydi?"

"Defne..." Kızına dönüp elini tuttu Yaprak. "Seni bilmiyor. Yani nasıl anlatsam, varlığından haberi olmadı hiç. Ben seni öğrenirken o çoktan gitmişti. Nerede, ne yapıyor hiç bilmiyordum. Hep gelecek sanıyordum, seni öğrendiğinde düzelecek her şey diye ümit ede ede geçti bir süre her şey. Daha sonra babamın avukatı öldü o yangında, o yangınla Barış'a ulaşabileceğim her şey de kül oldu, derken deden de vefat edince ben ümit etmekten zaten vazgeçtiğimi anladım. Nerede olduğunu dava sayesinde öğrendim ben de Arslan amcandan, açıkçası seni şimdi de öğrensin filan istemiyorum." Yaprak'ın sesi sonlara doğru çatallaştı ve yüreği sıkıştı. Defne artık genç bir kızdı, onunla bu tür konuları daha iyi konuşabilirdi şimdi.

Defne kaşlarını çatıp annesini anlamaya çalıştı. Zaten nedenlerini aç çok anlıyordu tabii de... Babasının kendisinin varlığından haberdar olmaması fikrini pek sevemedi yine de. Babasından nefret ederken her şeyi kapsıyordu, bu nedenle yürekten nefret ediyordu. Tabii annesini terk edip gitmesi bile nefret etmesine yetiyordu ama... Adana'da o kadından duydukları da aklını kurcalıyordu işte. Anlamsız bir şekilde bu konuya daha çok çekiliyordu. Bu da hoşuna gitmiyordu.

"Ben-beni bilmediğini bilmiyordum. Tabii bu zamana kadar hiç konuşmadık da ama... Hiç bilmemesi beni tuhaf hissettirdi. Şimdi burada da... Öğrenir mi beni? Görmek ister mi?" Sesindeki bastırılmış heyecanı Yaprak kolaylıkla anlayabildi. Kızı babasını görmek isterse ne yapacaktı peki? Buna hazır mıydı? Bunca yıldan sonra öyle elini kolunu sallayıp düzenlerini bozmaya hakkı hiç yokken, bozar mıydı? İçini saran korkuya rağmen kızının elini daha da sıkı tuttu. Ona karşı güçlü bir kadın olmak için çok çalışmıştı Yaprak.

YILIN BULUŞMASIWhere stories live. Discover now