~35~

2.6K 183 207
                                    

Yamaç sinirle Alper'e baktı. Arkadan çıkan Deniz'i görmemle ben de gerilmiştim. Bizimkilerin dediği gibi olmuştu. Ailesi onu hapisten çıkarmayı başarmıştı. Her şeye rağmen serbestti. Tıpkı Alp gibi...

"Ne işiniz var sizin burada?" Yamaç kendini zor tutuyordu şu an büyük ihtimalle. Deniz gülerek konuşmaya başladı.

"Burayla bir işimiz yok, İdil'le bir işimiz var. Onu almaya geldik." Sinirle ben üstüne yürüdüğüm sırada Yamaç kolunu belime sarıp beni durdurmuştu. Sinirle konuştum.

"Sen hâlâ ne haddinle gelip İdil'i almak isteyebilirsin?" Ben sözümü bitirir bitirmez Savaş'ın sesi duyuldu.

"Noluyor burada?" Onlar da içeriden çıkmıştı.

"Bir şey olduğu yok. Benimkini verin, gidelim." Hâlâ benimki nasıl diyebilirdi? Bora sinirle bağırarak konuştu.

"Senin yine ağzını gözünü dağıtmamız mı lazım?" Alper araya girmişti.

"Ya Yamaç bir şey diyeceğim. Adel'e yaptığın her şeyi anlatıyor musun? Bence onun hiç bir şeyden haberi yok. E olsaydı zaten-" Alper sözünü bitiremeden Yamaç Alper'e kafa atmıştı. Bir adım geriledim. Savaş ile Enis araya girip Yamaç'ı Alperin üzerinden uzaklaştırabilmişlerdi.

"Yamaç bir sakin ol!" Benim yine neyden haberim yoktu? Yine ne oluyordu? Her şey düzeldi derken en baştan her şeyin tersine dönmesi normal olmamalıydı.

"Alper senin geçmişini de geleceğini de sikerim. Siktirin gidin!" Alper kahkaha attı. Deniz onu yerden kaldırmaya çalışıyordu.

"Öyle mi diyorsun? Adel yakında benim yanıma geldiğinde de öyle dersin." Ne? Araya giren bu sefer ben oldum.

"Ne saçmalıyorsun Alper?" Alper'in gözleri bana döndü.

"Kısacası seni ayakta uyutuyorlar, aptal sarışın." Enis Alper'in yakasına yapışmıştı. Enis Alper'e mi saldırıyordu şu an? Her şeye gülüp geçen Enis? Şu an birine saldırıyordu. Aralarına girdim.

"Enis bir dakika." Enis geri çekildikten sonra ben Alper'e döndüm.

"Söylesene Alper, ne yaparak beni ayakta uyutuyorlarmış?" Yamaç beni belimden tutup kendine çekti.

"Adel, içeriye hadi!" Noluyordu yine Allah kahretsin.

"Yamaç bir dakika! Sana diyorum ne demek istiyorsun?" Alper'in gözleri bir saniyeliğine Yamaç'a dönmüştü. Bora benim önüme geçti.

"İdil burada değil, siktirin gidin." Benim elimden tutmaya çalıştı ama başaramamıştı. Kendimi geri çekmiştim. Ayaklarım yerden kesildiğinde kendimi Yamaç'ın omzunda bulmuştum. Yine mi?

"Yamaç bırak şu an lütfen." Ne kadar onu iteklesem de içeriye geçip kapıyı kapattı. Beni yere bıraktı.

"Ne saklıyorsun benden? Ne saklıyorsun Yamaç?" Sırtını masaya yasladı.

"Bir şey saklamıyoruz sakin ol! Boş boş konuşuyorlar işte." Sinirle tekrardan ona döndüm.

"Gözlerimin içine baka baka tekrardan yalan söylüyorsun bana." Ona tam güvenmişken bir kez daha her şey en başa dönmüştü. Bir cevap bekliyordum ondan. İçeriye bizimkilerde girince bu sefer bakışlarım onlara döndü.

"Anlatın bana hadi."

"Anlatılacak bir şey yok işte, uyduruyor." Yine bir yalan... Yamaç'ın o günkü telefon konuşmasını hâlâ hatırlıyordum. Biliyordum bir şeyler olduğunu... Ama bu neydi?

"Ya siz anlatırsınız. Ya ben Alper'e gidip kendim öğrenirim." Bora'nın patlayan dudağını görmemle ya Alperle ya da Denizle kavga ettiğini anladım. Hiç birinden ses çıkmayınca kapıya yönelmiştim ki Yamaç önüme geçti.

ÇıkmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin