~5~

5.7K 278 94
                                    

Medya:Enisss

O grubu gördükten sonra telefona bir daha bakmamıştım. Benim acilen okul değiştirmem lazımdı. Böyle olmaz. Bundan sonra başıma ne gelecek bunu bile bilmiyordum. Babama bunu söylesem beni dinlemeyecekti. Okuldan atılmaya çalışsam yine atılmazdım çünkü müdür tanıdıktı. Böyle bir şeye müsade etmezlerdi. Ne yapmam gerekiyordu? Telefonum çalmaya başladığında elime aldım.

*Yamaç arıyor.*

Yamacı ben kaydetmemiştim peki ya nasıl kaydedilmişti? Alperler beni aradıklarında telefonumun kilidi açılmış olmalıydı. Aramayı meşgule attım. Ben kapatır kapatmaz bir daha çalmaya başladı. En sonunda açıp kulağıma götürdüm.

"Bu telefonu bir daha meşgule atmak yok anladın mı?"

"Sana ne?" Sinirlendiğini hissedebiliyordum.

"Akşam altı gibi seni almaya geleceğim." Yine ne yapacaktık acaba?"

"Sebep?"

"Konuşmamız gereken şeyler var bundan sonrası için." Gözlerimi devirdim sanki beni görebilecekti.

"Yine mi sizin mekân?" Umarım hayır derdi.

"Evet yine bizim mekân." Yineyi vurgulayarak söylemişti.

"Gelmek istemiyorum."

"Geç kalma. İki-üç saate orada olurum." Ben daha bir şey diyemeden telefon kapanmıştı. Ben gerçekten bu çocuğu anlamıyordum ve sanırım hiç bir zaman da anlayamayacaktım. WhatsApp'a tıkladım. Grup altı yıl önce oluşturulmuştu. Bu kadar zamandır bu grup vardı yani... Ben onlar gibi onları çocukluktan beri tanımıyordum. Peki iki gün önce tanıdıkları birini neden kendi gruplarına almayı istiyorlardı ki? Saçmalıktı. Başlı başına saçmalık. Grupta bir sürü mesajda yazılmıştı benim için...

Kendimi sıcak suyun altına attım. Bütün gün burada kalabilirdim ama Yamaç'ın beni almaya geleceğini bildiğim için en sonunda çıktım. Gri pantolonumun üzerine beyaz crop'umu giyip çıktım. Beyaz ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim. Hızlı bir şekilde saçımı kurulayıp taradım ve açık bıraktım. Yamaç beş-on dakikada burada olurdu sanırsam. Babama haber vermem gerekiyordu. Hızlıca onun odasına doğru yöneldim ama yoktu. Merdivenlerden hızlı bir şekilde aşağı inmeye başladım. Babam valiz taşıyordu arabaya doğru. Ne? Ne alakaydı şimdi bu?

"Baba noluyor?" Bana doğru döndü.

"İş için bir haftalığına yurtdışına gidiyorum." Neeee? Yok artık.

"Sen bunu bana şu an mı söylüyorsun baba?" Babam arabanın bagajını kapadı.

"Söyledim işte." Bir de söyledim işte diyor ya. Babalığını çok güzel yapıyorsun baba.

"Baba ne demek söyledim işte. Aşağı inmesem senden habe-" sözüm kesildi.

"Aaa çocuklar hoşgeldiniz." Ben de arkamı döndüm. Bora ile Yamaç gelmişti. Tam da zamanı cidden. (!) Babamla ufak bir sohbete girdiklerinde ben de onları uzaktan dinliyordum.

"Adel size emanet. Yanlış bir şeyler yaparsa siz ona haddini bildirirsiniz." Baba ne diyorsun. Ben senin kızınım ya. Bir insan kızından bu kadar mı nefret eder? Yamaç yine sırıtıyordu. Onun sırıtması beni daha çok sinirlendiriyordu. Hayal kırıklığıyla babama baktım. Gözlerim dolmuştu. Ben ne yapmıştım ki ona böyle şeyler demesi için. O beni umursamadı. Yamaç,

"Siz hiç merak etmeyin, gerekeni yaparız." Bir insanın bir tane de olsa güveneceği kişisi olur değil mi benim o da yoktu. Babam vedalaştı. Benimle değil onlarla... Onları daha çok önemsiyordu. Arabayı çalıştırıp çıktı. Bahçede sadece üçümüz kalmıştık. Bora, Yamaç ve ben...

ÇıkmazWhere stories live. Discover now