Çıkmaz

~30~

Medya: Çağla

Karşımda yan yana oturan Enis ile Çağla'ya gözlerimi gezdirdim. Bence bunların aralarında bir şeyler vardı veya olacaktı da hayırlısı artık. Gülüp duruyorlardı. Enis telefonundan Çağla'ya bir şeyler gösteriyordu. Bora ile Savaş çoktan yanımızdan ayrılmışlardı. Yamaç kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Kulağıma fısıldadı.

"Kalkalım mı biz de?" Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Sen git istersen, ben havuza girmeyeceğim." Aslında şu an havuza girmeyi her şeyden çok istiyordum ama bazı problemler vardı.

"Neden acaba hanımefendi?" Dudaklarımı büzdüm.

"Çünkü özel dönemimdeyim." Aferin Adel bu yalan ne?

"Hayır değilsin, biliyorum." Ne demek biliyorum?

"Öyle olsaydı ben anlardım. Neden yalan söyledin?" Eli bacaklarımda gezmeye başlamıştı.

"Utanıyorum çünkü." Yamaç bana doğru daha fazla eğildi. Yüzlerimiz arasında çok az mesafe vardı.

"Benden mi bu utancın? İyi de ben seni zaten bir çok kez-" Gözlerini dudaklarıma indi. Hayır, hayır. Olmazdı. Ayağa kalktım.

"Odama gidiyorum ben uyuyacağım biraz." Enis bana döndü.

"Aaa, neden uykusuz kaldın ki Adel?" Enis'e ters ters bakıp yürümeye başladım. Yamaç da arkamdan geliyordu. Kolumu tutup gülerek beni kendine çekti.

"Ya tamam özür dilerim." Eli elbisemin etek kısmına gidip üzerimden yavaşça sıyırdı. Adel bir şey yap! Tam kafamdan elbise çıkacakken onu ittim.

"Tamam kendim de çıkarabilirim." Gülmeye başladı.

"Yanakların kızarınca çok güzel oluyor." Yine mi? Aferin Adel ya aferin! Daha fazla beni böyle görmesin diye ellerimi yüzüme koyup kapattım.

"Ya küstüm seninle bir daha konuşmayacağım." Yamaç tam bana doğru eğilirken kafamızdan aşağıya dökülen suyla kalakaldık.

"Su savaşı!" Yamaç sinirle Bora ve Savaşa baktı.

"Oğlum bana bak siz bittiniz!" Yamaç ufak bir çocuğun elinden aldığı su şişesiyle Savaş'ın peşinden koşmaya başladı. Çocuk da ağlayarak onların peşinden koşuyordu. Ben de arkamdaki masadan aldığım suyun hepsini habersiz, gülerek onları izleyen Bora'nın kafasından aşağı boşalttım. Enis ile Çağla da en sonunda bize katılmıştı.

Yaklaşık yarım saat boyunca bu su savaşı sürmüştü. Aşırı eğlenmiştim ama. En sonunda Yamaç beni havuza atmıştı.

Çağla ile benim odamda akşam yemeği için hazırlanıyorduk.

"O güzelim şortun üzerine o oversize t-shirt olur mu ama?" Çağla'ya göz devirdim.

"Ne yapayım Çağla hanım? Senin gibi sütyen giyip mi çıkayım dışarı?" O ciddi misin der gibi bana baktı ama evet ciddiydim.

"Bu crop bir kere!" Hiç de bile. Ciddi ciddi sütyendi. Çağla dolabıma doğru yöneldi. Odaya çıktıktan sonra valizdekileri dolaba boşaltmıştım. Eline toz pembe bir sütyen tarzı bir şey aldı.

"Aşırı güzel, bunu giyin!"

"Bunu giysem sadece göğüslerimi kapatır Çağla!" Çağla ben daha bir şey demeden üzerimdeki t- shirti çıkardı. Gözlerini büyüterek vücuduma baktı.

"Noldu?" Çağla elini alnına çarptı.

"Kızım bu sıcakta sütyen giymiş olamazsın."

"Yoo giydim. Neden giymeyeyim?"