Canımın En İçisin

93 19 34
                                    

Yazar'dan

Umeyr düşünceleri arasında kıvranırken kızlar ve erkekler ilmi çalışmalara devam ediyorlardı. Tabii o da aklında ki onca düşünceye rağmen davasına olan hizmeti elden bırakmış değildi. Düşünceleri arasında yoğunlaşmış beynini gerekli gereksiz her düşünceden kurtarmanın yolunu kendini daha fazla ilme yöneltmede bulmuştu. Atike haftalık dersini yapmak için konusunu seçmiş ve kayınvalidesinden beklemediği kadar fazla gelen ısrarlar üzerine dersin yerini onun evi olarak belirlemişti. Oraya ikinci gidişi olacaktı bu ama tek gitme konusunda hâlâ aşamadığı bir heyecan vardı içinde. Akif ile gitmek istiyor olsa da kaç gündür yoğunluğundan yüzünü bile göremediği eşini böyle bir konu için meşgul etmek istememişti. 

Eşi... bu düşünce içini ısıtırken yüzünde içten bir gülümseme oluşmasına sebep olmuştu. Bir aydır dini olarak nikahlılardı. Ve sadece bir hafta sonrasında resmi nikahları ve düğünleri gerçekleşecekti. Utancından henüz yüzüne bile bakamadığı eşiyle aynı evde yaşamaya başlayacak ve kelimenin tam manasıyla evli olacaklardı. 

Sevdiği adamla omuz omuza davaya hizmet edecek olmak içini huzurla doldurmaya yetiyordu. Akif, kendini hastanede ki yoğunluğuna rağmen ilmi yönden de geliştirmek için ciddi bir uğraş veriyordu. Ve gözle görülür bir yol kat etmişti. Sakallarını sünnete göre uzatmış bıyıklarını kısaltmış kıyafetlerini eskiye göre vücut şeklini belli etmeyecek şekilde bollaştırmıştı. Ondaki bu değişim şüphesiz en çok Atike'yi sevindiriyordu. Düşünceler içinde yürürken arkasından gelen korna sesiyle yerinde sıçramıştı. Refleksle kalbine gide eli korkudan hızla çarpan kalbini sakinleştirmeye yetmemişti. Kafasını çevirip arabaya baktığında şoföre bakmasına gerek kalmadan arabanın sahibini tanımıştı. Açtığı camdan kendine bakan adama sinirle söylendi.

"Korkuttun beni!"

"Çok seslendim güzel gözlüm duymadın. Geç hadi bırakayım gideceğin yere."

Duyduğu hitap içini eritirken karşısında ki adamın yanında saman alevine benzeyen siniri uçup gitmişti. Gülümsemesinin peçesinden gözükmeyeceğini bildiğinden  rahatlıkla en içten gülümsemesiyle baktı sevdiğine ve lafını tekrarlatmadan bindi arabaya. Yüzünde ki peçe Akif'in gülümsemesini görmemesi için yeterli olmamıştı. Sadece kendisine helal olanlarla konuşurken göz teması kurardı ve gülünce kısılan gözleri onun gülüşünü ele vermişti. 

"Gülünce kısılan gözlerin kalbime şu serin havada yaz sıcağını getiriyor güz güzelim. Yorgunluğuma dinginlik, halsizliğime şifasın."

Sözlerinin yanında ki hanımı ne hale getirdiğini tam manasıyla bilmese de utandığını anlamıştı Akif. Daha fazla utanmasını önlemek için konuyu değiştirdi. 

"Eeee nereye yolculuk hanım?"

"Anneme... Şey yani senin annene."

Beklemediği cevapla şaşırmış ardından gülümsemişti. 

"Annene demek..."

Ardından sesinde ki imayla devam etti sözlerine.

"O da sana "kızım" diye diye dolaşıyor evde. Azra kıskanıyor haberin olsun yengesi."

Eşinin söylediklerine gülmüştü Atike.

"Biliyorsun her hafta ders yapıyoruz. Bu hafta onda olması için çok ısrar etti. Kıramadım canım."

"Ne dedin?"

"Ders yapıyoruz dedim."

"Ondan sonra?"

"Bu hafta sizde olacak çok ısrar etti dedim."

"Ondan da sonra?"

"Kıramadım dedim Akif neyi soruyorsun anlamadım ki?"

TEVHİD'İN SEDASI (ASKIDA! DEVAM EDECEK!)Where stories live. Discover now