Ok Atmada Bir Numara

97 30 170
                                    


"...İşte bununla Allah'a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa Allah ona bir çıkış yolu açar.Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah'a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah emrini yerine getirendir. Allah her şeye bir ölçü koymuştur."
(Talak/2 -3)

Yüzümdeki belli belirsiz gülümsemeyle beraber gözlerimde yanmaya başlamıştı.
_________________☆☆☆_________________
Eymen beni rahatlatmak için beni ayetle teselli etmişti. Rabbim! Ne güzel yüreği var bu çocuğun. Yalavarırım yüreğimin imtihanı yapma onu. Ya benim kalbime onun sevgisini düşürdüğün gibi, onunkine de beni düşür yada al kalbimden onun sevdasını da yüreğim yanmasın böyle...

Gözümden düşen bir damla yaşı elimin tersiyle sildikten sonra Atike ablanın seslenmesiyle ayağa kalktım.
-Azra
-Efendim ablam.
-Şu çorbayı bi karıştırır mısın canım? Kapı çaldı bir bakayım.
-Tabi ablam.
Çorbayı karıştırırken huzurumun sesi ulaştı kulaklarıma.
-Abla bunu verirsin yarın açılırmış hat.
-Tamam canım. Allah razı olsun.
-Amiin ecmain ablam.

Tam kapıya hafif yaklaşmış konuşmayı dinlerken kapının açılması aynanda da Atike ablanın çığlığı basması yerimde zıplamama sebep oldu.
-Eeyyy...
-Ne oldu abla ne cırlıyon?
-Azra var orda şapşik kardeşim. Şimdi o kapının kolunu yavaşça bırak ve geri çekil.
Kulağıma dolan kahkahayla bende tebessüm ettim.
-Abla burası boş.

Boş mu? 🤔Doğru aslında ben yoğum😑. Gerçi kapıyı açtığında mutfağın içini görüyor ve kapının arkasında kalan beni görmesi için özel güçlere ihtiyacı var. Benim içimden geçirdiğim soruyu Atike abla sesli dile getirdi:
-Boş mu?
Yaklaşan sesle bir adım daha geriye gittim. Ikisi aynanda kapıyı itip içeri daldılar. Otomatikman kapının arkasında olan benim için iyi bir son olmadı bu.
-Ahh kolum.

Aynanda gelen şaşkın iki sesle gülesim gelsede acıyla yüzümü buruşturdum.
(Eymen ve Atike) "Azra?!"
(Azra) "Buyrun benim?"
(Atike) "Ablacım senin orda ne işin var?"
(Azra) "Sizin sesiniz yaklaşınca ne olur ne olmaz diye buraya geçmiştim. Kapı birden açılınca da burda kaldım.

İkiside gülmeye başladığın da başımı eğip elimle ağzımı kapatarak tebessüm etmekle yetindim. Yoksa az kalsın bende kahkaha atacaktım.
(Atike) " Evet Eymen'cim sende artık bundan sonra kapalı kapıları içerde birinin olup olmadığından emin olmadan pat diye açmazsın."

Göz ucuyla Eymen'e baktığımda utançla kızarmış olduğunu ve mahçupca tebessüm ettiğini gördüm. Allah'tan örtüm vs. üzerimdeydi. Onunla aramdada kapı vardı. Kısık sesle "Kusura bakma Azra" dediğini duyduğumda aynı kısıklıkla cevap verdim.
"Sorun yok."
------------------------🌼🌼🌼------------------------
Akşam yemeğini hazırladığımızda çoktan Habibe teyzegilde gelmişlerdi. Habibe teyze Atike ablanın annesiydi. Gil deme sebebime gelince kızıyla birlikte gelmişti. Benimle aynı yaşta Eymen'in ikizi olan Hifa adında bir kızı daha vardı. Habibe teyzeye olanları anlattığım da bana sımsıcak sarılmış gözlerimde daha fazla tutamadığım yaşları annelik şefkatiyle silerken bi yandan da teselli etmişti.

(Habibe)"Biz hep yanındayız güzel kızım. Bilirsin kızlarımdan ayırmam seni. Sende benim bir evladımsın. İstediğin kadar kal burda. Bir şeye ihtiyacın olursa mutlaka söyle."
(Azra) "Biliyorum teyzem. Bir şeye ihtiyacım yok daa sadece bana biraz nasihat eder misin?"

(Habibe) "Bak benim güzel yüzlüm güzel yüreklim. Biz dünyada yaşıyoruz. Dünya ise arapça manası gereği alçak olan bir yerdir. Değersizdir. Öyle ki Allah Resulü (s.a.v) "Eğer dünyanın Allah katında sinek kanadı kadar değeri olsa kafire ondan bir damla su bile içirmezdi" dediği bir yerdir burası. Lakin müminin derdi bitmez. Bununla birlikte huzuru da içinden eksilmez. Peygamberimiz (s.a.v) bu konuda da "Mümin belalanandır." Yani sürekli imtihana tabi tutulandır buyurmuştur.

TEVHİD'İN SEDASI (ASKIDA! DEVAM EDECEK!)Where stories live. Discover now