x42

4.2K 156 43
                                    

OGEDAY

"Ogiiii!"

Nisa'nın odadan gelen bağırışını duyunca oyunu durdurup kalktım.

"Efendim güzelim?"

Odaya girdiğimde gördüğüm manzara ile gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Resmen bütün dolabı yatağın üzerine yığmıştı.

"Hayatım, seni fazla göremiyorum bu dağın arkasında, oralarda mısın?"

"Ya, dalga geçmesene!"

Gülerek kenardan geçip yanına gittim. "Söyle güzelim, noldu?"

"Ben ne götüreceğime karar veremiyorum." Dudaklarını büzdü. "Kaç valiz hakkım var?"

"Hayatım, uçakla gitmiyoruz. Arabamızla gidiyoruz. İstediğin kadar valiz getirebilirsin. İkimiziz sonuçta arka koltuklar da boş."

Söylediğim şeyle yüzüne yayınlan gülümsemeyle ben de güldüm. Gözleri yine kaybolmuştu.

"Ya sen var ya!" Boynuma atladığında gülüp boynundan öptüm.

"Ben dönüyorum o zaman oyunuma?"

"Tamam aşkım."

"Benim eşyalarıma da yer bırak yalnız." Gülerek kapıya gittiğimde ona döndüm.

Sırıtarak bana baktı. "Yer bırakırım Ogi, ne kadar yer olduğunu söylemedin ama."

//

"Nisa, güzelim, miniğim, hadi uyan artık."

Sabah 6'da Nisa'yı uyandırmak çok zordu. Özellikle gece geç yatmışsa, ve gün içinde yorulmuşsa. Neredeyse yarım saattir yatağın kenarına çömelmiş saçlarını okşayarak ve öperek uyandırmaya çalışıyordum, ama kolunu bile kıpırdatmıyordu. Resmen bayılmış gibi yatıyordu.

"Nisa, bak geç kalacağız. Hadi." Kolundan biraz daha sert dürtüklediğimde eliyle kafama geçirdi.

"Sen gitsene ya. Yetişirim sana." Ağzında geveleyerek konuştuktan sonra kafasını diğer tarafa çevirdi.

Gülüp tekrar dürttüm. "Nisaaaa."

"Ogi, git."

"Nisa, uyan." Dürtmeye devam ettiğimde en sonunda oflayarak bana döndü ve gözlerini açtı. Şişmiş gözlerine gülümsedim. "Günaydın güzelim."

"Aymadı Ogi, ben uyuyacağım."

"Ama hadi uyan artık, İzmir'e yola çıkacağız, unuttun mu?"

Söylediğim şeyle gözlerini açabildiği kadar açıp doğruldu.

"Doğru, unuttum ben onu. Gidelim hadi."

Gülüp çömeldiğim yerden kalkıp Nisa'yı kucağıma aldım. "Bebeksin biliyorsun değil mi?"

"Senin bebeğinim ama?" Sırıtarak ve şımarık bir şekilde söylediği şeye güldüm, gözlerinden öptüm.

"Benim bebeğimsin."

Tuvalete gelince Nisa'yı yere bırakıp arkasına geçtim. Suyu açıp avuçlarıma aldıktan sonra Nisa'nın yüzünü yıkadım. Diş fırçasını alıp macunu sıktım, ıslattıktan sonra suyu kapatıp fırçayı ona uzattım. Elimden fırçayı alıp dişlerini fırçalarken onu izledim. Sabah uyandığında bu kadar güzel olması herkese haksızlıktı.

"Sen bana yanmışsın, ben söyleyeyim."

Söylediği şeye gülüp omzunu ısırdım. "Hadi oradan. Çantaları alıp kapıya gidiyorum ben, çabuk gel hadi." Isırdığım yere bir öpücük kondurup tuvaletten çıktım ve salona ilerledim. Kedilerin kumunu yeniledim, mamalarını doldurdum, salonu ve mutfağı da kontrol ettikten sonra valizleri alıp kapıya ilerledim. 

patience // ognisWhere stories live. Discover now