x2

5K 130 19
                                    

-Ogeday-

Adnan, Ata ve İhsan'la benim evimde toplanmış heyecanla Survivor'ın ilk bölümünün başlamasını bekliyorduk. Telefonlarını teslim edeli 2 hafta olmak üzereydi. Sesini, yüzünü, her şeyini çok özlemiştim.

Yandaki süre 4 dakikayı gösterirken zaman resmen geçmek bilmiyordu. Stres ve heyecandan ayağımı yere vururken diğerleri bana bakıp gülüyordu.

"Oğlum sakin olsana, göreceksin işte kızı tamam." Sinirli bakışlarımı Adnan'a çevirdim.

"Ado, germe beni bak öleceğim zaten özlemimden."

"Ohoooo, daha 2 hafta olmadı. Sen şimdiden bu haldeysen biz yandık."

Gülmeme engel olamayıp ekrana döndüm. 3 dakika.

"Yandık valla Ado, yandık valla."

———

Bölüm başladığından beri yüzümden gülümseme eksik olmuyordu. Ekranda göründüğü 5 saniye bile beni salak gibi güldürmeye yetiyordu.

Acun Ilıcalı tek tek herkese söz verirken sabırsızlanmaya başlamıştım.

"Ya susun hadi Nisa konuşsun." Oflayarak konuştuğumda İhsan, Ata ve Adnan içlerinde tutmaya çalıştıkları kahkahaya daha fazla hakim olamayıp gülmeye başlamışlardı.

"Sakin ol oğlum ya!"

Makbule denen kıza sıra geldiğinde Nisa da artık kamera açısına girmişti. Telefonumu çıkarıp ekranı çektim.

Yüzü, gülüşü, örülü saçları... Bu 6 ayın sonunu ben nasıl görecektim acaba?

"Ve Nisa, hoşgeldin."

Yüzünün kızardığını görünce güldüm.

"Merhaba, hoşbuldum." Yine gözleri kaybolmuştu.

"Neler söyleyeceksin?"

"Ne söyleyeceğimi bilmiyorum şu an, herkes bi' şey söyledi." Utangaç tavırlarını gördükçe gülüyordum. Gerçi şu an onu görmem gülmeme yetiyordu.

"Nisa ne demek?"

"Nisa, kadın demek. İnşallah burada başarılı kadın olurum."

Yandaki yarışmacıya geçtiklerinde gülerek kafamı eğdim. Çok güzeldi.

"Yengem benim be! Nasıl konuştu be!" İhsan'ın bağırmasıyla gülerek ona baktım.

"Lan bunun gözleri dolmuş!" Ata'nın söylediği şeyle üçü de bana döndü. Kafamı diğer tarafa çevirdim.

"Ya hadi işinize bakın. Uğraşmayın benimle."

Onlar kendi aralarında şakalaşıp benimle dalga geçmeye devam ederken ben kafamı eğmiş salak gibi gülüyordum. Sesi, bozuk Türkçe'si, kaybolan Japon gözleri... Ah nasıl özledim!

———

Daha ilk oyundan kalbime inecekti benim. İlk oyun bu kadar sert olmamalıydı bence?

"Oğlum Nisa bunu nasıl yapacak, minnacık kız zaten." Adnan'ın söylediği şeyle zaten stresten yere vurduğum ayağımı daha hızlı vurmaya başladım.

"Baksana Sercan hemen sakatlandı. Allah korusun valla." Kadınlar yerine geçerken dirseklerimi dizlerime yaslayıp ekrana odaklandım.

" Kadınlar yerine geçerken dirseklerimi dizlerime yaslayıp ekrana odaklandım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Nisa'yı elinde öyle yastıkla görünce gülümsememe engel olamadım.

"Şu tipe bak ya! Nasıl vursunlar buna?" İhsan'ın söylediği şeyle güldüm. Gerçekten şuna nasıl vurabilirdi biri ya?

Oyun başladığında gerginlikle izlemeye başladım. Herkes bir köşeye yığıldığında Nisa kendini suya atıp benche ilerlemeye başlayınca nefes verip arkama yaslandım. Nefesimi tuttuğumun bile farkında değildim.

"Yengem çok akıllı bak, uğraşamam dedi attı kendini suya."

"Lan ben ilk oyundan böyleysem 6 ayda sinir hastası olurum."

Söylediğim şeyle üçü de gülmeye başladı, ben gayet ciddiydim halbuki.

———

Kızlar oyuna devam ederken Nisa benchten birinin arkasından kafasını uzatıp bağırmaya başladı.

"Vur, o da yaptı vur!"

Nisa'nın bağırışıyla dördümüz de gülmeye başladık.

"Çingene bu kız ya, yemin ederim çingene."

———
"Lan Nisa burada nasıl yatacak?" Adayı gösterirlerken birden sinirlenip ekrana kızdığımda İhsan bana baktı.

"İlk defa mı izliyorsun sanki yarışmayı aptal, çift kişilik yatak mı vereceklerdi sevgiline?"

Doğru, yarışmayı hep takip ederdim ilk değildi. Ama olsun, içim gidiyordu orada yatacağını düşününce.

-NİSA-

İlk oyunu kaybetmiş ve kötü adayı kazanmıştık. Tekneden en son inip diğerlerini takip ettim. Etrafa bakarken kaşlarımı çattım.

Battaniye ve mataraların olduğu yeri açtıklarında hepsi öne atlarken en arkada sıramı bekledim. Herkes kendisininkini aldıktan sonra kendiminkini aldım.

Nerede yatabileceğimize dair konuşmalar dönerken etrafı inceledim. En azından yatacak yerimiz olsaydı? Nasıl yatacaktık böyle?

Herkes çoktan oluşturduğu arkadaş gruplarıyla bir yere kurulurken en köşeye geçip battaniyemi serdim ve üstüne oturdum. Kendimi çok yabancı hissediyordum. Herkes daha otele giril yaparken gruplarını oluşturmuş, rakiplerini belirlemişti. Henüz kimseyle konuşmamıştım. Biraz utanıyordum.

Bacaklarımı kendime çekip ateş yakmaya çalışan erkekleri izledim. Sağımda oturan Cemal ve Fatma'ya baktım. Hemen arkalarında Evrim ve Meryem vardı. Biraz ileride erkekler toplu olarak oturuyordu.

Yanıma oturan birini hissedince o tarafa döndüm. Makbule'yi görünce gülümsedim. İyi birine benziyordu. Yaşımız da yakındı.

"Naber?"

Omuz silktim.

"Alışmaya çalışıyorum."

Gülüp kafasını salladı.

"Alışmak zor olacak gibi."

Söylediği şey ile ben de güldüm. Kesinlikle zor olacaktı.

patience // ognisWhere stories live. Discover now