fuckmates | styles

Oleh garygoodspeeds

100K 4.9K 12.2K

"İnsan arzularını sever, arzuladıklarını değil." Lebih Banyak

asshole
i hate the beach
i need you, i don't need you
intoxicated
dazed and confused
canyon moon
shitty feelings
unclear emotions
problems and measures
fuck off
jealous
gloom
wild
unwell
welcoming party
broken
bad liar
love birds
how to disappear
anger
dinner with new family
she before me
always you
happiness and sadness
falling all in you
to be a family

sorry

3.1K 195 498
Oleh garygoodspeeds

"Harry yeter!" Sabahtan beri ağzıma bir şeyler tıkıyordu ve karnım şişmişti. Biraz daha yersem kusacaktım. "Son kez." Ağzıma küçük bir parça daha krep koymasına izin verdim. Onu da çiğnedikten sonra masadan kalktım.

"Meyve suyunu-" Lafını kestim. "Kafanı koparacağım." Göz devirip masadan kalktı. "Sevgilimizi düşünmek de suç oldu." Gülümsedim ve yanına gidip kollarımı boynuna doladım.

"Çok tatlısın." Kalçalarımdan tutarak ayaklarımı yerden kesti.

"Biliyorum." Eşitlenen yüzlerimizden dolayı çenesini öptüm. "Aynı zamanda egolu bir yaratığın tekisin." Gülümsedi ve kıçımı tezgahla buluşturdu. "Doğruluk payı yok."

"Aynen aynen." Elleriyle yüzümü tutarak kendine çekti ve dudaklarımı dudaklarıyla kapattı. Birkaç dakika boyunca birbirimizi yemiştik. En azından telefonu çalana dek. Louis'nin aradığını görmüştüm. Açıp kulağına götürdü.

"Efendim?" Louis'le konuşmaya başladığında yüzünün çeşitli yerleriyle oynadım. Bir ara burnunu sıktığım için sesi garip çıkmıştı. Sırıtmaktan öleceğim dakikalarda telefonu kapattı ve tezgaha koydu.

Tam olarak ne olduğunu anlamamıştım ama sanırım Louis bizi bir yere çağırıyordu. Yine de teyit etmek adına sordum. "Ne diyor?"

"Sahile ineceklermiş. Bizi de çağırıyorlar." Birkaç gündür beraber sahile gitmemiştik. Zayn'i boğmayı özlemiştim. Hevesli bir şekilde "Gidelim." dedim.

Burnumun ucunu tıpkı onunkini sıktığım gibi sıkarken başını salladı. "Hazırlan, çıkarız." Tezgahtan atladım ve kahvaltılıkları yerine koydum. O da kirli bulaşıkları makinaya dizdi. Mutfağı yeterince temizleyip odama çıktık. Dolaptan hardal rengi bikinilerimi çıkardım.

Giydikten sonra üstüme beyaz, salaş bir elbise geçirdim. Bir çantaya havlu ve güneş kremlerimi attıktan sonra telefonumu ve cüzdanımı da alınca hazırdım. Harry, ben hazırlanana kadar üstünü giyinmiş sonra da telefonuyla oynamıştı. "Çıkabiliriz." dedim dikkatini çekmek için. Yataktan kalktı ve yanıma geldi. Beraber evden çıktık.

Yanında mayosu olmadığı için onun evine de uğradık. Zayn kapıyı açtı. Harry odasına giderken Zayn'le uğraştım. "Bir daha Rue'ya içirmeyin amına koyayım. Zaten mal, iyice mal oluyor." Güldüm. "Birbirinizi bulmuşsunuz." Kafama yastık yedim.

"Ben bir dahiyim June. Göreceksin ileride büyük adam olacağım." Bunu zaten biliyordum. Zayn hep kopya veren taraf olurdu. Sürtüğün bütün dersleri mükemmeldi. Üstelik efor bile sarfetmiyordu. Tanrı herkese Zayn'e verdiği zekadan versin.

Ben ise sınavlardan yüksek bir notla geçmek için eşek gibi çalışıyordum. Gerçi grubumuzdaki herkes benim gibi sayılırdı. Harry ve Louis'yi saymazsak tabii. Louis asla çalışmazdı. Dersleri siklediği de yoktu. Genelde Zayn'den kopya çekerdi. Harry ise biyoloji hariç bütün derslerde iyiydi. Biyolojiye bir türlü ısınamıyordu. Muhtemelen biyoloji hocasıyla arası kötü olduğu içindi.

Belki de Harry'ye biyolojiyi uygulamalı öğretebilirdim. Bunu aklımın köşesine not ettim.

"Sen daha götünü yıkamayı bilmiyorsun Zayn." Yastığı ona beklemediği bir anda fırlatınca kafasına isabet ettirdim. "June attı. Ve gol." Ayağa kalkıp beni kovalamaya başladığında koltukların etrafında birkaç tur atmıştık. "Azıcık büyü Zaynie."

Ağzından garip sesler çıkardı. Zayn beni yakalamak üzereyken Harry aşağı indi. Koşa koşa arkasına saklandım. "June'u teslim etmek için üç saniyen var. Gerisine ben karışmayacağım."

"Siktir git amcık." Zayn elindeki yastığı sevgilimin tam bacak arasına fırlattı. Harry'nin ağzından acı dolu bir inilti çıktığında çok geçmeden gidip Zayn'i tekme tokat dövdü.

Nihayet onları ayırdığımda evden çıktık. Rue'yu alıp öyle gidecektik. Arabayla yaklaşık beş dakikada Rue'nun evinin önünde durduk. Zayn arabadan inip sevgilisinin evine gitti. Onları beklerken Harry'ye döndüm.

"Bu arada," dedim radyoda güzel bir şarkı ararken. "Sabah Mia aradı. Seni yani." Güzel bir şeyler bulduğumda parmakları direkt direksiyonda ritim tutmaya başladı. "Ee?" Tabii ki Mia'ya söylediğim şeyi söylemeyecektim. "Açtım işte. Müsait olmadığını söyledim. Öyle yani. Haber vereyim dedim." Başını salladı. "Tamam?" Onun için herhangi bir sorun olmadığı belliydi.

Takmamasına sevindim. Yavaş yavaş gelişiyordu.

"Annen nasılmış?"

"İyiymiş. Bir de bizi özlemiş." Gülümsedim.

"Ben de onları özledim. Sonra tekrar gider miyiz?"

"Eğer istiyorsan evet." Kemerimi çözüp biraz üstüne eğildim ve elimi yanağına koyup dudağına uzun bir öpücük kondurdum.

"Belki de onları buraya çağırmalıyız. En azından annen daha iyi olunca. Hem onlar için de değişiklik olur." Fazla mı burnumu sokuyordum acaba?

"Güzel fikir. Akşam arayıp konuşuruz." Siktir, seni ve aileni seviyorum Harry.

Bir şeylerden daha bahsederken Zayn ve Rue geldi. Rue ile selamlaştıktan sonra yol boyunca onun dünkü rezilliklerini anlattım. Ben anlattıkça şekilden şekile giriyordu.

Keyifli geçen bir yolculuğun ardından sahile gelmiştik. Her zamanki yerimize doğru ilerlerken Harry sağ elimdeki çantayı alıp elimi tuttu.

Sikeyim, gözlerimi yaşartıyorsun. Bu kadar ince olabildiğini bilmiyordum.

"Harry?" Yürürken kısaca bana baktı.

"Efendim?"

"Buradan sonra pizza yemeye gider miyiz? Canım çekti."

"Gideriz."

Louis, Aurora, Luke ve Olive buradaydı. Louis ve Olive hararetli bir şekilde bir şey tartışırken Aurora Luke'un sırtına güneş kremi sürüyordu.

Olive gelmese olmuyor muydu amına koyayım? Neyse. Keyfimi bozamazdım.

Harry ile yan yana olan şezlonglara kurulduk. Havlumu şezlongun üstüne serip oturdum ve güneş kremimi çıkardım. Kendime sürdükten sonra şezlongunda telefonuyla oynayan Harry'ye döndüm.

Güneş kremini gösterip "Süreyim mi?" dedim.

"Olur." Yanına gittim ve ilk önce kollarına sürdüm. Vücudunu işaret ettiğimde tişörtünü çıkardı ve kenara koydu. Açıkta kalan her bir yerine güzelce sürerken ona babamı ve evlenmek istediği kadınla tanışmamı anlattım. En az benim kadar şok olmuştu. Sanırım babamın böyle bir şey yapabileceğine inanmadığı içindi.

Ben inanıyordum. Babam her zaman romantik bir adam olmuştu. Çok değil ama okuduğu kitaplardan, izlediği filmlerden, mum ışığını sevmesinden veya akşam yemeklerini çok iyi yapmasından romantik olduğunu anlayabilirdiniz.

İnanamadığım şey kadınla bu kararı verdikten sonra bana söylemesiydi. Yine de karışmayacaktım. Onun hayatıydı. Hatta annemi atlatmasına biraz sevinmiştim.

Ailemi düşünmeyi kesip güneş kremini son kez yüzüne sürdüm. Ayağa kalkıp gidecekken kolumdan tutup beni kendine çekti. "Teşekkür ederim." Başımı 'önemsiz' anlamında salladım.

Sonra Aurora yüzmeye karar verince bizi de çağırdı. Harry sonra katılacağını söyleyip reddetse de ben kabul ettim ve boynunu öpüp kızların yanına gittim.

Beyaz elbisemi çıkarıp şezlonga fırlattıktan sonra denize girdik. Su ılıktı. Girerken zorlanmadık. Biraz yüzdükten sonra aramıza Louis ve Zayn de katıldı. Zayn intikamını almak için beni boğmaya çalıştığı sırada Rue'nun ayağına bir şey değmesiyle çığlık atıp üstümüze atlaması bir oldu. Evet, neredeyse boğulacaktım!

İkisini de üstümden attıktan sonra beş dakika boyunca Rue'ya değen şeyin ne olduğunu tartıştık. Siktir edip deve güreşi yapmaya karar verdik.

"Beni saymayın. Sevgilimle düzüşmem gereken konular var." dedi ve denize daha yeni giren Luke'un yanına gitti Aurora.

"Atla bakalım." Louis suya daldığında sırtına çıktım. Yükseldiğinde alnına yapışan saçları ittim. Zayn de aynı şekilde Rue'yu sırtına aldı. "Rue, June'u çiğ çiğ ye."

"Tamam sevgilim o iş bende." Louis'nin kafasını bırakıp onlara orta parmağımı gösterdim. "Sikimin başını alırsın Zayn." dedi Louis.

Rue bana doğru yeltendiğinde elimi karnına götürdüm. Tiki vardı. Direkt suyu boyladığında Zayn "Haksızlık!" diye bağırdı. "Savaşta her şey mübahtır."

Suda biraz daha vakit geçirdik. Daha sonraysa Harry'ye sürekli el salladığımdan dayanamadı ve suya girip yanımıza geldi.

Geldiğinde Zayn ve Louis üstüne atladılar. Boğuşmayla geçen birkaç dakikadan sonra Harry yanıma yaklaşıp bacaklarımı ve kollarımı ona dolamamı sağladı.

"Yeterince güneşlendin mi?" Başını salladı.

"Pek bir değişiklik göremedim."

"Öyle mi? İyice bak." Islak saçları arkaya doğru yatmıştı ve yüzündeki birkaç damla su onu cidden iyi gösteriyordu. "Beni yiyecekmiş gibi bakıyorsun." Güldüm.

"Çünkü seni yemek istiyorum."

Eğilip dudaklarımı öpeceği sırada bu anı Zayn bozmuştu. "Aile var amına koyayım. Azıcık saygılı olun." Yüzüne şu sıçrattım. "Zayn, ileride çocuk sahibi olmak istiyorsan buradan uzaklaş." Harry muhtemelen taşaklarının ortasına yediği yastığın acısını hala unutamamıştı. Yazık.

"Pardon kardeşim."

Sudan sıkılmıştım. Harry'ye gideceğimi söylediğimde Zayn'i sikip geleceğini söyledi.

Sudan çıkıp şezlonguma geldim. Havluyla kendimi iyice kuruladıktan sonra elbisemi üstüme geçirdim. Saçlarımı kuruması için açık bıraktım. Sonrasındaysa şezlonga oturdum.

"Nasılsın June?" Olive'e döndüm. "İyiyim, sen nasılsın?" Bu kız nasıl olurda her zaman güler yüzlü olurdu, aklım almıyor.

"İyiyim, teşekkür ederim." Konuşmanın burada biteceğini düşünmüştüm. Yanılmışım.

"Eğer kavga günü yanlış bir şey söylediysem özür dilerim. Biraz gergindim. Kusura bakma." Yani, o da en yakın arkadaşının eski sevgilisine aşık olduğunu öğrenmişti. Şok etkisi yaratabilecek bir haberdi. Buna rağmen Mia'nın yanında olmuştu ayrıca. Olive iyi bir arkadaştı. Ayrıca biraz da enayi.

"Özür dilenecek bir şey demedin Olive. Hepimiz için gerici bir geceydi. Anlıyorum seni." Hayır, asla bu kadar salak olmasını anlayamayacaktım. Belki de artık Harry'yi sevmiyordu.

"Bu arada Harry ile beraber olmanıza sevindim. Ona iyi geliyorsun." Umarım bunları samimi bir şekilde söylüyordur.

"Teşekkür ederim." Sevgilinin eski sevgilisi ile konuşmak gerici bir şeydi ancak Olive bu kadar iyiyken gerilemiyordum bile.

Konuşma işte şimdi bitmişti. Bir şeyler içmek istediğimi fark edince ayağa kalktım. Kabalık yapmamak adına Olive'e de sordum.

"Bir şeyler içer misin?"

"Hayır, teşekkür ederim." Cüzdanımdan yeterli miktarda para alıp sol çaprazımızdaki bar tarzında yere doğru ilerledim.

"June?" Duyduğum sesle ofladım. Cidden, şu an onunla uğraşacak değildim.

"Blake?" Yanıma doğru geldi.

"Duydum ki Harry ile sonunda olmuşsunuz. Gözlerim yaşardı."

"Evet ve bu seni hiç ilgilendirmiyor."

"Haklısın." Onu siktir edip arkamı döndüm. Gidecekken kolumu tuttu. "Yine de Mia'ya üzüldüm." Kolumu kendime çektim. "Senin derdin ne? Bir daha bana dokunursan elini kıçına sokarım."

"Eskiden böyle değildin." Güldüm. "Beni tanımıyorsun bile."

"Sen öyle san." Bıkkın bir nefes verdim. "Artık beni tehdit edebileceğin bir konu kalmadığına göre benimle bir daha konuşmasan iyi olur." Yine arkamı döndüğümde bu sefer arkamda Harry'nin olduğunu gördüm.

Blake'e doğru atıldı. "Onu tehdit mi ediyordun?" Kaşları çatık ve ses tonu yeterince tehlikeliydi. Kavga çıkmaması için kolundan tuttum. "Harry gidelim." Blake benim aksime kavga çıkmasına istiyormuş gibi susmadı.

"Evet. Sana söylemesini beklerdim ama şaşırttı beni." Harry Blake'in yakasına yapıştığında onu tutamamıştım. "Ona yaklaşmayacaksın dememiş miydim orospu çocuğu?"

"Bilirsin, yatağımı ısıtmasını özledim." Ve ilk hamle böylece Harry'den gelmiş oldu. Blake'in suratına kocaman bir yumruk indirdi. İkisi birbirine vurmaya başladığında birkaç saniye ne yapmam gerektiğini düşündüm.

Siktir June, ayırsana.

Harry Blake'in üstüne çıkmış yüzünü yumruklarken-gördükçe benim canım yanıyordu- Harry'ye doğru eğilip onu oradan almaya çalıştım. Keşke yapmasaydım dediğim hareketlerdendi çünkü sadece iki saniye sonra Harry'nin dirseği burnumu çarpmıştı.

Geri çekilip elimi burnuma götürdüm. Sanırım kanıyordu. Ayrıca üst damağım çok kötü bir şekilde sızlıyordu. Bir daha kavga eden birine yaklaşırsam beni sikin.

Elimle burnumu tutarken buraya doğru Luke ve Olive koşturarak geldi. Luke Harry'yi Blake'in üstünden çekerken Olive bana doğru eğildi.

"June? İyi misin? Burnun kanıyor." Başımı 'evet' anlamında salladım. "Luke'a yardım et." Sesim garip çıkmıştı.

Ayrıca ağzıma kan tadı geliyordu ve bu bende kusma isteği uyandırıyordu. Olive ve Luke'un ardından diğerleri de gelmişti. Rue bana peçete uzatırken Zayn ve Louis kavgayı ayırdılar.

"Bir daha June'a yaklaşırsan seni sikerim."

Kendi acımı unutup onlara bakma zahmetinde bulundum. Harry'nin pek bir şeyi yoktu. Sadece elmacık kemiğinin üstünde bir kızarıklık vardı. Blake'in ise kaşı patlamış, kanıyordu. Onun da yüzünde bir sürü kızarıklık vardı. Muhtemelen akşamına moraracaktı.

"Harry yeter amına koyayım." Blake arkadaşlarının yardımıyla oradan uzaklaşırken Harry ile göz göze geldik. Çatmış olduğu kaşlarını mümkünmüş gibi daha fazla çatıp yanıma geldi.

"Siktir, noldu?" Onun yaptığını söylesem fazla suçlu hisseder miydi?

"Sen yaptın sikik." dedi Luke. En azından benim söylememe gerek kalmamıştı. Yüzümü avuçları arasına aldı. "İyi misin? Hastaneye gidelim." Öfkeli bakışları artık endişeli bakıyordu.

"Gerek yok. İyiyim." Sesimin titremesine engel olamamıştım. Biraz ürkmüştüm. Harry'den değil. Burnumun acısından.

"Eve gidelim." Ayağa kalktım. Kısa bir süre içinde arabaya ulaştık. Çantamın orada kalmasını umursamadım. Birisi getirirdi. Burnumdaki peçeteyi tutmaya devam ederken başımı arkaya yasladım.

Eve gelişimiz kısa sürmüştü. Direkt banyoya girdik. Aynanın karşısında geçip burnumdaki peçeteyi çektim. Kanaması durmuştu ve sağlam görünüyordu. Sadece biraz ucu kızarmıştı.

"Acıyor mu?" Başımı olumsuz anlamda salladım. Beni gördüğünden beri sakindi.

İlk önce elimi yıkadıktan sonra burnumdaki ve dudağımın üstündeki kanı temizledim.

"Özür dilerim. Canını yakmak istemedim." Kurulandıktan sonra ona döndüm. "İsteyerek yapmadığını biliyorum. Suçlu gibi bakmayı kes."

"Yine de canını yaktım."

"Harry... Sorun değil." Kolundan tutup içeri doğru çekiştirdim. Duş alıp üstümü değiştirmek istiyordum ama ilk önce bu aptalla ilgilenmeliydim.

Onu koltuğa oturtup yanına oturdum.

"Neden söylemedin bana?"

"Çünkü benim yerime Mia'yı seçmenden korktum." Çünkü Mia'ya benden daha fazla değer veriyordun. Senin gözünde hiçbir şeyken bir de bunu göze alamazdım.

Kısa bir sessizlik oldu. "Mia benim için bir seçenek bile değildi."

"Bunu bilemezdim."

"Özür dilerim. Bunları yaşadığın için."

"Bir kere daha özür dilersen seni döveceğim."

"Sustum. Yine de eğer o piç bir daha yanına yaklaşırsa bana söylüyorsun." Ayağa kalktım. Bunları konuşmak için fazla yorgun hissediyordum.

"Kendimi savunabilecek yaştayım. Yine de sağ ol." Göz devirdi. "Nereye?"

"Duş alacağım." Onayladığında merdivenleri çıkıp odasına girdim. Duşumu alıp onun kıyafetlerinden giydim. Islak saçlarımı tepeden bir topuz yaptım ve aşağı indim.

Salona girince masadaki pizza kutularıyla beni beklediğini gördüm. Gülümseyerek yanına gittim ve dudağına uzun bir öpücük bıraktım.

Pizzamızı yedikten sonra günün geri kalanını yatakta geçirdik. Neredeyse tüm gece özür dilemeyi sürdürmüştü.

Sonuç olarak bugün Harry kavga ederken ona yaklaşmamam ve özür dilerken onu öperek susturmamam gerektiğini öğrenmiştim. Aksi takdirde burnumun ve kıçımın canı yanıyordu.

selamlar ben geldim ama geri gidiyorum cunku yapmam gereken binlerce odev ve bir de haftaya bir tane sinavim var🤲🏻

bir de eger karakterlere sormak istediğiniz sorulae varsa sorabilirsiniz simdiden tesekkur ediyorum

sınır 85+ oy

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

150K 15.8K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
100K 6.3K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
112K 19.3K 15
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
172K 14.9K 26
Taehyung ve nefret ettiği yeni üvey kardeşi Jeon. texting + düz yazı