senden vazgeçmem için milyonlarca nedenim var
selena gomez, the heart wants what it wants
⚛️
Bahçeye asılmış ayaklı kum torbasına kaçıncı vuruşuydu bilmiyordu ama sakinleşmesi gerekirken daha da sinirlenmesi normal değildi.
Son bir kez daha tüm gücü ile vurdu ve kum torbası patlayarak içindeki kumlar dağılarak etrafa saçıldı ve geldiğini fark etmediği Kim Taehyung, üzerine gelmiş kumlarla birlikte karşısında duruyordu.
Ona yaklaşarak saçındaki kumları temizlemesine yardım ederken bir yandan "Özür dilerim, çok özür dilerim." diye mırıldanıyordu, Taehyung onu durdurdu ve saçındaki elini bileğinden tutarak indirdi. "Sorun değil." diye mırıldanırken bileğini hafif bir hareketle çevirdi ve sargı bezi ile pansuman yapılmış avuç içine baktı.
Kan içindeydi.
Taehyung'un endişeli bakışlari yeniden yüzüne çıktığında ne demesi gerektiğini bilemedi, o sargı bezini açarken nasıl koktuğunu düşünmek bile istemiyordu. Saatlerdir tüm hıncının suçlusu kum torbasıymış gibi ona yükleniyordu sadece. Avuç içindeki pençe izleri derinleşmişti ve kanlar etrafında toplanmıştı, Taehyung avuç içini dudaklarına götürürerek öptüğünde nefesini tuttu.
"Haydi gel, yeniden pansuman yapalım."
Onu elinden tutarak eve çekiştirdiğinde peşine takılmaktan başka şansı yok gibiydi, onun etrafında olmaktan öylesine hoşnut oluyordu ki, bunun için kendine kızması gerekiyordu. Daha yeni, dün gece Taehwan ile bu yüzden kavga etmişti ve arkadaşının sözleri kalbini yaralarla donattı, tüm gece uyuyamadı.
Yatağına oturmasına yardım eden Taehyung banyoya adımladı, "İlkyardım çantası nerede?" Onun musluğu açtığını duydu, dolabın alt çekmecesinde olduğunu söylerken duyması için sesini yükseltti. Elleri titriyordu, kalbi hızla atıyordu ve onu gördüğü an her şeyi unutuyordu. Bu Jeongguk'u oldukca korkutuyordu, kendi gibi hissetmiyordu onun yanındayken. Kendi kontrolünü elinde tutmaya çok fazla alışmıştı.
Yeşil sweatinin kollarını dirseklerine çekmiş, bir elinde ıslak olan havlu ve diğer elinde ilkyardım çantası ile geri geldi yanına. Yatağa otururken elini kucağına aldı ve ıslak havlu ile kan lekelerini temizlemeye başladı. Tamamen işine odaklanmış, siyah saçlarındaki bukleler dalganarak düşüyordu ve zarif parmakları incitmemeye özen gösterircesine hareket ediyordu.
O an ağlamak ve onun kollarına sığınmak istedi, birinin yaraları ile ilgileniyor olması çok özledi, "Canını mı acıtıyorum?" Bakışlarını kaldıran Taehyung onun nemlenmiş gözlerini gördüğünde sordu. Başını iki yana sallayarak onu reddetti, Taehyung yeniden işine dönerken iç geçirdi ve onunla ilgilenmesine izin verdi.
Yeni sargı bezini sıkı olmamasına dikkat ederek sardıktan sonra bağladı ve elini Jeongguk'un kucağına geri bıraktı. "Sinirli gibiydin." dedi, dağıtmış olduğu malzemeleri toplarken. Parmaklarında ince yüzükler, bileğinde ise birkaç renk ip bileklik vardı. Taehyung'a ait her şey oldukca zarif geliyordu Jeongguk'un gözüne. "Biraz sinirliydim." dedi sadece, Taehyung devamını anlatmasını bekliyordu ama Taehwan ile olanları anlatırsa karşısındaki çocuğun sakin kalmayacağını biliyordu.
"Ama sen gelince geçti."
Aklındakinden tamamen uzak, kalbinden gelen hisle konuştuğunda Taehyung'un dudakları tatlı bir gülümseme ile kıvrıldı, parmakları ileri atılıp önüne gelen saçları kenara çekerken "Öyle mi?" diye sordu Taehyung, kendi gülümsemesi de onun gülümsemesi ile birlikte büyürken başını salladı. "Aslında biraz yürür müyüz diye sormaya gelmiştim." dedi Taehyung, kısa bir duş almasö gerektiğini söyledikten sonra onu odadan kovdu ve annesinden içecek bir şey istemesini söyledi.
Hızlı bir duşun ardından ki, bu tek eli ile oldukça zor olmuştu odaya döndü. Siyah kargo bir pantolon üzerine siyah bir kazan geçirdi. Eline havluyu alarak aşağıya indiğinde annesi ve Taehyung'u verandada otururken gördü. "Saçlarımı kurutur musun?" diye sordu annesine havluyu uzatarak ama Taehyung ondan önce davrandı ve havluyu kaptı, mecbur olarak onun önüne oturduğunda ikisinin arasında kalmıştı.
"Taehyung'a Taehwan ile kavga ettiğinizi anlatmamışsın."
Annesinin söyledikleri ile gözleri büyüdü Jeongguk'un, bu konuda Taehyung'a bir şeyler söylemiş olduğuna inanamıyordu. Ne yapmaya çabaladığından emin bile değildi. "O yüzden mi bu kadar sinirliydin?" diye sordu Taehyung, parmakları havluyu hareket ettirerek işlemine devam ediyordu. "Önemli bir şey değildi." Taehyung'un buna inanmadığını biliyor olsa da susmuş olması işine geldi, daha sonra bir yerlerde bu konuya geri dönmeleri gerektiğini biliyordu.
Havluyu içeri koymak için ayaklansa da annesi onların gidebileceğini söyledi, havluyu alarak kendisi içeri girdi ve onlar da verandadan inerek orman yoluna devam ettiler. "Bana kavga ettiğinizi ne zaman söylemeyi düşünüyordun?" Taehyung'un sorusu ile omuzlarını düşürdü, "Kendi aramızda halledebileceğimiz bir şey, sorun yok." dedi patikaya girdiğinde. Arkasından gelen Taehyung dalları yüzüne çarpmaması için indiriyordu ve bu bile Jeongguk'u. kalbini delice hızlandırıyordu.
"Bu konudan kaçamazsın."
İç geçirdi, güzel bir an yaşıyorlardı ve bunu Taehwan hakkında konuşarak bozmalarına gerek var mıydı? "Festivalde yanındaki kimdi?" diye sordu Jeongguk birden, bunu ona hiç sormadığı aklına gelmişti bir anda. Taehyung'un kısık gülüşünü duyduğunda arkasını dönmek ve ona bir tane vurmak istedi. Duyguları ile böylesine alay etmek zorunda mıydı? "Karşı kasabadan bir omegaydı." diye yanıtladı büyüğü, "Çok mu yakınsınız?" Taehyung'un iç geçiren kişi olduğunu duydu, "Pek değil, birkaç kez denk gelmiştik." dedi bu sefer.
Yeni bir patikaya döndüklerinde burada ağaç dalları o kadar sarkık değildi ve Taehyung yanında yürüyebiliyordu artık. "Ben senin her sorunu cevaplıyorum ama sen benimkini yanıtsız bırakıyorsun." dedi Taehyung, bakışlarının üzerinde olması onu tedirgin etmekten başka bir şey yapmıyordu. "Taehwan ve ben arkadaşız, aramızda halledebiliriz." dedi yeniden, "Kardeşim aptalın teki Jeongguk, onun sözlerini önemseme." Onun haklı olduğunu söyleyemedi Taehyung'a, asıl aptal olan kendisiydi.
Taehwan ile bir yola girmişlerdi ve ondan hoşlandığı dile getirmişti. Bu süreç içerisinde Taehyung ile yakınlaşması doğal olarak onu üzmüş ve gücendirmişti. Taehwan'ın sözlerinin hiçbirine kırılmamıştı çünkü haklıydı, onunla evelenecek biri için kardeşi ile takılması hiç hoş değildi ama kendini yine Kim Taehyung'un yanında bulmuştu. Ona karşı hisleri nasıl bir anda ortaya çıkmış ve kalbini sarmıştı, emin değildi. Tek bildiği onu gördüğü an tüm dünyanın durduğuydu, tek hareket eden oydu.
Ağaçların arasına daldıklarında Taehyung kütüklerin üzerinden geçmesine yardımcı olmak için elini uzattı, onun eline parmaklarını bıraktığında elini düzeltti ve parmaklarını birbirine kenetledi. Şimdi yan yana, el ele tutuşarak yürürken tek istediği başını onun omzuna yaslamaktı. "Hyung..." diye mırıldandı, omzu ile onu hafifçe dürttü. "Efendim Jeongguk?" Taehyung'un tatlı sesinden adını duymak gülümsetmiş olsa da kısa sürdü.
"Kötü bir şey yapmıyorum, değil mi?"
Taehyung durduğunda kendi de durmak zorunda kaldı, önüne geçerek boşta olan elini çenesine koydu ve orayı okşadı. "İkimiz de yanlış bir şey yapmıyoruz, Jeongguk. Sana bunu düşündüren ne?" Bir adım atarak ona yaklaştı ve başını omzuna yasladı Taehyung'un, "Taehwan ile evlilik meselesi çözülmedi ve ben seninle birlikteyim." Taehyung'un eli yavaşça beline dolandı, ona daha çok sığındı Jeongguk. "Sana yaklaşmak için iyi bir sebebim var, Jeongguk. Senden hoşlanıyorum, sen de benden hoşlanıyorsun." Gülümsedi Jeongguk, "Gözlerin o kadar güzel bakıyor ki bana, bunu hiçbir şeye değişmem." Başını omzundan kaldırdı ve Taehyung'un gözlerinin içine baktı. "Yine de kendimi kötü hissediyorum. Onu aldatıyormuş gibi..." Büyüğünün dudaklarının arasından kısık sesli bir küfür duyduğunda kıkırdamasına engel olamadı.
Yeniden yürümeye başladıklarında, "Endişlenmeni ya da üzülmeni asla istemiyorum. Seni üzmesini de istemiyorum. Bunu yaptığında bana söyle." Sadece başını sallamakla yetindi, "Sanırım burada üzen taraf benim." dedi sadece. "Taehwan bazı şeyleri abartır, hisleri her zaman böyleydi. Bunları seni ele geçirmesine izin verme asla." Başını salladı, ardından biraz önce istediğini yaparak onun koluna yasladı ve yürümeye devam ettiler.
Etrafındaki herkesin hayatı bir şekilde yoluna giriyor olsa da Jeongguk kendi hayatının daha da karıştığını hissediyordu. Konsey Beyaz ve Siyah kurt hikayesi hakkında kesin bir karar varmamıştı, hikayelerinin bir yerde kesişiyor olması onu heyecanlandırıyordu. Üstelik Taehwan'ın sözleri hala kalbini acıtıyordu, kendisinden hoşlanan bir insanı bu kadar üzmüş olduğu için. Üstelik o kişi en yakın arkadaşıydı.
Ağaçlık alan bittiğinde göl önlerinde uzanıyordu başını kaldırdığında bir şey gördü Jeongguk, Taehyung onu kolundan tutarak ağaçların arasına götürmek istese de ondan kurtuldu. Yeşil saçlarından Taehwan'ı tanıdı, omuzlarından da Seokjin hyungunu. Normal olarak bakıldığında hiçbir şey yoktu, iskelede yan yana oturan iki insandı ama Jeongguk anladı, her şeyi anladı ve nefret etti kendinden, hem de dün gece kendisini delirtecek derecede suçlayan arkadaşından.
Eşini bulmuştu ve eşini bulduğu halde, onu yaralamaktan çekinmemişti.