KATRE-İ MATEM

By Asli_Han1453

2.6M 144K 67.4K

Kirpiklerim hayal kırıklığı içinde kapanıp açıldı. "Hiç mi sevemezsin beni?" dedim kısık bir sesle. Hâlâ umut... More

Katre-i Matem | tanıtım
B i r | Yalnızlığın Pençesinde
İ k i | Nefretin Acımasızlığı
Ü ç | Kırık Kalp
D ö r t | Arafta Kalınan Hisler
A l t ı | Belki de Sevmemeliyiz
Y e d i | Bazı Aşklar Yarım Kalmalı
S e k i z | Veryansın
D o k u z | Devrildi Kadeh, Yandı Ateş
O n | Şaraplar ve Kadınlar
O n b i r | Zincirimi Kırdı Aşk
O n İ k i | Aşk Ateşi
On Üç | Aşikâr Hisler
O n D ö r t | İlk Ayrılık
O n B e ş | Bana Ellerini Ver
O n A l t ı | Kalbe Düşen İlk İhanet
O n Y e d i | Aşk ve Gurur
O n S e k i z | Sevdiğim İlk Şey
O n D o k u z | Herkes Öldürür Sevdiğini
Y i r m i | Gönül Dağı
ara bölüm | sen ona aşıksın.
Y i r m i B i r | Seni Sevmeyi Durduramıyorum
Y i r m i İ k i | Öptüm Nefesinden
Y i r m i Ü ç | Kıvılcımdan Yangına
Y i r m i D ö r t | Öp Beni
Y i r m i B e ş | Aşkta Her Şey Mübahtır
Y i r m i A l t ı | İkimize Ait
Y i r m i Y e d i | Katre-i Aşk
Y i r m i S e k i z | Meftun
Y i r m i D o k u z | Yıllarca Özlemişken Mi?
O t u z | Keşmekeş
O t u z B i r | İlk Kez Bu Şarkıda Seninleydi
O t u z İ k i | Hüma Kuşu
O t u z Ü ç | Kartal
O t u z D ö r t | Teni Tenime
O t u z B e ş | Yangın
Final Part I | Bahar Müjdesi
Final Part II | Bebeğim
♧ Özel Bölüm I ♧

B e ş | Aşk Ateşine Düşen İlk Kelebek

67.2K 3.9K 2.3K
By Asli_Han1453

Merhaba,

Elimizdeki bölümler azalıyor ama sizi bekletmemek için düzenli atıyorum. Asıl üzerine düştüğüm KLS. Aksatmıyorum yani ;)

Keyifli okumalar diliyorum.

🍂

Yanağımı eliyle kavrayarak, "Güzelim," dedi yumuşak bir sesle. "Evleneli 24 saati bile geçmedi."

"Şahin ben yapamıyorum," dedim yaşlar yanaklarımı hiç kesilmeden ıslatırken. "Senin güzel bir ailen var,"

Eğdiğim başımı çeneme yerleştirdiği parmaklarıyla baskı uygulayarak yeniden kaldırdı ve göz teması kurmamızi sağladı. "Sen de benim ailemsin,"

Kalbimdeki sızı bir anlığına kesildi.

Alt dudağımın sınırında duran baş parmağını tenimde hafifçe gezdirdi.

"Ben kötü bir kadınım," dedim fısıldayarak.

Baskın bir tonda, "Değilsin," dedi.

"Öyleyim. Herkese zarar veriyorum, sana da verdim. Beni o adamdan kurtulana kadar sırtında bir kambur olarak taşıyacaksın."

Alnı alnıma yaslandığında derin bir nefes almıştı. "Yük değilsin sen, benim karımsın."

Gözlerimi kapattım. Göğsündeki ellerim gömleğinin kumaşını sertçe ezdi. "Beni bırakmasan olmaz mı?" dedim ıslak kirpiklerimi sarsakça aralarken. "Benim ailem sen olsan, olmaz mı?"

Nefesi dudaklarımı sızlatırken boğuk sesiyle konuştu. "İstemezsen bırakmam,"

"Gerçekten mi?" dedim buruk bir heyecanla. "Kandırmıyorsun değil mi beni?"

"Gerçekten. Sen gitmek istemediğin müddetçe hayatında olurum."

"Ben hiç gitmem. Yemin ederim."

Yavaşça başını benden uzaklaştırıp alnımdan öptü. "Uyu hadi, çok ağladın gözlerin şişmesin."

"Şahin," dedim yüzümü avuçlayan ellerini bileklerinden tutup.

"Hmm," dedi gözlerimin içine bakarak.

"Seni seviyorum."

"Şebnem," uzaktan boğuk bir ses kulağıma çalındığında gözlerimin üstündeki tonlarca ağırlık kalkmış, kirpiklerim sızlayarak göz kapaklarımla birlikte geriye doğru çekilerek açılmıştı.

Şahin'in endişeyle parlayan sıcak kahveleri yüzümde gezinirken birbirine yapışık duran dudaklarımı yavaşça araladım. Kuru bir kabuk gibi semsert olan dudak etimi dilimle ıslattıktan sonra bakışlarım odadaki diğer yüzlerde gezindi. Selime Hanım ve Hayal yatağın ayak ucunda durmuş duygusuzca beni seyrediyorlardı. Yanı başımdaki yaşlı adamsa dikkatle bana yaklaştı.

"Şebnem Hanım, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

"Ne oldu bana?" dedim pürüzlü bir sesle.

"Yarım saat önce bayılmışsınız," demesiyle zihnimdeki bulanık hâdise berraklaşmış ve Şahin'le olan konuşmaların birer rüya olduğu kanaatine varmıştım. En son boşanmak istediğimi söylediğimi hatırlıyordum, gerisi boşluktu.

"Herhangi bir ağrınız var mı?" dedi adam.

Sorusuyla birlikte şakaklarımdan kaşlarıma doğru inen keskin ağrıyla, "Başım ağrıyor," diyebildim.

"Düzensiz beslenmeden kaynaklı bir bayılma olduğunu düşünüyorum. Ancak tabii ki bayılma sebebinizi gerekli tahliller yapıldığında daha net anlayacağız. Bugün kaç öğün yemek yediniz?"

"Kahvaltı ve akşam yemeği,"

Şahin sert sesiyle, "Sadece iki kaşık çorbayla duruyorsun!" deyince sessiz kaldım.

"Muhtemelen sebep bu. Yarın gerekli tetkikleri hastanede yaparız, şimdilik ağrınız için ağrı kesici iğne yapacağım," deyip kolumdaki biten serumu çıkardı. İğneyi yaptıktan sonra doktor gitmişti.

"Geçmiş olsun," diyerek odadan ayrılan Selime Hanım ve kızının ardından odada yalnız kalmıştık. Şahin benimle konuşmadan giyinme odasına girmişti. Aniden midemde şiddetli bir bulantı oldu. Elimi ağzıma kapattım ve geçmesini bekledim. Ancak bulantı geçmiyor daha da artıyordu. Soğuk aldığım da ya da çok stres yaptığımda midem bulanırdı.

Belime kadar örtülü olan pikeyi kenarda toplayarak yavaşça doğrulduğumda giyinme odasından altında yalnızca bir eşofmanla çıkan Şahin'i görünce gözlerimi kaçırdım. Ev onundu ama bu kadar rahat olması sinirlerimi bozuyordu.

Çıplak ayaklarının parkedeki sesi gitgide yatağa yaklaşıyordu. "Nereye?" dedi tok sesiyle.

"Banyoya gidiyorum," dedikten sonra avuçlarımı yatağa bastırarak sızlayan uzuvlarımı hareket ettirdim. Ayağa kalktığımda zemin kayar gibi olmuş ve dengem bozulmuştu. Arkamdaki duvara tutunarak durduğumda Şahin hızla yanıma geldi. Bulantı azalmıştı ancak bu kez de başım dönüyordu.

"Güzelim, iyi misin?"

Elimle dönen başımı tuttum. "Bana güzelim deme!" dedim dişlerimin arasından. Bir adamın bir tane güzeli olurdu, onun güzeli Hayal'di. Ben değildim. Asla da olmayacaktım.

Öne doğru bir adım attığımda bedenim birden havalanmıştı. Yüzüm onun sıcak göğsüyle buluştuğunda kucağında olduğumu fark ettim. "Ne yapıyorsun? İndir beni!" dedim sinirle.

Sözlerimi duymamış gibi seri adımlarla banyoya ilerlemesiyle yeniden yüksek sesle konuştum. "Şahin, duymuyor musun beni?"

Banyonun kapısını açarken tek eliyle beni kucağında tutmasına hayret etmiştim. Yarım atletten dolayı açıkta kalan tenim çıplak teniyle yakın temasa girdiğinden nefesim tutuklaşmıştı. Gövdesinden yayılan sıcaklıkla eriyeceğimi düşündüm.

"Bundan sonrasını kendim hallederim," dedim gözlerimi banyonun zemininde dolaştırarak.

Kollarını gevşettiğinde ayaklarımı zemine bastırdım. Belimdeki ellerini çekmeden durdu. "Başın dönüyor mu?" dedi yüzümü süzerek.

"Dönmüyor," dedim ve belimdeki ellerini ondan önce davranarak ben çektim.

"Kapının önünde olacağım, kilitleme," demiş ve banyodan çıkarak kapıyı kapatmıştı.

Lavabo tezgahına yaklaşarak aynadan bembeyaz olmuş yüzüme baktım. Göz altlarımda mor halkalar oluşmuştu. Musluğu açarak yüzümü yıkadım. Üst taraftaki dolaptan temiz bir havlu alarak kuruladım. Aniden boğazıma doğru yükselen safrayla öğüyerek klozete koştum. Boş olan midemden hiçbir şey çıkmazken bu daha fena yaptı beni. Banyonun kapısının açıldığını duysamda kusamamanın verdiği rahatsızlıkla ağlamaya başladım. Belimde hissettiğim ellerle sırtım arkamdaki gövdeye yaslanmıştı. Saçlarımı tutup geriye çekti. "Şşş tamam geçti," dedi midemin üstündeki eliyle orayı ovuştururken.

"Kusamıyorum, midem çok bulanıyor," dedim fısıltıyla.

"Hastaneye gideceğiz şimdi," dedi beni kucağına alırken. Lavabonun önünde durup yeniden yüzümü yıkayıp havluyla sildi. Odaya döndüğümüzde beni yatağın üzerine uzandırdı. "Giyinip geliyorum," dedi ve giyinme odasına geçti. Kollarımı midemin üstüne sardım. Ona yük oluyordum, benim sorunlarımla uğraşmak zorunda değildi.

Az sonra Şahin üzerini giyinmiş bir şekilde yanıma gelmişti. Elinde siyah bir tişört vardı. Elini sırtıma koyarak doğrulmamı sağladı ve tişörtü bana giydirdi. Parmağımı oynatacak gücüm yoktu.

Güçsüzce konuştum. "Hastaneye yarın giderim,"

"Yarına kadar bekleyemezsin," beni yeniden kucağına aldığında yorgunca gözlerimi kapattım. "Uyumaya çalış," dedi odadan çıkmadan önce.

Merdivenleri indiğimizde, "Polat, arabayı hazırla!" diye bağırdı. Göğsüne yaslı duran başım yüksek ses tonuyla sarsılmıştı.

Lâle teyzenin sesini işittim. "Şahin Bey, isterseniz ben de refakat edeyim size,"

"Gerekirse Polat'a seni aldırırım Lâle teyze," dedikten sonra yüzüme vuran soğuktan dışarıya çıktığımızı anlamıştım.

Arabanın içine bindiğimizde kalçam koltukla buluşmuş, başımı dizlerinin üstüne bırakmıştı. "Acele et Polat!" dedi araba motorunun çalıştığı esnada.

Polat arabanın hızını arttırırken, "Emredersin ağabey," dedi.

Boğazıma tırmanan safrayla elimi ağzıma kapattım. Kusamıyordum ancak kusma hissi geçmiyordu.

Şahin ağzıma kapattığım elimin bileğini parmaklarıyla kavradı. "Ne oldu?"

"Midem," dedim boğukça.

"Polat kuralları falan siktir et! Gaza bas!" demesiyle itirazla dudaklarımı araladım. "Benim yüzümden kaza yapmayalım," dedim.

"Şebnem sadece kendini düşün! Yollar boş, kimsenin canını tehlikeye atacak değilim,"

Hastaneye varıncaya kadar ağlamaktan başka bir şey yapamamıştım. Acilden giriş yaptığımızda nöbetçi doktor hemen müdahale etmişti. Verdikleri ilaç sayesinde yarım saat sonra bulantım geçmişti. Doktor bir gün müşahade altında kalmam gerektiğini söyleyince hastaneye yatışım gerçekleşmişti.

Şahin elinde bir tepsiyle odaya girdiğinde bakışlarımı karnımdaki ellerime diktim.

Yemeği rahat yiyebilmem için masayı açtı ve tepsiyi önüme koydu. Bu akşam yemek için can attığım ancak yalnızca iki kaşık yiyebildiğim yayla çorbasını görünce kaşlarım havalandı.

"Lâle teyzenin yaptığından," dedi kaşığı kaseye daldırıp doldurdu. Ağzıma doğru uzatınca dudaklarımı araladım. Sıcak çorbayla midemi doyurmuştum. Şahin bitene kadar eliyle yedirmişti. "Teşekkür ederim," dedim ağzımı silerken. Masayı kaldırdıktan sonra tepsiyi yan taraftaki sehpaya bıraktı.

"B12 vitaminin çok düşükmüş. Öğün atlamayacaksın bundan sonra."

Başımı yastığa koyarak gözlerimi pencerenin olduğu tarafa çevirdim. Çarşafı avcumun içinde toparlayarak sıktım. "Sorduğum soruyu düşündün mü?"

"Ne sen o soruyu sordun ne de ben duydum! Bir daha konusu bile açılmayacak."

Kestirip atmasıyla gözlerimi kapattım. Kirpiklerimin arasından sıyrılan bir damla şakağıma yuvarlandı. Yastığa karıştı.

"Ben ciddiyim," dedim burnumu çekip ona dönerek. "Yanlış yaptım. Bu evlilik hiç olmamalıydı."

Göz bebeklerindeki kehribar çatlaklar derinleşti. "Yanlış ya da doğru umrumda değil. Sen benim karımsın,"

İtiraz eder tonda konuştum. "Şahin,"

Sözlerimi sertçe kesti. "Şebnem bu konu bir daha açılmayacak, o kadar!"

"Görmüyor musun içinde olduğumuz saçmasapan durumu? Senin bir ailen var! Ben o evde fazlalığım!"

Ellerini yastığın üzerinden başımın iki yanına bastırarak yüzüme eğildi. "Sen de benim ailemsin!"

İrkildim. Rüyamda da aynı şeyi söylemişti.

Son sözlerim aklıma geldiğinde kalbim atmayı bıraktı.

Seni seviyorum.

Kalbimin itirafıydı bu. Bunca zaman bunu kabullenememiştim.

"Kimse benimle aile olmak istemez ki, ben gittiğim her yere felaket getiriyorum."

Sert yutkunuşunu işittim. "Kimse istemesin, ben istiyorum." burnu burnuma sürtündüğünde kalbim avuçlarına düştü. Ona emanet ettim.

Nefesi dudaklarımı buseledikçe zihnim bulanıyordu.

Masadaki yakınlıkları gözlerimin önüne gelirken, "Hayal," dedim içimde kopan fırtınayla. "Ondan hoşlanıyor musun?" kirpiklerimin uçlarında asılı duran yaşlar vereceği yıkıcı yanıtla intihar etmeyi bekliyordu.

Kaşları çatılırken, alnının ortasındaki keskin çizgi belirginleşmişti.

"Bunu nereden çıkardın?"

Gözlerimi kaçırarak, "Saçmaladım," dedim kısıkça.

"Şebnem gözlerime bak," dedi katı bir ses tonuyla. Özenle kaçırdığım bakışlarım ona çevrildi. "Evli bir adamım ben! Böyle bir durumdayken nikâhımdaki kadından başka hiçbir kadına yan gözle bakmam! Senin aksine!"

Son sözleri kalbimde bir darbe yapmıştı.

Titreyen dudaklarımı güçlükle araladım. "Benim aksime mi?"

"Yağız Bey'i kurtarmak için evlenmedin mi benimle? Aşkın için feda etmedin mi beni?"

Gözlerim dopdolu olurken aksi bir şey söyleyemedim. Gerçek buydu. Öyle değil mi?

Değildi. Öyle olsa kalbim bu denli acımazdı. Şahin'in yanında heyecanlanıyordum. Yanımda oluşunu seviyordum.

Ben Yağız'a karşı hiçbir şey hissetmiyordum. Şu an bunun farkındalığıyla irkildim.

Ona karşı bir şeyler hissettiğimi zannederken bir zorundalık oluşuyordu içimde. Ama şimdi, Şahin'le her göz göze gelişimde içimde anlam veremediğim bir sıcaklık oluşuyordu. Bu hissi daha önce hiç tatmamıştım. Yabancıydım.

"Ama sakın endişe etme gönlümün kapıları her kadına kapalı benim! Sana aşık olmak gibi bir hataya düşmem, üvey baban geberdiğinde benden kurtulursun! Ha o zamana kadar da başka biri olmaz hayatımda!"

Üzerimdeki kapanını bozduğunda gitmek için kapıya yönelmesiyle kolunu tutup onu durdurdum. Yüzünü bana dönmemeye yeminliydi sanki. Elimi avcuna kaydırdım. Nasırlı parmaklarına sardım yaralarımı.

Kalbime ve aklımda gereken itirafı o an yapmak istedim ve cesaretimi yitirmeden yaptım.

"Ben Yağız'ı sevmiyorum."

🍂

Bomba patladı!

Rüya sahnesinde bolca kulağımı çınlatacaksınız ama ne yapayım shshs seviyorum 🥺🌸

Şahin'in tepkisi ne olur? Şebnem'e karşı ne hissediyor?

Continue Reading

You'll Also Like

5.7M 268K 58
"Küçük bir kız çocuğu gibisin." Soğuğun içime ilmek ilmek işlemesi gecenin ayazından değildi, onun buz gibi sözlerinden ürpermiştim. Gök yüzünde bizi...
179K 8.1K 47
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...
5M 194K 73
Sevdaya tutulmuş iki yüreğin hikayesi.
109M 4.4M 157
''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı...