Hyung | vmin

By visueliniz

122K 9.6K 5.4K

》En yakın arkadaşım olan Kim Jungkook'un abisi Kim Taehyung'a, fena vurulmuştum. '240720 More

|1| Karşılaşma
|2| Yakınlaşma
|3| Hayatımın dönüm noktası?
|4| Vermek mi almak mı?
|5| Yol Konuşmaları
|6| 'some gay problems'
|7| Birinden hoşlanıyorum
|8| Bir şeyler var..
|9| Yanlış anlaşılma
|11| "Çok şirin."
|12| İlkleri yaşatmak / yaşamak
|13| Buluşmak mı?
|14| Yanlış olan ne?
|15| Arkadaş dedikodusu mu?
|16| Konum at bebeğim
|17| Aileyle tanışmak?
|18| 'Kunduz Ve Domuzcuk'
|19| Grup Sohbetleri (?)
|20| Beni kıskanıyorsun
|21| Tek suç ortağım, kalbim.
|22| Oksijen ve Hayat Suyu
|23| Ortaklarla işbirliği
|24| "Jimshy.."
|25| Şaka yapmadığını söyle
|26| "Babama.."
|27| Seni bırakmayacağım

|10| Size ihtiyacım var

4.6K 408 160
By visueliniz

Kişiliğim ve değişmeyen huylarım gereği bu pazar gününü de 12'ye kadar uyuyarak geçirmiştim.

Böyle bir cümle ile giriş yapabileceğimi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Jungkook gibi bir arkadaşınız varsa kusura bakmayın ama.. nah! O götveren bu sabahı da bana zehir etmişti.

Al bak arıyor orospu.

"Efendim aşkım?"

Hattın karşısından şap şup sesler gelmeye başladığında, gözlerim kocaman olmuş ve telefonu kendimden uzaklaştırarak ekrana bakmıştım. Evet Jungkook işte bu.

"Ne oluyor lan?!"

Dayanamayarak bağırdığımda, ses kesilmiş ve arkadaşımın sesini duymuştum.
"Jimin? Açacağını düşünmüyo-"

"Ne yapıyorsun sen?!"

Sesim ergenliğim gereği detone olup tiz bir şekilde çıktığında, Jungkook ses tellerime 1 dakika boyunca sövmüş ve sonra devam etmişti.
"Kahvaltı yapıyordum!"

Derin bir nefes alarak ne ara kalktığım yatağıma tekrar oturduğumda, içme sesi gelmişti. Hortum ağızlı, kulağımı da içine çekecek.

"Hyung bu süte bal mı koydun? Sevmediğimi biliyorsun!"

"Ağzına yapıştırmadan önce kalk siktir git giyin, süt işte ne olacak?!"

O sesle gözlerim kocaman olduğunda, yutkunmuş ve salak salak gülmeye başlamıştım.
"Abin mi o?"

Şirince sorduğumda, 'hım' diye onaylayıcı bir ses çıkarmıştı.
"Hoparlörde zaten, konuşabilirsin yani."

Sesim içime kaçmış bir şekilde yanlızca ağzımı 'ne?' Anlamında oynatarak yatağımdan kalktığımda, kafamı çekmecenin içine koyup hızla kapatmak çok mantıklı gelmişti.

Lan adam benim detone sesimi de duydu hay amına koyayım ya.

"Kook neden hoparlörde konuşuyorsun?"

Birkaç kez yutkunduktan sonra sorduğum soruyla, Jungkook gülmüş ve 'benim abimden gizlim yok kanka' demişti. Bok yok.

"Neyse.. Sen niye uyandırdın beni sabahın köründe? Lan bir rahat uyku yok senden. Bu arada hâlâ hoparlörde miyim?"

"Evet."

"Boynun kopsun senin Jungkook."

"Jimin, Jungkook'un sana işi düştü."

"Hyung hiç kıvırtma, senin de yardımına ihtiyacım var."

"Hayır, neyse. Jimin duyd-"

"Hyung bütün posterlerini yakarım."

"Jimin, Jungkook'un yardımımıza ihtiyacı varmış da."

Abi-kardeş hattın diğer ucunda atışırken, kıkırtımı bırakmıştım. Tae hyungun posterleri olduğunu bilmiyordum. Demek gerçekten çok değer verdiği eşyaları vardı.
Zaten, kimin olmazdı ki?

Mesela benim de cips koleksiyonum vardı ve onlara çok değer verirdim. İlkokuldan beri biriktiriyor ve her cips paketinden mutlaka bir tane cipsi kutuma atmayı unutmuyordum.
Dalga geçmeyin, her insanın özelliği farklıdır tamam mı?

"Ne tür bir yardım peki Kook?"
Elimle çalışma masama şekiller çizerken sorduğumda, pek de şaşırmadığım bir cevap gelmişti.

"Ben dün Eun Woo'ya buluşma için mesaj attım ve.. off buraya gelsene işte Jimin. Bir kez olsun kırma beni.."

"Ne zaman kırdım ki seni? Pi- Şeylik yapma."

Son anda kendimi durdurmuştum ve Jungkook'un ısrarlarıyla -ısrar etmesine inanın gerek yoktu- evlerinin önüne gelmiştim. Beni Jungkook karşılamış ve direk odasına doğru çekiştirmişti.
Beyaz sweatimin düşen kolunu düzelterek odasına girdiğimizde, Tae hyung buradaydı.

"Eun Woo ile 2 saat sonra buluşacağız ve abim bu kombinleri yaptı. Ama seçemiyoruz."

"Cidden bunun için mi-"

"Hayır, sadece bunun için değil."

Jungkook'u onaylayarak yatağın üzerinde olan kombinlerin yanına gittiğimde, Tae hyungun tarzının cidden güzel olduğunu fark ettim.

Ama düğüne gitmiyordu bu çocuk.

"Hyung bunlar biraz fazla.. resmi değil mi?"
Elimle ceket-pantolon kombinlerini işaret ederek sorduğumda, telefondan başını kaldırmış ve yanıma gelmişti.

"Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?"

"Evet, biraz." Kook'a döndüm. "Yanlızca sinemaya mı gideceksiniz?"

"Öncesinde belki yemek."

Kook'un söylediğine karşın Tae hyung öne atılmış ve göğsünü kabartmıştı.
"Hah.. işte bu yüzden resmi kıyafet seçmiştim."

Şirinliğine hafifçe gülümsemiş ve elimle Jungkook'u göstermiştim.
"Hyung bunlar şık bir restorana gitmeyecekler ki. Mc Donald's veya Pizza yiyecekler."

"Başka ne yiyebiliriz ki?"
Jungkook dudaklarının kenarlarını yalayarak kendini tekerlekli sandalyeye attığında, hyunga dönerek gülmüş ve omzumu silkmiştim. O ise ensesini kaşıyarak utangaçca kafasını eğmişti.

"Doğru, haklısın. Orayı düşünememişim."

Tae hyung bir yetişkin gibi bakıyordu olaylara. İşte bu yüzden de zaten arkadaş ve ilişki düzeylerinde yaş önemli etkene sahipti. Ben içimdeki sevgiyi korkmadan, sıkılmadan ona söylemekte çekiniyorsam, -ailem dışında olan diğer etken dışında- işte bu yüzdendi. Benim yaşım 18. Henüz Dünya'ya olan bakış açım, herhangi bir ergenin baktığı açıyla aynı. Ancak bu açı yıllara göre dereceleri artarak ilerleyebiliyor. Tae hyungun dereceleri benimkinden çok daha farklı. Öyle de olmak zorunda zaten. Bunu kabul etmek istemesem de, o, benim yanlızca hyungum olarak kalacak ve öyle de devam edecekti.

Çünkü ben büyüdükçe, onun da açısı büyüyor ve dereceleri yükseliyordu.

"Jimin daldın sanki?"
Jungkook yanıma gelerek omzuma elini koyduğunda, ona dönmüş ve kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Kafamda kombin kurmaya çalışıyordum sadece."

Beni onaylayarak bileğimden tuttuğunda, ona bakamadan beni çekiştirmiş ve dolabının önüne geldiğimizde, kapağı açıp kollarını göğsünde birleştirmişti.
"Kıyafetlerimi az çok biliyorsun zaten. Tarzımı da öyle. Sana güveniyorum bebek."

Yanağımdan makas aldığında, kopup yere düştüğünü sandım. Kürek elli psikopat.

Kafamı kaldırıp yukarıda olan kıyafetlere bakarken, hemen yanımda olan askılıklardan dar paça bir blue jean almış ve yatağa koymuştum. Daha sonra ise gözüme kestirdiğim en üstte olan sarı oversize sweatshirtü almak için arkamda olan uzun insancıklara dönmüştüm.
"Ehehe.."

"Dur ben yardım edeyim."

Tae hyung gülümseyerek yanıma geldiğinde, ben tekrar dolaba doğru dönmüş ve işaret parmağım ile en üstü göstermiştim.
Ama keşke de dolabın önünden çekilseymişim.

Çünkü Tae hyung, arkama geçerek tek kolunu oraya uzatmış ve işaret parmağı ile katlı sweatshirtleri elleriyle taramaya başlamıştı.
"Sarı.. olan."

Dediğim şeyde eli durmuş ve tek eliyle dağıtmadan indirmişti. Arkamdan çekildiğinde, nefes almadığımı fark etmiştim. Sanırım benim ergen hormonlarına sahip olduğumu unutuyordu.
Ya da fazla mı akıllıydı?
Jungkook'la bir kan bağı varsa salaktı muhtemelen.

"Jungkook bir de senin siyah-sarı oduncu gömleğin vardı. Onu da aksesuar olarak beline bağlayabilirsin."

Kook kocaman gülümseyerek bana sarıldığında, kaşlarımı çatarak yandan ona bakmış ve ayrılışını izlemiştim.
"Bak da tarz gör. Bunak!"
Beni işaret ederek konuştuğunda, ikimiz de gülmüş ve birbirimize bakmıştık.
Kare gülüşü.. kısılan gözleri.. sarsılan omuzları..
Ah bu adam..

Şimdi fark ettim de.. Tae hyungun üstü çıplakmış!

Hassiktir.
Sadece benim zihnimin oyunuymuş. Tamam sakinim..

Derin nefes vererek saçlarımı kaşıdığımda, Jungkook yanımızda giyinmeye başlamıştı. Ona bakarak cidden güzel bir kombin yaptığımı düşünürken, kocaman dolgu topuğa sahip ayakkabılarını kutudan çıkarmasıyla hızla atılmıştım.
"Onları giyinmeyi düşünmüyorsun herhalde?"

"Niye?"

"Kook sen cidden salaksın. Ben şimdi sana kösele ayakkabı getiriyorum onları giy."
Tae hyung konuşarak yanımızdan ayrılmaya çalıştığında, tam şaşkınlıkla onu reddedecekken gülmüş ve bize dönmüştü.

"O kadar da emekli görmeyin beni. 22 yaşındayım lan ben. Giy şuradaki Vans ayakkabılarını. Yakışacaktır."

Kafamla onaylayarak kocaman gülümsemiş ve Jungkook'un, muz desenli çoraplarının üzerine giydiği Vans'larına bakmıştım. Bu çocuğa her şey yakışıyordu.
Aynı abisi.

"Ben hazırım!"

Tae hyung ile birlikte, ellerini yanlara açıp önümüzde eğilen Jungkook'u alkışladıktan sonra, oturduğum yataktan kalkmış ve üstümü düzeltmiştim.

"Bana ihtiyaç kalmadı sanırım?"

Jungkook kocaman gözleriyle adım atan beni tutup bağırdığında, gözlerimi kısarak ona bakmıştım.
"Nah kalmadı!"

Gözlerimi Tae hyunga çevirdiğimde, hızla telefonunu almış ve karıştırmaya başlamıştı.
Ne oluyor lan?

"Ne kaldı ki?"

Jungkook ilk defa yanımda çekinip kollarını arkasında birleştirerek camdan dışarı bakıyorken, yüzünü tek elimle kendime çevirmiş ve kafamı 'ne oldu?' anlamında sallamıştım.

"Eee.. Tae hyung ile sizin bir göreviniz var.. Ben Eun Woo ile mesajlaşırken, çok fazla içine kapanık olduğunu fark ettim ve yanımda abimin de geleceğini söyledim."

"Ee?"

Bununla benim ne alakam vardı?

"Abimin.. yanında sevgilisini de getireceğini söyledim.."

Ne..?
Tae hyungun.. sevgilisi mi vardı?

Engel olamadığım bir şekilde kaşlarım hüzünle yay şeklini aldığında, hyungun bakmamasından fırsat bilerek yutkunmuş ve Jungkook'a bakmıştım.
"Bana bunu neden söylüyorsun?"

Jungkook ensesini kaşıyıp geniş bir şekilde gülümsemiş ve tüylerimin diken diken olacağı şeyi söylemişti.

"Abimin sevgilisi sensin."

×

AHAHAHAHHAHAHAH

Diğer bölüm bence çok eğlenceli olacak ehehhehehe

Bu arada sınır koyuyorum beybitolar!!!

60 okunma
15 oy
20 yorum


Continue Reading

You'll Also Like

1.4K 126 36
Jung krallığı ve Min Krallığı arasında geçen olaylar
14.9K 899 47
Okulun şımarık çocuğu Jimin. Okulun serserisi Jeon Jungkooka yatak arkadaşı olmayı teklif eder ve ikiside koca bir hikayenin içine gireceklerini tahm...
203K 16.5K 25
başlangıç: 09.01.2020 bitiş: 23.04.2020 top! jimin bottom! jungkook
187K 19K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.