Hyung | vmin

|25| Şaka yapmadığını söyle

Ertesi gün olduğunda, yüzümdeki kocaman gülümseme ile dışarı çıkmıştım.
Haftalar sonra Taehyung'un evine gidiyordum.
Ancak onun bundan haberi yoktu ve böylesi çok daha heyecanlı hissettiriyordu.

Otobüsten indiğimde, durak onlara yakın olduğundan çok kısa bir süre içerisinde kapılarının önüne gelmiştim. Bahçe kapısının ziline bastığımda, hizmetli bir kadından 'kim o?' diye bir ses gelmiş ve cevapladığımda ise gürültülü bir şekilde açılmıştı.

Bahçeden yürüyüp evlerinin önüne geldiğimde ise, kapı tokmağını yavaşça vurmuş ve bir adım geri çekilmiştim. Kapıyı iri gözleriyle Jungkook açmıştı.
"Lan cidden sen misin? Bir an Bayan Yeji taşak geçiyor san-"
Hızla ellerimle bas bas bağıran arkadaşımın ağzını kapattığımda, içeriye doğru bakarken fısıldamıştım.

"Taehyung evde mi?"

Ellerimi tutarak ağzından indirmiş ve derin bir nefes aldıktan sonra sırıtarak cevaplamıştı.
"Odasında. Heh, anlatsana nasıl geldin buraya? Bana bak yalan mı söyledim bakayım sen? Aferin, öğreniyorsun bir şeyler. Gurur duydum seninle."

İkimiz içeri geçerken, boş boş konuşan Jungkook'a yan bir şekilde bakmış ve kafamla reddetmiştim.
"İnanmayacaksın ama babam artık ilişkimize karışmama kararı aldı."

"Lan şimdi birşey diyeceğim olmayacak. Bizi mi sikiyorsun oğlum?"
Kafamı arkadan ittirdiğinde, dengem bozulmuştu. Anında ona doğru dönüp göğsüne yumruğumu yapıştırdığımda, gülmesinin arasında iki büklüm olurken konuşmuştu.
"Sen ciddisin.."

"Nihayet."
O oturma odasına geçip yayıldığı anda, adımlarımı durdurmuş ve üst kata doğru bakarken fısıldamıştım.
"Ben o zaman bi-"

"Siktir git gözüm görmesin. Kıçımı devirip Netflix izleyeceğim. Sesini fulleyeyim mi? Çünkü değişik sesler duyarsam falan, korkarım ben. Biliyorsun ben daha küçücük bir çocuğum.."
Kumandayla yüzünü kapatarak bebek gibi konuşurken, yastığı aldığım gibi yüzüne geçirmiştim.

"Saçma sapan konuşup da asabımı bozma. Çocukmuş. Ulan sen 8 yaşında çocukluğu bıraktın, sapık."

"Jimin ne gereği var şuanda eski dosyaları açmanın?"

Bacak bacak üstüne atarak konuşmasıyla, imalı bir şekilde kıkırdamıştım.

"Tamam tamam, gidiyorum ben o zaman. Hadi öptüm~"
Elimle ona öpücük yollayıp merdivenlere doğru koştuğumda, basamakları hızla çıkıyordum. Odasının önüne geldiğimde, hafifçe öksürerek boğazımı temizlemiş ve saçlarımı düzeltmiştim. Üstüme de göz gezdirdiğimde, kendi kendimi onaylamış ve kapıyı çalmıştım.

"Kook şuan işim var."
İçerden onun sesini duyduğumda, gülmeme engel olamamıştım.
Tekrar kapıyı tıklattığımda, yine aynı şekilde uyarmıştı beni. Ben inadına tekrardan vurduğumda ise, sesi biraz daha sert gelmişti.
"O kapı kulunu götüne mi sokmamı istiyorsun anlamıyorum ki? Ne var ne?!"
Kapı anında açıldığında, yutkunarak kafamı kaldırmıştım.

"Jimin?"

"Taehyung?"

Gözleri şaşkınlıkla açılırken, bir eliyle beni işaret ederken, diğeriyle ağzını kapatıyordu.

"Sen.. Sen nasıl geldin buraya?"

Yüzümdeki gülümseyle odasına geçerken, kolundan tutarak onu da peşimden sürüklemiştim.
"Senin ne işin varmış onu söyle önce bakayım."

"Ne işim olacak.. Video izleyip tepki veren insanları izleyip tepki veriyordum."

Tek kaşımı kaldırarak bilgisayar ekranına baktığımda, gerçekten de öyle olduğunu fark etmiştim.
"Aptalsın."
Kollarımı kocaman açarak beline doladığımda, kafamı göğsüne yaslamış ve kokusunu doyasıya içime çekmiştim. O da çok geçmeden kollarıyla beni sardığında, dudaklarını saçlarım arasına koymuş ve konuşmuştu.