fuckmates | styles

By garygoodspeeds

100K 4.9K 12.6K

"İnsan arzularını sever, arzuladıklarını değil." More

asshole
i hate the beach
i need you, i don't need you
intoxicated
dazed and confused
canyon moon
shitty feelings
unclear emotions
problems and measures
fuck off
jealous
wild
unwell
welcoming party
broken
bad liar
love birds
how to disappear
anger
sorry
dinner with new family
she before me
always you
happiness and sadness
falling all in you
to be a family

gloom

3.4K 190 433
By garygoodspeeds

Mia'yla ilk tanışmamızı hatırlıyordum. İkimiz de çömezdik ama o arkadaş grubu olan bir çömezdi.

Ben tuvalette gizlice kolamı yudumlarken tanışmıştık ve o, güzel bir arkadaş grubu edinmemi sağlamıştı. Ayrıca onun sayesinde daha az içime kapanık bir insan olmuştum.

Bana eğlenmenin ne demek olduğunu öğretmişti.

İlk içtiğim sigarayı, ilk tattığım alkolü, ilk acemi seksimi, ilk aşkımı, ilk kalbimi kıran erkeği ve birçok şeyi onunla en yakın arkadaşken yapmıştım veya yaşamıştım.

Ondan başka arkadaş edinmeyi denememiştim bile. Belki de bu yüzden bugüne kadar olan hatalarını görmezden gelmiştim.

Başkası yapınca yaygara çıkaracağım şeyleri Mia yapınca susmuştum.

En yakın kız arkadaşım olduğu için gözümde hatasız ve mükemmeldi. Keşke diyorum, keşke onu düzeltmek için uğraşsaydım. Belki de şu an doğru sandığı şeylerin yanlış olduğunu anlardı.

Mia ile birbirimize bakarken bir kez daha kızdım kendime. Onun böyle biri olmasında katkım olduğu için kendime ciddi anlamda kızdım.

Yüzüme anlamlandıramadığım bir gülücük yerleştirdim.

"Bu da nereden çıktı?" Duraksadım. 

"Harry ile aramda tabii ki bir şey yok." Başını salladı. "Siz bir anda yakın olunca-"

"Mia, Harry senin sevgilin değil. Bunun bilincindesin değil mi?" diye sordum sözünü kesip. Kaşlarını çatarak bana baktı. Ona söz hakkı tanımadan devam ettim.

"Sadece kaç gündür tüm dünyan Harry olmuş gibi davranman hoşuma gitmiyor. Kimseyle doğru düzgün vakit geçirmiyorsun. Bugün bile sırf Harry'ye baktın." Kollarını birleştirdi.

"Tüm dünyam Harry olmuş gibi falan davranmıyorum, saçmalama. Sadece onu seviyorum ve ona bakıp yanında olmak istemem beni anlattığın gibi bir 'takıntılı kaşara' dönüştürmüyor."

Ona 'takıntılı kaşar' bile dememiştim ki amına koyayım. Anlattığımdan sadece bunu mu anlıyordu?

"Mia amacım senin üzülmeni engellemek. Sen burada bana Harry'yi sevdiğinle ilgili nutuk çekerken Harry'nin aklının ucundan bile geçmiyorsun." 

Dediklerim acı ama doğruydu. Eninde sonunda öğrenecekti Harry'nin ona başka bir gözle bakmadığını.

"O benden hoşlanıyor June. Öyle olmasa her dakika yanımda olmazdı. Bana diğerleri gibi yaklaşırdı. Ama bana öyle yaklaşmıyor. Ve bunu sen de biliyorsun-"

"Sana öyle yaklaşmasının sebebi seni kardeşi olarak görmesi."

Damarlarımda gezinen alkolün etkisiyle bıraksan bütün bildiklerimi söylecek gibiydim ama yapmadım.

"Neden sürtükçe davranıyorsun?" Ne? Öyle davranan ben miydim yoksa o mu?

"Ben mi sürtükçe davranıyorum? Sen kendine bak amına koyayım. Bir çocuk yüzünden en yakın arkadaşına takındığın tavıra bak." Sik düşkünü.

"Sonra konuşalım tamam mı? Gece gece kötü bir şey söylemek istemiyorum." dedi. Sence de bunun için geç değil mi Mia?"

Uzatmamak için başımı salladım. Blake konusunu açmamıştım bile. Eğer açarsak içinden çıkabileceğimizi sanmıyordum.

Odamdan çıktığında ışıkları kapatıp kendimi yatağa attım. Sinirin ve alkolün etkisiyle kısa sürede uykuya dalmıştım.

Saat 11-12 civarı Louis tarafından uyandırılmıştım. Kahvaltı hazırmış. Onu yolladıktan sonra banyoya girip rutin işlerimi hallettim.

Havanın kasvetli olduğunu görünce üstüme düz bir pantolon ve uzun kollu yarım bir crop giydim.

Saçımı da sıkı bir topuz yapınca olabildiğince normal göründüğüme kanaat getirip aşağı indim.

Masada Zayn ve Luke eksik olduğuna göre en son ben gelmemiştim.

Aurora'nın yanına geçip "Günaydın." dedim. O da karşılık verirken Mia ve Harry masadaki eksikleri getirmek için mutfağa gitti.

"Kahvaltıyı bu ikisi mi hazırladı?" diye fısıldadım Aurora'nın kulağına. Başını salladı.

Göz devirdim. Luke geldiğinde Aurora'nın karşısına oturdu. Zayn de Louis ve Luke'un arasına.

"Orospu çocuğu Louis yüzünden ölü gibiyim." Ben de öyleyim Zayn.

"Kardeşim içmek yerine cevaplasaydın, benim suçum ne?" dedi Louis. Haklı.

Harry ve Mia'da masaya oturunca yemeğe başladık.

"Yağmur yağacak gibi, bugün eve dönebilecek miyiz?" 

"Muhtemelen yollar kaygan olur. Yani atraksiyon istemiyorsak dönmememiz daha iyi olur." dedi Harry.

"Risk almaya gerek yok. Kalalım bence." diyen Mia'ya baktım. Arka çıkmasan ölürsün zaten.

"O zaman yarın dönüyoruz."

Bugün dönsek iyiydi de neyse.

Kahvaltıyı yaptıktan sonra Aurora ve ben toplamıştık. Bulaşıkları makineye yerleştirirken Mia'nın dün gece yanıma gelip bana söylediklerini anlatmıştım.

Tabii kimsenin gelmediğinden emin olduktan sonra. Gerçi Zayn yan odada olduğu için belki de dün Mia ile olan konuşmalarınızı duymuştu, bilmiyorum.

Umarım duymamıştır.

Biraz konuşup mutfağı topladık. İçeri geçerken gök gürledi ve ardından yağmurun yağma sesi geldi.

Zayn'in yanına oturdum.

Telefonum titrediğinde aldım ve baktım. Blake mesaj atmıştı.

blake: ee mia ile konuşabildin mi

blake: iyi bir arkadaş gibi görünüyor değil mi

blake: tıpkı senin gibi

blake: ama ikiniz de birbirinizin arkasından iş çeviriyorsunuz

blake: yazık

june: bana mesaj atıp durma

june: bahsettiğin şeylerden hiçbiri seni alakadar etmiyor

june: kendi hayatında meşgul olmayı da denemelisin

june: belki boktan bir insan olmayı bırakıp daha iyi yerlere gelebilirsin

blake: bana boktan diyen insanın başının şu an bok içinde olması :D?

june: siktir git

Telefonu kilitleyip kenara koydum. "Bir sorun mu var?" dedi Zayn sadece ikimizin duyabileceği bir ses tonuyla.

Başımı iki yana salladım.

Sorunun kendisi şu an Harry ile konuşup gülüşüyordu, yani gelip de Zayn'e bunu diyemezdim.

Herkes kendi halinde takılırken kalkıp balkona çıktım. Yağmur şiddetini biraz azaltmış çiseliyordu. Ama bayağı bir rüzgar vardı.

Biraz başımı dinledikten sonra içeri girdim. 

"Siktir, elektrikler gitti." deyince Zayn'e baktım. Çok iyi amına koyayım. Hem eve gidemiyorduk hem de elektrikler yoktu.

"Gelir bir iki saate." dedi Aurora. Elektriklerin gitmesi bizim için garip bir şey değildi.

Neredeyse her yağmurlu günde yaşanan bir şeydi. Genelde rüzgar fazla olduğundan oluyordu.

Su içmek için mutfağa gittim. Kendime bardak çıkarırken yanıma Mia geldi.

"Dün gece için üzgünüm June. Fazla içmiştim ve ne dediğimi bilmiyordum, gerçekten."

Fazla falan içmemişti amına koyayım. Sanki kördük. Olayı kapatmak için aptal aptal yalan söylemesine gerek yoktu.

"Ben üzgün değilim Mia. Söylediklerime dün de katılıyordum, bugün de katılıyorum." dedim. Sesim istediğimden daha sert çıkmıştı.

Kesinlikle yeni bir tartışmaya tutuşmak istemiyordum ama hareketleri sinir bozucuydu.

"Sadece herhangi bir gerginlik olmasını istemiyorum aramızda. Sen benim en yakın arkadaşımsın." Kollarımı birleştirip güldüm.

"Gerçekten en yakın arkadaşın mıyım?"

"Tabii ki, şüphen mi var?" Elbette şüphem vardı amına koyayım. Bu da soru mu?

"Öyleyse neden Blake ile yattın? Eğer en yakın arkadaşımsan bunu yapmaman gerekiyordu değil mi? Sikeyim, diyelim ki yaptın, neden çocukla randevuya çıkmam için beni gazladın?" Sesim kesinlikle yükselmişti ve sinirli hissediyordum.

"Bekle sen-" Kapıya baktığımda Harry'nin ikimizi izlediğini görmüştüm.

Ne kadarını duymuştu bilmiyordum ve sikimde de değildi. Gerisi Mia'nın problemiydi.

"İnkar etme Mia. Blake her şeyi öttü."

"Küçüktüm ve sarhoştum. Bunun için beni suçlayamazsın." Sarhoş olduğu için kızmamamı mı bekliyordu?

"Sarhoşken yaptığın şey suçunu hafifletmiyor amına koyayım. Belki de siktiğimin arkadaşlığını gözden geçirmeliyiz."

Ağzını bir şey söylemek için aralamıştı ancak bir şey söylemesine izin vermeden mutfaktan çıktım.

Harry'nin yanından geçerken kaşları çatık bir haldeyken göz göze gelmiştik.

Odama çıktığımda kendimi yatağa attım.

Neyse ki Mia'ya az da olsa içimi dökebilmiştim. Bu beni bayağı bir rahatlatmıştı.

Telefonumu açıp oyun oynamaya başladığım zaman odamın kapısı açıldı ve içeri Harry girdi.

Umarım sevişmeye gelmiştir. Başka bir şey için geldiyse kesinlikle gitmeliydi.

"Ne yaptığını sanıyorsun June?" Pekala, böyle bir giriş beklemiyordum.

"Ne yapıyorum Harry?" Oturarak kavga etmek istemediğim için ayağa kalktım.

Sanırım otururken gerekli enerjiyi toplayamıyordum.

"Mia ağlıyor." dedi. Şaşırmadım.

"Eğer Mia'yı savunmaya geldiysen odadan çıkmak için üç saniyen var."

Tamam, Harry'yi seviyordum ancak bu sınırını aşabileceği anlamına gelmiyordu.

"Onu savunmaya çalışmıyorum ancak yaptığın şey doğru değil."

"Mia'ya gidip teşekkür mü edeyim Harry? 'Aa, pardon amına koyayım benim hatam. Hatta eğer istersen bir de grup yapabiliriz.' Dur ya bu olmadı."

"Mia Blake ile yattığında Blake'i sevmiyordun bile." Harry Mia'nın Blake ile yattığını biliyor muydu?

"Biliyordun değil mi?" Cevap vermedi.

"Sevip sevmemesi bir şeyi değiştirmez ki! Aynı şeyi ona da yapabilirdi Harry. Siktiğimin lisesinde onun da adını kaşara çıkarabilirdi." Haksız olduğum hiçbir nokta göremiyordum.

"June üzerinden sene geçmiş bir olaydan bahsediyoruz. Hepimiz küçükken hatalar yaptık. Blake çok mu umrundaydı?"

"Hayır."

"O zaman sana koyan ne? Alakanın olmadığı bir çocukla Mia yattı. Sarhoştu veya değildi. Ama Blake senin umrunda bile değildi ve onu sevmiyordun bile."

Pratikte haklı sayılırdı. Ancak görünmez de olsa arkadaşlık kuralları vardı. Tabii ki bunu anlamasını beklemiyordum.

"Ne bekliyorum ki? Tabii ki Mia'nın tarafını tutacaksın."

"Sadece sonradan pişman olacağın bir karar vermeni önlemeye çalışıyorum."

Onu görmek istemiyordum. Kesinlikle onu görmek istemiyordum.

"Neden bunu taraf tutarak yapıyorsun? Yol katettiğimizi düşünmüştüm. Benim ne düşündüğümü umursamıyorsun bile!"

"Neden şu olayı bile farklı yerlere çekmeye çalışıyorsun amına koyayım? Mia ile aranın bozulmasını istememem düşüncelerini hiçe saydığım anlamına gelmiyor."

"Harry, sen Mia'yı haklı çıkartmaya çalışarak aramızı düzeltmeye çalışıyorsun."

"Kendi bakış açından düşünüyorsun."

"Çık."

Mia'yı savunmasını dinleyecek değildim. Yanımda olmak istiyorsa ilk önce bunu gerçekten istemesi gerekiyordu.

"Ne?"

"Çık odamdan Harry. Mia'nın yanına git."

Bir süre yüzüme öylece baktı. "Gitmek istemiyorum." Ama gideceksin.

"Şu an seninle konuşmak istemiyorum." Omuz silkti.

"Konuşmak isteyene kadar beklerim o halde." Gidip pencerenin önündeki koltuğa oturdu.

"Harry, seni görmek de istemiyorum." Elimi belime koyup ona baktım.

Yanıma gelip beni yatağa oturtturdu ve arkama oturup elleriyle gözlerimi kapattı.

"Şirinlik yapmaya çalışıyorsan kanmıyorum." dedim. Cevap vermedi.

"Sen aptalın tekisin." Yine cevap vermedi.

"Yanımda olmak istediğini söylüyorsun, sonra aptal aptal şeyler yapıyorsun."

Kesinlikle kilisede günah çıkarıyormuş gibi hissediyordum.

"Beni önemsediğini gösteriyorsun, yarım saat sonra senin için önemsiz biri oluveriyorum."

Muhtemelen onunla konuşmak istemediğimi söylediğim için sesini çıkarmıyordu.

"Tam bazı şeyler yerine oturdu diyorum, bir gün bile geçmeden fark ediyorum ki değişen bir şey yok." Gözlerimin dolduğunu hissettim.

"Beni parmağının etrafında öylece döndürüyorsun ve tek yapabildiğim sesimi çıkarmadan sana ayak uydurmak." Ellerini gözlerimden çekip belime sarıldı.

"Sen benimle oyun oynamasan bile kalbin kesinlikle benimle oyun oynuyor Harry." Ben bunları söylerken hiçbir şey söylemedi. Dolayısıyla haklı veya haksız olduğumu öğrenemedim.

Yatağa uzandığımda yanıma uzanıp tekrardan arkamdan sarıldı.

"Git Harry." dedim burnumu çekerken. Ne ara ağlamaya başladığımı bile anlamamıştım.

"Eğer bu şekilde yanımda olacaksan istemiyorum."

Ellerimle gözlerimi sildim.

"June... Özür dilerim." Sırtımı okşadı. "Seni incitmekten başka bir sikim yapmıyorum değil mi?"

Ona döndüm.

Elimi yanağına koydum. "Hayır... Bilmiyorum sadece aramızdaki şeyler garip ve ben çözemiyorum Harry. Ben seni çözemiyorum. Aramızdaki şeyleri de çözemiyorum."

Başını salladı.

"Üzgünüm." Başımın üzerine ufak bir öpücük kondurduktan sonra yanımdan kalktı. Kapıya yürüyüp çıkmasını seyrederken sesimi çıkarmadım.

Anın duygusallığıyla ağlamaya başladım.

Onu seviyordum ama aramızdaki belirsizlik beni bitiriyordu. O da bunun farkındaydı. En azından az önce farkındaydı.

Biraz sonra kapıyı açıp içeri Aurora girdiğinde ağladığımı görünce direkt gelip bana sarıldı.

O bir şey sormadı, ben de bir şey söylemedim.

Şu an beni anlayan sadece Harry'di ancak o da eminim ki Mia'nın yanındaydı.


merhabalar!!!

çok aceleyle yazdım ve çok aceleyle atıyorum... sınırın bu kadar çabuk geçileceğini tahmin etmemiştim. yanlışım varsa affedin :((

bir de her türlü sınır geçildiği için yükseltmemde bir sakınca yok bence :/

sınır 40 oy 50 yorum.

sonraki bölüm görüşmek üzereee.

junerutherford: :D?

lukehemmings: my babygirl @aurorabelmont






Continue Reading

You'll Also Like

22.8K 2.4K 15
https://www.instagram.com/reel/C8spYB7IacG/?igsh=cTJuaGYzY3JvbjF3
67.4K 5.6K 23
nasıl olsa görmez diye düşünen yağmur çözer, barış alper yılmaz'ın mesaj kutusunu not defteri olarak kullanmaya başlar. - hayat beni tekrardan 13 yaş...
22.4K 2.1K 46
Eğlenmek için yazıyorum, eğlenmek isteyenleri hikâyeme bekliyorum🖤
18.9K 2.4K 14
Jeongguk'un sevgilisi Bogum, ona pek de iyi davranmıyordu.