İKİ DÜNYA ARASINDA - EJDERİN...

By viviandsena29

118K 6.6K 1.2K

Ebru ; 23 yaşında , güzel alımlı ve bunun farkında olan bir kızdır. Bir sabah uyandığında odasında üç kapı gö... More

1.bölüm TANITIM
2.Bölüm EJDERİN YUVASI
3. Bölüm ÖZLEMEK
4. Bölüm YAĞMUR
5.Bölüm YÜZÜK
6.Bölüm GÜÇ
7. Bölüm DOLUNAY
8.Bölüm AY GÜZELİ
9. Bölüm KÜÇÜK YILDIZ
10.Bölüm KİTAP
11. BÖLÜM OYUN
12. Bölüm SESSİZLİK
13. Bölüm KELEBEK
14.Bölüm BEKLENMEYEN
15.Bölüm VAY ANASINI BE!
16.Bölüm SON SAYFA
17.Bölüm SEN VE BEN
18.Bölüm HAPŞEVET
19.BÖLÜM GELİNLİK
20.Bölüm GEÇ OLMADAN
21. Bölüm HİSSİZLİK
22. Bölüm KADER
23. Bölüm ÇARPIŞMA
24.bölüm KİLİTLİ KALDIM
FİNAL

25.bölüm BENİMLE BİRLİKTE

2.5K 170 49
By viviandsena29

Selam gençler. Beni özlediniz  mi? Ben sizi çok özledim.bu günlerde hayatımım hem en saçma hem de en güzel  günlerini yaşıyorum.

Neyse hikayeye dönelim.umarim güzel gidiyordur sizin için. Eğer eklemek istediğiniz bir şey varsa sizin için eklerim. Yorumlarda dile getirbilirsiniz.  Kendinizi yorumlarda gösterin . Hayalet okuyucu olmayın. Ya da olun birşey olmaz .❤

ışıklar  yoktu, etraf zifiri karanlıktı. Ama ben seni yinede buldum.elinden tuttum.  B.BATMAZ

_________________________________________
Camdan oturup onları izliyordum sadece ve saat çok geç olmuştu. Güneş sürekli bana bakıp göz kırpıyordu. Adının Arthur olduğunu ögrendigin adam ise Güneşten gözlerini alamıyor sanki kaybetmekten korkuyordu. O an Amora ile girdigimiz iddiayı kaybedeceğimizi anladım.Amora telefonuna baktıktan kısa bir süre sonra ortama loş bir muzik eşlik etti. 

Sözlerinin anlamını bilmiyordum. Yabancı bir müzikti. Ama kalbimi huzurla doldurmuş ve gözlerimi kapatırken gülümsememe neden olmuştu. Şarki o kadar güzel di  ki yazan  kişinin aşık olduğu ve bunu sözlerine aktardığı çok belliydi.kelimelerden sadece

'love me because I love you so much '(beni sev çünkü ben seni çok seviyorum.)

kısmını anlamıştım. Gözlerimi açtığımda Ejderin gözleriyle karşılaştım. Çimlere uzanmış bana bakıyordu. 

Gözlerimi kaçırmadım.Kaçırmak istemedim. Ama uykum beni o kadar bastırmıştı ki kafamı cama yasladım ve gözlerimi kapattım. Hava sıcaktı ve üşümüyordum.

'You are always on my mind,you feed my love ' ( sen hep aklımdasın aşkımı besliyorsun .)

Şarkının anlamı o kadar güzeldi ki hiç derdim yokmuş gibi hissediyordum. Aşık olmak istiyordum.

'I will not share you. Forget it,you're mine. '(Seni paylaşmayacağım unut gitsin,benimsin. )

Şarkının anlamını bilmiyordum. Ama kulağıma o kadar güzel geliyordu ki bedenimi uyuşmuş hissediyordum. Telefonumu çıkarıp şarkıyı shazamladim ve  sarkini  türkçesözleri içimi ısıttı.

'Now you are in my arms I breathe with your scent' ( şimdi kollarimdasin senin kokunla nefes alıyorum)

Şarkının sözleri kafamda dönüp dururken aşık olduğum adamın elinden tutup ona bu şarkıyı mırıldanmayi hayal etmek çok güzeldi.

'I am under the stars.But when I look at you ,I see the sun '(yıldızların altındayım ama sana baktığımda güneşi görüyorum. )

Şarkının rap kısmı başladığında ben yarı aralık uykulu gözlerimle ara sıra gökyüzüne ve aşağıdaki arkadaşlarıma bakıyordum.

'You are mine, fuck the others. You are with me, your eyes are shining. My love, we are two eternal people. close your eyes, listen to me. yes yes eat'

(sen benimsin diğerlerini sikeyim. Benimlesin, gözlerin parlıyor. Aşkım, biz iki ebedi insanız. gözlerini kapat, beni dinle. evet evet ye)

'Oh darling, your scent makes me crazy. Your lips are like a fruit to me. Oh darling, I want to keep you to yourself. what is this ? You are my eternal paradise.'

(Ah sevgilim, kokun beni deli ediyor. Dudakların benim için bir meyve gibi. Ah sevgilim, seni kendine saklamak istiyorum. bu nedir ? Sen benim sonsuz cennetimsin.

Ve ben 3 dakikalık şarkıda uykuya daldım. Uykunun en derin haliyle.

Kulağımı tırmalayan sesler duyuyordum ama uyku öyle  çok bastırmıştı ki uyanmak istemiyordum. Koluma dokunan eller beni uyandırmak istercesine sarssada kolumu kendime çektim ve mırıldanarak kafamı kollarıma yeniden gömdüm."5 dakika daha " diye mirildandim."

"Ya Ebru kış uykusuna mı yattın kalk artık ya!"

"Şuna bak bir de 5 dakika daha istiyor. Ben yapacagimi biliyorum ."

Onların hain planları beni huylandirirken yine de uyanmamayi tercih ettim.

"Ejder bu yapma bence.  Ebru sudan nefret eder."

Kısık bir gülüsün ardından ortam sessizlerdi. Kurtulduğunu düşündüğüm sırada basımdan aşağıya soğuk suyun dökülmesiyle çığlık atarak kalktım. Aniden kalkmamin sonucunda diz kapağını cama vurmuştum. Diz kapağım acıyla sızlarken elimi üzerine koyup inledim.

"Delirdiniz mi? Ahh! Dizim. Dizim çok acıyor. Ya manyak mısınız siz. Neden böyle uyandiriyorsunuz .offf çok acıyor. " dizimi acıyla bükerken bana şaşkın şaşkın bakan 4 kisiye çarptı gözüm. Güneş ve Amora bana mahcupca bakarken Ejder ve Arthur bama gülüyordu.

"Nasıl uyandırilmak isterdin. Öperek mi uyandırilmak isterdin. Peki bir dahakine öpeyim." Ejderin konuşmasıyla ağzın bir karış açık kalmıştı. Kaslarım çatılırken ona doğru döndüm.

"Ne öpmesi? Kim kimi öpüyor. Istemez seni de öpücüğünü de kalsın." Dedim heyecanlanırken. Kalbimin hızlı atmasına anlam veremzken beynim sanki bu anı daha önce yaşamışcasina sinyal veriyordu.

"Sen kaybedersin ." Dedi omuz silkip ellerini ceplerine koyarak."yalniz iki saattir seni uyandırmaya çalışıyoruz. Saat neredeyse dokuza geldi. Artık kalksan mi bi zahmet." Igneleyici sözlerine göz devirdim ve sızlamadı geçmiş bacagima dikkat ederek ayağa kalktım.

" Yalniz be  derse geç kaldim."Dedim saçlarımı oynarken. Birden hiç sesi çıkmayan Güneş gülmeye başladı. Ona anlamsızca bakıyordum sadece.

"Hadi canım! " Dedi şaşırmış gibi yaparak. " derse mi geç kaldın. Bizim dersimiz yok mu sanki Ebru !"

Işte asıl korkmam gereken kişiliği şimdi çıkmıştı.Güneş  belli  belirsiz gülüyorsa ya dalga geçiyor ya da fena sinirlenmişti.

"Sence biz geç kalmadık mi? O koca götunu yaya yaya yatarken seni, ne kadar uyandırma yöntemi varsa üzerinde denemedik mi sanıyorsun ha! Valla artık saçını başını yolup rahatlayacağım yeter be!"

Ona çatım kaslarimla baktım. Ellerim kalçalarımı  yoklarken Ejderin gözü kalcalarima kaydı. Ardından başını iki yana sallayıp yüzüme bakmaya başladı. Benimse ağzımdan tek bir cümle çıktı. O da Güneşi daha çok sinirlendirdi.

"Benim kalçalarım  büyük değil bir kere tamam mı  Güneş." Benim söylediklerime Güneş morariken Arthur onu kollarının arasına aldı.

"Sakin ol sevgilim. O senin arkadaşın. Biraz salak olabilir.  Bu kadar büyütme."

Arthur Güneşi sakinleştiriyordu. Iki arada bir derede de bana laf sokmayı ihmal etmiyordu.

" Takıldığın tek nokta bu mu sence? Kalçalarının büyük olup olmadığı mı? Ah cidden inanılmazsın . Ben gidiyorum siz gelirisniz."

Onalarin arkasından bakarken çantamı ve  hırkamı alıp  onalrın arkasından koşmaya başladım. Sabah sabah hem laf sokmuşlardı hem hakaret etmişlerdi. Hızla gidip Arthuru Güneşten ayırdım ve Güneşin sırtına hopladım.

"Kalçalarım  büyük değil bir kere Güneş lafını geri al. "
Arthur bana benden iğrenir gibi bakarken bunu sevgilisini elinden almış olmama bağladım. Bir yandan da Güneş benden kurtulmaya çalışıyordu. Etraftaki insalar  bize bakıp geçiyordu. Az çok tanır olmuşlardı beni zaten. 

"Arthur  ölüyorum lan yardim etsene" Güneşin çığlıklarına karşılık Arthur bir adım attığımda elimi durması için kaldırdım.  Elimdeki hırkamın cebinden çıkan peçeteyi - Güneşin boğazına dayadım.

"Ağır ol aslanım. Sen yokken ben vardım.  Bir adım daha atarsan sevdiğini kaybedersin." Ben mükemmel bir şekilde oyunculuğumu sergilerken bu Küçük eğlenceye Arthur da katıldı.

"Ah hayır poposu büyük hanımefendi. Sevdiğimi bırakın onun yerine beni alın. "

Arthurun söylediklerine kaşlarımı  araya Amora girdi.

"Ah hayır kardeşimi  bırak beni al." Amora aramıza katılırken Amorayi yalandan baştan aşağı süzdüm.

"Kabul! " dediğimde kolumun altındaki Güneş kafasını çevirip bana  baktı.

"Yazıklar olsun emi. Ben sana saçımı süpürge ettim. Karşılığı bu mu olacaktı. Püü yazık. " Güneşin serzenişi ile uzanıp yanağını öptüm.

Güneşin sırtından inip hepimiz gülüşürken Ejder yüzünü buruşturdu. Ona bakıp gülerken sessizce sınıfa gitmiştik.

Kantinde o kadar çok kişi vardı ki rahatsız olduğumdan bahçedeki çimlere oturduk. Herkes aralarında sohbet ederken ben ınstagramda takılıyordum.

"Ebru sen getirseneeee". Güneşin bana seslenmesiyle telefonu kapatıp Güneşe döndüm. Neyden bahsettikleri anlamdım çünkü telefona bakıyordum.

"Ne getireceğim?" Diye sordum öğrenmek için. Güneş yalandan gülümsedi.

"En sevdiğim arkadaşım. Kütüphanede bilgisayarım kaldı onu getirir misin? Bak biz ders çalışıyoruz sen telefona bakıyordum."

Başımı usulca sallayıp ayağa kalktım. Gerçekten ders çalışıyorlardı ve onlar için çok önemliydi. Telefonu cebime sıkıştırıp kütüphaneye doğru ilerledim.

Kütüphaneye girdiğimde her yeri aramıştım ama bulamamıştım. Telefonu çıkarıp Güneşi aradım. Ilk çalışta açtı.

"Güneş nerede  bilgisayarın "

"Kanka ben sana tarif etmeyi unuttum. Bekle tarif ediyorum." Güneş bana bilgisayarın yerini tarif ettiğinde kütüphaneye kaç kez gelmeme rağmen rafların arkasındaki kapıyı girmemiştim.

Bu oda mühendis hatasiyla yapılmış ve örtmek için raf koymuşlar. Kapıyı açıp içeri girdim. Uzun bir koridordan sonra geniş bir odaya çıktı sonu. Işıklar yoktu ve telefonumun fenerini açmıştım. O anda hiç görmemem gereken bir şeyi gördüm. Tanımadığım iki erkek yiyişiyordu içeride.

Duvara yaslamış ve hirsli bir şekilde öpüyordu karşısındaki çocuğu. Kim olduğunu göremesem de utancımdan ne yapacagimi şaşırdım. Geri geri gittiğim sırada boynu öpülen çocuğun bakışları bana kaydı. Gözleri büyüdü ve elleri telaşla kendisini öpen çocuğa kaydı.

"Dur..." dedi nefes nefese ." Dur Allahın cezası gördü bizi." Onu öpen çocuk hızlıca bana döndüğünde ikinci şokumu yaşamıştım. Bu rektörün oğlu Mustafaydi. Şokum iki katına çıktığında sağ tarafımdaki gözüme kestirdiğim bilgisayarı hızlıca aldım ve arkama bile bakmadan kaçtım.

Utanç tüm bedenimi yakarken arkamdan " dur !" Diye bağlamalarını  bile önemsemedim . Elimde bilgisayar koşturarak bahçeye çıktım. Hala arkamdan geliyorlardı ama koşmuyorlardı.

Sonunda bizimkilerin yanına vardığımda gülen yüzleri beni görünce soldu. Nefes nefese yanlarına gittiğinde vücudumdaki tüm kanın yüzüme tıkandığını hissettim. Anında yüzüme sahte bir gülücük kondurdum.  Güneş hızla ayaga kalmış ce ellerini omuzlarıma koymuştu.

"Ebru iyi misin ? Yüzün kıpkırmızı olmuş . Bir şey mi oldu? " onlar telaşla bana soru yağdırırken arkama baktım. Saçları ve üzerleri dağılmış bir şekilde endişeyle bana bakıyorlardı.

"Kapı...kapı üzerime kapandı. Açamadım ellerim titreyince.  Yalniz ve karanlıkta korkarım biliyorsun ." Dedim tüm oyunculuğumu kullanarak. Güneş sımsıkı bana sarılırken bana bakan ejderi gördüm. Ardından baktığım yere bakıp yumruklarını sıktı. Ne anlamış mıydı?

Güneşten ayrıldıktan sonra kendime gelmek için bir şişe su içmiştim. Okul çıkışına yaklaştığımızda elimdekileri Güneşe verip lavobaya girdim. Ellerine Saçlarımı duzenledigim sırada kapı sertçe açıldı ve kapandı.

"Öküz müsü-" evet cümlen yarıda kaldı çünkü Mustafa ve galiba sevgilisi gelmişti. Ellerimi  koyacak yer bulamazken Mustafa çatılı kaşlarıyla yanıma geldi.

"Söyledin mi?" Ağzından zar zor çıkan kelimelerle korktuğunu anladım. Bana zarar vermeye niyeti yoktu. Bunu biliyordum. Başımı iki yana sallarken alt sınıflardan olduğu belli olan çocuk atladı söze.

"Aklımı kaçıracaktım. Sinsice bizi izleyip sonra da kaçıyorsun. Elinde telefon vardı ve bize tutuyordun. Söylemediğine emin misin? "

Başımı yavaşça salladım .

"Bakin ben size karşı değilim. Sizin kararınız beni ilgilendirmez. Kimseye söylemedim. Sadece ışık tutuyordum telefonla. Söylemem de merak etmeyin şimdi gitmem gerek." Yanlarından hızla uzaklaşırken söyleyeceklerini ağızlarına tıkmıştım ama yapacak başka bir şeyim de yoktu.

Dışarı çıktığımda nerede kaldığımı sorgulayan Güneşe bir şeyler uydurdum. Çıkışta Amora ve diğerleri bizi bekliyordu. Yanlarına gittiğimizde Güneş söze atladı.

"Şu köşede seyyar bir takı satıcı var diyorlar. Bir kaç arkadaşımda gördüm baya güzeldi. Oraya gidelim." Onaylayan mırıltılar çıkartıp seyyar satıcının yanına adimladik. Güzel şeyler vardı gerçekten. Takılara baktığım sırada gözüme çarpan kızıl tektaş yüzüğü çok beğenmiştim.  Harika gözüküyordu.

Yüzüğü satın alıp parmağına takacağım sırada bana çarpan biri yüzünde yere düştüm. Yüzük elimden kayıp bir kaç metre uzağa yuvarlanmıştı. Kafamı kaldırıp bana çarpan kişiyi gördüğümde ise hayatımın şokunu yaşadım. Bileğinde mavi kelebek her zamanki gibi parlayıp sızlarken aklıma gelen kesik kesik görüntüler kafamı yememe sebep olacaktı. Bana öyle bir bakıyordu ki öldürme isteği gözlerinden okunuyordu. Ateş gibi yanan gözlerinden. Ve bana bakan Güneş, Amora ,Arthur ve Ejder ise yanıma gelmiş anlam veremez bir şekilde bakıyordu.

Ne olacaktı bilmiyorum ama iyi şeyler olmayacağı kesindi.

Selam gençler 🖐

bölümün sonuna geldiniz . Pekiii nasıl buldunuz bölümü.

Sizce Ebru kiminle karşılaştı?

Sizi seviyorum diğer bölümde görüşmek üzere.
 

Hoşçakalın sağlıkla kalın.

B.BATMAZ

Continue Reading

You'll Also Like

8.9K 890 48
İki paralel evreni birbirine bağlayan tek varlık benim. Varoluşumun sebep olduğu kıyamet, yıllar sonra müsebbibini buldu. Sevdiğim adamın da içinde b...
Perfectly Wrong By Özge

General Fiction

422 81 5
❝ Benim için tamamen yanlışsın. Ve bu yüzden ayrılmak çok zor. ❞ *** Genellikle küçük projelerde rol alan Aurora Chambers için işler, garipliklerle d...
95.7K 6K 29
Savcı ve asker hikayesidir aynı zamanda bir gerçek aile hikayesidir kitabıma bir şans verin lütfen
147K 11.4K 74
Nice ölüler, nice ölümler gördüm. Çoğu çığlık çığlığa son bulurken, pek azı sessizce olup bitti. Bazılarının ruhu bedenden ayrılıp gökyüzüne süzüldü...