GARDİYAN

araftaacangunes tarafından

125K 5.6K 8.1K

"Beni bu kafese tıkmakla hayatının hatasını yaptın." Adam genç kıza yaklaşıp tam önünde durdu. "Ben hata yapm... Daha Fazla

TANITIM
KARAKTER TANITIMI
TANITIM FİLMİ
Bölüm 1 = Acı Son
Bölüm 2 = Zaman Hancı
Bölüm 3 = Hoşgeldin
Bölüm 4 (Ateş Ve Çıra)
Bölüm 5 (Yabancı)
6.Bölüm (Kurallar)
7.Bölüm (İstek! )
8.Bölüm (Aile)
9.Bölüm (Susma! )
10.Bölüm (İlk Yenilgi! )
11.Bölüm (İkiz Çakiler )
12.Bölüm (Teşekkür Ederim !)
13.Bölüm (Kıvılcım)
14.Bölüm (Aşk Mı Bu? )
15. Bölüm (Yeni Bir Ben)
17.Bölüm ( Yalan De! )
18.Bölüm (Bir Küçük Kahve Meselesi! )
Gelecekten Kesit
18.Bölüm (Davet)
19.Bölüm ( Başkasını Seviyorum )
20.Bölüm (Bir Şans Daha)
21.Bölüm (Bir Nefes Uzakta)

16.Bölüm (Eve Giren Yabancı )

1.9K 134 283
araftaacangunes tarafından

Koparılan bir çiçeği suya koymak kadar gereksizdi kırılan bir kalbe sunulan özür!

Bölüm Şarkısı : Tuğkan = Belki De

Medyadaki video için DepresifDeliii canı gönülden teşekkür ediyorum bu bölüm ona gelsin ❤️🖤

Keyifli okumalar diliyorum ☀️

Şimal

Zorlandım;
Çok zorlandım. Dibi gördüm, hiç ışık olmayan sokaklarda gezdim. Çok kez umudun olmadığı havayı soludum.
Uçurumların kıyısında dolaştım. Hüznün özlemin acının olduğu zamanlarda yaşadım.

Düştüm.

Uzunca bir süre gözlerimi açmadım.
Tepki vermedim durdum ve her şeyi sadece dinledim sonra suskunluğumun içindeki çığlıkla birlikte gözlerimi açtım.

Kalktım.

Herşeyi geride bırakacağıma söz vererek yürümeye başladım.
Geçmişin  ağır yükünü omuzlarımdan aşağı bıraktım. Çok geç kaldım belki ama daha geç olmasına izin vermeden kendimin farkına vardım. Şimdi tüm yaşadıklarıma acılarıma en büyük kabuslarıma tüm yaralarıma teşekkür ediyorum.

Çünkü onlar sayesinde bugün dünden daha güçlüyüm. Bir daha düşmem diyemem ama bir daha düştüğümde elimi tutacak beni yerden kaldıracak biri var biliyorum.

Kafamda bir ton şeyle günleri geçiriyorum garip değil mi? Bana deli diyebilir hatta garipseyebilirsiniz ben bile bazen kendime yaşadıklarıma acılarıma şaşırıyorken emin olun sizleri hiç garipsemem haklısınız.

Ben bu hayatta 25 yıllık yaşamımda bir çok kez kimlik edindim önce bebek Şimal, 9 yaşımda annesiz Şimal, 15'imde sürgün Şimal ve şimdi şuan ise evli bir kadınım kalbimi deliye çeviren bir bakışı ile elimi ayağımı titreten bir adamla evliyim peki bunların hangisi gerçekten benim?

Yekta Acar yine farkında olmadan kafamı karıştırıyorsun bir yanım hep seni görmek isterken bir yanım ise bu günlerin geçeceğini ve beni yarı yolda bırakacağını söylerken nasıl boyun eğerim ki sana?

Sera sana aşık olduğumu söylüyor evet inkar etmiyorum bunu bu hissettiğim şey aşk mı bilmiyorum ama kalbim şaha kalkan bir kısrak gibi sana koşarken mantığım sıkıca tutuyor beni hayatıma giren her erkek canımı kanata kanata parçalarken senin de aynısını yapmayacağından nasıl emin olacağım peki.

Bakışlarımı gökyüzüne çevirip aniden çıkıp giden adamı düşünüyorum kendime şaşırıyorum bu aralar vardiyalı gibi fazla mesai yapan aklım ve kalbim beni şaşırtıyor neden hep onu düşünüyorum. O kapkara gözleri ile bana bakınca içimi gördüğünü düşünüyorum bazen, bazende erkeksi kahkahasına denk gelişlerim yokluyor benliğimi hele uyurken masumlaşan bir çocuk oluşuna ne desem bilemiyorum. Geceleri o uyuduktan sonra onu izlemek sanki karşımda başka bir adam varmış hissi yaşatıyor bana. Sanki bir anda evlenmemiş de aylarca görüşüp aşk evliliği yapmışız gibi. Hızla kafamı sağa sola salladım saçmalıyorum çünkü. O beni sadece korumak zorunda olduğu bir yük olarak görürken benim ona kapılmam ne denli doğruydu ki?

"Şimal!"

Gelen ses ile arkamı dönünce Kumru ablanın elindeki tepsi ile bana yaklaşmasını izledim.

"Sana çay getirdim kızım hava serinledi neden içeride oturmuyorsun?"

"Yıldızları izlemek istiyorum hem Sera gelene kadar bekleyeceğim telefonu kapalı merak ediyorum. Yekta da aniden çıkıp gitmiş. "

Fincanı önümdeki sehpaya bırakıp doğrulurken gülümseyip konuştu.

"Haberin yok mu senin Yekta onları almaya karakola gitti."

Kaşlarımı çatıp korkuyla ayağa kalktım.

"Anlamadım ne karakolu hem..."

"Kızım sakin ol Çınar ve Demir bir kavgaya karışmış karakola almışlar Sera Yekta'yı arayıp çağırınca oraya gitti birazdan gelirler meraklanma."

Arkasını dönüp içeriye giderken alaycı bir gülüş gelip yerleşti yüzüme bu gülüş aptal kalbimeydi aslında. Yekta benim kocamdı değil mi? Ancak onun hakkında hiçbirşey bilmiyor oluşum bir kez daha vurulmuştu şuan yüzüme. Ben ne zaman bu kadar vasıfsız biri haline gelmiştim ki. Nereye gittiğini bile bilmeyen evin içinde öylece gezen biriydim ben. Asrın için dadı bulmak isteyişini daha iyi anladım o anda bana güvenmiyor beni adam yerine dahi koymuyordu.

Kendi kendine gelin güvey olmak buydu sanırım. Ben ona kapılırken o beni sadece bu evdeki bir sehpa bir saat gibi görüyordu. İşte o an anladım evet beni kardeşi olarak görmüyordu çünkü artık o kadar bile değerim yoktu gözünde. Bahçe kapısı açılıp içeriye girenler ile doğruldum yerimde.

"Demir fazla sakindir nasıl bu hale getirmeyi başardın hala şaşkınım?"

"Valla eniştecim ben dedim sana adamın içinde bir kamyoncu dayı var diye. Bir anda daldı kavgaya hele Yeşim ve Çağla resmen olay çekiyorlar ama çok kafa kızlar ya."

O anda bakışları bana döndü her ikisininde. Sera yanıma hızla yaklaşıp sarıldı ardından yanaklarımdan öpüp yanıma oturdu Yekta ise tam karşıma.

" Şimi sen ne yapıyorsun burada tek başına? Keşke sende gelseydin var ya çok şey kaçırdın. "

O kara gözleri yine beni baştan aşağıya süzüp gözlerimde durdu.

"Şimal iyi misin yüzün kireç gibi olmuş."

Şuan saçma bir şekilde kırılmıştım çocuksu bir şekilde omuz silktim gülümsedi kalbimde yine bir hareketlenme hissettim. Ah benim aptal kalbim neden Azrailine bu kadar hevesle koşuyorsun.

"Şimi biliyor musun Çınar ve Demir bir kavga ettiler uzun zamandır bu kadar eğlenmedim ben."

Bakışlarımı o kara gözlerden ayırıp gülen arkadaşıma çevirdim. O kadar güzeldi ki hayat dolu neşeli onun yanında olup da yüzünüzü asamazdınız.

"Eğlenmenize çok sevindim canım."

"Keşke sende gelseydin."

"Benim görüş vaktim geçmişti iznim yoktu yani."

Önce gülümseyen yüzü ciddileşti ardından kaşları yavaşça çatılıp dikleşti.

"Şimal sen iyi misin bir şey mi oldu canım?"

"Ben biraz üşüdüm uykum geldi sanırım iyi geceler."

Sözlerim ile ayaklandı.

"Bende geleyim..."

"Yok siz oturun keyfinizi bozmayın hiç sabah görüşürüz Sera."

Cevap vermesini beklemeden içeri girip merdivenlere yöneldim birinci katı tam geçerken duyduğum ses ile durunca tam arkamdaki Yekta ile sıçradım Asrın Oya hanımların odasındaydı anlaşılan ikimizde dinlemeye başladık.

"Anne geyi geleceksiniz değil mi?"

"Tabiki bebeğim seni hiç bırakırmıyız biz?"

"Anne peki ya abim ve Şimal'in bebekleyi oluysa ya beni istemezleyse..."

Gözgöze geldik ve bu kez bakışlarını ilk çeken o olmuştu içimde bir yer daha çatırdadı o an tekrar duyduğumuz ses ile dinlemeye devam ettik.

"Asrın kardeşin olur işte ne güzel hem abin de Şimal de seni çok seviyorlar hep severler eminim ben."

"Bende Şimal'i çok seviyoyum ki hem abim de seviyoy değil mi?"

"Sevmez olur mu hiç oğlum çok seviyor hemde."

Merdiveni tekrar çıkmaya başladım tam arkamdan geliyordu bir adım arkamda varlığını hissediyordum odaya girince kendisi de girip kapıyı kapattı kendi tarafıma geçmek için bir adım atmıştım ki kolumdan tutup kendine çevirdi. Yakınlığı içimi coştururken  sesi kulaklarımı tırmaladı.

"Şimal sorun nedir daha akşam iyiydin ne oldu birden bire?"

"Bişey olmadı bırak kolumu uyumak istiyorum."

Çenesindeki dalgalanma kızmaya başladığının kanıtıydı ancak koluma tutunan elleri yüzünün aksine yumuşacıktı incitmekten korkar gibi sanki çok değerli bir mücevher tutuyor gibi nazikti.

"Ben evden çıkmadan önce gülen yüzünü ne bu hale getirdi söyler misin? Konuşmazsan seni anlayamam Şimal!"

Sesi bu kez daha kısık ancak etkili bir şekilde kulaklarıma dolunca anın etkisi ile aklımdakini hiç düşünmeden söyleyip onun şaşırmasına benimde utanmama sebep oldum.

" Senin karınım ama nereye gittiğini bana değil Kumru ablaya söylüyorsun! "

Ah tanrım yer şuan yarılabilir mi acaba? Ben ona karınım dedim değil mi? Bakışları yumuşadı kolumdaki eli yavaşça bileklerime ardından ellerime ulaşıp durdu yüzünde hafif bir tebessüm belirdi.

" Aceleyle çıktım sen yukarıdaydın Kumru ablaya söyledim bende. Ama haklısın sana da haber vermem gerekirdi."

Allahım hala gülümsüyor onu önemsediğimi düşünecek. Önemsemiyor muyum peki?

"Şe şey ben yani bir anda göremeyince seni bir de Sera'yı aradım kapalıydı telefonu yani korktum... "

Bakışları birden değişti o an dilimi ısırdım konuştukça batıyorum allahım sen yardım et.

"Sen beni mi merak ettim?"

"Evet! Şey yani hayır yani şey off."

Tekrar o güzel kahkaha sesi doldu kulaklarıma hoşuna mı gitmişti?

"Benden utanma okyanus güzeli!Bundan sonra haber veririm korkma."

Bir adım geriledim oda tuttuğu elimi yavaşça bırakıp gülümsedi bu aralar fazla mı gülüyordu yoksa eskiden de böyle miydi bilmiyorum.

"Ben uyusam iyi olacak iyi geceler."

Başını sallayıp terasa doğru döndü tam kapıyı açmış odama girerken tekrar duydum sesini.

"Yarın şirkette çok yoğun olacağız eve uğrama şansım olmayacak babamlar gittikten sonra Çınar seni şirkete getirecek şu bakıcı işini çözelim adaylarla senin görüşmeni istiyorum."

O an yine içim burkuldu ve aklıma ilk geleni söyledim.

"Asrın'a kendim de bakabilirim neden bu bakıcı ısrarın anlamıyorum açıkçası bana bu kadar mı güvenmiyorsun?"

Yönünü tamamen bana çevirip tam bir adım ötemde durdu.

"Sen buna mı alındın? Şimal sana tabiki güveniyorum ama Asrın ile tek başına baş edemezsin diye sen yorulma diye birini bulmak istiyorum yorulma diye."

"Yorulmazdım unuttun mu ben bu evde sadece bir tutsağım yani yapacak başka bir şeyim yok. Neyse gerçekten uyumak istiyorum artık."

İçeri girip kapıyı kapattım saçmalıyorum belki ama yine de engel olamıyorum bu duruma.

****

Şimal'in odaya girmesinin ardından Yekta öylece kapıya bakıp iç çekti. Öyle bir şeyin içine çekmişti ki kızı bu garip halleri anlamaya çalışıyordu. Onu önemsediğini anlamıştı en azından. Şimal de kendisine bazı hisler beslemeye başlamıştı. Hele ki arabada gelirken Sera'dan duydukları ile iyice netleşmişti bazı şeyler.

"Yekta sana bunları belki benim söylememem gerek ama başka kimsenin de yardım edebileceğini sanmıyorum."

"Sorun ne Sera günlerdir bir şey anlatmaya çalışıyorsun zaten."

"Bak öncelikle Şimal bunları bildiğini şimdilik bilmemeli."

Yekta arabayı evin önünde durdurunca korumalar kapıyı açmak için yaklaşmıştı eliyle onları durdurup yönünü tamamen konulan kıza çevirdi.

"Seni dinliyorum."

"Bak evliliğinizin kağıt üzerinde olduğunu biliyorum. Mehmet Zorlu ona sormam gereken bir konu var ama anlıyorum ki onunla görüşmemizi istemiyorsun o halde bunu senin öğrenmeni istiyorum."

Merakla çatılan kaşları duydukları ile dahada çatıldı.

"Şimal'in o adama katlanma sebebini bilmiyorsun değil mi? Annesi onun mezarının yeriyle tehdit etmiş hep kızı nerede olduğunu öğrenmemiz lazım. "

" Bu yüzden evlenmeyi kabul etti yani? "

" Tek sebep bu değil nikah günü senin baban ve bizi öldürmekle tehdit etmiş bu nedenle karşı çıkamadı Şimal. "

" Peki sen tüm bunları bildiğin halde neden rol yapıyorsun? "

" Peki sen neden ona bu kadar aşıkken değilmiş gibi davranıyorsun? "

İşte şimdi gerçekten şaşkındı Yekta bu kız herşeyi anlamıştı ama nasıl?

" Sera sen ne biliyorsun nasıl yani? "

" Bak Yekta Şimal çok özel bir kız kalbi o kadar kırıldı ki çok üzüldü sen hiç ağlamak isteyip de gözyaşının akmaması ne demek bilir misin? Kalbi sana doğru kayıyor sana alışıyor seni önemsiyor ama bileklerine taktığın pranga kafasını karıştırıyor. İşinden sosyal hayatından bakmaktan keyif aldığı hayvanlardan yapmayı sevdiği birçok şeyden onu mahrum ettin. Anlıyorum onu korumak istedin minnet duyuyorum bu konuda sana ama bu şekliyle olmaz ki. O bir çiçek ve sen onu koparıp suya koyuyorsun ne kadar yaşayacak bilmiyorsun bile değil mi? "

" Ben sadece yanımda olsun iyi olsun istedim. "

" Bu şekilde mi? Yekta farkında değilsin belki ama kafası karışıyor uyum sağlayamıyor bir an neşelisin ama bir an sonra öfkenle onu ürkütüyorsun bak anlıyorum gerçekten sende çok şey yaşamışsın ama Şimal farklı şeyler yaşadı çok bedel ödedi dik durabilmek için babasına bile eğmedi başını şimdi burada sen onu zorla tutğunu sanıyorsun ama senin için değil annesinin yerini bir umut öğrenebilmek için burada duruyor. Ve eğer sen elini çabuk tutup ona kalması için bir sebep vermezsen elinden kayıp gidecek işte o zaman yanında kalan Şimal değil sadece bir ruhsuz beden olacak. "

Sera arabadan inip hafifçe öksürdü ve yüzüne sahte bir gülüş yerleştirip kapıyı açarken Demir ile ilgili konuyu açtı.

Yekta başını yatak başlığına yaslayıp düşündü. Sera haklıydı aslında onu zorladığını biliyordu ancak durum bu halindeyken onu bırakmazdı bırakamazdı. Ancak onun için yapabileceği bir şey vardı oda Mehmet ile bir kez daha yüzleşmek olacaktı. İşte o an verdiği sözü çiğneyecekti.

Sabah kapının sesiyle açtı gözlerini Yekta saatine bakınca 7 olduğunu görmüştü kapı hala tıklatılırken giyinme odasından çıkan Şimal ile göz göze gelmiş oldu. Şimal kapıya yürüyüp açınca koşarak içeri giren Asrın'ın yatağa zıplaması bir oldu.

"Abi hadi kalk annem ve babam gidiyoy biyazdan."

"Asrın sen neden bu kadar erken kalktın?"

Yekta'nın sorusu ile Asrın yataktan atlayıp Şimal'in yanına yürüdü ve sözleri ile ikisini de güldürüp odadan çıkıp gitti.

"Şimal abim uyanınca çok huysuz değil mi? İsteysen onu bıyak benimle evlen."

İkisi birbirine bakıp gülerken Yekta yatakta doğrulup ayağa kalktı.

"Günaydın."

"Sanada günaydın ben aşağı iniyorum."

"Tamam bende duş alıp iniyorum."

Kahvaltı yine olağan sessizliğinde sürerken zaman gelmişti artık Oya hanım kucağındaki Asrın'ı öpüyor kokluyor ağlamamak için zor bir uğraş veriyordu. Şimal Haldun beye sarılıp ayrılacakken kulağına fısıldayan adam ile yerinde kaldı.

" Asrın'ı da Yekta'yı da sana emanet ediyorum kızım. Ben zamanında sana sahip çıkamadım üzgünüm ama sen oğullarıma iyi bak olur mu?"

Adamdan ayrılıp gülümsedi kapıda Çınar ile konulan Yekta'ya baktı havaalanına o götürecekti babasını ve Oya hanımı.

"Merak etme Haldun amca elimden geleni yaparım."

"Olurda gittiğim yerden dönmezsem beni affet olur mu kızım."

Okyanus mavisi gözleri kısıldı neyin af dilemesiydi ki bu tam nedenini soracağı sırada Sera araya girip önce Haldun sonra da Oya hanım ile vedalaştı. Zaten karman çorman olan aklı iyice karışmıştı şimdi. Gidişlerini kucağında ağlayan Asrın ile izlemişti sadece. Asrın küçük bir çocuktu annesine en çok ihtiyaç duyulan zamanda aralarına mesafeler giriyordu. Şimal o an bir söz verdi bu çocuğu sahip bırakmayacaktı.

Saatler geçerken evin kapısı açılıp içeriye Çınar girdi. Yekta'nın şirketteki görüşmeler için kendisini beklediğini söyleyip çıktı. Kumru hanım ve Sera Asrın'a bakacaklarını söyleyince üstünü değiştirip çıktılar evden. Yol boyunca Çınar dalgındı Şimal en sonunda sessizliği bozup sordu.

"Ne kadar zamandır bu evde çalışıyorsun Çınar?"

"6 yıl oluyor efendim. Aslında ben başlarda Demir abinin şoförüydüm Demir abi bir süreliğine ailesinin yanına Roma'ya gidince  Yekta abi beni yanına aldı Demir abi döndükten sonra da bu şekilde devam ettik."

"Sana çok güveniyorlar her ikisi de."

"Sağolsunlar boşa çıkarmamaya çalışıyorum."

Şimal başını sallayıp bir soru daha yöneltti.

"Peki neden sana sürekli çapkın muamelesi yapılıyor. Çok mu daldan dalasın?"

"Hayatımda sadece bir kere aşık oldum ancak her gördüğünü aşk sanan aptal bir kalbim vardır o nedenle."

"Bu kez gerçek aşkı buldun yani öyle mi?"

Çınar hafifçe öksürünce Şimal rahatsız olduğunu düşünüp devam etti.

"Ah Çınar üzgünüm cevap vermek zorunda değilsin boşver."

"Yok estağfurullah efendim. Bu kez doğru kızı bulduğumu düşünüyorum. Sizden bir ricam olacaktı aslında."

Şimal yerinde dikleşip öne doğru bakmaya başladı.

"Tabi yardımcı olabileceksem eğer."

"Birazdan görüşmeye gelecekler arasında oda var ve bu işe gerçekten ihtiyaç duyuyor sizden torpil istemiyorum tabiki Asrın için en doğru kişiyi seçmelisiniz ama eğer siz onay verirseniz Yekta abim karşı çıkmayacaktır."

Araba durunca etrafına bakıp şirketin otoparkında olduklarını görmüş oldu. Gülümseyip indi Çınar inmeyince dönüp baktı.

" Benim insan kaynaklarına geçmem lazım siz çıkın efendim biliyorsunuz zaten 12.kat."

Şimal asansöre doğru yürüyüp bindi boştu yukarıya doğru çıkarken 5.katta duran asansöre bir kız bindi başıyla selam verip elini düğmelere atarken 12 düğmesine bakıp tekrar gülümsedi.

" Aynı kata çıkıyormuşuz. Siz ne için gelmiştiniz sizi daha önce görmedim."

"Yekta ile görüşmek için gelmiştim ben."

"Ah sakın Yekta bey diyeceksin bak bu konuda dikkatli ol bugün baya gelen oldu dadı alacaklarmış sende onlardan birisin anlaşılan."

"Şey aslında ben..."

"Bak tatlım ben Ece yönetim katında stajyerim geleli bir hafta oldu ama burada işler çok karmaşık Yekta bey için evli dediler ama Şafak hanımın ona olan ilgisi tüm şirketin dilinde. Kim bilir nasıl saf bir kızla evlendi ki kızın dünyadan haberi yok. Hayır bir de dadı alacaklarmış karısı ne güne duruyor bir damlacık çocuğa o baksaymış değil mi ama Şafak hanım dişlidir istediğini alır yani acıdım şimdi evdeki kadına taş gibi adamla evli ama kıymetini bilmiyorsa demek. "

Kız sanki nefes almadan konuşuyordu Şimal ağzını bile açamadan duydukları ile damarlarının dahi kasıldığını hissetti. Asansör durunca ilk gördüğü kişi asistan ile konuşan Demir oldu.

" Şimal bende Gamze'ye seni karşılamasını söylüyordum Ece ilgilenmiş seninle anlaşılan."

Yanındaki genç kız gözlerini kocaman açıp şaşkınlıkla Şimal'e baktı. Dakikalardır dedikodusunu yaptığı patronunun karısı Şimal Acar bu kız mıydı yani. İşte şimdi bitmişti kesin kovulacaktı.

" Şey ben gerçekten çok özür diliyorum efendim bilmiyordum gerçekten üzgünüm."

Demir özğrlerini sıralayan kız ile Şimal'e bakıp sordu.

"Bir sorun mu var Şimal?"

"Yok asansöre binerken çarpıştık Ece hanımla da onu diyor sanırım beni dadı adaylarından biri sandı iş ile ilgili tavsiyelerde bulundu da. Teşekkür ederim Ece hanım bakıcımıza sizin tavsiyelerinizi ileteceğim."

Ne diyebilirdi ki kıza haklıydı. Şafak denen kadın heryerden çıkmasa olmazdı zaten. Bu işi daha sonra çözmeyi aklına yazıp başını sağa sola salladı.

" Yekta nerede? "

" Büyük bir ihaleye giriyoruz onunla ilgili hukuk departmanı ve muhasebe müdürleriyle toplantıda birazdan çıkarlar odasına geçelim istersen."

Başını sallayıp yürürken yan taraftaki camdan gördü onu. Masaya oturmuştu onu dinleyenlere elindeki dosyaya bakıp bir şeyler anlatıyor ara ara söylenenleri dinleyip gülümsüyordu.

Yeşim hemen karşısında otururken yan tarafında Şafak hayran gözlerle ona bakıyordu. Bakmasın istedi değil elleri gözleri dahi ona değmesin istedi. Ve işte o anda Yekta oturduğu yerden kalkıp bakışlarını sanki hissetmiş gibi mavilere çevirdi gülümsedi ve bir şeyler söyleyip odadan çıkarak yanına geldi.

"Gelmişsin odaya geçseydiniz ya neden ayakta kaldın?"

"Şimdi gelmiştim zaten."

Odadan çıkan Yeşim gelip sarılırken Şafak hemen Yekta'nın yanında durup başıyla selam verdi.

"Şimal hoşgeldin ev dışında bir yer görmek iyi gelmiştir sana. Beğendin mi peki baya zengin oldun sonuçta? "

"Evden çıkıp bir yerlere gitmek yada gitmemek benim tercihim ama sen burada maaşlı bir çalışanın sonuçta haklısın hergün evinden çıkıp gelmen gerekir."

Yeşim gülerek Şafak'a bakarken kadın sinirle dönüp topuklarını yere vura vura odasına yürüdü. Yeşim hemen kızın kulağına eğilip neşeyle fısıldadı.

" Şimal sen varya az önce ateş ettin kızım. Neyse görüşürüz. "

Deyip Şafak'ın arkasından yürüdü. Odaya girip oturdular Yekta bir şey içip içmeyeceğini sorarken Şimal daha önce dikkat etmediği ayrıntılara bakıyordu. Siyah ve grinin hakim olduğu bir odası vardı. Masası odadaki tek renkli şey olarak değişik bir mavi renge sahipti. Üstünde 4 tane çerçeve vardı kimin fotoğrafları olduğunu deli gibi merak ediyordu ama bakamazdı. Kapı çalınıp az önce adının Gamze olduğunu öğrendiği asistan girdi.

"Yekta bey adayların hepsi geldi alalım mı sırayla?"

Sırayla kızlar içeri girmeye başladı hepsi sanki bir manken edasıyla geliyor ve karşılarına oturuyorlardı. Şimal göz ucuyla Yekta'ya baktığında bakışlarının aday dosyalarında olduğunu görüp derin bir nefes aldı. Kızlara tek bakmıştı ya tek kelime Türkçe bilmeyen Rus kızlar geliyordu yada daha önce hiç çocuk bakmamış yeni yetme kızlar. Hatta gelenlerin bir çoğu da sırf Acar adı için gelmişti. Sonunda kapı açılıp içeriye giren kız ile şöyle bir baktı Şimal kız saygıyla selam verip tam karşısına oturdu.

"Evet seni tanıyalım biraz kendinden bahset."

"Adım İlayda Arslan 24 yaşındayım çocuk gelişimi bölüm birincisi olarak mezun oldum."

Bu oydu demek Çınar'ın aklını başından alan turuncu saçlı kız. Güzeldi ama güzelliğinin dışında garip bir havası vardı. Yekta ona sorular sordukça o sadece Şimal'e bakıp cevap veriyordu. O kadar dalmıştı ki Şimal kızı incelemeye kendisine seslenen adamı duymamıştı taki kokuna dokunana kadar.

"Şimal sana soruyorum sen ne diyorsun gelenler arasında en iyi niteliklere İlayda hanım sahip bence."

"Daha önce hiç çocuk baktınız mı?"

Gelen soru ile bal gözlerini dikti genç kız mavilere çünkü ses tonu şüpheyi barındırıyordu. Anlamış gibiydi ama bu imkansızdı.

"Yeğenlerime ben bakıp ilk okula kadar büyüttüm efendim üstelik onlar ikizdi küçük beyin beni zorlayacağını düşünmüyorum."

Şimal hafifçe gülümsedi.

"Hayırlı olsun diyebiliriz o halde umarım güzel bir süreç geçiririz birlikte ne zaman başlarsınız."

Yekta'nın sorusuna eşyalarını alıp hemen gelebileceğini söyleyerek cevap verdi. Kız yavaşça el sıkışıp çıkarken Şimal arkasından bakıyordu bişey vardı sanki garip birşey.

" Şimal iyi misin sen? "

" İyiyim bişey yok çok tatlı bir kız değil mi? "

" Çınar boşa aşık olmamış desene sen bile beğendiysen."

İkisi de gülümsemiş ve gelen kahveleri içmeye koyulmuşlardı. Bir saat sonra Şimal ayaklanıp eve geçerken Yekta yanında Demir ile birlikte hesap sormaya gidiyordu. Deponun kapısından geçerken korumalara durumunu sorup içeri adımladı. Oradaydı işte o yerdeki yatakta öylece yatıyordu. Yekta biraz daha yaklaşınca işaret vermiş ve koruma bir kova suyu başından aşağıya boca etmişti. Sıçrayarak kalktı ayağa karşısında gördüğü kişi ile dikleşti.

"Yekta anlaşmamızda bu yoktu bırak artık beni."

"Anlaşmamızda ona dokunabileceğin yada onu aşağılayabileceğin de yoktu Mehmet!"

"Ne istiyorsun benden bir aydır kapattın beni bu deliğe."

"Sen hala nefes alabildiğine dua et istersen şimdi soruma cevap vereceksin."

"Ne bilmek istiyorsun?"

"Şimal'in annesi nerede?"

"Nerden çıktı şimdi bu kendisi yıllardır öğrenemeyince biricik kocasından yardım mı istedi yani?"

Yekta sesine dahi tahammül edemezken yanına yaklaşıp yakasından tuttu.

"Bana sorumu tekrarlatma Mehmet sen zararlı çıkarsın!"

Adam alayla gülerken birden bir ses yankılandı yarı boş depoda ve bacağında hissettiği sızı ile yere kapaklandı kanıyordu. Vurulmuştu bu manyak adama önce kolunu kırmış şimdi ise bacağından vurmuştu.

" Ne ne  yapıyorsun sen... "

" Nerede dedim! "

" Bilmiyorum lanet olası nerede olduğunu bende bilmiyorum."

Yekta yaralı bacağının üstüne basıp tekrar yakasından tutup çekti adamı.

"Nasıl bilmezsin lan nasıl?"

"O olay olduğunda can havliyle Şimal'i alıp kaçtım geri döndüğümde yoktu kim niye aldı bilmiyorum bile."

"Yalan söylüyorsun!"

"Neden yalan söyleyeyim sana canıma susamadım daha."

"Yıllarca bir yalan ile mi oradan oraya sürükledin kızı yani kendi öz kızına nasıl ulan nasıl bu kadar kötü olur bir insan?"

Mehmet canı acısada doğrulup ayağa kalktı pis sırıtışı yüzüne yerleşmişti sesi kısık ama adresi belliydi. Doğruca Yekta'nın kara gözlerine bakıp konuştu.

" Baban gibisin Yekta doğru yaptığını sanan ancak yanlışın ta kendisi. "

" Ne saçmalıyorsun sen, babamla ne alakası var?"

"Kimse göründüğü kadar masum değildir Acar babanda değildi sende değilsin!"

Sonrası yoktu adam acıyla yere yığılıp kalmıştı. Bunlar depoda yaşanırken ise evde yeni dadı adayı bekleniyordu. Çınar kapıda karşılayıp içeriye kadar eşlik etmişti gönlünü titreten kıza. Şimal ve Asrın ortalarda görünmüyordu Kumru hanım ve Sera onu önce evde kısa bir tura çıkarmış ardından kalacağı odaya yerleştirmişti.

İlayda Arslan

İlayda şöyle bir etrafa bakıp çalan telefonu ile yönünü yatağın üstüne bıraktığı çantasına yöneltti.

"İlayda sana beni ara demiştim değil mi?"

"Daha yeni kuzen arayacaktım zaten."

"Gördün mü onu?"

"Fotoğraflarından daha güzel!"

"Az kaldı İlayda nefesi kadar yakın olmalısın ona sakın unutma nefesi kadar yakın!"

"Beni öyle bir şeye bulaştırdın ki haberin bile yok değil mi?"

"Çok az kaldı İlayda sadece bir ay sonra oradayım."

"Şimal beni sevmedi bakışlarından bile belli oluyor bu."

"O zaman sevmesini sana güvenmesini sağla. Ve ilk fırsatta o odaya girmeye çalış! "

"O kadar kolay olmayacak ama!"

"Sen kiminle konuşuyorsun öyle?"

İlayda hızla kapattığı telefonu elinde sıkarken karşısında mavi gözler görüp içinden lanet okudu duymuş muydu? Bu kez kesin öldürecekti K.Z. onu.

Şimal ise elinden tuttuğu çocuğa bakıp tekrar genç kıza çevirdi bakışlarını ne oluyordu burada?

Uzun bir aradan sonra tekrar döndük umarım seveceğiniz bir bölüm olmuştur.
Tekrar görüşene dek sevgiyle kalın ❤️

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

318K 13.8K 29
Kan! kaç bedel ödetir. Babasını öldüren adamın kızı ile evlenmişti Ferzan. Yüreğini yakan sevda sızını baba acısı bastırmıştı. Süveydanın sırtına yük...
225K 19.3K 37
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
146K 14.2K 41
Kerem Aktürkoğlu & Kumsal Yıldız
30K 1.5K 13
Tüp bebek merkezinde tüplerin karışması sonucu kocası yerine hiç tanımadığı bir adamdan hamile kalmıştı Mahru. #1İhanet/24.5.2024 #1Mahru/24.5.2024 #...