Krizantem(Wattys 2019)

By _-Cansukaya_-

126K 4.4K 1.6K

"Sen benden herşeyimi çaldın. Önce arkadaşımı sonra sevdiğimi . Ben senin kardeşini seviyorum. Benden uzak du... More

1.Bölüm
Karakterler
2.Bölüm
Duyuru!!!
3.Bölüm
Duyuru!!!
4.BÖLÜM
5.Bölüm
6.Bölüm
Karakterler
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
DUYURU
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
Duyuru
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.BÖLÜM
23.Bölüm
KARAKTERLER
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
YENİ BÖLÜM DEĞİL
26. Bölüm
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
Kapak
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.Bölüm
33.Bölüm
Kapak Değişimi
34.BÖLÜM
34.Bölüm(Alıntı)
35.BÖLÜM
35. BÖLÜM SPOİ
DUYURU!!!
37.Bölüm
38.BÖLÜM
Duyuru!
39.BÖLÜM
40. Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
Duyuru

36.BÖLÜM(YILBAŞINA ÖZEL🎄🎉)

1.3K 62 37
By _-Cansukaya_-

Medyada Cihan

Gözlerimi bin bir zorlukla açarken hâlâ dün yaşadıklarım aklımdaydı. Kalbime pelesenk olmuş özlemim arada kalbimi sızlatsa da iyiydim. İyi olmak zorundaydım.

Beni sımsıkı saran Akın'ın sert ve  aşık olduğum çehresini seyrederken huzuru bulmuştum. Ellerim yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarında gezinirken kalbim ilk günki gibi ağzımda atıyordu. Düz kirpikleri güzel gözlerini saklayan bir cennetin anahtarı gibiydi benim için.

Ellerim hâlâ yanaklarında gezerken gözlerini açan Akın gamzesini göstererek gülümsedi bana. Bir gözü açık bir gözü yarı kapanık uykusunu alamadığı her halinden belliydi.

Giydiğim saten siyah geceleğin ince ipi omuzlarımdan aşağı inmiş neredeyse göğüslerim açılacaktı. Gözlerinin ışıldadığını görmüştüm. Bir hamlede beni altına alan Akın'a "Ne yapıyorsun?" dedim gülerek kızarken.

Başını çoktan boynuma gömen Akın, önce kokumu içine çekmiş sonra ıslak öpücüklerini boynumdan göğüslerime kadar yolculuğa çıkarmıştı.

Başım dönüyor ve daha fazlasını istiyordum. İnlemem hoşuna gitmiş olacak ki kalçamı sıktıktan sonra gülerek dudaklarımı keşfe çıkmıştı. Bana böyle her dokunduğunda ilk günki gibi eriyordum.

İkimizde kendimizden geçmiştik. Bu büyülü anı bozan Umut'un ağlama sesiydi. Akın hâlâ boynumu öpüyor, ısırıyor ve beni farklı alemlere götürüyordu ama ses gittikçe daha çok yaklaşıyordu.

"Akın." Sesim çok şehvetli çıkmıştı.
"Çok güzelsin bebeğim."
"Umut ağlıyor."

Beni umursamışa benzemiyordu.

"Zeynep sultan ilgilenir." dedi dudakları bedenimde hunharca dolaşırken. Bu ânın bozulmasını istemiyordum ama kapı çalıyor ve Akın beni bir türlü bırakamıyordu.

Onu itmeye çalışmamla her iki elimi de başımın üstünde birleştirdi.

"Sabit dur." diye hırladı resmen.
"Kapı çalıyor."

Oflayarak üzerimden kalkan Akın'a hak veriyordum.

Siyah tişörtünü giydi, bana arzuyla baktıktan sonra istemeye istemeye kapıyı açtı.

Kapıyı aralık yapmıştı bu yüzden ben gözükmüyordum. Bundan istifade üzerimi de düzeltip yataktan çıktım. Çıplak ayaklarım parkeyle buluşunca ilk defa üşümediğimi fark ettim. Aksine burası çok sıcaktı. Akın'la az önce yaşadıklarımız sayesinde bana ateş basmıştı. Yüzümün kızardığına adım gibi emindim.

Çabuçak banyoya girdim ve kızarmış yüzüme baktım. Boynum Akın yüzünden kıpkırmızıydı ve birazdan moraracağını biliyordum. Yaşadıklarımız aklıma gelince elim istemsizce dudaklarıma gitti ve yüzüme yerleşen mutluluk kendini bariz bir şekilde belli etti.

İşlerimi hemen halledip banyodan çıktım ve boynumdaki morlukları kapatacak kıyafetlerimi giydikten sonra kapıya doğru yaklaştım.

Akın ve kucağında Umut'u pışpışlayan Zeynep abla hâlâ kapıdaydılar.
"Bu canavar yine neden rahat durmuyor, Zeynep abla?" şakayla karışık söylediği bu sözler gülmeme sebep oldu.

Akın Umut'u kucağına alırken "Annesini istiyor bu huysuz adam. Kalktığından beri anne anne deyip ağlıyor. Susturamayınca mecburen sizi uyandırdım oğlum kusura bakma." diye açıklama yapan Zeynep abla mahcup bir şekilde Akın'a bakıyordu.

"Yok abla ne kusuru? Bu koca adam sol tarafından kalkmış bugün." derken bu seferde Umut'u ben kucağıma aldım.

Tek kaşını havaya kaldıran Akın hunzurca gülümsedi. Dudaklarını yalayan Akın beni utandırmaktan zevk aldığını belli edercesine bana baktı ve yanağımdan öptü.

"Ben kahvaltıyı hazırladım oğlum."

Bakışlarını benden ayıran Akın Zeynep Abla'ya "Tamam biz birazdan geliriz." dedikten sonra beni çekip içeri soktuktan sonra kapıyı kapattı.

"Deli misin? Kapıyı kadının suratına kapattın."
"Deliyim hemde sana." koyulaşan gözleri ve fısıltıyla kulağıma söylediği bu sözler az önce yaşadıklarımızın devamını istediğini belirtiyordu.

"Umut burda." dedim kendimi ondan uzaklaştırırken.
"Olsun."dedi.
 
Umut'u kucağımdan alıp ağır adımlarla yatağa doğru yürüdü. Dikkatlice Umut'u yatağa yatırdı ve yanıma geldi. Onu gülümseyerek izliyordum.

Bir tutam saçımı kokladıktan sonra yanağımı öptü.

"Akın." dedim kendimden geçerken. Beni benden alan bir ses tonuyla
"Elvan." dedi.

"Seni istiyorum."

Elini göbeğime götürüp yavaşça okşadı.

"Senden, bizden bir parça istiyorum."

Yutkundum. Bizden bir parça. Akın'la benim bir bebeğim. Bunları düşünmek bile beni heyecanlandırmıştı. Buna hazır mıydım, bilmiyordum ama onu mutlu etmek istiyordum.

İki elimi yanaklarına götürüp yüzünü kendime çektim. Önce dudaklarından hafifçe öptüm ve gülümseyerek " Ben de istiyorum." dedim.

Çocuk yapmak istemiyordum. Benim gibi anne babasız kalmasını istemiyordum. Ya da Umut gibi annesiz. Ama bu kaderdi ve kaderin önüne geçemezdim. Düşüncelerimi Akın anlayışla karşılamış olsa da hep bir bebek özlemi çektiğini biliyordum. Bunu bana söylemesede hissediyordum.

Beni kucağına alıp başımı döndürmeyecek şekilde ayaklarımı yerden kesen Akın mutluluktan beni öpücüklere boğuyordu.

***

Aşağıya indiğimizde Cihan'ı kahvaltı masasısında görmek sinirimi bozsada Akın içim sesimi etmeyecektim.

Her zamanki gibi siyah giyinmişti.  Bugün önüne doğru taradığı saçları ,giydiği siyah bol tişörtü ve gümüş kolyesiyle her kızın hayalindeki gibi erkekti. Koluna yeni bir dövme yaptırmıştı. Yazı olduğu için dikkatli baksamda ne yazdığını göremedim.

Onu dikkatlice süzdüğümü görünce gülümsedi ama bilmiyordu ki içimdeki nefret asla soğumayacaktı. Ona bakınca ölümü görüyordum. Hayatımı sonbahara çeviren bir katildi benim için.

"Abi hoşgeldin." diyen Akın'ın eli hâlâ belimdeydi.
Önce Akın'a sonrada belimdeki eline bakan Cihan yerinde huzursuzca kıpırdadı.

"Hoşbuldum." dedi. Sesindeki siniri hissediyordum.

Önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına yerleştirdikten sonra masaya oturdum.

"Oğlum nerde?" diyen Cihan'ın gözleri üzerimdeydi.

"Kahvaltısını bizden önce yapıyor. Şu an yukarıda Zeynep Ablayla oyun oynuyorlar. " Ona açıklama yapmasını istemiyordum ama elimden bir şey gelmiyordu. Akın sevgili abisinin(!) neler yaptığını bilmiyordu.

Çalan telefonuyla yanımızdan ayrılan Akın'ın gitmesini istemesemde buna engel olamazdım.

"Benimle konuşmayacak mısın?"
"..."

Sanki hiçbir şey olmamış gibi benimle sohbet etme çabası sinirlerimi bozuyordu. Çatalı sertçe tabağıma attım. Sinirden dişlerimi sıkıyordum.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Benim aksime oldukça Sakin gözüken Cihan gözlerimin içine bakıyordu.

"Her şey açık değil mi Elvan? Oğlumu, seni, hayallerimi istiyorum."
"Ben kardeşinle evliyim bunu unutuyorsun. " dişlerimin arasından onu dövercesine çıkan kelimeler onu etkilemişe benzemiyordu.

"Hiçbir şey bilmiyorsun güzelim. Çok safsın. Akın'ı seviyorum.  O benim her şeyim onun için her şeyi yaparım. Eğer seni ilk o sevseydi inan senden vazgeçebilirdim. Ama olmaz. Akın kardeşim gibi ama kardeşim değil."

Duyduğum son kelime kulaklarımda uğulduyordu. Bunu bu kadar basit bir şekilde söylemesi beni güldürmüştü.

"Yalan söylüyorsun." dedim. Sesim oldukça güçsüz çıkmıştı.

Elinde telefonuyla merdivenlerinden inen Akın susmamıza neden oldu.

Eğer Cihan doğru söylüyorsa - ki doğru olduğunu düşünmüyordum- Akın bu duruma çok üzülecekti. Belki de bu sırrı ondan sakladıkları için hepsine düşman olacaktı. Ondan da önemlisi gerçek anne ve babası kimdi ?

"Hayatım merkezden çağırıyorlar, gitmem gerek. Umut'un aşısı için hastaneye gidecektik biliyorum ama gitmek zorundayım. İstersen abimle hastaneye gidin, abim de Umut'la vakit geçirmiş olur."

Akın'ın son sözleri Cihan'ın gözlerinin parlamasına neden oldu.

"Hayır. Gerek yok kendim giderim."

Onunla aynı ortamda bulunmak bile bana zor gelirken nasıl beraber hastaneye giderdik?

"İyi fikir aslında. Bugünümü oğluma ayırmayı düşünüyordum zaten."

Arsızca gülümsemesi ve bana her şeyi anlatan bakışları sinirimi her zamanki gibi geriyordu.
Onsuz ne kadar da mutluydum. Ve o sanki huzurumu bozmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu.

***

Cihan'ın zorlamasıyla Umut'u alıp hastaneye gittik. Yol boyu ona Akın'ın gerçek anne ve babasının kim olduğunu sorsam da zamanı gelince gerçeği ortaya çıkaracağını söylüyordu.

Arabadan iner inmez elini belime götürdü. Bu hareketine sert tepkim sayesinde bu fikrinden vazgeçse de her zamanki tehditlerini savurdu ve sinirini derinliklerine gömüp bana gülümsedi.

"Hoşgeldiniz Elvan Hanım."

Bana gülümseyen sekrete aynı şekilde gülümsedim ve "Hoşbuldum." dedim.

Giydiği beyaz gömleğin ilk iki düğmesini açmış oldukça davetkar görünüyordu. Kırmızı ruju ve sarı saçları ona kadınsı bir hava vermişti ve oldukça güzel bir kızdı. Bakışları Cihan'a kayınca bir müddet orada takılı kaldı. Ardından bana döndü ve
"Tunç Bey bugün yoklar efendim. Sizi Gökhan Bey'e yönlendireceğim." dedi.

"Tunç bugüne randevu verdi ama?"
"Annesi rahatsızlandığı için apar topar İngiltere'ye gitti Elvan Hanım."
"Geçmiş olsun. Önemli bir şeyi yoktur umarım."
"Hayır." diyen sekreterin gözleri hâlâ Cihan'ın üzerindeydi.

Bu duruma sevinmiştim ve Cihan'a baktım. Bir umut onunda bakışlarının bu güzel kızda olduğunu düşündüm ama yanılmıştım. Cihan bana bakıyordu. Ona baktığımı görünce yutkundu ve oyalanmamak için gidelim dedim.

"İnsanların yanında bana öyle bakma."
Bana döndü ve
"Nasıl bakıyorum ki?" dedi.
"Böyle işte. Ben evliyim unutma."
"Şu sikik kelimeyi ikide bir kullanma. Benim olacağın gün bu kelimeyi dünya aleme ben duyuracağım zaten." dişlerinin arasından tısladığı bu cümleler ürkmeme neden oldu.

Sürekli onun olacağımı söylüyordu ve bunun olabileceği fikri beni hem korkutuyor hem de midemin bulanmasına neden oluyordu. Onun olmak, bu dünya da yaşadığım en korkunç olay olurdu.

Onu umursamamaya çalıştım ve doktor Gökhan Bey'in kapısını çaldım.
İçeriden gür bir sesle "Gir." kelimesini duyunca kapıyı usulca açtım.

Kırk elli yaşlarındaki saçları neredeyse aklaşmış , gözlüklü doktor bize gülümseyerek oturmamız için önündeki koltuğu gösterdi.

"Aşı yapacağımız yakışıklı bu olmalı." dedi Umut'u kucağına alırken.

"Çok şanslısınız eşiniz çocuğunuza çok iyi bakıyor maşallah ne kadar da yapılı bir çocuk."

Doktorun söylediği şeylerden sonra Cihan gülümsemiş bende hemen durumu izah etmek için öne atılmıştım.

"Eşim değil."

Kısa ve net bu iki kelimeden sonra Cihan'ın dişlerini sıktığını çukurlaşan yanaklarından anlayabiliyordum. Boynunu kütlettikten sonra bana sinirle baktı.

"Affedersiniz." diyen doktor patavatsızlık yaptığını düşünüp işine geri döndü.

Umut çok ağlasa da Cihan'ın kucağında ağlamanın da verdiği yorgunlukla hemen uyuyakaldı.
Arabaya biner bilinmez Cihan kolumu sıkıp
"Kendinden bu kadar emin olman beni çıldırtıyor!" dedi. Sesi oldukça yüksek çıkmıştı.

"Bağırma çocuğu uyandıracaksın." dedim kolumu onun pençelerinden kurtarmaya çalışırken.

"Bağırtma o zaman. Abuk sabuk bir duruma düşürdün lan beni. Seni sevdiğimi bile bile Akın'la evlendin. Sürekli beni suçladın. Beni o uçurumdan aşağı attın yetmedi bir daha bir daha öldürüyorsun."

"Yeter. Sen beni saplantı haline getirmişsin. Sen adi herifin tekisin. Öyle olmas-"

"Kes sesini!" bu sefer iki kolumu da tutup beni kendine çekti.

"Bana bak! Bana bak Elvan!"

Korkuyla irkildim. İlk defa güçsüz olduğumu bu denli belli ettim. İlk defa karşısında bu denli zayıf olduğumu hisettim. Düştüğüm duruma lanet edip nefretle baktım beni defalarca boğan maviliklerine.

"Söylediklerimi hafife alma. Sadece bekle."

Bana biraz daha yaklaşıp kulağıma eğildi ve fısıltıyla şu sözleri söyledi.

"Benim olacaksın."

BÖLÜM SONU!!!

Uzun bir bölüm oldu. Yoruldum ama sizin için değer.

Cihan'la Akın kardeş değiller.
Sizce bu gerçek mi?

Gerçekse Akın'ın gerçek anne ve babası kim?

Cihan sizce ne planlıyor?

Bol bol yorum bekliyorum.

Yeni yıl hakkında iyi dileklerde bulunmayacağım çünkü her sene aynı şeyleri söylüyoruz ve her sene birbirinden kötü oluyor. Her sene kadınlar ölüyor, her sene hayvanlara eziyet ediliyor, her sene güçlü zayıfı eziyor, her sene doğa biraz daha yok oluyor. Kendimize bir nebze çekidüzen verirsek, zihniyetimizi değiştirirsek eğer dünya daha yaşanılır bir hale gelir. Tabiki de sadece kötü bir yıl geçirmiyoruz ama yılların bizden aldıkları fazla. Bunu yapan insanlarsa eğer dönüp kendimize bakmalıyız.

İçimizdeki şeytanı yenelim. Unutmayalım biz değişirsek dünya değişir.

Kendinize iyi  bakın. Sevdiklerinize iyi davranın. Mutlu olun mutlu edin. Sizi seviyorum 😘😘😪

Continue Reading

You'll Also Like

539K 18.9K 12
Doğum gününde ailesini kaybeden Almira Dolunay Soylu aylar sonra abisine gelen bir telefon çağrısıyla hastanede bebeklerin, nedeni belli olmayan bir...
126K 8.9K 89
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
1.6M 63.7K 54
"0549******: Umarım iş telefonumu meşgul etmen için geçerli bir sebebin vardır. (20.13) Afra: OHA! OHA! OHA! (20.13) Afra: Koskoca Kuzey Taşoğlu bana...
1M 14.2K 36
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...