SERA

By LivaVeHilalzdemir

19.4K 5K 1.2K

Fantastik. Onun sırıtması hiç hoşuma gitmedi, silahı bana doğru çevirdi kafamı toparlayıp onun elindeki silah... More

Bölüm 1.Başlangıç.
Bölüm 2. Gerçeklerin Ağırlığı.
Bölüm 3. Bunalım.
Bölüm 4. Yeni başlangıçlar.
Bölüm 5.. Gerçekler.
Bölüm 6. Vurulma.
Bölüm 7. Hastanede saldırı.
Bölüm 8. Sayıklama
Bölüm 9. Çalışma odası.
Bölüm 10. Poyraz'ın siniri
Bölüm 11. Yakınlaşma.
Bölüm 12. Doğum günü
Bölüm 13. Okula dönüş.
Bölüm 14. Esin
Bölüm 15. Kavga
Bölüm 16. Sessiz
Bölüm 17. Kahvaltı.
Bölüm 18. Karanlık
Bölüm 19. Esin'i kurtarma
20. Bölüm Meral.
Bölüm 21. Gölge
Bölüm 22. Rüya
Bölüm 23. Eğitim.
Bölüm 24. Kum torbası ile mucadele
Bölüm 25. Alışveriş.
Bölüm 26. Kuaför.
Bölüm 27. İhanet
Bölüm 28. Esin hakkında gerçekler
Bölüm 29. Sevgilim.
Bölüm 30. Emrah'ın ihaneti.
Bölüm 31. ilk öpücük. değişecek...
Bölüm 32. değişecek
Bölüm 33. Bagletlerin başı belada
Bölüm 34. Büyük güller.
Bölüm. 35. Sahil.
Bölüm 36. Fotoğraf
Bölüm 37. Yelenler'in saldırısı.
Bölüm 39. FİNAL.
İkinci Seri..
2.Seri sizlerle..😍😍😍😍

Bölüm 38. Bagletlerin eve gelişi

420 109 4
By LivaVeHilalzdemir

Poyraz'ın endişesi çok saçmaydı, madem bu kadar güçlüydüm, madem bu bagletler ve yelenler benden korkuyor, ben neden kaçıyorum ki. Bunu Poyraz'a söylediğim de sıkıca sarılıp dudaklarımdan öptü ,o anda bütün hafızam silinmişti sanki, yarım saat önce olan herşeyi unutuştum.Onun öpücüğüne karşılık vererek bende Poyraz'ı öpmeye başladım.İkimizde birbirimizin belinden tutarak, vucuduna dokunuyorduk.
Yavaş adımlarla odaya girdik..Bu esnada hiçbir şekilde dudaklarımız birbirinden ayrılmamıştı.

Odaya girdiğimizde siyah çarşafları olan yatağın üstüne yavaşça oturdum. Poyraz da üzerime eğilmiş durumdaydı ,hala öpüşüyorduk.Yavaş ve nazik bir şekilde tşortümü yukarıya doğru sıyırarak çıkarttı,sonrada kendi trşortünü hızlı bir şekilde çıkartarak üzerime eğildi. Onun öpüçükleri ile beraber kendimi yavaş yavaş yatağın serinliklerine bıraktım. Artık nazik öpücüğün yerini sert öpücük almıştı.Vücüdüm ateş gibi yanmaya başlamıştı.

Dudaklarından ayrılıp yavaş yavaş boynuma geldiğinde öleceğimi zannettim .Böyle bir heycanı hayatım boyunca hiçbir zaman yaşamamıştım. Fakat bir o kadar da korkuyordum. Elleri yavaşça göbeğimden göğüslerime dokunduğunda, ellerinden tutup buna engel oldum. Kendimi bunu hazır hissediyormuydum bilmiyorum. Poyraz yüzüme bakıp üzerimden kalkarak nefesini kontrol etmeye çalışıyordu.

" Özür dilerim ileriye gitmemem gerekiyordu kusura bakma."

" Ben sadece."

"Açıklama yapmana gerek yok. Seni seviyorum, "diyerek hışımla yanımdan uzaklaştı .Yerdeki duran tşörtünü alarak odadan hızlı adımlarla çıktı. Az önce ne olmuştu öyle, ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Yerde duran tişörtümü alıp üzerime yavaşça geçirdim. Pencereden dışarı baktığımda duvarları yumruklayarak "kahretsin" dediğini duyabiliyordum.

Odanın dışına çıkıp, dış kapıya ulaşıp kapıyı açtığımda etrafına baktım. Poyraz etrafta görünmüyordu. Tıkırtı sesleri geldiğinde sesleri takip ettim. Küçük bir mutfakla yaşlı adam yemek yapmak için tencereleri çıkarıyordu. Boğazımı temizliyormuş gibi yaparak ses çıkardım ve buna ihtiyacımız olmadığını söylediğimde, adam mutfaktan çıkıp dış kapıya doğru yöneldi.

" Bak kızım buraya neden geldiniz bilmiyorum ama kendine dikkat et."

Hiçbir şey söylemedim. Çantasını alıp evden uzaklaştı. Yanlız kaldığımda korkunç düşünceler, tamamen beni ele geçirmeye başlamıştı. Bizi bulduklarında ne olacaktı? Bana ne yapacaklardı.? Bir insanı öldürmek bu kadar kolay mıydı?

Bu sorular kafamda dönerken gözüme takılan kitaplığı fark ettim. Çok fazla kitap vardı. Bu küçücük evi fazla kitap yerleştirilmişti. Kitaplardan dikkatimi çeken ise Bagletler ve onların hayatı. Buna benzer birçok kitap bulunuyordu, hepsi de birbirinden ilginç kapak resimlerİne sahipti.

O anda gözümün önüne Aysa'nın gösterdiği video ve resimler aklıma geldi. Bagletlerin gerçekten başı beladaydı ve onlara yardım edecek hiç kimse yoktu tek güvendikleri kişi bendim hiçbir gücü olmayan kendinden bile emin olamayan ben.
.

Kalın kitap gözüme takıldı. İki sayfa okumuştum, içeriği tam olarak ölümden sonraki yaşamı anlatmasıydı. O an anahtarla kapının açıldığını duyduğumda Poyraz'ın içeriye girdiğini anlamıştım. Neredeyse bir saattir ortalıklarda yoktu. Hemen yatağa uzanıp romanı okuyormuş gibi yaptım.
Tam da tahmin ettiğim gibi Poyraz odaya kapıyı tıklayarak girdi, hiç ilgelenmeden romana bakmaya devam ettim.

"Sera bir süre burada kalacağız,"cevap vermedim romandan bir sayfa çevirdim.

"Merak etme sadece bir hafta sonra buradan gideceğiz, başka bir ülkeye. "

gitmekten mi bahsetmişti bu şimdi  asla, buradan gitmeyeceğim tekrar bir sayfa daha çevirdim.

"Orada bir sene kalabiliriz Sera, ona göre hazırlık yapıcam sevgilim.. İhtiyaçlarını yaz sende sonra eksiğimiz var demeni istemem. "

Poyraz'ı duymuyormuş gibi romandan bir sayfa daha çevirdim ki, Poyraz kitabı elimden hızlıca aldı. Hiç tepki vermeden ellerimi bacaklarının arasına aldım ,yataktan ayağımı sarkıtarak ilgilenmeyerek halının desenlerine baktım.

"Bu arada aşkım "

bana aşkım dediğinde kafamı kaldırıp Poyraz'a baktım. Daha alışamamıştım bu kelimeye.

"Seni korumak için elimden geleni yapıcağıma söz veriyorum. "

diz çöküp ellerimi tuttu.

"Benim sevgilim, sana birşey olursa ben nasıl yaşayarım."

ellerini yüzüme sıvazladı.

Ayağa kalktım

"Ben bu savaşta yer almak istiyorum. "dedim. Bunu gerçekten çok istiyordum hemde herşeyden çok.

"Ölümlülere yardım etmem gerek Poyraz. Videoları izledim çok acımasızcaydı."

Poyraz şaşkın bir şekilde bana bakarken, devam ettim.

"Kendilerini nasıl savunacaklar, silahla mı, bombayla mı? Hadi yaptılar, sonra ne olacak peki ,sizden nasıl korunacaklar. Bir haretinizle onca bagleti yok edebilirsiniz, bu kadar güçlüyken nasıl kazanacaklar".

Bu cümleden sonra Poyraz arkamdan sarılıp.

"Buna izin vermem Sera , savaş başlamadan seni buralardan götürmem gerek. "

Poyraz'ın ellerini çekerek.

"Neden bir faydam varken uzaklaşmalıyım Poyraz."

"Sen kafayı yedin herhalde , seni öldürürler, bide bu söylediklerini duysalar Sera, aklından geçeni sil hemen. "

"Hayır Poyraz , ben savaşıcağım ne pahasına olursa olsun. "

konuşurken sesler geliyordu, içeriye girmeye çalışan birileri .

"Nerede, sadece konuşmak istiyoruz."dediğini duydum .Odadan çıkıp salona gittim. Poyraz bana ne kadar engel olmaya çalışsada beş tane adam önümde eğilip selam verdiler .

Bu adamları ilk defa görmüştüm.

"Efendim bize yardım edeceksiniz demi?"

Poyraz kolumdan çekip, kendine çevirdi.

"Sakın Sera onları dinleme."

Çok sinirli görünüyordu, Poyraz'a aldırmadan.

"Siz derken."dedim

"Anneniz de bir baglet efendim ne kadar çaresiziz bilmiyorsunuz, her gün acı çekiyor, çocuklarımız ölüyor, Yelenlerle mücadele edemiyoruzsiz çok güçlüsünüz lütfen."

"Peki benden ne istiyorsunuz?Burayı nasıl buldunuz.?"

"Bize yardım etmelisiniz yoksa hiç şansımız yok, Harun Bey burada olduğunuzu söyledi. Bize yardım edebileceğinizi de"

Adamla göz göze gelmemizi sağladım.

"Bakın ben size yar.. "

Cümlemi tamamlamadan Poyraz sözümü keserek;

"Şimdi sizin canınızı bağışlıyorum. Eğer bu evden gitmezseniz son nefesimizi vermiş olursunuz."

Poyraz'ı durdurdum, çok sinirliydi sadece konuşmak istemişlerdi.

"Onların niyeti iyi değil, seni alıp savaşa sürüklemek istiyorlar, buna izin vermeyeceğim. Seni buradan alıp götürmek istiyorlar hangi hakla. Kim olduklarını zannediyorlar?"

Orta yaşlardaki adam Poyraz'ın omzundan tuttup kendisine doğru çevirdiği anda en sondaki genç adam elime küçük bir not kağıdı verdi ve saklamam için işaret yaptı.

" Bakın Sera'ya ihtiyacımız var. O olmazsa eğer bir çok kişi ölecek. Bunu istemiyorsunuz değil mi?"

"Defolun gidin dedim. Size canınızı bağışlıyorum dedim. Hala ikna etmeye çalışıyorsunuz."

Kolumdan tutup beni odaya götürdü. Sonra da kendisi hızlıca çıkıp kapıyı arkadan kitledi.

" Poyraz ne yapıyorsun bırak beni."

Evde sessizlik hakim olduğunda yatağa oturup elimdeki küçük nota baktım notta.

" Sera Hanım sizin bize yardım etmenize izin vermeyeceğini biliyorduk. Bu yüzden sizi ilerleyen saatlerde birkaç kilometre uzakta bekliyor olacağız. Lütfen bize yardım edin. Ölümsüzler, ölümlüleri yok etmek üzere."yazıyordu.  İçeriden ses çıkmayınca kapıya vurdum.

" Poyraz aç kapıyı ne yaptığını zannediyorsun. - Duyuyor musun beni? - Onlarla gitmeyeceğim neden böyle bir düşünceye kapıldın?"

Ses çıkmayınca devam ettim.

"Poyraz aç lütfen kapıyı, burada kendimi iyi hissetmiyorum. Lavaboya gitmem lazım anla işte."

Poyraz'ın kapının önüne geldiğini ayak seslerinden anlamıştım.

"Lütfen aç kapıyı."

"Sera tamam kapıyı açacağım ama bana bir söz vermeni istiyorum. Beni asla bırakmayacağına dair bir söz."

Böyle bir sözü veremem. Çünkü ölümsüzlerin yaptıklarına dur demem gerekiyorsa, buna yapmalıyım.

" Tamam söz seni bırakmayacağım."

kapının kilidi yavaşça açıldığında sıkıca bana sarıldı.

" Sera söz verdin."

" Söz seni bırakmayacağım."

Elinden tutup kanepeye oturtturdum.
Bir sürü ikimizde sessiz bir şekilde oturduk.

" Aç mısın?"

" Evet bir şeyler yesem iyi olur aslında."

" Mutfağa gidip beraber hazırlayalım istersen."

Ayağa kalktım, Poyraz'ın elini tutup mutfağa götürdüm. Dolabı açtığımda fazla birşey olmadığını fark ettim ama önemli değil karnımızı doyacak bir şeyler olsa yeter diye düşünüyorum. Dolapları karıştırıp makarnayı bulduğumda hazine bulmuş sevindim. Birkaç domates, soğan ve biber vardı. Güzel bir domatesli makarna yaptık beraber. Yüzüme her gülümsediğinde yüzüne dokunup öptüm ve gülümsedim.

Makarnayı afiyetle yedikten sonra olayları hiç konuşmadan, hiç düşünmüyormuş gibi yaparak televizyonun karşısına geçip rastgele bir film açtık. Uzun zamandır ayaktaydık ve gecenin yarısını geçmişti bile.

Poyraz'ın yavaş yavaş gözlerinin kapandığını fark ettiğimde onu öylece izliyordum. Çünkü çok özleyeceğim birisiydi. Son vaktimizi çok güzel değerlendirdik diye düşünüyorum. Onunla olmaktan mutluydum. Bana güzel şeyler yaşattı ama bagletleri yalnız bırakamam. Onların bana ihtiyaçları olduklarını biliyorum.

Poyraz uykuya daldığında, ayak ucumla yavaş bir şekilde halının üstünden giderek ses çıkarmamaya özen gösterip kapıyı açtım. Hafif bir gıcırdama oldu ama Poyraz sadece kımıldadı beni duymadı. Telefonumu almayı unuttuğum için içeriye tekrar döndüm. Komidinin üstündeki telefonumu alıp, tekrar yavaş adımlarla çıkış kapısına ulaştım.

Son bir kez Poyraz'a bakıp " Özür dilerim." diyerek evden çıkış yaptım. Bu bir macera değildi kesinlikle. Tamamen ölüm kalım savaşıydı. Ya ölecektim, yada gizli saklı yaşayıp hayatıma devam edecektim. Ben gizli saklı yaşamadan  hür irademle ölümlülerin yanında olmayı tercih ediyorum. Ucunda ölüm olsa bile. Dışarıya çıktığımda, biraz ilerledikten sonra, zifiri karanlıkta yanıp sönen farları fark ettiğinde, koşar adımlarla arabanın olduğu yere gittim.

2 tane beyaz büyük arabalar beni bekliyordu. Gördüklerinde arabadan çıkıp hafifçe önümde değildikten sonra kendilerini düzelttiler.

Orta yaşlardaki adam gülümseyerek;

"Teşekkür ederiz. Eğer siz olmazsanız kaybedeceğiz. Bir umudumuz var artık."diyerek  sol eliyle bana arabanın arka koltuğunu gösterdi. Arabanın arka koltuğuna oturduğumda buraya geldiğimiz kulübeye şöyle bir baktım. Poyraz uyandığında kesinlikle deliye dönecekti ve beni bulmak için elinden geleni yapacaktı.

"Özür dilerim sözümü tutmadığım için."

gözümden bir damla yaşı silerek arabanın penceresinden ormandan çıkışına kadar  öylece baktım. Bir çok soru sordular, çoğu kez konuşmak istediler. Fakat ben onlarla şu anda konuşmuyordum, her şeyi ölümlüler için yapmaya hazırım.

Continue Reading

You'll Also Like

218K 19.4K 57
Eleanor için kurt adam, vampir ve büyücülere inanmak kolaydı. Sonuçta o, anne ve babasının kurt adamlar ve vampirler tarafında öldürüldüğünü savunan...
1.6M 183K 55
Irmak, 14 Şubat'ın özel bir gün olduğuna inanır ve o gün bir randevuya çıkmanın nasıl bir şey olduğunu merak eder. Ama hiçbir zaman Sevgililer Günü'n...
35.3K 1.4K 23
Değişik bir 2.sezon hikayesi