Sahip|Yarı Texting

wannaholdyou tarafından

744K 34K 24.5K

Homofobikler giremez 🏳️‍🌈 Daha Fazla

•1
•2
•3
•4
•5
•6
•7
•8
•9
•10
•11
•12
•13
•14
•15
•16
•17
•18
•19
•20
•21
•22
•23
•24
•25
•26
•27

•28| Final

21.8K 868 912
wannaholdyou tarafından

🌈

Bugün Burak'ın doğum günüydü ve ona bir sürpriz yapmak istiyordum. Sadece ben ve o olacaktık. Bunun düşüncesi bile beni heyecanlandırırken hemen üzerime beyaz bir kazak altına da siyah bir pantolon geçirdim ve spor ayakkabılarımı giyip evden çıktım.

Ahmet'ten yardım istemiştim ve o da kabul ederek kaldığı apartmanın girişinde durmuş benim gelmemi bekliyordu. Beni farkedince gülerek yanına gittim ve sıkıca sarıldım.

İki yıl içerisinde o kadar çok şey değişmişti ki. Ahmet kendine yeni bir sevgili yapmıştı mesela. Babam eve dönmüştü ve ona eşcinsel olduğumu söylemiştim. O bu duruma ilk başlarda sıcak bakmasa da sonradan alışmıştı, yani sanırım.

Ben ve Burak mı? Biz yine aynıydık. Ara sıra öpüşüp koklaşıyorduk bazen de kavga edip ertesi gün barışıyorduk. Batuhan ise Amerikaya geri dönmüştü. Polat da akıl hastanesinde yatıyordu ve halinden de gayet memnundu. Ziyaretine gitmiştik bir keresinde hatta.

"Kankitopoloşkom naber ya?"

Ahmet'in omzuna vurup, kıkırdayarak, "İyidir kankişkom ya ne olsun. Ecren nasıl? Bak kızdan ayrılayım falan deme öldürürüm seni." dedim.

Ecren Ahmet'in sevgilisiydi ve gerçekten de çok iyi bir kızdı. Yaklaşık bir yıldır falan sevgililerdi. İkisi de biraz salak olduklarından bazen aşırı saçmalıyorlardı ama ikisinin uyumunu seviyordum. Hiç kavga ettiklerini bile görmemiştim şimdiye kadar.

"Kanka buldum kızıl saçlı kızı bırakır mıyım sence? Neyse hadi şu otobüse binelim de senin yakışıklı için bir kaç bir şey bakalım."

İkimiz de gülerek otobüse bindik ve alışveriş merkezinin yolunu tuttuk.

🌈

"Annen bu kadar mum aldığını görse senin ağzına sıçar biliyorsun, değil mi?"

Poşetleri kasadan alıp gözlerimi devirerek mağazadan çıktım. Onu beklemediğim için arkadan bağırsa da umursamadım.

"Bu gece annenler bizde kalıcaksa siz evde ne yapıcaksınız? Gece gelsin bari kadın. Baban desen zaten evden dışarı çıkmak istemiyor."

Oflayarak alışveriş merkezinden çıktım ve otobüs durağına doğru adımlarken, "Hallettim onu ben. Anneme iki surat yaptım kabul etti hemen. Babamı da ikna etmesini rica edince kırmadı beni. Çok konuşma da yürü. Çok işimiz var." dedim. Bir şeyler söylenerek yanımda yürüyordu ama ben yine onu dinlemiyordum.

Eve gelip aldıklarımızı çıkarmış, salona ve yatak odama mumları dizmiş, yemek yapmak için Ahmet'le mutfağa geçmiştik. Hayatımda ilk defa patates kızartacak ve köfte yapacaktım. Ahmet, 'bu işi en iyi ben bilirim' havalarındaydı ama onun da mutfağa sadece ağzına bir şeyler tıkıştırmak için girdiğinden adım gibi emindim.

"Ya kanka bak şimdi, bu patatesleri önce soyup sonra yıkayacağız. Sonra da güzelce doğrayıp tavada pişireceğiz. Hayriye sultana hep yardım ettiğimden biliyorum. Sen de şu eti çıkar da bir süre dursun öyle. Niye bilmiyorum ama annem hep öyle yapıyor."

Dudağını büzüp patatesleri aldı ve soymaya başladı. Ben de dediği gibi eti dolaptan çıkarıp bir kenara bıraktım ve salatayı yapmaya başladım.

"Ya kanka şu patatesler için sos da çıkarmamız lazım. Dolapta varsa versene kızarttıktan sonra üzerine sıkarım, mis gibi olur."

Kahkaha attım. "Olmaz mı? Ne vereyim abime? Ketçap, mayonez, barbekü, acı sos, hardal, ballı hardal, sweet&sour, peynirl-" lafımı yarıda kesip, "Tamam sus ya! Sizin bu sos fantezinizi de çözemedim gitti valla. Evde yemekten çok sos var anasını satayım."

O kadar eğleniyorduk ki zamanın nasıl geçtiğini bile farketmemiştik. Ahmet iki saattir soyduğu patatesleri tavaya atıp kızartmaya başladı. Ben de köfteleri diğer tavaya koyup, etrafın yağ içinde olmasını ve annem eğer mutfağının bu halini görüp bana uygulayacağı işkenceleri umursamadan salatamın üzerine bolca tuz ekledim. Ahmet yaptığımız keki de fırına koydu ve salona geçtik. O kadar yorgunduk ki biraz film izleyelim dedik.

Sanırım izleyemeden uykuya dalmıştık ve mutfağı yakmıştık.

"Lan Yusuf kalk lan! Mutfak yanıyo mutfak! Allah, annen gebertecek bizi! Lan oğlum kalksana! Ya ama benim patatesler de gitmiş, inanamıyorum ya.."

Hızla yerimden kalkıp mutfağa geçtim. İçeri girmemle afallamam bir oldu. Patatesler ve köfteler tavayla birlikte yanmıştı. Ağzım açık etrafa bakarken, Ahmet eline eldiven takıp fırındaki keki de çıkardı.

"Ya ne kadar uğraştım ama ben bunun için! Of abi ya, gitti yemekler. Bir tek salatamız var şuan. Onun da tadına baktım salatadan çok tuz tadı geliyor."

"Ne yapıcam lan ben şimdi? Oğlum saat olmuş 4, ben nasıl yetiştiricem?" diyerek sinirle mutfaktan çıkıp odama girdim. Karşımda duran sandalyeye tekme atıp sakinleşmeye çalıştım.

Ahmet arkamdan gelip, "Ya bebişim üzülme. Ben şimdi 3 tane büyük boy karışık pizza söylerim, olmaz mı? Birini giderken götürürüm diğer ikisini de siz yersiniz. Tamam mı?" dedi ve elini omzuma koyarak beni rahatlatmaya çalıştı.

Ahmet'e doğru dönerek, "Siktir git." dedim sinirle ve odamın kapısını yüzüne kapattım.

Kapıya vurup, "Bu mu yani? Ya abi yeter artık gerçekten yeter! Ne yapsam yaranamıyorum size ya şaka gibi! Herneyse, ben gidiyorum. Pizzalar yarım saate burada olur kardeşim. Afiyet olsun size," deyip evden çıktı.

Pizzalar gelene kadar etrafı toparlayıp üzerimi değiştirdim. Pizzalar çoktan gelmiş, saat 6 olmuştu bile. Şimdi sırada Burak'ı eve çağırmak vardı.

Yusuf'un giydiği:


Yusuf: Pişt

Yusuf: Tipini siktiğimin malı.

Yusuf: Nerdesin lan?

Burrak: N'oluyo aq yine ben hariç kim kimi sikiyo?

Burrak: Evdeyim.

Yusuf: Bize gel çabuk.

Burrak: Niye lan?

Yusuf: Doğum günün olduğu için sürpriz hazırladım sana. Hadi süslen de gel ;)

Burrak: Tamam aq geliriz.

Yusuf: Muck

Burak'ın giydiği:

🌈

"Hoşgeldin, balım," diyerek kapıyı açtım ve içeriye geçmesini bekledim. Bana göz kırparak içeriye girdi ve kapıyı arkasından kapattım.

"Hoşbuldum."

"Sana süslen dedim ama abart demedim amına koyayım." dedim gülerek ve yakasından tutup onu kendime doğru çektim. Bir an dengesini kaybedecek gibi olsa da omzuma tutundu. Burnuna küçük bir öpücük kondurdum.

"Ne bileyim sen öyle hazırlan deyince ben de damatlığı giyip geldim." Kahkaha atarak içeriye geçtik ve masaya oturduk. Masayı iki kişilik hazırlamış, etrafa pizza dışında bir kaç tane sos koymuştum. Ortam çok romantikti, gözlerim yaşardı neredeyse.

"Daha güzel bir hediye olamazdı herhalde. Pizza sevmeyen de kesin vurduruyordur."

Onu onaylayıp yemeye başladım. O da pizzadan bir dilim aldı ve tek ısırıkta yarısını götürdü. Ağzım açık bir şekilde onu izlerken omuz silkti ve öküz gibi yemeye devam etti.

"Üstündekini çıkarsana, ev sıcak."

Sırıtarak, "Aşkım bu kadar istekliysen direkt konuya girsene." dedi ve kolasından bir yudum aldı. Gözlerimi devirerek ayağa kalktım. Bir şey demesine izin vermeden kendim çıkarıp koltuğa attım ve kazağının yakasından yapışarak üzerine oturdum.

Daha ne yaptığımı anlamadan dudaklarına yapıştım ve deli gibi öpmeye başladım onu. Konuya gir dedi biz de girdik işte. İnleyerek elini enseme koyarak sıktı ve bana karşılık vermeye başladı. Nefes almasına bile izin vermeden dişimle dudaklarını ayırıp alt dudağını emmeye başladım. Saçımı çekiştirerek durmamı istedi ama ben durmadım ve onu oturduğu yerden kaldırarak sırtını karşımdaki duvara yasladım.

Yüzüne sayamayacağım kadar fazla öpücükler kondurdum. Bana tereddütle bakarak, "Bunu istediğinden emin misin?" diye sordu.

"Hiç olmadığım kadar hem de."

*BUNDAN SONRASI SMUT ARKADAŞLAR. RAHATSIZ OLACAKSINIZ  OKUMAYIN!*

Beni tutkuyla öpmeye başladı. Elini karın kaslarıma kadar indirdiğinde hırladı ve elimden tutarak odama doğru hızla addımlamaya başladı.

İçeri girer girmez beni kapıyla arasına sıkıştırıp, kemerimden tutarak kendini bana yasladı. Yutkundum ve gözlerinin içine bakarak elimi özel bölgesine yerleştirdim. Kafasını arkaya atarak inledi ve beni öpmeye devam etti.

Bir elimle yanağını okşarken, diğer elimi pantolonunun üzerinden özel bölgesinde gezdiriyordum. Sert bir nefes vererek beni yatağa yatırdı ve kendisi de üzerime çıktı. Gülümseyerek yanağıma küçük bir öpücük kondurdu ve öpücüklerini boynuma doğru indirirken pantolonumun düğmelerini açmaya başladı.

Heyecandan geberecektim neredeyse. Şuan Burak'la ciddi ciddi sevişiyorduk. Alt dudağımı ısırarak yastığı sıktım. Ardından pantolonumu çıkarıp kenara fırlatmasına izin verdim.

Kazağını çıkarıp yere attı ve alnını alnıma yaslayıp, "Bana güvenmeni istiyorum," diye fısıldayarak burnuma küçük bir öpücük kondurdu. Onu kafamla onaylayıp bu sefer de üstümdekileri tamamen çıkarmasına izin verdim.

Eli baksırıma gittiğinde bir an onu durdurmak istedim ama sonra kendime gelerek devam etmesi için bekledim. Karın kaslarıma küçük öpücükler kondurarak kasıklarıma indiğinde saçından çekerek dudaklarını tamamen oraya dokundurmasını sağladım.

Bu sefer ikimiz de sert bir şekilde inledik. Bir yandan kasıklarımı öpmeye devam ederken, diğer yandan da pantolonunu çıkarıyordu.

"Yap artık şunu!" diye istemsizce bağırdım.

Duraksayıp bana baktı ve hiçbir şey söylemeden beni yüzüstü çevirdi. Kulağımı dişleyerek daha fazla yanmama sebep olurken ılık nefesini omzumda hissetmemle daha fazla heyecanlandım.

"Eğer acıtırsam, özür dilerim sevgilim."

Ardından bir şey dememe bile izin vermeden içimde hissettiğim o devasa şeyle kendimden geçmiş gibi inledim. Kafamı kendisine doğru çevirerek beni sert bir şekilde öperken, yavaş haraketlerle içimde gelgitler yapıyordu. Elini elimin üzerine koyarak birbirine kenetledi ve haraketlerini hızlandırmaya devam etti.

Sonda ikimiz de boşalıp yatağa uzandık. Pikeyi üzerimize örtüp bana sarıldı ve saçıma küçük öpücükler kondurmaya başladı.

Gülümseyerek, "İyi ki doğmuşsun, sahip." dedim.

Saçımı öptü ve "Hayatımda olduğun için teşekkür ederim, sevgilim." dedi ve bana sarılarak gözlerini kapattı. Ben de kapatıp derin bir uykuya daldım.

Bizi ileride neyin beklediğini bilmiyordum ama şuanki halimden o kadar memnundum ki.. İyi ki onu tanımıştım, iyi ki ona bir şans daha vermiştim ve iyi ki hayatımın bir parçası olmuştu.

SON.

Hey! Kitap final oldu diye üzülenler var mı yok mu bilmiyorum ama ben gerçekten de buruk hissediyorum. Daha fazla uzatamaz, daha fazla saçmalayamazdım. Bu hikayeyi bir sene öncesinden yazıp taslakda bekletmiştim belki bir gün yayınlarım diye.

Sonra arkadaşlarım falan da ısrar edince yayınlama kararı aldım. Her gün hesabıma girdiğimde 100,200,300 okunma görüyordum ve bu beni gerçekten de yazmaya heveslendiriyordu.

Şimdiyse on bin okunma olduğumuzu görüyorum ve bu beni o kadar mutlu ediyor ki anlatamam..

Hepinize tüm destekleriniz için çok çok teşekkür ederim.

Bu arada bir daha bu tarz bir kitap yayınlar mıyım bilemem, ama öyle bir şey olursa umarım bu kitap gibi o da ilgi görür.

Özel bölüm de şimdi değil ama ileride atarım gibime geliyor.

Sizi seviyorum🖤

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

7.7K 458 25
Altay Bayındır & Kerem Aktürkoğlu "Ne yani, tek istediğin aşk mı?" "Evet, ama sen onu bile çok gördün bana..."
9.8K 720 13
Mert Hakan Yandaşı tanımayan Maouro Icardi
877 74 8
[Tamamlanmıştır (×14)] Arkadaşlarıyla oynadıkları "Doğruluk Mu Cesaretlik Mi?" oyununda hâlâ insanları rahatsız etmemeleri gerektiğini anlamayan bir...
795 80 8
Ahlaki değerlerinize çomak sokmaya geldim.