Trouble Killer...(Justin Bieb...

By betulbiebs

302K 9.9K 1.2K

*Her son bir başlangıçtır.* "Benim sonum onun elindendi." **** "Sorun ne?" Dedi sırıtıp bana bakarken. "Sorun... More

Trouble Killer...(Tek bölümlük hikaye)
1. Bolum "-O Destiny ve benim sevgilim....."
"Hazır Ol Justin Bu Gece Cok Uzun Olucak....."
"ONUNLA CIKMAK DIYE BIRSEY YOK...."
"O dudaklarin tadina bakmam gerekiyordu...." (Bu bolum senin icin ^-^Smiler34 )
"Hah Ben Ve O Mu Hadi Ama Bu Imkansiz";)
"Iyi Geceler 'Melek Surat'"
"Bu Peri Kizi Kim Abi?"
Hayatimdaki En Guzel Dogum Gunu Hediyesiydi.....
Ah Harika Bir Justin Kılıklı Daha(!)
Gercek Abim Degil.....
"Jerry Kim Justin?...."
Biliyor Musun Hayatimda Aldigim En Guzel Gorevsin......
Seni Asla Kimseye Vermem , Soz......
Seni Opmemden , Sana Sarilmamdan Sana Yakin Olmamdan Utanma ....
Ben Onun Icin Bir Surtuktum.....¤_¤
Ona Aşık Miyim Daniel?
Öpte Geçsin....
"O , ona bagli oldugum bir bas belasiydi......"
Polisler!
Sıkıcı Ve Justinsiz Hayata......
Birde Evlilik Cikmisti Basima....^-^♥
Karım.....
Biz Neyiz Justin?
Basbelasi Katil Justin Bieber , Agliyordu.....
Seni Kaybetseydim Heralde Yasayamazdim......
Sen benimsin Destiny, sadece bana ait kimsenin degil benim....
"Gorusuruz Sevgilim....."
Ne Yarin Ne Dun Onemli Olan Bugun.....
Kıskanmak güven eksikliği değil , Sevgi fazlalığıdır.....
Sezon Finali-Aşk mı? Aşk Tinanik ile Birlikte Battı.....
Yeni Sezon-O'na Aşığım Ve Sanirim Geri Donus Zamani Geldi...
Hayir Onu Tanimiyorum, Hicde Tanimadim.....
Dur , Nereye Gidiyorsun... Gitme ....Beni Yanliz Birakma Justin ..... Yeniden...
Basbelasi Katil'in Yeniden Gelip Hayatimi Mahvetmesini Istemiyorum......
Ben Sana Abi Demeyi 5 Yil Once Biraktim(#SOMA;( )...
Evlatlık...
Seni Uzaktan Sevmek...
Aşk Oldukça İyi Bir Başlık...
Bieber İle Anlaşma
Birdaha beni bırakma. ... (BieberGasm İçerir!)
"Sevgilimle Tanıştın Mı?"
Yaşa, Öl Ve Tekrarla
Sana Aşık Olmayı Seviyorum. ...
Bana Bağlı Olmasını Seviyorum....
Hayal Kırıklığı
"Eskisi Gibi...."
Son Öpücük. ..
"Şanslı Adam."
"Aldatma! "
Sezon Finali-2:"Son Değil, Başlangıç!"
"Ökseotu Altında..."
"Baş Roller..."
"Aşk Görevi Öldürür.."
"Şimdi Hissediyor Musun?"
"Kendi Mutluluğum..."
Final:"Bayan Bieber"1/2
Final:2.2:"Senin Sonun."

2.Sezon:Yeni Bir Dip Daha...

4.3K 159 41
By betulbiebs

Tamam nasıl başlayacağımi ya da nerden başlayacağımi bilmiyorum. Nasil bilebilirim ki zaten? Terk edildim.

Yeniden.

Artık monotom bir hal aldı sanki. Degil mi? Ayni kisiden iki kere. Bu bir rekordur belki. Şimdi ne diyeceğim diye düşündüm aslında kendi kemdime soranlara.

Daniell ile yeniden konuşmaya baslasak da artık kimseye"o" gozle bakmaz olmuştum.  Kendimi oldukça kirlenmiş ve kullanılmış hissediyordum. Sözleri beynimde calkalaniyordu aylardır.

Yetim, sürtük?

Ne diyebilirdim ki? Bedenimdeki su oranı düşmüştü.  Icime dogru cekiliyordum sanki. Evlilik hayalleri kurarken bunun olmasi beni husrandan çok hayal kırıklığına uğramıştı.

Peki şimdi  soranlara ne diyecektim bundan sonra?

Bırakıp gitti mi?

Yoksa hiç sevmedi mi?

Universiteye başlamıştım.  Hukuk Fakültesine gidiyordum artık.  Unutmalı mıydım onu?

O beni çoktan unutmuşken dusunmemeliydim degil mi? Altında başka kızlar çığlık atarken beni sadece zevki için kullandığını dusunmemeliydim.

Kanıma ağrı girmişti.  Oturduğum sırada iki büklüm olduğumda yutkunup sıranın üstündeki defterlerimi toparladım ve elimi havaya kaldırıp dersı anlatan Bayan Skills'i durdurdum.

"Buyrun Bayan Morgen?"Ince kenarlı gozluklerinin arkasından bana baktığında kelimeleri aklımda birlestirip dile döktüm.

"Acaba çıkabilir miyim?" Cevabını beklemeden çantamı omzuma aldım. Bütün sınıf devasa tahtadaki ders notlarını alırken ben Bayan Skills' e yalvaran gözlerle baktım.

"Peki Bayan Morgen." Dedi kafasını onaylarsacına sallayıp.

"Çıkarken yoklama kağıdını imzalayın." Kapıdaki kağıdı isaret ettiginde kafami salladim ve öğrenciler arasından kurtularak elimdeki dolma kalem ile imzamı atıp dışarı çıktım.

Kapıyı buyuk bir îtinayla kapadım ve zorlukla tuttuğum göz yaşlarımı yavaşça serbest bıraktım.

Acaba O nasıl?  Ne yapıyor?  Diye dusunmekten harap oluyordum. Nasıl bir sadisttim ki beni hakaretler eşliğinde terk eden biri için acı çekiyordum.

Ne demişti ünlü düşünür?

Bir kadın terk edilmişse de hala o kişiyi seviyorsa bu onun ne kadar aptal olduğunu değil ne kadar sadık bir aşık olduğunu gösterir.

Canın acıyor mu hala deseniz . Asla evet demem. Boşluktayım çünkü. Hiçbirşeymişim gibi geliyor.

Düşünüyorum başımı yastığa koyup uyudugumda gecer mi diye? Aslında kaç yaşında olursan ol uyuyunca geçecekmiş gibi gelir... Ama kaç yaşında olursan ol geçmez.

Bu yüzden uyu ya da uyuma geçmeyecek diyor ruhum.

Bedenim O'nun bıraktığı huzur kırıntılarıyla yaşamaya çalışıyor. Kimse yanımda olmuyor . Olsa da O'nun bıraktığı o büyük boşluğu doldurmuyor.

Nefes almak bile zorlasmaya başlamıştı artık. Sırtımı soğuk duvara dayadım ve derin nefesler alıp yavaş yavaş yere çöktüm.

Gözlerimi tavana dikip kırık sesim ile mirildandim. Dilimde o iğrenç acı kokan şarkının nakaratı dolaşıyordu.

"Okyanusların derinliklerinde,Kanyonların sarp kayalıklarında,Tüm haykırışlarım duvardan çarpıyor ve yine bana geri dönüyor...(Fort Atlantic-Let Your Heart Hold Fast)

Elimin tersi ile Yanaklarımı kurulayıp burnumu çektim. " Ağlaman canımı yakıyor" dediğini duyar gibiydim.

Bana söylediği o iğrenç yalanlar gibi bu da bir yalandı. Delirmeye başlamıştım.  Kafamı yiyecektim.

Bekaretim, saflığım, temizliğim ve anneme verdiğim söz hep onunla birlikte uçup gitmişti.

Hickirdim ve elimi kotumun cebine atıp bir peçete ile akan makyajımı sildim. Kimsenin beni bu canavar halim ile gormesini istemiyordum.

"Sen iyi misin?" Taa ki bu soruyu duyana kadar. Biri beni görmüştü.  Hizla yüzümü hafifce eğip sakladım ve dudaklarımı ıslatıp aciyan canımı çatlak sesim ile yamamaya çalıştım.

"E-evet sadece.." dedim ve bir bahane aramaya başladım.  Okulda ağladığıma göre tek bir bahane bulabilmistim.

" ... Ben sadece, dersten kaldim ve bu ilk senem." Kafamı kaldırıp benimle konuşup nasıl olduğumu merak eden kişinin kim olduğuna bakmaya tenezzül bile etmemistim.

Yanıma oturduğunu hissettigimde irkildim ve O'na baktım.

Altın sarısı saçları vardı ve buz mavisi gozleri.  Bana umut dolu bir şekilde baktı ve ince dudaklarını aynı Justin gibi ıslattı.

"Hadi soyle bana." Yarım ağız gülümsedi. "Seni üzen kişi kim?"

Bu konu hakkında kimseyle tek kelime etmiyordum artık.  Ne onun adını ağzıma alıyordum ne de konusunu açıyordum. Böylesi en iyisiydi.

Bu yüzden güçsüz Omuzlarımı silktim. "Önemsiz biri." Konuyu olabildiğince kisalttigimda zaferle gulumsedi.

"Hani dersten kaldığın için ağlıyordun." Kısa bir kahkaha seansı sonrası beyaz dişlerini gostererek gülümsedi.  "Çok korkunç bir Yalancısın. "

Bu cocuk insanın nasıl neşesinin geri getirelecegini biliyordu. Ve sanırım şu iki ay içinde ilk defa tebessüm etmiştim.

Ellerimi saçlarıma daldırdım ve onları yana attım. "Şimdi soyle bakalım seni uzen kim?"

Alt dudagini ısırıp bana baktığında onun gibi alt dudagimi ısırdım ve gulumsedim. "Tanımadığım sarışın çocuk,  sana herseyimi anlatamam ya tek eli kancalı bir katilsen!"

Hafifçe gulumsedi ve saçlarını karıştırdı. " Öncelikle tespit guzel ama.," dedi isaret parmağını havada sallayarak. " ... Sence bu kadar yakışıklı bir yüzü katil olmaya harcar mıyım? "

Yakışıklı olmasına karşın bir o kadar da mütevazıydı. Gözlerimi yavaşça devirdigimde şirince gulumsedi ve gamzelerini ortaya çıkardı.

"Ben Isaac."dedi elini tanışma amaçlı uzatıp.  "Umarım bir ismin vardır çünkü seni gerçekten beğendim. "

Direk konuya dalan biri olarak oldukça şeker biriydi. Kikirdamama yol açan sempatikligi ağlamamı biran olsun durdurmuştu.

"Elbette bir ismim var aptal."Dudaklarımı ıslattım ve uzattığı elini sıktım. "Ismim Elizabeth."

Artık Destiny ismini kullanamayacaktım. Bana söylediği benim hakkımda yaptığı ne varsa çıkarmıştım iğrenç hayatımdan.

"Demek Lizza ha?" Kaşlarını kaldirdiginda Yanaklarımı şişirdim.  "Elizabeth'in hangi kısmını anlamadın?"

Kalın ve kaslı omuzlarını silkti."Aslında güzel kızları sinir etmek gibi bir hobim var." Dedi en tatlı haliyle.

Gulumsemeden edemedim. Bana Justin ile eskinden olan yakınlığımızı anımsatıyordu. Tek fark o çektiğim acıyı çoğaltırken, Isaac azaltıyordu. Onun bıraktığı acıları...

"Tamam,Lizza benimle yemekhaneye gelmek ister misin?" Dedi. Bunu ani çıkma tekliflerinde en üst sıraya koyabilirdik. Afallamistim.

"Evlenme teklifi etseydin?" Kaşlarımı havaya kaldirdigimda kıkırdayarak ayağa kalktı ve kalkmam için elini uzattı.

"Yanlış anlamanı istemem, sadece yeni tanıştığım birini yakından tanımak istiyorum?" Ince sarı kaşlarını yukarı doğru kalktığında dudaklarımı büzüp uzattığı elini tuttum ve ayağa kalktım.

"Harika, umarım romantik bir yemek bulabiliriz." Dedi beni cektip ayaga kaldırdıktan sonra. "Çünkü tanıştığımız ilk dakikada yemek teklifi ettiysem onuncu dakikada eminim ki parmağında büyük bir yüzük olur."

Gulumseyip hafif küçük gamzelerini belirlestirdi ve yanımda yürümeye başladı. Ben ise çantamı omuzuma attım.

Bu topuklularla yuruyememenin acısını çekiyordum. Bir kac kez tokezleyip Isaac'a tutundugumda fakülteden çıkarken benim hakkimda soyleniyordu.

"Sanırım topuklularla yuruyemeyen ilk kız olarak tarihe gecmelisin."

Bu konuda haklı olmalıydı. Ben hiç bir kız gibi olmamıştım.  Hicbirzaman.Taaki Justin ile tanışana kadar.

Aslında bir kaç aya kadar hala bir kızdım benim kızlığımıda alıp gitmişti. Bunu düşündükçe hem kendimden hem de erkeklerden ölesiye tiksiniyordum.

Birinin yanımda ensemin ucunda nefes alıp vermesi bile korkutuyordu artık beni. Sürekli onu dusunuyordum.

Hatiralarimizi, CD'lerini o iğrenç CD'lerini beni öpüşünü, bana sarılışını gözlerimin içine ama tam içine bakışını. Bana güven deyişini. Beni hiç bırakmayacağı ile ilgili uydurduğu yalanlarını.

Hepsi benyimin bir köşesinde öylece duruyordu. Ne silebiliyordum ne de kullanabiliyordum.

Telefonumun şarkı listesinde duran bir müzik gibiydi silmeye kıyamasamda dinlemiyordum işte.

Ellerimi birbirine kavusturdum ve sandalyemi çekip oturdum. Isaac'in bana zorla seçtirdiği mini pastayı kenardaki plastik çatal ile eselemeye son verip kafamı kaldirdim.

Isaac'in mavi gözleri beni incelerken onları iş üstünde yakaladım ve isaret parmağımı ona doğru kaldırdım.

" Yakalandın!" Bunu melodik bir biçimde söylediğimde omuz silkti ve pastadan bir dilim alıp ağzına attı.

"Delilleriniz yok hiçbirşey kanıtlayamazsınız, memur hanım. " Ağzında pasta dilimi olduğu için sesi boğuk gelmişti ama yine de ne dediğini anlamıştım. Gülümsedim.

"Buna jüri karar vericek seni lanet olası! " Şu polisiye dizilerdeki gibi konuştuğumda şaşkınca bana baktı.

"Aman Tanrı'm! " Çatalı tabağının kenarına koydu. "O kalın sesi nasıl çıkardın sen?"

Kaşları değişik şekillere büründü. Ben ise hafifçe kafamı eğdim ve kızaran Yanaklarımı saklamaya çalıştım.

"Hadi ama!" Diye isyan etti.  "Utanma sadece bir şakaydı!"

Bir erkekle bu kadar yakın olmak hala O'na ihanet etmişim gibi bir his veriyordu bana. Kalbime hançer batıyordu. Neden hep kafamı kaldırıp Isaac'a baktığımda onun harika yüz hatlarını görüyorum? Sorunu hic cevaplayamacak kadar boşluktayım.

Sadece öylece ona bakıyordum ve pastasını bitirmensini izliyordum. Yavaşça kivirdigi kolundaki dovmelerini açığa çıkardığında kalbim tekledi.

Sağ kolundaki dovmenin aynısı O'nun göğüs boşluğunda vardı. Sanki O'nu görmüş gibiydim.Gozlerimi kıpraştırdım ve heyecanla aynı dövmeye dakikalarca baktım.

JUSTIN BIEBER'DAN :

Kollarımı birbirine bagladim ve karşımda uyuşturucuları konrtol eden Adam'a sinirli bir bakış attım.

"Sadakatimden şüphe mi ediyorsun ha?" Kaşlarımı kaldirdiğimda poşeti kapadı ve adamlarına bor hareket yapıp bana döndü.

"Tabii ki de evet Bieber." Oldukça rahattı. Dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. Ve silah dolu çantayı adamından alıp Yanımda istisnasını hiç bozmayan Ryan'a uzattı.

New York'a silah alış verişi yapmak için gelmiştik. Benim pek durmaya niyetim yoktu ama bilirsiniz, Ryan burada üniversitede okuyan bir kızla tanışmış ve bir haftadır bu yüzden buradayız, bir kaç gün daha duracağız gibi görünüyor.

"Seninle iş yapmak güzeldi Bieber." Dedi en iğrenç ifadesini takindiktan sonra arabasına binip tozlu yolda kaybolurken Adam.

"Bu adamı hiç sevmiyorum!" Ryan isyanla ciyakladiginda gulumsedim ve arabanın sürücü koltuğuna geçip kontağa anahtarı yerleştirdim.

"Onunda bizden hoslandigini soylemek zor Ryan." Yarım ağız gülüp şu engebeli araziden çıktım ve bir saniyeligine morali bozuk Ryan'a baktım.

Neydi bunun sorunu şimdi?  Alış verişi yapmadan önce sevgilisini görmek istediğini söylediği için ona gitmesine izin verdigimden beri bir karış suratı vardı.

"Hemen sorununu söyle yoksa o kafanı uçurucam Ryan!" Dedim ve kukredim. Genelde bu yükselişime herkes korkardı ama  Ryan beni uzun zamandır tanıyordu. Tepki bile vermedi ve bana döndü.

"O, gittiğinden beri O'nun hakkında tek kelime etmedik." Dedi korkarak. Biraz bekledim ve kimden bahsettigini anlamaya çalıştım.

Aklıma gelen ilk isim tüylerimin diken diken olmasını sagladiginda yuz hatlarım gerindi ve yanaklarımın için sertçe kemirdim.

"Ne olmus O'na." Oldukça umursamazca , oysa ismini düşünmek bile beni baştan almaya yetiyordu.

Öyleyse neden terk ettin? Diye sormayın bana! Beni aldtamisti ve bunu Ödemişti. Ve eminim hala çok iyi de ödüyordu.

"Onu gördüm. " Ryan kelimeleri ağzında gevelediginde şaşkınlıkla kalkan kaşlarım inmek bilmedi.

"New York'ta ne arıyor? " Kafamı uzun süre Ryan'a çevrili tuttuğumda omuz silkti. "Sanırım üniversiteyi burada okuyor."

Bana hatırlatma yaptığında evinde gördüğüm üniversite başvuru formu aklıma geldi ve yutkundum.

Değişmiş miydi peki?

"Nasıl görünüyordu? " dedim boğazıma takılan yumruyu yok etmeden önce,  büyük kalın bir ses çıkmıştı tellerimden.

"Saçlarını omuzlarına kadar kestirmiş ve sarıya boyamış." Dedi aynı şaşkınlığı onunla paylaşıyor olmalıydım çünkü onu öyle hayal etmek bile kanımın ağrımasına yol açmıştı.

Peki benden sonra değişimler yaparak mı unutmuştu beni yoksa birini bularak mı?

"Sevgilisi var mıydı yanında? " Bu sorum oldukça kızgın bir şekilde gelmişti. Çünkü sanırım onun benden sonra başka biri ile birlikte olma fikri beni yiyip kemirmisti.

Ama Ryan o iğrenç ve acı veren bakışları attı bana. Bu bakışlar "Evet var." Der gibiydi. Bir an duraksadım ve beynime lastik çektiklerini sandım.

Asvalt yola çıktığımızda hızla gaza bastım ve şu berbat olan ağlama isteğini  bastırdım. Oldukça hızlı gitsem de Ryan'nin pek onemsedigi yoktu. Ama O olsaydı şimdi çığlıklar içinde bana kızıyor olurdu.

"Şu arabayı yavaş kullanmayı bir öğrenmedin!" Diye kendi kendine soylenirdi.

Neden onu düşünüyorsun?  Onu neden onemsiyoryorsun ? Demeyin bana denemedim mi saniyorsunuz?

Kaç kızla kaç bar? Hiçbir hikriniz yok. Hiç hissetmedigim o berbat acıyı kalbimin tam ortasında hissediyordum.

Kaşlarımı acıyla cattigimda Ryan derin ve sıkıntılı bir nefes aldı. Hareketlerim artık onuda sıkıyordu.

"Iyi görünmüyorsun?" Kendinden nefret ediyordu. O'nu gördüğünü bana söylediği için, bunu fark etmiştim.

"Mutlu musun?" Dedi. Onu bıraktığım için.  Kendimden daha da nefret etmemi istiyor gibiydi.

Kafami "Hayır "anlamında salladım. Bu sefer elini saçına atıp kaşıdı. "Peki Üzgün müsün? "

"Hayır. "

"O zaman neden bok gibi davranıyorsun! "

Bu bir soru değildi.  Bu isyandı. Bana olan isyanı şu boşlukta olduğum iki ay boyuncakimseyle konuşmamıştım.

Konussam da bana karismamalarini ve istediğimi yapacağım hakkinda restler çekip kufurler etmiştim.

Kısacası Destiny ile tanışmadan önceki  Ben geri dönmüştü.  Ama kimse O beni sevmiyordu.

"Bir sebebi yok.." Arabayı sol sapağa kırıp o üniversiteye doğru sürdüm. "O'nunla tanımamış gibi yapacağımı söylemiştim.  Ve onunla tanışmadan önceki benim."

Gaza daha da bastığımda dişlerini gicirdatisini duydum. "Kızın hayatını iki kez boka döndürdün."

Parmağı ile yaklastigimiz üniversite kampüsünü isaret parmağı ile gösterdi.  "Şimdi hayatına üçüncü defa girip zar zor yoluna koyduğu şeyi berbat etme ve kır şu direksiyonu! "

Onlar kimin tarafındaydı? Benim adamlarım beni savunacakları yere gidip beni aldatan bir sürtüğü koruyordu.

"İstediğimi yaparım,  buna itirazın varsa siktirip olup gidebilirsin!"

Arabayı öğrencilerin park ettiği yere park ettigimde kemerini çözdü ve beni durdurmak için son kez şansını denedi.

"Bırak kızın peşini Justin, sensiz daha mutlu görünüyordu. " dedi bu sefer en narin yerimden vurarak beni.

Bensiz daha mutlu?

Bu imkansız.  O bana âşıktı. Bunu bana şefkat ile bakan gözlerinden bile anlayabilmek mümkündü.

Ama Ryan silah yarasına bıçak dayamıştı sanki. Oylece dura kalmıştım. İsteği sadece beni Des' e gostemeyip onun hayatını yeniden mahfetmemekti.

Şunu soylemeliyim ki. Biran basariyordu nerdeyse.

Ryan ile bakisirken arkada bir erkek ile şaşkınca bana bakan O'nu gördüğümde,  yanaklarından süzülen yaşı fark ettim.

Gerçekten de değişmişti.  Saçları kısalmış, zayıflamış, sarışın olmuştu. Ama yine bana aynı gözlerle bakıyordu.

Acılı aşık.

Titredigini Yaklaşık on beş metreden bile görebiliyordum. Yanındaki sarı saçlı çocuk bir bana bir ona baktı.

Ardından ona bir şeyler söyleyip, bana ait olması gereken küçük bedenine sarıldı. Bunu yapması bütün hormonlarımı onu dövmek hatta parcalamak için etkiye geçirirken Ryan onun olduğu yöne bakıp omuzlarını düşürdü. Ardından ise bana tiksinirmişcesine baktı.

"Aferin Bieber (!) Bir kez daha."

DESTINY MORGEN'DEN :

Isaac beni evime goturebilecegini söylediğinde gulumsedim ve garaj girişinde ona anlamsızca bakıp kıkırdadım.

"Umarım arabanın olduğu bölümünde yalan soylememissindir?"Kaşlarım havaya kalktığında yarım ağız gulumsedi ve ilerdeki kırmızı üstü açık arabayı isaret etti.

"Sana layık değil ama?" Dişlerini alt dudağına baltaladığında garajdaki birsürü lüks arabaya göz attım.

Hepsi birbirinden lükstü. Bu da şu demek oluyordu ki sanırım bileginin hakkıyla tam burslu gelen birtek bendim bu üniversiteye.

Bu hem bir onur hem de ozguven sahibi yapiyordu beni. Ellerimi birbirine kavusturdugumda. Tanıdık plaka beni duraksatti.

2104-JDB

Kalbim bir an teklediginde yürümeye devam eden Isaac'in elini tuttum ve onu durdurdum. Bu zor olmamıştı çünkü elini tutmam onu şaşırmıştı.

"L-lutfen bir dakika bekle."

Yavaşça park edilen arabadan O'nun çıkmaması için Tanrı'ya yalvardim ve dolan gözlerimi kapıları açılan arabaya diktim.

Icinden altın sarısı saçları ve asker desenli tisortu ile O görüldüğünde gözlerimi sımsıkı kapadım ve bunun bir hayal olmasını diledim.

Birkaç saniye sonra gözlerimi açtığımda onunda bana baktığını fark ettim ve hickirdim. Öylece kaskati kesilmiştim.

Beni iyice süzdü ve istemsizce sırıttı.  Pişkince siritmasi beni daha da üzerken ayaklarımın artık beni tutamayacagini dusunmeye başlamıştım.

Titriyordum ve kriz geçirmek üzereydim. Çığlıklar atıp tepinmek istiyordum.Isaac'in elini hala tutuyordum.

Bu titrediğimi hissetmesi için bir nedendi. Duraksadı ve benim baktığım yöne bakıp Justin'i inceledi. Ardından ise sinirli bir nefes alıp hızla beni kolları arasına aldı.

Bunu beklediğim soylenemezdi.Ama kulağıma fısıldadığı "herşey geçecek" sözcüklerinden çok beni mutlu eden cümlesi şu olmuştu;

"Şu hayatta en çok öğrendiğim şey ; ağlayan bir insana "ne oldu?" Diye sormamalısın. Ona ihtiyacı olanı vermelisin, sarılmalısın..."

Haklıydı. Onu unutmama yaramasada birkaç saniyeligine dünya duruyordu. Ve bu sakinlesmeme yetecek bir süreydi.

"Sana geçecek demiycem ama istersen biraz gezebilir?"Kulağıma doğru fisildadiginda kafamı olumsuz anlamda salladım ve boynuna sardığım kollarımı serbest bıraktım.

Bana ölümcül bakışlar atmasını gormezden gelip Isaac'a yeniden döndüm. Yeni tanışmış olsakta bu kadar yakın oluşu beni daha derinden etkiliyordu.

"Teşekkürler. ." Dedim zorlukla. O kafasını çevirdi ve Justin'e bakıp sinsice gulumsedi."Hadi seninle küçük bir oyun oynayalım? "

Umarim bu oyun şu' sevgilini kıskandırmak için öp beni!' Gibi sahtekarca bir oyun değildir diye düşünmeden edememiştim.

Hadi ama her defasında öyle olmaz mı?  Erkek kızı opebilmek icin böyle bir oyun uydurur kafasından.  Ne kadar Isaac'ta da oyle bir tip olsa da açtığı arabanın kapısından kendimi arabaya attım.

Onun olduğu tarafa bakmak bile istemiyordum aslında,  ama yine de yan gözle gözetliyordum onu.

Biran da Isaac'in elini cenemde hissettiğimde kaşlarımı çattım. Yüzümü ona çevirdi ve bana kızgınca baktı.

" Ona bakma, bakacağın zaman gelicek." Dedi en sadist hali ile ardından arabayı çalıştırdı ve garaj çıkışına doğru yavaşça sürdü.

"Garadan çıktığımızda O'na dön ve ne yapmak istiyorsan onu yap!" Dedi bağırarak.  Ilk once jetonum düşmese de bir an durdum ve gulumsememi yüzüme yapıştırıp ona döndüm.

Koltukta ayağa kalktım ve Isaac'a bakıp özgüveni aldıktan sonra bana doğru yolladığı şaşkın bakışları arasında ona orta parmağımı kaldırıp garajdan çıkarken dil çıkardım ardından yerime oturdum.

Aslında ona doğru birsürü küfür söylemek ve nefterimi kusmak istiyordum. Ama ona kiyamiyordum.

Bunun nasıl bir his olduğunu bilemezdiniz. (Bütün Belieberlar bilir beybisi bunu :q )

"Neden bu kadar az sürdü? " hüsrana uğramış gibiydi.  Sanırım daha büyük birşey bekliyordu.

Omuzlarımı silktim." Bütün nefretimi onun tam karşısındayken kusmak istiyorum." Dedim sosyapatça . "Yüz yüze. "

Sinsice ama bir o kadar da şirince sirittigimda kaşları çatıldı.  "Bir de bana eli kancalı katil diyordun!" Arabanın gazına bastı.

"Hic kendine bakmayı denedin mi sen?"Kahkahayı patlattiginda alt dudagimi gülmemek için ısırdım.

JUSTIN BIEBER'DAN :

"Az önce yaptığı şeyi gördüğünü söyle bana!" Dedim şaşkınlıkla.  Hiçbirşey olmamış gibi ilk önce ağlamıştı sonrasında ise istifini bozmadan bana hareket çekmişti.

"Ben , sanırım deliriyorum!" Görmediğimi, hatta böyle birşey olmadığını idda ettiğimde Ryan zaferle gulumsedi ve kollari ile bağdaş kurdu.

"Buna karma deniyor Justin." Dedi dudaklarını ıslatıp.  "Mutlaka yaptığın birsey sana daha kötü bir şekilde geri döner! "

Kıkırdamaya başlaması sinirlerimi bozarken yanaklarımın içini kemirdim. Ne olmuştu ona böyle?

Yutkundugumda kafamı kaldırıp Ryan'a baktım.  Şaşkınlığımın nedenini anlamış olacak ki omuzlarını düşürdü ve olaya açıklık getirdi.

"Acı çekmiş insan artık eskisi gibi değildir Justin.." dedi kalın bir ses tonunda. Ardından diklesti. "Hayatın kuralı bu!"

Kollarını iki yana açtığında yutkundum ve gözlerimi kapatıp açtıktan sonra arabanın tekerini tekmeledim.

"Sıçayım kurallarina! Sıçayım, Sıçayım,  Sıçayım! "Saçlarımın diplerini cekistirdim ve arabaya binip direksiyonu yumrukladım.

Neden aldatmıştı ki beni ? Bu kadar çok sevdiyse neden benim yerime Daniell denen Orospu çocuğunu seçmişti! Ya da artık sevmiyorsa benim için neden ağlamıştı!

Ryan arabanın diğer koltuğuna oturduğunda dişlerimi gicirdattim.O sarışın  çocuk olmasaydı belkide yanıma gelip en azından benimle konuşabilirdi.

En azından bensiz acı çekişini izlerdim. Bu beni tatmin ederdi. Arabayı çalıştırdığımda Ryan'nın kahkahası sinirlerimi katladı.

"Gülmeyi kes !" Kukredim sanki. "O sürtük sevgilin yüzünden! " Kampüsten çıktığımda ciddilesti.

"Sinirini Amy'den çıkarma ve sür şu arabayı."Yutkundu." Suç sendeyken sürekli başkalarına atma çabanı anlamıyorum. "

Dedi fisiltiyla oldukça sinirlenmisti."O salak umrumda değil! " dedim Destiny'den bahsederek." O'na ihtiyacım yok."

Ana yola saptigimda sadece kafasını salladı. " Aslında seninde ona ihtiyacin var." Dedi. "Sadece bunun farkında değilsin...."

DESTINY MORGEN'DEN :

"O tam bir pic kurusuymus." Dedi konakladigim otele doğru surerken arabayı. Ona butun olanları olmasa da beni iki kez terk edişini anlamıştım.

"Yuzun düşmesin. " dedi ardından otelin önüne park ederken." Doğrular ya korkutucudur ya da sıkıcı. "

Omuz silkti. "Seninkisi korkunç olandanmış hepsi bu. Üzme artık kendini." Yeniden guldugunde o gamzeleri yüzündeki yerini aldı.

Sadece tebessum edebilmistim. Daha ilerisini yapamadan torpidodaki telefonuna uzandım ve kilidi olmayan telefonu açıp telefon numaramı kaydettim.

Ardından telefonunu eski yerine koyup ona döndüm. "Numaramı silme çünkü ikinci kez vermem."

Zorlukla gulumsedigimde heyecanla yerinde kipirdandi. Burası işlek bir caddeydi ve arabanın yolun ortasında durması trafiğe yol açmıştı.

Buna bir son vermek icin arabadan inip kaldırıma gectim ve gidişini izledim. Yeni bir arkadaş iki aydan sonra bulunmuştu.

Justin'den sonra mutlu olmak icin yapmam gerekenleri bir listeye dönmüştüm ama bugün baslayabilme şansım olmuştu.

Bunu degerlendirmem gerekirdi. Degil mi?

Otelin asansorunden çıktığımda ilerinden görünen Odamın anahtarını çantamın içinde bulmaya çalıştım.

Bu pek zor olmayacaktı çünkü birine çarpmam ve çantamın yere serilmesi bir olmuştu.  Yere savrulan oda kartının lisansı buradan parlayarak görünurken kime çarptığıma baktım.

Gördüğüm kişi beni artık şaşırtıyordu . Dudaklarımı ıslattım ve ona birşey soylemeden yere dokulen eşyalarımi topladım.

Nezaketen yardım etmeye başladığında yutkundum ve yeniden aylamamak icin kendimi zor tuttum.

"Bunu yapmak zorunda değilsin. " dedim topladığım çantamı omzuma alırken. Omuz silkti.

"Ben Justin değilim. "

"Olmadığını biliyorum Ryan, ama onun arkadaşısin eminim sende benden nefret ediyorsun." Dedim. Oldukça emin olsamda kafasını salladı.

"Justin ile arandakiler beni ilgilendirmez, seni severim."Yutkundum. Bıraktığım Ryan'di. Hiçbirşey değişmemisti.

"Ryan beni gördüğünü O'na söyleme. " dedim yalvararak. Justin'den bahsederek. O ise biraz kararsız kaldı neticede O en iyi arkadaşıydı.

Justin'in sesi uzaktan duyulduğunda telaş yaptım ve hızla Ryan'a donup " Sana güveniyorum. " dedim.

Odama doğru koşarken hiçbirşey soylememesi beni daha da korkutmustu. Odama girdiğimde ise çantamı yere attım ve kulağımı kapıya dayayıp ikisinin konuşmasını dinledim.

"O kimdi?" Bu Justin'in herzamankiden kalın ve otoriter sesiydi.

"Kim?" Ryan beni saklayarak konuyu ustelemesede Justin tuttuğunu koparan biriydi.

"O sarışın,  yoksa sevgilini mi aldatiyorsun?" Kikirdadi. Aldatma kelimesi kulağıma geldiğinde beni terk etme nedeni aklıma geldi ve somurttum.

"Hayır Justin, kıza çarptım ve ozur diledim hepsi bu."dedi kısa keserek. İşte o an Justin sustu ve konuşma sonlandı.

" Biran once buradan gitmek istiyorum!" Diye yakındı ellerini ensesinde birlestirerek. Ardindan harika gulumsemesini yuzune yerleştirip yakınında olduğu asansörün çağırma düğmesine bastı.

Ryan bir an arkasını dönüp bu tarafa bakıştı. Içimi tesirginlik kemirirken gozumu kapının bulanık gösteren yapay camindan çektim ve yutkundum.

Alt dudagimi ısırıp onu unutmayı cabaladim. Kalp atışlarım hizlanmisti ve yeniden gözlerim yaşariyordu.

Agzimdan kucuk bir hickirik kacirdigimda yere çöktüm ve cebime uzanıp telefonumu açtım.

Şifrem çok tahmin edilirdi. Hadi ama sizin bile tahmin ettiğinize eminim...

1994?

Doksan Beşli olmama rağmen onun doğum tarihini yapmam harika bir ironiydi. Ölüp gitmek istiyordum.

Dudaklarımı birbirine bastırıp gelen mesaja baktım. Rehperde olmayan nimara gozume hiçte tanıdık gelmemisti.

"-Umarım benimle bu akşam yemek yersin?"

                                                    -Isaac..

Mesajin sonuna koyduğu gülücük isaretini gördüğümde benimle gerçekten kur yaptığını anladım ve yanaklarımdan düşen yaşlara rağmen gulumsedim.

"-Tanrı Aşkına!  Bana kur yapmayı kes!"

Gönder tuşuna bastıktan birkac dakika sonra hızla mesaj gelmişti.  Tanrı'm o gerçekten hızlıydı.

"Umarım rahat birşeyler giyersin. Sekizde hazır ol!"

Bu cümleye "tamam" yazmakla yetinmistim. Sonuna gülen yüz koyup koymama arasinda kalıp.  Sade bir Tamam'ı gönderdim.

Ardından komidinden destek alarak ayaga kalktim ve firlattigim çantamı yerden aldım.  Icinde kirilan birsey var mi diye baktiktan sonra onu odanin tam ortasındaki buyuk yataga fırlatıp ayakkabilarimi cikardim.

Ustumdekileri tek hamlede çıkarırken Yanaklarımı sisirmeyi de birakmiyordum.Uzanip geceliklerimi aldım ve üstüme giydim.

Ardından ke dimi yumusak yatağıma atmak yerine soğuk zemine bıraktım. Çıplak kollarim ve bacaklarima deyen soğuk titrememe ve kendime gelmeme yaramıştı.

Boğazımı temizledim. Ve hergun yaptığım gibi tavanla konismaya basladim. Uzun zamandır psikolojik bir hastalığım olduğunu düşünüyorum zaten.. Soylemenize gerek yok.

Dudaklarımı buzmekten vazgeçtim. "Merhaba." Sedim titrek çıkmıştı. "Yine ben."

Goz yaşlarım kulaklarima doğru inmeye başladı.

"Hergun onu ne kadar ozledigimden bahsedip duruyorum."yutkundum. "Biliyorum bu delice ama onu her ne kadar olusa olsun cok seviyorum."

Hickirdim. Kollarimi birbirine surtturup dudaklarımı islattim."Biliyor musun?"

Boğazıma buyuk bir yumruk takıldı. " Dibe vurduğunu sanıp bir dip daha keşfediyor insan...."

Bu arada fotodaki Isaac. Kendisi daş :)

. MERHABA BENIM GUZEL OKUYUCULARIM. BU SIZE TEOGDAN ONCE BIR HEDIYEM HEPINIZ ÇOK ISTEDIGINIZ İÇİN YAZDIM BU BOLUMU. UMUARIM YORUM VE VOTELERINIZ ÇOK OLUR ...
TEOG A BENIM GIBI GIRECEK. OLAN OKUYUCULARIMA BASARILAR. ..
<3
SINIR;
50+VOTE
20+YORUM...
SIMDIDEN SAGOLUN :*

Continue Reading

You'll Also Like

214K 22.2K 35
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
887K 71K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
22.7K 6.4K 12
panik atak jisung & hallederiz minho
404K 37K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...