MISANTHROPE CHERRY

By ShipperWriter

418K 42.2K 67.4K

Harry ve Louis birbirlerinden ölümüne nefret etseler de, Harry onunla mesajlaşmanın eğlenceli olacağından emi... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
harrystyles
louist91

40

6.6K 789 1K
By ShipperWriter

Video için teşekkürler, çok tatlıydı. Bu bölüm senin için feelintheblue 💞

"Sana gelme demiştim."

Kapıyı açarken Louis'nin söylediği ilk şey bu olmuştu. Üzerinde ekoseli pijama altı ve baskılı siyah tişörtü vardı. Tamamen ev haliyle duruyordu.

Tabi ki Harry onu dinlememiş, elinde iki poşetle içeri dalmıştı. "Evet, ben de sözünü dinlemedim. Konumuz bu değil, konumuz annene hazırlayacağımız sürpriz doğum günü partisi."

"Ne?"

Harry elindeki poşetleri yere bıraktı. "Parti süsleri aldım. Kutu krem şanti, hazır pandispanya keki, pasta süsleri ve öyle şeyler işte. Annenin mezarlıktan dönmesi ne kadar sürer?"

Louis hayretle poşetlere bakarken Harry'nin gayet ciddi olduğunu fark etti. "Bilmiyorum, mezarlık buraya yarım saat uzaklıkta ve o daha yeni gitti. Geri gelmesine bir buçuk saat vardır herhalde."

"Tamam, mutfağı göster bana." Sadece pasta malzemelerinin bulunduğu torbayı eline aldı. "Annenin bu saatte çağırabileceğin arkadaşları var mı yoksa sadece seninle mi kutlayacak?"

Harry gerçekten on beş dakika içinde okuldan kaçıp bunları almayı ve Louis'nin evine gelmeyi başarmıştı. Okul kapısından çıkarken arkasından bağıran öğretmeni duymuştu ama umursamamıştı.

"Louis, bana şapşal şapşal bakmayı kes ve yardım et. Moralini düzeltmeye geldim. Birilerini çağıracak mısın?"

"Evet, tamam." Louis şaşkınlığını üstünden atmak ister gibi başını iki yana salladı. "Apartmandan komşularımız var. Teyzem buraya yakın bir yerde oturuyor... Annemin hastaneden arkadaşlarını da arayabilirim ama kimler gelir bilmiyorum. Şu köşedeki terzi teyze de annemi çok sever."

"Harika." Harry onun bu sırada işaret etmekte olduğu odaya yürüdü. "Sen annene hediye aldın mı?"

"Evet, seninle konuşmuştuk ya, kutu hazırladım işte."

"Tamam. Şimdi ben pastanın kremasını falan hazırlayana kadar kimi arıyorsan ara ve 40 dakika sonra evde toplanmalarını sağla. O zamana kadar ışık hızıyla işimizi bitiririz."

Louis ona teşekkür etmeyi bile akıl edemedi, ama gözlerinde bir parlaklık oluşmuştu ve Harry bunu teşekkür olarak kabul etmişti.

"Dur, nelere ihtiyacın var?" diye sordu Louis kapının arkasına asılı olan mutfak önlüğünü çıkartırken.

"Bir kap, varsa kek kalıbı, mikser, süt, toz kahve, un ve ufak bir tencere."

"Tamam." Louis önlüğü onun başından geçirdi. Harry arkasını döndü, böylece Louis ipleri bağlayabildi. Sabahki geometri dersinde güzelce uykusunu aldığı için mutluydu, şimdi enerjik hissediyordu.

Louis onun istediklerini bir bir hazırlarken Harry de poşeti boşalttı. Önce toz kahveyle karıştırdığı soğuk sütü keklere döktü, ıslanmasını sağladı. Sonra toz krem şantileri kaba döküp üstüne süt ekledi ve mikser ile karıştırmaya başladı. "Hayatımda hiç bu kadar acele pasta yapmamıştım. Ama her şeyi hazır aldım zaten, kısa sürecek. Dışını sen kaplarsın, sen yapmış olursun."

"Tamam, teşekkür ederim." dedi Louis. "Ben şimdi gidip komşularla konuşacağım. Şu terzi teyzeye ve alttaki kafedekilere de uğrar davet ederim. Beş dakika bile gelseler yeter."

"Çok geç kalma." Harry onun yüzüne bakmadan krem şantisini hazırlamaya devam etti. Henüz sıvı görünüyordu ama çırpıldıkça normal kıvam alacaktı.

Louis evin anahtarını bile almadan dışarı çıktı. Beş katlı bir apartmanda yaşıyordu. Annesi herkesle çok iyi anlaşırdı. İşi olmayanların onun doğum gününü kutlamaya geleceğinden emindi.

Kapının kapanma sesini duyan Harry krem şantiyi tam kıvama getirene kadar sakince durdu. Ama sonunda dayanamadı, kabın kapağını kapatıp dolaba atar atmaz ellerini yıkayarak mutfaktan çıktı.

Evin diğer iki odasından birinin kapısı tam kapalıydı, diğeri değildi. Aralık olan kapıdan içeri baktı. Duvarlar toprak rengine boyanmıştı. Dolabı ve yatağı aynı modelde, ahşap mobilyalardı. Çalışma masası beyazdı ve önünde dönen sandalyesi vardı.

İçeri girdi, etrafa bakındı. Duvarlarda Louis'nin bir kadınla çekilmiş fotoğrafları asılıydı. Annesi olmalıydı. Sanki mavi gözleri onunkinin kopyasıydı, saçlarının rengi de aynıydı. Onun da yanakları ve dudakları Louis'ninkiler gibi pembeydi. Çok güzel bir kadındı, bu yaşta eşini kaybetmiş olması ve oğluyla yalnız yaşayıp ömrünü hastaneyle ev arasında geçiriyor olması üzücüydü.

Özellikle de kadının doğum gününün, eşinin ölüm günüyle aynı olması felaketti.

Harry; annesi de babası da yanında olduğu için, bazen atışsalar da bir ablası olduğu için şükretti. Ev asla boş olmazdı, akşam yemekleri herkesin kahkahalar atıp konuştuğu vakitlerdi. Bazı akşamlar ailece masa oyunu oynarlardı, film geceleri düzenlerlerdi. Zavallı Louis... O muhtemelen hiç böyle bir şey yaşamamıştı.

Yavaşça yatağa oturdu, etrafına bakındı. Kitaplıktaki kitapların hepsi düzenle dizilmişti. Her türden kitap vardı. Masasının üstü de kitap doluydu. Çok okuyor olmalıydı. Belki de annesinin evde olmadığı geceler, yalnızlıktan kitap okuyordu.

Elini mavi yastığın üstüne koydu, bir süre dokundu. Sonra o kırılgan bir maddeymiş gibi dikkatle eline alıp önüne getirdi, dik tutup sarıldı. Çenesini yumuşak yastığa koyarak etrafına bakındı. Bu odada ne arıyorum, diye düşündü. Bu evde ne işim var? Louis'nin hayatında ne işim var?

Yastığa sinmiş zencefille karışık yasemin kokusunu alınca kendine geldi ve hızla ayağa kalktı. Yatağı tekrar düzeltti, onun kokusundan kaçmak ister gibi mutfağa koştu.

Orada kaç dakika geçirdiğinin farkında bile değildi. Hızlıca tencereyi ocağın üstüne bıraktı. Sütü, kakaoyu, şekeri ve unu koyup eline geçen ilk kaşıkla karıştırmaya başladı. 

Evin kapısından anahtar sesi geldiğinde Harry üzerine bulaşmış olan undan kurtulmak için tişörtünü silkeledi ve saçlarını düzeltti, tenceredekini karıştırmaya devam etti.

"Herkesi çağırdım!" dedi Louis mutfağa girerken. "Hepsi gelecek. Ee, sen ne yaptın?"

"Krem şanti hazır, dolapta, şimdi de ara kremasını yapıyorum."

Louis başını onun omzundan öne uzattı, tencereye baktı. "Ben karıştırayım mı? Kolun yorulmuştur."

Harry sanki bunu yapınca ondan yayılan kokuyu almayacakmış gibi gözlerini kapattı. Louis her an onun anormal tavrını hissedip neyin var diye sorabilirdi ve Harry'nin içindeki kiraz bu soruya çok güzel kokuyorsun diye cevap verebilirdi.

"Evet evet al, ben gidip etrafı süsleyeceğim." deyip aceleyle oradan kaçtı. Kendi akıl sağlığından şüphe etmeye başlamıştı.

Gürültülü bir şekilde poşetteki süsleri çıkartmaya başladı. Tamamı beyaz renkteki balonların bulunduğu paketi açtı. En sevmediği şeylerden biri bu olsa da, yere oturup tek tek o balonları şişirmeye başladı.

Hiç durmadan dakikalarca uğraşarak tüm balonları şişirdikten sonra onları kapıya, duvarlara, salondaki eşyalara bantladı. Eflatun flamaları kapıların üstüne astı, büyük yuvarlak tepe süsünü avizeye bağladı. Doğum günün kutlu olsun yazılı pankartı asmak için Louis'den yardım alması gerekecekti.

Yeniden mutfağa döndüğünde, Louis çoktan kremayı pişirmişti. Hatta onu keklerin arasına sürmüş, krem şantiyle de her yerini kaplamıştı.

"Hah, ben de seni çağıracaktım. Baksana, olmuş mu? Kenarlarını biraz düzeltir misin?"

"Çok güzel olmuş." dedi Harry onun pastayı bu kadar düzgün yapmış olmasına şaşırarak. Plastik spatulayı eline aldı ve hafifçe eğilerek kenarları düzeltmeye başladı.

"Harry, anneni de çağır." dedi Louis dolabı açarken. İçi kirazla dolu büyük kaseyi çıkarttı. "Ve pastayı kirazla süsleyelim, manidar olur." 

"Bana kiraz göndermeleri yapmak ciddi ciddi hoşuna gidiyor."

"Evet." Louis kaseyi tezgaha bıraktı, içinden bir tane kiraz aldı, Harry'nin arkasına geçti. "Yer misin?"

Harry sanki onun kokusunu almakla lanetlenmiş gibi yine zencefil ve yasemin kokularının esiri olduğunu hissederek ona döndü. "Yerim."

Louis elindeki kirazı onun ağzına yaklaştırdığında Harry sadece ısırdı. Elleri arkasındaki tezgaha dayanmıştı, gözleri kapalıydı. Kirazın yoğun kırmızısı anında dudaklarına ve diline bulaşmıştı. Aniden gözlerini açtı, Louis'nin mavi gözlerinin içine baktı. Acaba onu düşünce gücüyle harekete geçirebilir miydi?

Birkaç saniye deneyip zihin gücünün faydasını görmeyince, yavaşça dudaklarını yaladı. Bunu da anlamazsa aptaldır, diye düşündü.

Louis aptal değildi. Harry'nin ne istediğini anlamıştı. Uzun süre önce, daha Harry dahi ne istediğini anlamadan önce anlamıştı. Sessizce durup onun kendi yolunu bulmasını bekliyordu.

Ama bazen yolu göstermek gerekiyordu tabi.

Onu çok fazla bekletmeden öne yaklaştı ve dudaklarını onunkilere bastırdı. Elleri tezgahta, Harry'nin ellerinin üstündeydi. Onun narin, uzun parmaklarının kendi parmakları arasına geçtiğini hissetti. Öpmeye devam ederken, bir yandan da ellerini ayırmadan kollarını onun beline sardı. Bunun etkisiyle Harry arkaya iyice yaslanmıştı. Louis vücudunu tamamen ona bastırmış, dudaklarından gelen kiraz tadına kendini kaptırmıştı.

Aslına bakarsanız, ruhunu da bedenini de çoktan Kiraz'a kaptırmıştı.

100 oyu geçerse double update yapacağım hadi bakalım

Continue Reading

You'll Also Like

17.6K 2K 12
Yarı Texting | Dylmas Anonim: Ah, Thomas. SangsterThomas: Ne? A...
68.1K 6.2K 71
Bilinmeyen numara: Jongin Bilinmeyen numara: Evleniyormuşsun Jongin, ağzına sıçayım senin. Jongin yalnızca bir kişi bu hayatta onunla olsun isterdi...
142K 15K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
1.7K 171 21
(OmegaVerse!)+(Smut!)+(NaruSasu!)+(Harco!)+(Mpreg!)+(NaruSasuSmut!)+(KawaMenSmut!)+(AlfaNaruto!)+(AlfaSasuke!)+(AlfaKawaki!)+(AlfaMenma!)+(AlfaSarada...