BURSLU #Wattys2020 (DÜZENLENİ...

By MinityGrey

1.8M 66.4K 8.9K

KİTAP ESKİ ARKADAŞLAR DÜZENLENİYOR. DÜZENLENDİĞİ ZAMAN SEVECEĞİNİZE EMİNİM BU KİTABI 13 YAŞINDA FALAN YAZDIM... More

|1|.Burslu
|2|.İkinci Gün
|3|. ''Korku Filmindendir...''
|5|.''Sensizlikten Gayrı Bir Derdim Yok''
|6|.Kaza
|7|. ''O güçlü bir kız.''
|8|. Hastane
|9| ''Zehirlisin bunu bilmiyor musun?''
|10|.Romeo ve Juliet
|11|. Fal
|12|.Prova
|13|.Poyraz Kayer
|14|. ''Bana umutsuz bir romantikmişim gibi hissettiriyorsun''
|15|. İnkar
|16|. Gerçek Romeo ve Gerçek Juliet
|17|. Kamp
|18|.''Ben daha önce hiç...''
|19|. İnanç
|20|. ''Sadece arkadaşça.''
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
Yarışma(Özel not) :)
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
10 Bin :)
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
Duyuru
GÜNCELLENİYOR
Gün.
GÜNCELLENİYOR
Çağan'ın Bayram Mesajı
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
Ben Bilmem Eşim Bilir-Özel
2 Eylül
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
GÜNCELLENİYOR
Duyuru
-Son not-
GÜNCELLENİYOR
Kesit
Soru-Cevap
DUYURU -ÇOK ÖNEMLİ-
TEŞEKKÜRLER!

|4|.Karaoke

66.1K 2.3K 441
By MinityGrey

Derinden derinden gelen melodik sesle yavaş yavaş gözlerimi açmış ve yanımda ötüp duran telefonumu, uyku sersemliğiyle elime almış ve açıp kulağıma tutmuştum.

''Efendim?''

Sesim yeni uyandığım(!) ya da uyanamadığım için değişik çıkmıştı.

''Miray! Neredesin, ders başlayacak hala yoksun! Bir de bugün sözlü var.''

SÖZLÜ 

SÖZLÜ 

SÖZLÜ

SICAK YATAK

SÖZLÜ

SÖZLÜ

SAAT 9!

''Kapat uçuyorum!''

Telefonu kapatıp neredeyse jet hızıyla formamı giyinmiş, çantamı hazırlamış ve koşarak aşağı inmiş, sırt çantamı takmış ve evden çıkmıştım. Geç kaldığım için resmen koşarak okula gidiyordum ki zaten okul hayatım koşmak üzerine kurulu gibiydi. Okulun içine girip sınıfa doğru hızlı hızlı yürürken arkamdan duyduğum sesle duraksamıştım.

''Bu saate kadar uyudun mu, burslu?''

Arkamı dönüp Dağhan'ı gördüğümde bana doğru yürümüş ve tam önümde durup sırıtmıştı.

''İnan şu an seninle uğraşamayacağım, Dumaner.''

Sırıtması hala yüzündeydi. Yavaşça elini yüzüme doğru yakınlaştırdığında, donakalmış ve merakla ne yapacağını beklemiştim. Baş parmağı, yanağımı okşayarak önüme düşen bir saç tutamını kulağımın arkasına itelemiş ve yanağımda bir daire çizmişti. Geç kaldığımı biliyordum, sözlü olduğunu biliyordum, Nurten'in beni öldüreceğini de biliyordum ama her şeye rağmen bu zamanda kalmak istiyordum.

Dağhan, gözlerini gözlerimden çekmeden bana doğru eğilmiş ''İyi dersler, burslu. Teneffüste görüşürüz.'' demiş ve bana son kez o tapılası gülümsemesini gösterip uzaklaşmıştı. O gittiğinde, kendime onun karşısında savunmasız kaldığım için kızıyordum. Hızlı adımlarım, yerini yavaş ve tereddütlü adımlara bırakmıştı. Sonunda sınıfın önüne geldiğimde, tepkisiz bir şekilde kapıyı çalıp içeri girmiştim. Nurten hoca, Ecem'i kaldırmış ve sözlü yapıyordu. Şanslıydım ki, liste sırasından yaptığı için hala şansım vardı. 

''Dua et Taşer, Bilge durumunu anlattı ve ben iyi günümdeyim. Yerine geç.''

Şaşkınca baktıktan sonra, yerime oturmuş ve Bilge'ye doğru dönüp sessizce, ''Ne dedin?'' demiştim.

Omuz silkip, ''Çok sevdiğin ve neredeyse küçüklükten beridir yakın olduğun, can dostu köpeğin Tarçın'ın öldüğünü bu yüzden de sabah terapist randevun olduğunu söyledim. Bir şey değil, bestie.'' dediğinde, gülümsemiş ve dudaklarımı oynatarak, ''Teneffüste çilekli sütünü alacağım.'' demiştim.

Kıkırdamış ve sözlü için çalıştığı defterine bakmaya devam etmişti.

''Miray Taşer. Kalk bakalım.''

Kalktığımda derin bir nefes almış ve soruyu beklemeye başlamıştım...

*

''Var ya, kadın sorduğu sorulara jet hızıyla cevap verdiğini görünce çıldırdı fark ettin mi?''

Kıkırdayıp, çikolatalı sütümden içtikten sonra, ''Eh, burada bir biyoloji dâhisi görüyorsun.'' dediğimde, Bilge'de kahkaha atmıştı.

''Yesinler seni. İrem korksun, rakip geldi ona.''

''Teneffüste görüşürüz, demiştim burslu.''

Dağhan, kulağıma fısıldadığında, istemsizce zıplamış ve hızlıca arkama dönmüştüm. Kaşlarımı çatarak, ''Ben dememiştim ama?'' dediğimde, arkamdan dolanıp, Bilge'nin yanındaki sandalyeyi çekmiş ve oturmuştu.

''Selam Bilge.''

Bilge, tuhaf bir ifadeyle ''Selam.'' dediğinde, Dağhan bana doğru dönüp ''Çıkışta seni bir yere götürmeyi düşünüyorum.'' demişti.

Kollarımı göğsümde bağlayıp, ''Olmayan bir zaman diliminde yani rüyanda falan mı?'' dediğimde, sırıtmış ve ''Olan bir zaman diliminde.'' diyerek düzeltmişti. Bilge, heyecanla çilekli sütünü içerken bir bana bir de Dağhan'a bakıyordu.

''Çıkışta görüşürüz, güzelim.''

Güzelim.

Kalkıp, arka kapıdan dışarı çıktığında, Bilge'de ellerini göğsünde bağlayıp tek kaşını kaldırmış ve ''Aranızda neler oluyor bana hemen anlatıyorsun! Hem geçen de revire götürmüştün.'' demişti. Çikolatalı sütümün pipetini hareket ettirirken, ''Hiçbir şey.'' diye mırıldanmıştım.

''Dağhan'ın hiçbir kıza göstermediği ilgiyi sana göstermesi...Miray Taşer sen benim en iyi arkadaşımsın anlat.''

Omuz silkip, ''Bilge, yemin ederim aramızda bir şey yok ki olsaydı biliyorsun ki sana söylerdim. Ayrıca Dağhan Dumaner ego yığının teki, onunla işim olmaz.'' dediğimde, Bilge bana doğru eğilip gülümsemişti.

''Neden sana bu kadar ilgi gösterdiğini çözdüm.''

Ona yaklaşıp, çakma bir heyecanla ''Nedenmiş?'' dediğimde, ''Çünkü ona ilgi göstermeyen tek kızsın ve sen de değişik bir şeyler var. Sanırım zekandan etkilendi.'' demişti. Kahkaha atıp arkama yaslandığımda, ''Eminim ki aynı zamanda konuştuğu en az on kız vardır.'' demiş ve Bilge'ye bakmıştım.

''Miray, Dağhan'ın senden başka bir kızla konuştuğunu hiç sanmam. Ki zaten diğer kızlar onunla konuşmak yerine biraz yapışıyor.''

Güldüğümde, elimi tutmuş ve ''Ben senin her türlü yanındayım, bestie.'' deyip gülümsemişti.

''Biliyorum.''

Bilge ile kalkıp sarıldıktan sonra, sınıfa çıkmıştık...

*

Gerçekten bizim için kâbus gibi geçen altı ders saatinden sonra, sonunda okul bitmişti. Bilge ile çantamızı toplarken, Bilge beni dürtüp ''Geldi.'' dediğinde, başımı kaldırmış ve kapıya yaslanıp beni izleyen Dağhan'a bakmıştım.

''Seninle bir yere geleceğimi düşünüyorsan, yanılıyorsun.''

İlk defa sırıtmamış ve bir şey dememişti. Onun yerine modu düşmüş bir suratla bana bakmış ve sınıftan çıkıp gitmişti.

''Bence gitmelisin. Güven konusunda sıkıntı yapma ben ona kefilim.'' 

Kaşlarımı çatıp düşünmüştüm. Kısıtlı bir sürem vardı düşünmek için. Annem nasılsa işteydi. O gelene kadar Dağhan ile olurdum ve sonra da gelip ders çalışırdım. Onunla gitmek istiyordum. İçimde bir his bunu her şeyden çok istiyordu. Onunla zaman geçirmek, kulağa güzel geliyordu.

''Görüşürüz! Seni akşam ararım.'' Bilge'ye öpücük attıktan sonra koşarak Dağhan'ın peşinden gitmiştim. Dağhan çoktan okuldan çıkıp arabasına binmişti. O hareket etmeden derin bir nefes alıp arabaya bindiğimde, bana 'biseksüelim ve okul müdüründen hoşlanıyorum.' demişim gibi bakmıştı.

''Hani gelmeyecektin?'' 

''Geldim işte.''

Sırıttığında, nedensizce bunun iyi bir sırıtış olmadığını düşünürken, Dağhan'ın gaza basmasıyla neredeyse ön cama yapışmıştım.

Sinirle, ''Hayvan, öküz, Bülent Ersoy'un dışkısı, öküzümsü insan! Ne yapıyorsun?!'' diye bağırdığımda, kahkaha atmış ve ''İyi misin?'' demişti.

''Mükemmelim canım. Hiç cama yapışmamış kadar mükemmelim. Daha önce de çok cama yapıştım, bayılırım bu hisse. Cam, yaşasın cam!''

Yüzünü buruşturup, ''Tamam, dediğin çoğu şey neyse de Bülent Ersoy'un dışkısı nedir?'' dediğinde, omuz silkip ''Bilmem. Sayende yeni şeyler buluyorum. Tabii Bülent Ersoy beni duymasa da ondan da özür dilerim.'' demiştim.

Gülüp, daha yavaş gittiğinde, anneme mesaj atmış ve eve bir saat daha geç geleceğimi yazmıştım. Annemden olumlu bir mesaj geldiğinde, rahatça arkama yaslanmıştım. Ortam sessizdi. İkimizde konuşmuyorduk. Böyle zamanlarda en rahatlatacak şey müzikti sanırım. Elim teybe gittiğinde, rastgele bir şarkı açmıştım. 

Şanslıydım. Radyoda Adamlar, 'Rüyalarda Buruşmuşum' çalıyordu. Favori şarkım sayılırdı. Şarkıya eşlik ederken, Dağhan'da arada bana bakıp tekrar önüne dönüyordu. Önce radyonun sesini kıstıktan sonra, bana bakıp 'Torpidodan sigaramı verir misin?'' demişti. Torpidoya uzanırken, bir yandan da ''Neden sesini kıstın? Bu şarkıyı seviyorum. '' demiştim. Cevap vermemişti. Sigara paketini torpidodan çıkarttığımda, ''Bir tane çıkartıp bana verir misin?'' demiş ve yola bakmaya devam etmişti.

İçinden bir tane çıkartıp, sigara paketini torpidoya koyarken bana yandan bir bakış atıp, ''Rahatsız olacaksan içmeyebilirim.'' demişti. Omuzlarımı kaldırıp, ''Annem de içiyor, benim için sıkıntı olmaz da sigara sağlıksız. İçmemelisin.'' demiştim.

''Sağlıksız olan bir sürü şey var, burslu.''

Sigarayı ona uzattığımda, almamıştı. Bana bakıp, ''Sen koyar mısın?'' demişti. Elim neden titriyordu? Ona doğru yaklaşıp, sigarayı dudaklarının arasına koyduğumda, cebinden çakmağını çıkartıp bana uzatmıştı.

''Ben mi?''

Omuz silkip, ''Kaza yapmak istemeyiz değil mi?'' dediğinde, ona daha da yaklaşıp, elimle sigaranın etrafına minik bir siper yapmış ve yakmıştım. Duman yavaşça etrafa yayılırken, ben hala ona yakındım. Sağ eliyle direksiyon hakimiyetini korurken, sol eliyle sigarasından bir nefes almış ve kendinden uzaklaştırıp, dumanı dışarıya üflemişti. 

Bana baktığında, ondan uzaklaşıp arkama yaslanmış ve kafamdaki onunla ilgili düşünceleri dağıtmak için, ''Nereye gidiyoruz?'' demiştim. Kolu pencereye yaslı, bir yandan sigarasını içerken, bir yandan da ustaca araba sürüyordu.

''Gittiğimizde görürsün, az kaldı zaten.''

Arada onu izliyordum. Sigara içişi bile değişikti sanki. O nefret ettiğim zehri bana sevdireceğini bile düşünmüştüm. Dolgun dudakları arasından çıkan sigara dumanı, değişikti...Yorum yapamıyordum. Bu yanlıştı.

Durduğumuzda, durduğumuz yere bakmak için camdan dışarı bakmıştım. Bir karaoke bara gelmiştik. Bu beni mutlu etmişti. Dağhan'a dönüp gülümsediğimde, o da bana gülümsemişti.

''Sevindin sanırım?''

''Sevindim mi? Bu az kalır bayıldım!''

Gülümsemesini daha da arttırarak, ''Hadi girelim.'' demişti. İkimiz de arabadan inip karaoke bara girdiğimizde, kırmızı bir koltuğa oturup şarkı söyleyen kadınların şarkılarını bitirmesini beklerken bir yandan da ne söyleyeceğimizi düşünüyorduk. En sonunda kadınlar şarkılarını bitirip pist türü yerden indiğinde, Dağhan ile beraber piste çıkmış ve seçtiğimiz şarkıyı gülerek söylemiştik. Şarkımız bittiğinde, herkes alkışlamıştı ve biz de çok zevk almıştık. Karaoke barda biraz oturduktan sonra oradan çıkıp arabaya binmiştik.

''Eğlendin mi?''

''Evet, gerçekten çok eğlenceliydi. Ayrıca sesinin bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum, Dumaner.''

Bana bakıp, göz kırpmış ve ''Ben çoğu şeyde iyiyimdir, Taşer. İyi olduğum her şeyi sana göstermeyi isterim.'' demişti. Kendi kendime gülümsediğimde, beni izlediğini biliyordum ve bu iyi hissettiriyordu.

''Kurt gibi açım. Yemek yemeye ne dersin?''

Başımı olumlu anlamda sallamıştım çünkü ben de çok acıkmıştım. Dağhan, bir restoranın önünde durduğunda, arabayı park edip arabadan inmiş ve restorana girip boş bir yere oturmuştuk. Garson kız, saçlarını düzelttikten sonra bembeyaz dişlerini göstererek, ''Hoş geldiniz.'' demiş ve ikimize de bir menü verdikten sonra başımızda beklemeye başlamıştı. Dağhan'ın pek umurunda değil gibiydi. Önündeki menüden ne seçeceği ile ilgilenip bir yandan da benimle konuşmaya çalışıyordu. Ama bu kız beni gerçekten sinir etmişti.

''Şey, başımızda dikilmeseniz? Siz öyle bakarken rahat rahat seçemiyorum da.'' 

Kız, bana rastgele bir bakış atıp Dağhan'a ''Karar verdiniz mi?'' dediğinde, Dağhan'da bana bakıp ''Ben sanırım mantarlı ravioli isteyeceğim. Sen, güzelim?'' demişti.

Güzelim.

Bu ikinci kez güzelim demesi. 

Biliyorum Miray Taşer. Kalbinin her hücresi titredi.

Tam, ''Güzelim?'' diyecekken, garson kızın bozulmuş suratını görmüş ve sırıtarak, ''Ben füme somonlu salata istiyorum sanırım.'' demiştim.

Ben ne yapıyordum? Neden, Dağhan'ı kıskanıyor gibi hissediyordum? Ben Dağhan'ı kıskanmamıştım bir kere, sadece kıza sinirlenmiştim. Bu da gayet normaldi. Neden normal olmasın ki? Ben, ben bir şey hissetmiyordum. Dağhan Dumaner'e karşı hiçbir şey...

'Miray?''

Düşüncelerimi dağıtan şey, Dağhan'ın adımı söylemesiydi. Hızlıca ''Ha?'' dediğimde, ''Ne içersin demiştim? Daldın mı?'' demişti. Başımı olumlu anlamda salladıktan sonra, masadaki suyu açıp içmiş ve ''Sen ne içiyorsan aynısından.'' demiştim.

''Evet, bize bir de iki tane soda.''

Kız bana tuhaf bir bakış attıktan sonra yanımızdan uzaklaşmıştı. Kızı bir daha görmemiştim. Yemekleri başka bir garson getirmişti. Yemeklerimizi yemeye başladığımızda bir yandan da sohbet ediyorduk...

*

Uzun bir süre restoranda oturup konuşmuştuk. Dağhan'ın türk kahvesini sade içtiğini ve tatlı şeyleri de sevmediğini öğrenmiştim. Onunlayken sanki güvende gibi hissediyordum. Sandığımın aksine konuştuğumda ve onu tanıdığımda egoist birisi olmadığını fark etmiştim. O dışarıya buz olup, içinde hoş birisiydi. Bir şeyler yaşadığı belliydi ama bana anlatmamıştı. En azından şimdilik. Şimdi arabadaydık ve beni eve bırakacaktı. Eve geldiğimizde hava karardığı için apartmanın önüne kadar benimle gelmişti.

''Bugün güzel bir gündü. Teşekkür ederim, Dumaner.''

Duvara yaslanıp gülümsemiş ve ''Bunu söylemene sevindim, burslu. Benimle gelmek pek istememiştin ama...o kadar da kötü değildi sanırım?'' demişti. Ona yaklaşmak istiyordum ama ayaklarım hareket etmiyordu.

''Kötü değildi. Sen de kötü değilsin, Dağhan.''

Gerçekçi olmayan bir şekilde gülümseyip, yere bakmış ve ellerini saçlarından geçirmişti. 

''Ben dipte sürünen bir adamım, burslu.''

Ona yaklaştığımda, gözleri yerden ayrılıp, gözlerimi bulmuştu. Sanki o da şu an donakalmış gibiydi. Merakla ne yapacağımı bekliyordu.

''Dipte kalman gerekmiyor.''

Elini kaldırmıştı. Sanırım yine saçıma dokunacaktı. Ama kaldırdığı elini indirdi.

''Ben dipte kalmayı hak edecek kadar berbat bir adamım. Sen iyi yanımı görüyorsun sadece.''

Elim, istemsizce göğsüne gitmiş ve kalbini bulmuştu. Kısık bir sesle, ''Burada. Burada çok iyisin ve dip olarak gördüğün yer aslında senin kafesin. Kafesten kurtulmalısın...'' demiştim.

Bir şey diyecekken, ''Miray?'' diye bir ses duymamızla ikimizde sesin geldiği tarafa bakmıştık. Gördüğüm kişi karşısında gerçekten şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım.

''İlker?''

Continue Reading

You'll Also Like

45.5K 2.6K 24
Üç kalp, aşkı için yanıp tutuşan ama sevdiğine kavuşamayan üç kalp... 20 yıl herkesin payına farklı düşmüştü. Yıldız bi pusuladaki resme sevdalı yaşa...
59.2K 3.2K 9
Her anım sensin. Sevdiğimde de, acı çektiğimde de. Veda anımızda bile benim için tüm dünya sendin ve her an sensin. -2019- ©Tüm Hakları Saklıdır.
724K 48.9K 32
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1.6M 86.7K 47
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...