We'll Always Have the Moon

Od Birinsantanesi

10.6K 904 662

Kış askeri, oradan kaçarken kızı yanına almamak için direndi. Sonrasında ise, onu bırakmamak için her şeyi ya... Více

Başlangıç
*1
*2
*3
*4
*5
*7
*8
*9
*10

*6

792 78 58
Od Birinsantanesi

Gece, Bucky için pek de uyku zamanı olmamıştı. Zaman zaman Natasha'nın ateşini kontrol etmiş, bazen dışarı çıkıp hava almış, bazen de mutfağa atıştırmaya gitmişti.

Yeni hayatına, emir almadan yaşamaya alışmaya çalışıyordu. Elbette oradan kurtulduğu için şikayet etmeyecekti ama yapacak bir şeyin olmayışı da canının sıkılmasına neden oluyordu. Hiçbir şey yapmadan, kafasındaki görüntülerin gitmesini bekliyordu. Öldürdüğü yüzlerin, duyduğu acı dolu inlemelerin hafızasından tekrar silinmesini istiyordu ama o kadar şanslı olmadığını biliyordu.

Elindeki çikolata paketini inceledikten sonra ucunu yırtarak bir ısırık aldı. Ağzında dağılan çikolata yüzünde garip bir ifade oluşturmuştu. Aldığı tat- farklıydı? Onun hayatı zevk almak üzerine değil, emir almak üzerineydi. Kendi isteğiyle en son ne zaman bir şey yaptığını hatırlamıyordu bile.

Çikolatanın kalanını da ağzına attıktan sonra, paketini çöpe atarak elindeki suyla birlikte mutfaktan çıktı. Natasha hâlâ koltukta uyuyordu. Kıza doğru yaklaştı, elindeki suyu ise masanın üzerine bıraktı.

Onu uyandırmadan elini alnına götürdüğünde, kızın ateşinin olmadığını fark ederek geri çekildi. Anlaşılan sadece uyuyordu. Bardağı bıraktığı masaya kendini yükselterek oturduğunda, ahşabın gıcırdama sesine aldırmadı. Elindeki suyu yudum yudum içerken bakışları Natasha da, aklı ise anılarındaydı. Sadece, aradaki boşlukları doldurmak istiyordu. Yok olan kısımları da hatırlamak istiyordu. Parmaklarını cam bardağın üzerine ritimle vururken, Natasha esneyerek yerinden doğruldu. Bunun ile birlikte kış askeri bakışlarını hızla yan tarafına -camın olduğu yere- çevirdi.

Natasha uykunun ve hâlâ üzerinde olan kırgınlığın etkisiyle bulanık gözleriyle etrafa bakındı. Bakışları masaya yaslanan adamı bulmamış, sadece mutfağa doğru göz atmıştı. Odada yalnız olduğuna kanaat getirdiğinde ise, üzerine örtülmüş olan siyah hırkaya gözlerini kısarak bakmış, sonra da kenara bırakmıştı. Bucky ise, görünmez olmak için çaba harcıyor gibi, iyice cama doğru sinmişti. Gece kızı kontrol edip, üzerine üşümemesi için bir hırka örtse de, onunla göz göze gelmek istediğine emin değildi.

Kendine inanamıyordu. Zayıflığını küçümsediği bir kızla göz göze gelmeye korktuğuna inanamıyordu. Ama gerçek buydu. Bucky onun karşısında bir kez duvarlarını indirmişti ve şimdi yeniden inşa edecek gücü kendisinde bulamıyordu. İstediğinden de emin değildi ve belki de onu en çok korkutan buydu. Natasha ona sadece bir kez gülümsemişti.

Sadece bir gülümseme, ona nasıl bu kadar iyi hissettirebilmişti?

Nasıl bir gülümsemede Rebecca'yı, Steve'i, annesini, tanıdığı dostlarını ya da geçmişine dair sevdiği her şeyi bulabilmişti? Yıllar onu sevgiye böylesine mi muhtaç etmişti, tanıdığını bile iddia edemeyeceği bir kızın gülümsemesini gözlerini her kapattığında görmesinin nedeni yine bu muhtaçlık hissi değil de neydi?

Ne olduğunu bile fark etmezken, elindeki bardak demir parmaklarının arasında kırıldı. Bardağın dibinde kalan su, cam parçalarıyla birlikte yere dökülürken, Bucky onlara gözlerini kırpıştırarak baktı.

Kafasını kaldırmadan önce, Natasha'nın da mutfak kapısının önünde durup kendisine baktığını görmemişti. Birkaç saniye bakışlarını kaçırmadan ona baktı. Ama sonunda pes eden yine kendisi olmuştu. Ne olursa olsun, Natasha'ya her baktığında, kız gözlerini ondan çekmiyordu. Bu düşünce, Bucky'de asıl korkağın kendisi olabileceği düşüncesini uyandırdı. Görünüşe bakılırsa, kadının ondan korktuğu yoktu.

Bakışlarını yere yöneltirken, ayaklarını iki yana genişçe uzatmış, cama basmadığından emin olmuştu. "Ben toplayabilirim." Natasha'nın önerisini görmezden geldi.

"Beceremeyeceğim bir şey değil." Bunu demesine karşılık, tek yaptığı eliyle cam parçalarını avuçlamak olmuştu. İçinden aptallığına kızarken, demir elini kullanmayı neden akıl edemediğini düşündü. Sırtını çevirerek kadının görüş açısını engellerken, avucundan süzülen birkaç damla kanı hırkasına sürdü. Ve yerdeki kalan ufak parçaları da boşta olan eliyle aldı.

Natasha'nın bakışlarını üzerinde hissederken ayağa kalkmıştı. Tam tahmin ettiği gibi, kız ona bakmayı sürdürüyordu. Yutkundu.

Hâlâ kanayan elini arkasına doğru uzatırken camı sadece demir olan parmaklarıyla taşıyormuş gibi davrandı.

Yıllarca süren suikastçılık hayatının ardından, sudan çıkmış balığa döndüğüne inanamıyordu. Tepkileri dengesizdi. Ve kendinde mantıklı bir karar alacak gücü de bulamıyordu. Mutfağa gidip çöpün önüne ilerlediğinde, arkasından gelen adımları duyabiliyordu. Buna aldırmamakta çalıştı. Elindeki camları çöpe boşalttıktan sonra, avucuna batanları da nezaketten uzak bir şekilde çöpe sirkeledi. Arkasından gelen seslerden, Natasha'nın bir konserve açtığını duyabiliyordu. Geriye dönmeden önce, ikinci kez elini hırkasına sildi. Koyu rengin üzerinde kanın belli olmadığını biliyordu. Kandan midesinin bulandığı zamanları geçeli ise neredeyse bir asır oluyordu.

Tam tahmin ettiği gibi, Natasha bir konserve açmıştı ve elindeki kaşıkla birlikte sandalyeye oturmuştu. Kolundaki alçıdan dolayı hareketleri kısıtlı olsa da, başkasına muhtaç olmadığını belirtircesine dik oturuyordu. Adamın ona baktığını fark ettiğinde, kafasını hafifçe kaldırıp o da baktı. Aynı zamanda, elindekini de öne doğru uzatmıştı. Bucky kafasını iki yana sallayarak kızın teklifini reddederken teşekkür etme gereği duymadı. Bunun yerine, adımlarını mutfağın dışına yönelterek oradan çıktı.

Az önce Natasha'nın uzandığı koltuğa kendini bırakırken, ellerini karnının üzerinde birleştirmişti. Masanın üzerinde bulduğu tokayla bağladığı saçları neredeyse dağılmak üzereydi. Hareket etmek içinden gelmezken sadece bedenini biraz daha aşağı çekti. Bu hareketiyle birlikte koltuğa sürülen saçları tokadan ayrılmış, yüzüne doğru düşmüştü.

Uyku pozisyonu almışken, son zamanlarda olduğu gibi hatırladığı şeyleri aklından geçirdi. Rebecca, Steve, Brooklyn, tren, Peggy Carter, Howard Stark...

Sadece, anılarını hâlâ hatırladığını bilerek uyumak onu rahatlatıyordu. Boş bir zihni olmadığını bilmek, bir geçmişe sahip olduğunu bilmek ona huzur veriyordu.

Gözlerini tekrar açtığında, Natasha'nın ona doğru yaklaştığını gördü. Eğer başkası olsaydı, tekrar gözlerini kapatacak kadar güvende hissetmeyeceğini biliyordu. Ama orada olanın kim olduğu bilinciyle gözlerini kapattı. Yorgun zihninin uykuya dalması fazla zaman almamıştı.

**

Yine bir el.

"Kaçamayacağını bildiğin için mi koşmuyorsun? Yoksa bunu hakettiğini mi düşünüyorsun?"

Hayır. Hayır. Kimse böyle bir şeyi haketmez. Kimse böylesine bir acıyı hak etmez.

Pierce'in eli. Attığı tokadın etkisiyle kafanın savrulduğunu hissediyorsun. Kafan yeniden zorla sandalyeye yaslatılırken ses çıkaramayacağını biliyorsun. Her şey zihninin içinde gerçekleşiyor. Onların elinden kaçtın. Ama zihnindeki yıkımdan kaçamayacağını başından beri biliyordun.

"Direnme." Ama direndin. Yine de direndin. Seni yıkmak için neler yaptıklarını artık hatırlıyorsun. Pes etmen için sana ne yaptıklarını biliyorsun. Yine de kendini suçlamaya devam mı edeceksin?

Gözünün önündeki görüntü değişiyor. Bu sefer karşında canını yakan biri yok. Rebecca bütün masumiyetiyle sana gülümsüyor. Steve kesilen nefesine rağmen size koşmaya çalışıyor. Ama yetişemiyor. Çünkü artık onları görmüyorsun.

Bu sefer başka bir el. Canını yakmayacakmış gibi davranıyor. Saçlarında usulca geziniyor. Ama sonunun nasıl biteceğini biliyorsun. Sonunda yine canı yanan kişi olacağını biliyorsun. Bedenindeki titreme geçmiyor. Saçlarındaki el, yanağına uzandığında hızla bileğini kavrıyorsun.

Ama bir şeyler yanlış.

Sen hiçbir zaman karşı koyamadın. Ne olduğunun farkında bile değildin. Onu engellemeye çalışmadın.

Tuttuğun el, ona ait değil.

**

Natasha, elindeki ilk yardım malzemelerine tereddütle baktı. Uyurken, adama yaklaşmaması gerektiğini biliyordu. Yine de, gece boyu defalarca kez alnında hissettiği elin, şimdi yaralı olması içine sinmiyordu.

Ve bu, Natasha'ya iyi hissettiriyordu. Sanki normal bir insanmış gibi, bir başkasının kesilen eli için üzülebiliyordu.

Bu sırada, kendi kollarını görmezden gelmeyi seçmişti.

Bucky'nin elini hiç de umursamadığını biliyordu. Serumun birkaç saat içinde kesikleri geçireceğini bildiği gibi. Buna rağmen, adamın karnının üzerine bıraktığı eline uzanmadan edememişti. Tereddütle kendine doğru çektiği elin üzerinden süzülen damlalar kendi eline sürülürken, yumuşakça sargı bezini adamın avucuna bastırdı. Aynı anda, askerin dudaklarından bir inilti dökülmüştü. Natasha bunun nedeninin elindeki kesikler olduğunu hiç sanmıyordu.

Bir an duraksasa da, adamın elini silmeye devam etti. Dolapta gördüğü oksijenli suyu yaraya bir kaç damla döktükten sonra, sargı bezinden parça kopararak yarayı sardı. Avucundaki eli, yavaş bir şekilde az önce olduğu yere bıraktı. Buna karşılık, yine de yerinden kalkmamıştı.

Adamın kırışan alnını, çattığı kaşlarını ve hafifçe titreyen dudaklarını seyretti. Uyanıkken gözüne herkesten güçlü görünen adamın, uyurkenki savunmasızlığı içini sızlattı. İstemsizce eli dağılan saçlarına gitti. Onu rahatsız etmekten çekinerek, sadece yüzündeki saçları kenara doğru itekledi. Ama ne olduğunu bile anlamadan, az önce üzerindeki kanı sildiği parmaklar bileğini kavradı.

Bucky ise, bu istemsiz yaptığı hareketin ardından hemen gözlerini açamamıştı. Gördüğü kabusun etkisini atlatamazken, kolunu tuttuğu kıza minnettarlıkla baktı. Natasha, bunun eliyle alakası olduğunu sanmıyordu. Zaten elindeki sargıyı hâlâ fark etmemişti. "Spaseeba."* Natasha adeta fısıldayarak ona teşekkür eden adama bakarken onun tekrar gözlerini kapatışını izledi. Bir şey diyemezken, bileğindeki el onu serbest bırakmıştı. Gözünü kenara çevirdiğinde, gece adamın onun üzerine örttüğü hırkayı gördü. Elini uzatarak hırkayı aldıktan sonra, Bucky'nin üzerine bıraktı.

"Spokoynoy nochi."** Yerinden kalkarak tekli koltuğa oturduğunda, bu sefer uykusuz kalacak olanın kendisi olduğunu biliyordu.

**





*Teşekkür ederim.

**Huzurlu rüyaların olsun.

Ya Wattpad Rus alfabesi kullanmaya izin vermiyor sanırım yüz kez hata aldıktan sonra direnmekten vazgeçtim sonunda dhjdndjdkdkdkkd

Ekleyecek bir şeyim yok galiba. Zaten uykum gelmeye başladı artık uyuyayım bence 😂

Geçen bölüme oy veren ve yorum yapan herkese teşekkür ederim ❤

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

22.2K 1.4K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
23.1K 6.5K 12
panik atak jisung & hallederiz minho
12.2M 590K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
178K 7K 50
.