Alfacık: Eski okuduğum kitapları buldum.
Üstlerine de tarih atmışım.
Vay be.
Omega: Ben de hep tarih atarım.
Hâlâ da yaparım aslında.
Alfacık: Ben galiba yapmıyorum.
Eskiden kendimi hep şartlardım. Günde 50 sayfa okuyacaksın diye.
Omega: Neden?
Alfacık: Bilmem.
Böyle daha heyecanlı oluyordu.
En heyecanlı yerinde kalıyorsun ama 50 sayfayı tamamlamış oluyorsun.
Omega: Kendine neden acı çektiriyorsun?
Alfacık: Bilmiyorum galiba zevk alıyordum.
Sabah olsun diye bekliyordum hep. Onun heyecanı çok güzeldi.
Omega: Ben direkt okurdum.
Eğer sararsa tüm gün okuduğum bile olurdu.
Alfacık: Ben sınır koyardım.
Ah be çocukluk.
Aradan ne kadar çok geçmiş öyle...
Omega: Sen öyle deyince kendimi yaşlı hissettim.
Alfacık: Çabuk büyüdük.
Tekrar çocuk olmak istiyorum.
Omega: Ben istemiyorum.
Çocukluğumun sadece ilk 8 senesi güzeldi. Sonrası tam bir fiyasko.
Alfacık: Üzüldüm senin için.
Gerçi benim de tam olarak çocukluğumu yaşadığım söylenemez ama neyse.
Omega: Neyse.
Ee nasılsın Alfa? Hâlâ çocuk yapmayı düşünüyor musun?
Alfacık: Evet.
Ama doğru zamanı bekliyorum.
Omega: Eşini buldun yani?
Alfacık: Kısmen.
Omega: İyi bakalım.
Senin adına sevindim.
Alfacık: Teşekkür ederim.
Ee, sen ne zaman çoluk çocuğa karışmayı düşünüyorsun?
Omega: Düşünmüyorum.
Yalnız daha iyi.
Alfacık: Öyle deme.
Omega: Ama öyle.
Alfacık: Peki aşık olduğun zaman ne yapacaksın?
Omega: Aşık olacağımı sanmıyorum.
Sen aşık oldun mu?
Alfacık: Bilmiyorum ama onu seviyorum.
Ona değer veriyorum, onun için uğraşıyorum.
Omega: Peki karşılığını alıyor musun?
Alfacık: İşte bunu da bilmiyorum.
Karşılık almak istiyorum ama onu zaten yeterince zorluyorum.
Bana katlanması bile büyük bir şey.
Omega: İnsanlar değişebilir.
Alfacık: Umarım değişir ama odun her şekilde odundur.
Omega: Sensin odun. *Silindi.*
Yani, öyle de denilebilir.
Alfacık: Evet..
Seninle iyi bir arkadaşlık kurduğumu düşünüyorum. Umarım bu düşüncem tek taraflı değildir?
Omega: Yani, ben de öyle düşünüyorum.
İyi birisin.
Alfacık: Teşekkür ederim, sen de.