Genius // Larry Stylinson

By spectrelarry

112K 11.6K 9.1K

Bazı Alfalar zeka konusunda kendisine çok güvenirler. Diğer cinslerden daha güçlü oldukları için ve baskın ol... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36 - Final
Teşekkürler

22

3.2K 326 189
By spectrelarry

Harry gerçekten de çok bonkör bir Alfaydı.

Louis'yi belki de şehrin en şık restorantına getirmişti ve aynı zamanda çok güzel bir yer ayırttırmıştı. Sanki herkesten uzak olmak istiyormuş da sadece Louis ile beraber olmak istiyormuş gibi.

Harry, Louis'yi aldığı zaman gözlerinin yuvalarından çıkacağını hissetmişti. Louis'nin daha önce fark etmediği şekilli bacaklarını ve kalçalarını saran koyu lacivert kumaş pantolon ile göğüsünü saran beyaz gömlekle görmeyi beklemiyordu. Hatta önceden Louis'nin böyle kıvrak bir bedeni olduğunu bile bilmiyordu. Çünkü Louis sanki bedenini gizlemek istercesine çok bol giyiniyordu ve kendine özen göstermiyordu. Ama şimdi ise âdeta parlıyordu.

Uzun saçlarını sprey ile şekillendirmişti. Kumaş pantolonunun eşi olan ceketini giymiş, üstüne ona uygun kabanını giyerek Harry'yi karşılamıştı. Sıktığı parfüm ise hoş bir koku yaymıştı.

Şimdi ise karşısında denizi izleyen bir Omega ile beraber oturuyordu. Yemeklerini yedikten sonra tatlılarını yiyorlardı.

Aslında Louis, Harry'yi gördüğü zaman nefes alamadığını hissetti. Siyah takımı ve içine giydiği beyaz gömleği ile çok yakışıklı gözüküyordu. Mart ayında havanın soğuk olmasına aldanmayan Alfa gömleğinin ilk iki düğmesini açmış, ayrı bir hava katmıştı.

Şimdi ise bir yandan denize bakarken bir yandan göz ucuyla Harry'ye bakıyordu. Alfa aşırı yakışıklıydı.

Harry boğazını temizledi. Konuşulacak bütün konuları konuşmuşlardı. Şimdi ise konu bulmaya çalışıyordu ama bulamıyordu. "Buradan çıkınca sahile inelim mi? Burası biraz basık sanki."

Louis başını sallayarak onayladı. Hâlâ çok utanıyordu. Özellikle Harry kendisine Bay Styles yerine ismi ile hitap etmesini söyledikten sonra. "Tabii." diyerek Harry'nin hesabı istemesini sağladı.

×××

Ellerinde ayakkabıları, sırtlarında kabanları ama yüzlerinde oluşan gülümseleri ile çıplak ayakla kuma basmışlardı. Louis genişce gülümserken kendi kendine konuştu. "Uzun zamandır sahile inmiyordum."

Saat gece 11'e geliyordu. Hava soğuk olduğu için sahilde sadece birkaç alkolik ve ateş yakanlar dışında kimse yoktu. Sahilin bir bölümü sadece Harry ve Louis'ye aitti.

"Ben de."

Louis, Harry'ye bakıp gülümsedi. Gözlüğü yerine lenslerini takmıştı ve sanki her yer daha net gibiydi. Harry'nin parlayan zümrüt yeşili gözlerini görebiliyordu. "Hiç göründüğün gibi bir Alfa değilsin."

Harry ayakkabılarını sallarken Louis'ye baktı. "Nasıl yani?"

Louis'nin önüne dönerken omuz silkti. "Yani Alfalar kadar sert değilsin. Egolu ve kendini üstün görmüyorsun. Çevrendeki kişilere it gibi davranmıyorsun." dedi dürüstlükle.

Harry gülümseyerek Louis'ye baktı. "Ben biraz gevşek bir Alfayım. İş hâlimdeyken başkayım ama özel hayatımda ben buyum. Hayatı dalgaya almayı severim."

Louis, Harry'nin dediğine kıkırdadı. İki kadeh şarap içmişti ama o iki kadehin bile kendisine dokunduğuna emindi. "Ah Harry..."

Harry de Louis ile beraber güldü. O da iki kadeh içmişti ama bir şey hissetmiyordu. Sanırım Louis Omega olduğu için kendisine çabuk dokunuyordu.

"Sen de göründüğün gibi biri değilsin." dedi Harry. "Kendine bir maske örmüşsün ve o şekilde hayatına devam ediyorsun."

Louis, Harry'nin dedikleri ile durmuştu. "Sen- Ne?"

Harry içinden İşte tam zamanı diyerek kendini gaza getiriyordu.

Harry de Louis gibi durdu. Louis'nin elini tuttu. "Gel benimle." diyerek onu denize yaklaştırdı. Denize birkaç metre kala durdu ve takımının kirlenmesini önemsemeyerek kumlara oturdu. Louis'yi de çekiştirerek kumlara oturtturdu.

"Bak Louis, zor bir çocukluk geçirdiğinin farkındayım. Her ne kadar ailelerimiz tanışsa da bizim tanışmadığımızın da farkındayım. O yüz-"

"Konuya gelsen artık?"

Harry dudaklarını birbirine bastırdı. "Neden gerçek seni saklıyorsun?"

Louis belki çakır keyif olduğundandı belki de o gün hep dürüst olmayı seçmişti. "Çünkü bu şekilde bu günlere gelebildim. Duygularımı saklayarak ve kendimi sert göstererek."

Sesi duygusuz çıkmıştı. Sanki bu soruyu önceden de cevaplamış gibiydi.

Harry, Louis'nin iki elini beraber tuttu. "Mark amcanın ölümünden dolayı mı?" diye sordu. Louis başını hafifçe sallayarak onayladığında Harry daha da gerginleşmişti. "Louis-"

"Senin suçun yok Harry. Kendini suçlamana gerek yok. Bu benim ördüğüm bir duvar ve artık gerçek ben diye bir şey yok. Louis var sadece. Gerçek Louis yok."

"Var."

Louis ofladı. "Konu bu mu Harry? Neyse ne işte."

Louis kaçış yolu olarak denizi izlemeye başladığında Harry bir süre Louis'yi izledi. Elleri hâlâ ellerindeyken ve Louis tam dibindeyken üstüne atlamamak için zor duruyordu. Louis çok fazla güzeldi ama Harry çok fazla dayanamıyordu.

"Liam ve Zayn'e karşı da mı böylesin? Yani soğuk ve duygusuz?"

Louis bakışlarını denizden çekip Harry'ye çevirdi. "Kısmen. Onlar beni zaten tanıyorlar. Nasıl davrandıklarımı umursamıyorlar." dedi. Bakışları bir süre Harry'nin suratında gezindi. Gözleri, kirpikleri, dudakları, elmacık kemikleri... Hepsi özenle yapılmış gibiydi.

"Benim yanımda rahat olmanı istiyorum. Onların yanında nasılsan benim yanımda da öyle olmanı istiyorum." dedi vurgu yaparak. Louis kaşlarını çattı. "Neden?"

"Çünkü seni tanımak istiyorum. Gerçek seni çıkartmak istiyorum, en azından benim yanımda."

Louis alayla güldü. "Gerçek beni nasıl biliyorsun?" dedi tırnak içine alarak.

Harry konuşmaya başlayacaktı ki ilk gülümsedi. "Lafını esirgemeyen birisin. Ama konuşurken yine de kelimelerini özenle seçersin, sırf karşındakini kırmamak için." Louis tepki vermiyordu. Sadece Harry'ye bakıyordu.

"Bu yanını tesadüfen gördüm ama şımarık bir yanın var. Liam ile konuşurken burun kıvırman ve karşındakine gıcık hareketler yapıp onu güldürmen. Ama aynı zamanda kibar olup onu incitmeyecek şekilde konuşman."

Louis'nin dudaklarında küçük bir gülümseme oluştu.

"Dışarıdan taş duvar gibi dursan da duygusal birisin. Duygularını saklamakta başarılı oluyorsun ama bunu bazen yapamıyorsun. Çünkü o kadar çok içine atıyorsun ki duygularını biraz bile dışarı sızdırsan direkt kendine kızıyorsun. İnsanların yanında küçük düşeceğini düşünüyorsun."

Louis yutkunup bakışlarını kaçırdı.

"Zekisin. Kıvrak bir zekan var ve her şeye kolay çözüm bulabiliyorsun. Ve biliyor musun? Bu oldukça çekici."

Louis utanmıştı. Başını başka yere çevirince Harry gülümsedi. "Sana iltifat edelince çabuk utanıyorsun. Yanaklarının kızardığı belli olmasın diye hep başını eğiyorsun."

Louis derin bir nefes alarak eğdiği başını kaldırdı. "Sen bunları nereden biliyorsun?" dedi. Harry'ye bakamıyordu çünkü aşırı utanıyordu.

Harry'nin yüzü keyifli bir hâle büründü. "Seni izlemek yeterli. Kendi güzelliğinden kaçınıyorsun. Resmen kendine eziyet ediyorsun Louis. Yanında olmak ve güzelliğini daha yakından görmek istiyorum."

Louis bakışlarını Harry'nin gözlerine çevirdi. "Tamam, yeter. Utandırma beni daha fazla." dedi. Olduğunca daha da kızardı. "Burası sıcak mı oldu ne? Terlemeye başladım." deyip kabanını çıkardı.

Harry elini, Louis'nin elinden çekti. Kendi kabanını çıkarıp boş tarafa koydu. "Hava soğuk ama sen kızardığın için terlemiş olabilirsin." dedi sırıtarak.

Louis ceketini de çıkarttı. Dar gömleği oldukça üstüne yapışmıştı. Harry net bir şekilde Louis'nin ince belini görebiliyordu. Louis'yi kolları arasına almak istiyordu ama Louis'nin izni olmadan ona dokunmak istemiyordu.

"Cevabımı verecek misin?"

Louis saçlarını karıştırdı. Bu... Zor bir karardı. Harry'nin kendisine arkadaşca yaklaşmadığı belliydi. Louis tüm hayatını okuluna ve gelecekte sahip olacağı işine adadığı için bu tür olaylar yaşamamıştı. En azından, hiç sevgilisi olmamıştı.

Ama bu daha farklıydı. Louis eş falan istemiyordu. Kariyerine odaklanmak istiyordu. Yanında başka birini istemiyordu.

Ama bu...

"Tamam." deyiverdi bir anda. "Y-Yanımda ol."

Louis aşırı terlemeye başlamıştı. Bu kızgınlık falan değildi. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar çok utanmıştı ve bu kadar çok terliyordu. Sanki Temmuz ayında dışarıda kabanla oturuyor gibiydi.

Harry daha fazla üstüne gitmek istemedi. Ayakkabılarını giydi ve kabanını eline alıp ayağı kalktı. Boşta kalan elini ise Louis'ye uzattı.

Louis hemen ayakkabılarını giydi ve Harry'nin uzattığı eli tutup ayağı kalktı. Louis kendi eşyalarını toparlayamadan Harry, Louis'nin eşyalarını da almıştı.

Harry ve Louis arabaya yürürlerken Louis ise bir an önce eve gidip soğuk suyun altında kalma hayalleri kuruyordu.

Continue Reading

You'll Also Like

2.8K 389 6
Polonyanın soylularından Sebastian, kız kardeşini kurtarmak için İngiliz Oldham Kontu Ryan Kent'le izdivaca gönüllü olur.
8.6K 732 20
Canon destiel sahneleri çekilseydi kamera arkası nasıl olurdu? Bu kitap jensen+misha kurgusuna daha yakın sjxkdkkx
826K 66.7K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
191K 7.9K 36
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!