ACIMASIZ [ TAMAMLANDI ]

By wonder_vomen

4M 131K 33.7K

Bir adam, beni yangına çevirmişti. Bir adam, benliğimi bozmuştu tereddütsüz. Ve bir adam benim cennetimin at... More

Tanıtım
1 - İzmir
2 - Karanlık Çocuk
3 - Yeni Okul
4 - Katil
5 - Şikayet
6 - Otopark
7 - Yeni Arkadaşlık
8 - Korku
9 - Merak
10 - Kalpsiz
11 - Tescilli pislik
12 - Serseri
13 - Senin bu yaptığın?
14 - Şımarık Çocuk
15 - Ceza
16 - Kütüphane
17 - Sarhoş
18 - Sende mi buradaydın?
19 - Ateş !
20 - Bar
21 - Şirket
Karakter Tanıtımı
22 - Doğum günü
23 - Ben yanındayım
24 - Film Gecesi
25 - İtiraf oyunu
26 - Hayır, Ateş dedin!
27 - İlgi Odağısın
28 - Tokat
29 - Kıskançlık
30 - Önyargı
31 - Suçluluk Duygusu
32 - Umrumda değilsin
33 - Pişmanlık
34 - Yaramaz şey
35 - Sevgili sahip
36 - Ölümle satranç
37 - Sana Özel
38 - Baş Belası
39 - Hayal kırıklığı
40 - Oyuncak
41 - Beklenmedik anda
42 - Manzara
43 - Duygular
44 - Senfoni
45 - Oyun
46 - Av
47 - Gerçekler
48 - Enkaz
-Tanıtım videosu-
49 - Geçmişin izleri
50 - Minik sevgilim
51 - Davetsiz Misafir
52 - Kördüğüm
53 - Trip
54 - Rüya
55 - Kalp acısı
56 - Yapboz
57 - Ateş'in kızı
58 - Kelebek
59 - Süpriz
Kesit
61 - Yıkılmışlık
62 - Terkediş
Özel Bölüm
instagram
63 - Ruhun yolculuğu
okuyun!
64 - Hikayenin sonu
S O N
satırlarda buluşalım

60 - Yangın

29.5K 1K 153
By wonder_vomen


Şüphesiz benim için bu adam. Gülüşü, o gülüşü öpülmek için mesela. Boynu koklamak, saçları okşanmak, yüreği sevilmek için var gibi...

Elleri belime kaydı, göz temasını kesmeyerek beni kendine çekti. "Seninle dans etmek istiyorum," dedi. Bakışlarında kararlılığın keskin izleri göründü "dans et benimle güzel kadınım."

Ellerim geniş omuzuna kaydığında dans etmeye başlamıştık. Iznimi almış olunca kolunu kaldırıp beni kolunun altından geçirdi. Iki defa aynı hareketi tekrarlayınca yalnız olmadığımızı gördüm bizimle beraber çoğu kişi dans ediyordu ve asıl şaşırdığım şey ise Doğan ve Ezgin'nin de diğerlerine ayak uydurup dans etmeleriydi. Bunları düşünememeye çalışarak ilgi odağını Ateş'e çevirdim.

Birlikte dans ederken başımı huzurlu bulduğum omuzuna yasladım ve gözlerimi kapattım. O da belimi daha sıkı sardı.

Uzun süre öyle kaldık. Mutluluğum şuan tarif edilemezdi, benim için gecenin en güzel saatleriydi. Acaba o da benimle birlikte bu duyguyu yaşıyor mu diye görmek için geri çekildim ve o an göz göze geldik. Belki de en başından beri beni izliyordu. Yüzü yüzüme o kadar yakındı ki nefesimin kesildiğini hissettim. Bir ürperti hafif bir esinti gibi tüm vücudumu dolaştı. Heyecandan yutkunduğumda erkeksi bir sesle kıkırdayarak tekrar başımı omuzuna yasladı.

"Sana birkaç şey soracaktım," başımı kaldırıp gözlerine baktım.

Bakışlarıyla karşılık verirken nefesini yüzüme "sor" diyerek üfledi.

"Doğum günüm olduğunu nerden biliyordun?"

"Başka soruya geç" diye karşılık verdi.

"Ama bu en basit sorumdu" diye itiraz ettim bozulmuş bir sesle.

"Diğer soru," diye diretince sesli bir şekilde iç geçirdim. Bu kadar zor ve dik kafalı olmak zorunda mıydı? Anlamıyorum.

"Kaç kişiyle çıktın?" Bu soruyu o kadar merak etmeme rağmen hiç sormaya fırsatım olmamıştı. Ateş böyle bir soru sorduğuma şaşırmış ce kaslarının çatıldığını gördüm.

"Çıkmaktan kastın sevgili olmak mı?" Sorusuna başımı usulca salayarak cevap verdim.

"İşin duygusal kısmıyla hiç ilgilenmedim. Yanımda bulundurduğum kızlarsa sadece zevk içindi," diye yanıtladı beni. Bir yandan tatmin olurken diğer yandan yüzümü buruşturdum ve omuzuna sertçe vurdum. Eğlendiği yüzünden belliydi. Ah tabikide O Ateş Hancı'ydı kendini beğenmiş güzel şey. Dudakları hafif kıvrılırken gözlerinin içi gülüyordu. Çenemi kavrayan eliyle başımı yukarı kaldırdı ve gözlerimin içine bakmaya başladı. O kadar derin bakıyordu ki...

"Küçüğüm" dedi küçüğümü vurgularcasına kulağıma doğru eğilerek. "Ben mutluluk kelimesinin her harfini seninle yaşıyorum." O kadar farklı bakıyordu ki akıl mantığını yitiriyor, yüreğin eriyor, nefes almayı dahi unutuyorsun. "Ben fena şekilde bağımlıyım sana." Erkeksi sesi ciddiyetle verdiği nefeste can bulurken gözlerimi kapatım.

Iri eleri çenemi kavradı ve düşüncelerimin önüne geçti yüzümü kendisine çevirdi. Gözlerinde tutuklu kaldım bir an.

"Nefesinde soluklandığım ilk kızsın." Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerime bakmadan başımı hızlı bir şekilde kalbine yasladı. Gözlerim şaşkınlıkla irileşti şaşkınlıkla ağzım bir karış açık kalırken rüzgarın uğultusu kulaklarımı doldurdu. Donup kalmıştım elleri sanki mümkünmüş gibi belimi daha çok sardı sessizce yutkundum.

"Duyuyor musun kalbimin atışlarını," diye sorunca kalbinin atışlarına dikkatimi verdim. Kalbi öyle büyük bir hızla çarpıyordu ki, sanki saatlerce koşu yapan birisinin kalp atışı gibi çok hızlı ve çok güzel atıyordu. "Işte o kalp ilk defa biri için bu denli hızlı atıyor." Fısıltıyla söylediği sözleri yüzümü adeta yakarken kalbim neredeyse durmak üzereydi.

"Biz erkekler hep kalbimizi hızlandıran kadınların peşinde koşarız taki kalbimizi durduran kadınla karşılaşana kadar."

Bana aşkla bakıyordu.

O, fazla güzeldi.

Herkes gitsin, tek sen kal bende.

"Sevmek gibi bir duyguyu başkasında da hissedersin ama aşk öyle değil bebeğim. Aşık olduğunda hep aynı kişide tutuklu kalırsın, hiç istemesen de bağlanırsın, birde bakmışsın ki kalbinin merkezine yer edinmiş aşık olduğun kişi," sesi, tüylerimi ürpertecek güzellikte, sarhoş edebilecek bir tınıdaydı konuşmasının ardından birkaç adım gerileyerek yüzümü elleri arasına aldı.

"Aşk anlatılmaz hissedilir," sesi bir fisıltıya dönüşmüştü. Sözlerimiz yerine bakışlarımız konuşuyordu. Zihnime onun konuşmasından bir kesit düştü. 'Kalbinin merkezine yer edinmiş aşık olduğun kişi...' demişti. Ve benim bu güzel sözlerine verebilecek bir cevabım yoktu. O kadar güzel ve anlamlı konuşuyordu ki... hiç kimse onun bana aşkla bakan gözlerini görmemişti ve hiç kimse bana söylediği sevgi dolu sözleri duymamıştı.

Sadece ben görmüştüm.

Sadece ben duymuştum.

Sadece ben gerçek Ateş-i biliyordum. Başka birinin onu bilmesine veya fark etmesine gerek yoktu. Ben onu çoktan fark etmiş ve ona çoktan kalbimin merkezini vermiştim. O kalbimin merkezinde çoktan tahtını kurmuş beni kendisine ait olmayı ilan etmişti.

Derin bir nefesle geniş göğsü havalandı, alt dudağını diliyle ıslatı sonra. "Sen doğan bir gün gibisin ben ise batan akşam güneşi." Sözleri kalbimi okşayarak seviyordu. Ateş duygularını bana çok nadir belli eden biriydi ve duygularını belli ettiği dakikalardan birini yaşıyorduk ve ben bu dakikaların kıymetini çok iyi biliyordum.

Derin bir nefes alıp gözlerimi ellerime düşürdüm, bu kadar güzel olmak her yiğidin harcı mıydı?

Didem'in beni Ateş'in yanından almasıyla sevgi dolu bakışlarımız son bulurken Dideme hayretler içinde baktım. Koluma girerek bana yön verdi ve şenşakrak gülerek, "pasta kesme zamanı" dedi. Ateşin kollarında daha iyiydim, ondan ayrılmanın hoşnutsuzluğuyla sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim.

Otelden içeri geçtiğimizde otelin dışardan da daha güzel olduğunu farkettim. Içerisi oldukça geniş bir alana sahipti. Ortam loş ışıkla yumuşak bir şekilde aydınlatılmıştı orta kısım ise dans alanı için boş bırakılmış ve duvarın kenarlarına uzun boş masalar aralıklarla dizilmişti.

Hemen karşı duvarın önüne de büyükçe büyük bir masa ve üzerinde beş katlı bir pasta yerleştirilmişti. Belimde bir el hissettiğimde, elin sahibine baktım. Didem'in yerini Ateş alırken nedensizce gülümsemeye başlamıştım.

Bugün aşırı yakışıklı ve sahipleyiciydi. Beraber benim için yapılan pastanın yanına gelince durdum ve Ateş'e döndüm. Elindeki bıçağı göstererek "gece bu senin gecen" diyerek pastayı işaret etti. "Hayır," diye fısıldadım kulağına doğru Başımı iki yana salayarak "bu gece bizim gecemiz." Yüzüme ilgiyle bakarken sözlerimi tekrar etti "bu gece bizim gecemiz." Kirpikleri; gür, uzun ve kıvrımlıydı. Burnu düzgündü, aldığı her nefeste göğsü hiddetle kalkıp iniyordu.

"Hadi kes," diye konuştu gözlerimin derinliklerine bakarak. "Beraber keselim mi?" diye sordum kabul etmesini umarak. Buna karşılık bana gülümsemesini hediye etti ve omuzlarımdan tutarak paraya döndürdü. "Kesmek sadece senin hakkın," içtenlikle gülümseyerek pastayı kestim.

Etraftaki insanların alkış sesleri yükselirken hafiften çalmaya başlayan müzik ve keyifli sohbet sesleri bir uğultu gibi etrafımızı sardı.

Verilen hediyeler ve onca iltifattan sonra kendimi çok yorgun ve bitkin hissetmiştim. Ateş'ten daha hediyemi almamıştım ondan hediyemi isteyecektim ama ondan önce lavaboya gitmem gerektiğini düşündüm.

Aynadan kendime baktığımda çokta kötü görünmüyordum ama evden çıkmadan önce neden görünüşüme çeki-düzen vermedim diye kendimi sorguladım. Özensiz giyinmiştim ama ona rağmen gecenin en güzel kızı denilmişti bana. Son kez saçımı düzeltip elbiseme çeki-düzen verdim ve kapıya doğru yürüdüm.

Kapıyı açmak için elimi kulpuna atıp indirdiğimde kapının açılmaması bedenime dalga dalga panik duygusunu yaydı. Kapı açılmıyordu birkaç kez daha denememe rağmen kapının açılmaması gözlerimin yaşarmasına neden oldu. Benim kapalı alan korkum vardı kapalı alanda nefesiz kaldığımı hissediyor sanki görünmez ellerin beni boğazladığını hissediyordum.

Sakin kalmak adına derin bir nefes alarak olumsuz düşünceleri bir kenara savurup tekrar kapıyı açmayı denedim. Belki kapının kulpu bozulmuştu veya personel görevlilerden biri yanlışlıkla kilitlemiştir evet evet kesin öyle olmalıydı hem birkaç kez seslenirlersem gelip kapıyı açabilirlerdi ve bende buradan kurtulmuş olurdum. Evet, aynen böyle yapmam gerekiyordu, fakat nedense içimin ürpermesine, soluduğum havanın git gide yetersiz gelmesine, bacaklarımın titremesine engel olamıyordum.

Bağırmak istiyordum ama sesim çıkmıyordu. Bilincim bana ters bir şeylerin olmadığını söyleyerek zihnimin içinde ikna edici cümleler ile fısıldadığında onu dinledim ve bir kere daha kapıya vurmaya başladım tam o sırada kapının altından hafiften gelen duman ve ateşin kokusu beni sarsarken tüm bedenimi ele geçiren korku bir ölümün habercisi gibiydi. Çünkü kapalı alan korkum olmasıyla birlikte şimdi de çok kötü şeylerin olacağını hissediyordum. Ve şuan doğru dürüst düşünemiyordum.

Ensemdeki nabzının sesinin ve lavabonun kapısının diğer tarafından çıkan dumanla burnumun kırıştığını hissediyordum. Sanırım birazdan bu duman lavaboya birleşecek ve kapı alev alacaktı.

Lavaboya gelmek için otelin bir üst katına çıktım ve belki beni fark eden bile olmamıştı. Bu korkuyla kalbim daha da sıkışırken vahşi dumanla cebelleşen nefeslerim ve bundan yorgun düşen çelimsiz bedenim yerle buluşurken kalbimin delice bir hızla, adrenaline çarpıştığını hissediyordum.

Beynimin, bedenimi ve ruhumu tetik etmeye, karanlığa gömülmeye istekli olduğunu farkettim ce çırpınan bedenim hoyratça durdu. Hiçbir şey hissedemeyen kalbim kendini ruhumdan salmış, mürekkep damlası olup damarlarımdan geçen kanın yerini almıştı.

Nefesimin kesildiğini hissettiğim anlarda uğuldayan kulaklarımda birinin bağrışlarını duyar gibiyim.

Kaburgalarım kalbimin içine girmek, oraya yuva yapmak ister gibi birbirlerinin tıkırdıyor, duman nabzımı harlıyordu. Dudaklarımın aralanadığını ve dumanın boğazıma ulaşıp, canımı yaktığını hissediyordum. Mideme karışan o dumanın karnını kastığını hissederken gözlerimi açmaya çalıştım ve uğultulu gürültü zihnimi didiklerken halsizce pes ettim. Ve o anda o nota ne kastedildiğini çok iyi anladım.

Kaburgalarım kalbimin içine girmek, oraya yuva yapmak ister gibiydi. Duran nabzımı harlıyordu. Dudaklarımın aralandığını ve dumanın boğazımı yaktığını hissediyordum. Mideme karışan o dumanın karnımı kastığını hissederken gözlerimi açmaya çalıştım ve o uğultulu gürültü zihnimi didiklerken halsizce pes ettim. Gülselerin içeri girdiğini hissettim. Gülse yanıma yaklaştı, biri yanıma çökerken kalabalığın gölgesi lavobaya düştü. Kapıyı açabilmişlerdi. Yüksek sesli bağırışlar kulağımda ki nabzı besledi. Tanıdık bir elin varlığını yüzümde hissettim. Kalbimin sesi gürültülü hayret nidalarına karışmaya başlarken uğuldayan kulağımın dibinde tanıdık bir sesin nefesini hissediyor bunun farkındağılıyla gözlerimi aralamak istiyordum. Duman tenimi sıyırmaya devam ederken tanıdık elin yüzümde ki teri sildiğini hissettim. Birilerinin başıma üşüştüğünü yarı açık bilincimle kavrıyordum. Parmak uçlarım kıpırdandı ve yüzümü yalayan nefesin serzenişleriyle kalbimi okşarken boğazımdan gelen kor bir istekle öksürdüm ve ağzımdan dışarıya yol alan dumanın varlığını hissettim. Uğuldayan sesler, nefesime dayanan tanıdık dokunuşlar v ie bağrımdan kopup gelen hırlamalar.

"Hazan? " diye seslendi kalbimin duvarına çarpıp ruhuma imzasını atan endişeli bir ses...

Tanıdık sesin derinlerden gelen yoğun isteğiyle gözlerimi kırpıştırdım, kirpiklerim birbirine geçerken tanıdık simanın dudaklarından dökülüp uğuldayan kulaklarıma çarpan ismimi güzel sesiyle telaffuz edişin düştüğüm duruma rağmen hissederken kalbim öyle bir hızla çarptı ki gözlerimi açmak o kusursuz yüzü görmek istedim.

İki yanağımıda kavrayan ve ilk defa soğuk hissettiğim eller kalbimi burkarken birilerinin daha bişeyler dediğini anlayabiliyordum. Ateşin heybetli bedeninin vüduma yaslı olduğunu sert hırıltıları burnumun ucundan soluklanırken kirpiklerimi bir kez daha kırpıştırdım. "güzelim beni duyuyor musun? " dedi Ateş çaresiz çıkan sesiyle.

Sesi endişe doluydu ve bu kalbimin teklemesine sebep oldu. "lanet olsun kim yaptı böyle bir şeyi! " birilerinin esip gürleyen bağırışlarını duydum bu ses Doğan'dan başkasının sesi değildi ve ateşin onu takip eden küfürleri. "Aç gözlerini Hazan... Lütfen" itaat etmeye layık görülen nadir kelimeler kulaklarıma düştüğünde, bunu beklermiş gibi sızlayan bakışlarımın kirpikleri kırpıştı ve göz kapaklarım usulca açılırken gözlerim burnumun ucunda ki yüzle titreşti. İçimde ki dünyanın 1. Harikasını görürken güzelliğine hayret ettim. Dağınık saçları terden ıslanmış alnını örtmüştü. Gözlerinden akan bir kaç usul damla yüzümü yakalamıştı. Hızlı soluklarından sıyrılan nefesleri derimin altını titretirken, titreşen gözlerim gözleriyle buluştu. Orda çırpınan bir balık gibi acı çeken gözleri dolmuştu. Kalbim onun heybetli bedeninin altında hızlı hızlı atmaya başladı ve kirpiklerinin arasında ki yaşlar şakaklarına kayarak tenimle buluştu.

"iyi misin? "diye sordu.

Kalbimin amansız çırpınışları nefesimin altında harlanırken gözlerini yumdu ve bir kaç saniye sonra aralandığın da berrak maviler gözlerimi hırsla karşıladı.

Bakışları etrafa kaydığında çevredekilerin endişeli ve meraklı bakışlarını fark ettim. Bişeyler söylüyor iyi olup olmadığımı soruyorlardı. Ama algılamıyordum. bir kez daha öksürürken "iyiyim" diye mırıldandım çatallı bir sesle.

"be-ben..."

"sus! " diye konuştu sertçe. Başımı dizine koyarak "yorma kendini iyi olacaksın" dedi. Bir elini başımın arkasına koydu ve beni doğrulturken öksürüklerime devam ediyordum. İnsanların meraklı bakışları ve uğıltuları kulaklarıma ulaşırken ellerimi zemine dayadım. Başım halsizce ateşin omzuna düşerken elimi omzuma atarak beni kendine çektip. "hazan" diye konuştu. Didem hemen telaşla ateşin arkasına çömelmiş kızarık gözleriyle Bana bakarken "iyi misin? " diye sordu. Etrafta ki insanların bir kaç şey gevelediğini ve ambulansı aradıklarını da işitiyordume. Ateşin derin soluklarını da saç diplerimde hissediyordum. "iyiyim" diye mırıldandım kuruyan dudaklarım titrerken... "nerde kaldı bu siktiğimin ambulansı" diyerek gürledi ateş. Bana dönerek endişeyle yüzümü taradı.

Islanan kıvrımlı kirpiklerinin bir birini örtmesini hayranlıkla izlerken gözlerinii açıp morarmış dudaklarıma baktı. Ardından seri bir hareketle kolunu boynuma dolayıp kendine çekti boşta ki eliyle yüzümde ki saçları geriye itti. Kokusu burnuma dolarken sıcak nefesini kulağımda hissettim. Tekrar öksürürken yutkundu ve fısıldayan sesiyle "nefesim ol ki sen bittiğinde bende biteyim..." kalbim öyle bir hızla çarpıp damarlarıma hiddetle vurdu ki dudaklarım aralanırken bu kelimeleri onun dudaklarından, sıcak nefesinden duymanın gerçekliğini tattım. Basit bir kaç kelimesi bile bazen kalbime dokunuyor hızlı çarpmasına neden oluyordu. "hayatım hiç toz pembe olmadı, o renkleri ben seçtim, ben karıştırdım, ben yarattım. Ortaya çıkan hep siyahtı. Bu hep böyle oldu. Sanki kaderle yemin edilmiş bir anlaşma gibi... Siyahtan karanlığa gittim. Karanlığın en dibine indim, orda üzüldüm, kırıldım, en büyük acıları yaşadım. Sonra bende acı çektirmek istedim. Kırdım mahvettim, bana ulaşmaya çalışanları, bir hiçliğe savurdum benliğimi... Sonra ne oldu biliyor musun Hazan?" Diye fısıldadı titreyen sesiyle. "Seninle gördüm bazı şeyleri ilk kez yaşadığımı hissettim. Işte o an anladım ki kalbime ben değil sen hükmediyormuşsun." Sıkıntılı nefesini dışarı verirken sessizce soludu. Gözümden akan yaşları silerken konuşmaya devam etti, "sen yeni doğan bir gün gibisin.. ben ise batan akşam güneşiyim ve sen Hazan Bannister bana onca yaptığın değisikliklerden sonra çekip gidemezsin! İzin vermem. Benimlesin." Dedi yemin edercesine..

Şuana kadar Ateş yaptığı en uzun konuşmayı yapmıştı. Ona seninleyim demek istedim ama tek yaptığım sessiz gözyaşları dökmek..

Bakışlarındaki kararlılığın izleri 'seni bırakmayacağım' der gibi parlamıştı. Az da olsa endişesini gidermek ve birşeyler söylemek için dudaklarımı araladın ama titrek bir nefes almaktan başka bir şey yapamadım. Bedenim bu olayları daha fazla kaldıramadığından bilincim karanlığa gömüldü ve arkamdan Ateş'in esip gürleyen sesi kullaklarımı doldurdu...

Instagram: solgun_papatyaa

Continue Reading

You'll Also Like

3.7M 141K 80
Ona hiç sarılamamıştım mesela. Hiç elini tutamamıştım. Hiç öpememiştim. Hiç koklayamamıştım. Hiç sevdiğimi söyleyememiştim. Hiç dokunamamıştım. Hiç b...
429K 16.6K 74
Geçmişini hatırlamayan yaralı bir prenses , geçmişin intikamını almak isteyen kara atlı prens. Sıraç Karmen ünlü bir iş adamı ve azılı bir mafya...
552K 36K 28
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
2.9K 998 22
Verda artık yeni bir kimliğe ve hayata sahiptir. Oğlu Deniz, eşi Ali ile gözlerden uzakta Roza olarak hayatına devam etmektedir. Babasının tanık koru...