sahra için acırlarla geçmek bilmeyen yaz tatili bitmişti okul açılmıştı.alnında bulunan dikişi iyileşmis ve aldırmıştı. ertesi günü sahra okula gidecekti sabah kahvaltısında mustafa dede
..sahra kızım çayını çabuk iç birazdan bizi almaya taksi gelecek
..ne! ne taksisi dedeciğim bu gün okul için hazırlık planı yapmak istiyorum
.. burda benim evimde nerdeyse bir ayı geçkin zamandır kalıyorsun misafirsin diye birşey söylemedim ama giydiklerini
ben bu yaşımda beğenmiyorum. Bu gün sana daha yakışan bir iki parça birşeyler almak istiyorum.
..Mustafa dede ben zaten yeterince sana yük oluyorum yiyecek ve yatacak yerim var fazlasını kabul edemem giysilerim bana göre gayet güzeller benim için lütfen zahmete girmeyin
.sahra beni şimdi dikkatle dinle sen şuanda yanımda bana can yoldaşı olan tek evladımsın seni sahiplendim alınma iki kızım bir torunum var amma yıllardır yalnızım bu ev mezarım oldu ne bir ses ne insan var dört duvar arasında bir canım şu gördügün masanın dili olsada sana söylese bazen her ağzıma giden lokmada bir gözyaşı döktüğümü bu saatten sonra birikmiş para neyime gerek kime miras kalacak seni ve beni bir araya getiren kader güzel kızım sen yuvandan çok uzaklarda yuvasız bir kuşsun bense yavru kuşlarına sahip çıkmamış yuvadan atmış bir babayım sen yolun başındasın ben
bu yolun sonunda senin korunmaya ihtiyacın var ben ilgiye muhtaç
yaşlı adam daha konuşacaktı ama kapıya gelen taksinın korna sesi mahalleyi ayağa kaldırmıştı sahra mutfağın penceresini açtı
ve
..tamam bekleyin iki dakikaya geliyoruz.
masada kahvaltıyı öylece bırakmışlardı taksi dede torunu büyük
alışveriş merkezine bırakmıştı büyük bir giyim mağazasına girdiler mustafa bey mağaza çalışanı bir bayana
..kızım Afedersiniz ben torunum için alışveriş yapmak istiyorum ama ikimizde pek modayı takip etmiyoruz acaba bize giyisi almak için yardımcı olurmusunuz.
..tabikide efendim buyrun lütfen
mağaza çalışanı sahraya en az on kez deneme yaptırdı ve ona yakışan dört diz üstü elbise üç gömlek iki tişört dört pantolon üç kışlık kazak önerdi.
mustafa dede hepsini paketletti daha sonra iki de ayakkabı ve bir mont aldılar sahranın elinde bir sürü paket olmuştu kabancidan çıkarken sahrayı caner görmüştü. yanına yaklaştı ve
..merhaba sahra çoktan beri görüşmedik nasılsın.
..caner senmiydin kusura bakma şu paketten seni göremedim
evet bayağıdır görüşmedik
.gerçi son görüşmemde hiç birşey söyleyemeden biriyle ortadan kayboldun
..şey caner o zaman olanlar benim suçum değildi
canerle sohbet devam ediyoru mustafa bey hesabı ödeyip gelmişti ve
..sahra kızım sen daha elindeki ağırlıkla burda ne bekliyorsun
hani kafeye çıkıyorun
..dedeciğim bu okuldan arkadaşım caner
..sahra senin istanbulda kimsen bir akraban yok sanıyordum.
canerin karşısında sahrayı zor durumda bırakmayan mustafa bey
..evladım dedesi olmam için akrabası veya kan bağı olması şart değildir sahra benim manevi torunun dur.
yaşlı adamın canını sıktığını hisseden caner
..çok doğru söylüyorsunuz dedeciğim izniniz olursa sahranın dedesinin benimde dedem olmasını istiyorum
mustafa bey gayet ciddi bir şekilde canerin kulağına eğildi.
..bak evladım dalga geçmeyi bırak sen bana sadece mustafa amca de benim torunum şuan tek sahra kızdır anlaşıldımı.
dedi ve sahraya yönünü döndü
..güzel kızım elindeki torbaları arkadaşın canere ver oda bizimle
yukarı kafeye çıkıyor
hep beraber kafede kenar bir masaya oturmuşlardı caner biraz
ölçülü davranmaya çalışıyordu çünkü yaşlı adam canerden biraz hoşlanmamıştı en azından öyle sanmıştı bu yüzden mustafadan uzak duruyordu
yiyecek birşeyler istediler sahra ve caner kola istemişti mustafa bey kahve almıştı kısa süre sonra canerin şakalarına yaşlı adamd
gülmeye başlamıştı.ama sahra yüzüne sahte tebessüm koymuştu
aklından hep alperi düşünüyordu. yüreği yanıyordu yüreğini bu kadar delice kaptırdığına mantığı bile inanmıyordu halbuki baştan ne kadar dikkatli davranmıştı görmeyecekti
bütün kızların düştügü hataya o düşmeyecekti uzun boyunu ve yapılı vücudunu ,kara gözlerini Yakışıklı yüzünü dudaklarını
bütün çekiciliğini görmeyecekti
konuşurken sesindeki çekici sakinligi kadife yumuşaklığını duymayacaktı bir metre uzaklıkta yanında geçerke burnundan
girip ciğerlerine kadar giden ona has kokusunu koklamayacaktı.
aklının kabul etmediği bu ayrıntıları malesef silinmez kalemler
yüreğine çoktan yazmıştı alperın taş kalbinden ufacık bir ümit görmemişti
belki alper onu bir daha görmezdi belki sesini duymazdı belkide çoktan unutmuştu lakin sahranın aklıda kalbide hep ondaydı
sahra yaptığı anlaşmanın gereğini yapmıştı ayrılmıştı ama yüreği ona ihanet ediyordu düşünceli olduğu ne kadar saklasada yinede bazen açık veren sahrayı mustafa bey
..sahra kızım burda bir arkadaşımın küçük bir ayakkabı tamir dükkanı vardı yıllardır bu arkadaşdan haber almıyorum aklıma gelmişken sağmı salimmi onu bir yoklayım
..nasıl istersen dedeciğim
mustafa bey masadan kalkmıştıki arkasından bir ses belirtmişti
..bakıyorum hala yaşıyorsun annemi kanser ettin genç yaşında
hayatı ona zindan ettin kara toprağa yolladın.
mustafa dede arkasına dönünce on beş yıldır görmediği kızı sema ve torunu beren anne kız kol kola kahve içmek için kafeye yeni gelmişlerdi.
mustafa dede kızını görünce sinirden titremeye başlamıştı torununu en son gördüğünde daha küçücük bir kızdı ama onuda annesi dedesi ne karşı öğütlemişti ve mustafa bey
..yazıklar olsun sana senin gibi bir evlat olmaz olaydı birde atana
yani bana iftar atıyorsun seni ben böylemi yetiştirdim yazık sana
annenin neden hasta olduğunu sen çok daha iyi biliyorsun yıllardır yalnız yaşıyorum bir kez nasılsın demedin
..gençliğimde yaptığım bir hata yüzünden hep beni suçladın bir
defa bağışlamayı düşünmedin bu inadın yüzünden annemi küs
toprağa verdim buda benim sana cezam evde tek başına geberip
gideceksin öldügünü kimse bilmeyecek taki bedeninin kokusu
mahalleyi alana kadar
annesinin hararetli konuşmasından etkilenen beren masada oturan caner ve sahrayı görmüştü bir hamlede gidip sahranın saçından tutup yere yapıştırdı ve
..seni beleşi sünepe sürtük ben seni makara olsun diye oranın adresini vermiştim hangi yüzle dedemi kandırdın insanlardan para koparmak için yapmayacağın şey yok
düştügü yerde tokat atmak için elini kaldıran berenin kolunu kuvvetle caner yakalamıştı sinirini alamayan beren
..bırak kolumu sende kim oluyorsun sinsi yılan yaptıklarının hesabını vermek zorunda
..ben sahranın erkek arkadaşıyım kız arkadaşıma bir daha vurman için beni geçmelisin.
canerin mavi gözlerine öfkeyle bakan beren yerde yığılmış olan
sahranın karnına sert bir tekme vurdu ve bağırarak
..onun yüzünden uğruna can verdiğim adam beni terk edildim
perişanım ama kahpe boş durmamış sana kapak atmış bu adi kız
senin tırnağını haketmiyor
karnına tekme yiyen sahra acılar içinde kıvrananıyordu mustafa bey teke lini kalbinin üstüne koymuş sandalyenin üzerinde yığılmıştı
caner bereni sertçe geri yitmişti berenin yere kapaklanmasına
neden olmuştu kargaşaya güvenlik gelmişti kalp krizi geçiren
mustafa dedeye ilkyardımı kafede bulunan bir doktor yapmış ve ambulans çağırmıştı.
ambulansla hastaneye dedesiyle torunu birlikte kaldırılmıştı