Eveeet... Arkadaşlar bu kitaba da sınır koyma kararı aldık. Tabi sizin istekleriniz doğrultusunda.
Sınırımız 105
İyi okumalar...
EREN
-tamam abicim. Tamam ben kapımı kilitler kimseyi içeri sokmam. Tamam eğer ki gece su içmeye kalktığımda olur da biriyle mutfakta karşılaşıp romantik bir an yaşarsam suyu yüzüne püskürürüm. Tamamdır görüşürüz, öptüm.
Dedim ve sonunda telefonu kapayabildim. Abim işi çıktığını ve birkaç gün boyunca yanıma gelemeyeceğini söylemişti. Üstelik sabahtan beri bir sürü de tembihte bulunuyor. Gözlerimi devirerek aşağı indiğimde Jimin'i koltukta uyurken buldum. Lanla sarmaş dolaş bir şekilde yatarken oldukça keyifli gö-
.
.
.
Onlar birbirine sarılmış uyuyorlar mı?
Sanırım ev hayatı onları birbirine bağlamıştı. Saçlarımı karıştırarak merdivenlere yöneldiğim sırada kapı çaldı. Arkamı dönerek kapıya ilerledim. Kapıyı açtığım sırada karşımda gördüğüm kişi ile kaşlarımı havaya kaldırdım.
Rose?
-merhaba Eren.
Gülümseyerek adımı söylemesiyle ben de güldüm. Lisa söylemediyse kız olduğumu bilmiyordu.
-merhaba.
-ben Jhope'u görmek için gelmiştim. İçeride mi?
Ah doğru ya. Bir de Jennie ve Jhope olayı var. Bir ara onunla da ilgilenmeliyim.
-evet odasında. Gel seni götüreyim.
Gülerek başını salladığında onunla birlikte yukarı çıkmaya başladım. Rose çok tatlı bir kızdı. En azından Lisa ve Jennie'ye göre tatlıydı. Yukarı kata çıktığımızda onu Jhope'un odasının önüne getirdim ve kapıyı tıklayarak başımı içeri uzattım.
-Jhope, müsait misin?
Sorumla beraber başını kaldırarak bana baktı ve gülümsedi.
-evet, ne oldu?
Kafamı geri çekerek Rose'a kapıyı tamamen açtım. Ardından gülümseyerek içeriyi işaret ettim.
-geçebilirsin içeride.
Teşekkür ederek içeri girdiğinde kapıyı kapadım ve merdivenlerden aşağı indim. Acaba odada yalnız başlarına ne yapacaklar? Omuz silkerek koltuklara oturduğumda dikkatimi çeken şey Jimin ve Lan'ın hala uyuyor olmalarıydı. Sesszice televizyonu açtım ve dizimi aramaya başladım. Biraz sonra kanalı bulduğumda sırıtarak izlemeye başlamıştım. Şaka maka hoşuma gitmişti. Elimde su bardağımla beraber dizimi izlerken bir anda çıkan kılıç dansı sahnesiyle gözlerimi pörtlettim.
Ağzımdaki suyu püskürdüğümde ise kahkaha atmaya başladım.
Oğlum bu ne?!
Ben kahkaha atarak yerde yuvarlanırken bir yandan da bir daha onun karşısında nasıl ciddi olacağımı düşünüyordum. Ben bir daha bundan korkmam ki? Hayır şimdiye kadar nasıl korkmuşum onu da anlamadım. Tekrar kahkaha attığımda sırada duyduğum hırıltı sesi durmama ve yutkunarak koltuğa bakmama neden oldu. Gözlerimi uykularından uyandırdığım için bana sinirle bakan Jimin ve Lan'a çevirdim.
Sesli bir yutkunma.
-ş.şey... Komik bir şey izliyordum da...
-neymiş o komik olan?
Arkamdan gelen Taehyung'un sesiyle başımı ona çevirdim. O an aklıma biraz önceki halinin gelmesiyle gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ama gülmemek çok zordu. Yanaklarımın içi havayla dolmuştu. Elimi ağzıma kapadım ve başımı iki yana salladım. Konuşursam gülerdim.
-dalga mı geçiyorsun? Konuşsana!
Başımı hızla iki yana salladım ve koşarak yanından geçtim. Ardından evden dışarı çıktım ve kendimi yola atarak kahkaha atmaya başladım. Evlerin güvenlik görevlileri bana baksa da umrumda değildi. O neydi oğlum öyle. Yemin ediyorum şeytan görse besmele çekerdi.
Derin bir nefes alarak kendime gelmeye çalışırken evin kapısı açıldı ve Rose ağlayarak dışarı çıktı. Kaşlarımı çatarak ona baktım. İçeride ne olmuştu? Ona ne olduğunu soracaktım ki bir ses duydum.
-HEEEEYY!!
Yandan birinin bana bağırdığını duyduğumda başımı o tarafa çevirdim. Chanyeol elinde hortum bana el sallarken gözlerimi kaçırdım.
Bana mı sallıyor?
Bana salladığından emin olamasam da elimi kaldırdım ve ben de el salladım. Bunun üzerine suyu kapadı ve hızla evinin bahçesinden çıktı. Ardından bana doğru koşmaya başladı. Kaşlarımı havaya kaldırmış onun bana doğru koşmasını izliyordum. En az biraz önceki Taehyung kadar komikti. Chanyeol yanıma geldiğinde üzerime atladı ve kolunu boynuma sararak saçlarımı karıştırmaya başladı. Çırpınarak elinden kurtuldum.
-ölmek istediğini bu kadar belli etmene gerek yoktu.
Dedim kaşlarımı çatarak. Gülerek eğildi ve tam boyuma geldi.
-bunu yapmamı sevdiğini biliyorum küçük kardeşim. Üstelik beni görmeyi sevdiğini de biliyorum. Ben de tam bahçemizi suluyordum ve seni görür görmez aklıma bir fikir geldi. Neden bu akşam bizde kalmıyorsun? Birlikte çok eğleniriz çünkü bizim çocuklar gerçekten çok eğlencelidirler. Hem oyun oynarız, film izleriz ve daha bir sürü şey yapa-
-sus lütfen.
Dedim nefes nefese. O konuştukça ben yoruluyordum.
-konuşmamı sevdiğini de biliyorum küçük kardeşim. Hadi söyle bana, bize geleceksin değil mi?
Kocaman gülümseyerek yüzüme baktığında aramızda yalnızca beş santim falan vardı. Bir adım geri gittim ve gülümsedin.
-eee... Şey... Malesef gelemem.
Dedim ve üzülüyormuş gibi yaptım. Ne? Oraya gidip o kadar erkeğin arasında kalacak halim yok öyle değil mi?
Evet bu biraz saçma oldu çünkü uzun süredir zaten 7 erkeğin arasında kalıyorum. Üstelik erkeklerden biri uzaylı bir mutant robot, biri her şeye sinirlenen kaba saba biri, diğeri ise oyuncaklarla konuşan bir ego manyağı. Şimdi düşündüm de ben onların arasında nasıl kaldım?
-yoksa...
Dedi ve yüzünü tekrar bana yaklaştırdı.
-yoksa sen kız mısın? O yüzden mi bizim evimizde kalmak istemiyorsun?
Duyduklarımla gözlerim kocaman açılmış ve bir put gibi kalakalmıştım. O... Yoksa her şeyi biliyor mu?
Sakin ol...
Burnumu içime çekerek ellerimi belime götürdüm ve pantolonumu yukarı çektim. Ardından hönkürerek yere tükürdüm.
-bana bak aslanım, kıza mı benziyorum ben ha?
Dedim sesimi kalınlaştırarak. Allah kahretsin! Elimde tesbih olsaydı kesin inanırdı bana!
-neyse, erkek olduğuma inanman için size gelmem gerekiyorsa gelirim aslanım. Bekle beni akşam. Kıps.
Dedim ve göz kırptım. Ardından bacaklarımı ve kollarımı iki yana açarak eve doğru yürümeye başladım. Madem onu ille de ikna etmem lazım tamam o zaman, bekle beni Chanyeol.
Akşam🌙
Merdivenlerden inerken salondan bizimkilerin seslerini duymaya başlamıştım bile. Kendi aralarında şakalaşıyorlardı. Tamamen merdivenlerden indiğimde Jhope bana bağırdı.
-durun durun, Eren'e soralım.
Kaşlarımı çatarak onlara baktım. Ne soracaklardı?
-sence hangimiz daha yakışıklı?
Bu soruyla şaşırmıştım. Doğrusunu söylemek gerekirse bunu daha önce hiç düşünmemiştim. Onlara doğru birkaç adım attım ve ortadaki masanın üzerine oturarak onlara teker teker bakmaya başladım. İlk olarak bana bu soruyu soran J-Hope'a baktım. Evet tatlıydı ve eğlenceliydi ancak yakışıklı denemezdi. Aynı şekilde Jin ve Jungkook da tatlıydı. Gözlerimi Sugaya kaydırdım. Bu soruyla alakasız bir şekilde koltukta geriye yaslanmış telefonuyla ilgileniyordu. Gözlerimi ondan çektim ve Taehyung'a baktım. Gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu. Evet, o hem tatlı hem de belli bir karizması vardı. Tam onu söyleyecektim ki gözlerim Jimin'e kaydı. Tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Bu bakış...
Bu eğer beni seçmezsen seni öldürürüm bakışıydı. Yutkunarak onu işaret ettim.
-Jimin.
Bunu söylememle kahkaha atarak geriye yaslandı ve bacak bacak üzerine attı.
-başka bir ihtimal olamazdı zaten.
Ona gözlerimi devirerek Namjoon'a döndüm.
-hyung sana söylemiştim ya, şimdi çıkıyorum ben.
Dedim ve el salladım. Gülümseyerek o da el salladı.
-geç kalma sakın.
-tamam hyung.
Dedim ve kapıya doğru yürümeye başladım. O sırada Taehyung ve Jungkook ayağa kalkarak "Nereye bu saatte?!" diye şaşkınlıkla bağırdılar.
Peki...
Onlardan daha şaşkın olan ben ve diğer grup üyeleri onlara döndük.
-size ne oluyor?
Dedi Namjoon i. Hayır adam haklı. Nereye gidiyorsam gidiyorum size ne? Taehyung boğazını temizleyerek tekrar yerine oturdu. Onun ardı sıra da Jungkook oturmuştu. Taehyung boğazını temizledi.
-şey yani, abisi kızar diye şey ettim. Sonuçta sinirli bir insan.
-abim birkaç gün boyunca eve gelmeyecek merak etme.
Dedim başımı dikleştirerek. Kaşlarını çattı.
-ben yalandan hiç mi hiç hoşlanmam yalnız. Abin bana gelse dese ki benim kardeşim ben evde yokken ne yaptı, evde oturdu diyemem.
Sinirden yüzüm kızarırken bir gözüm de seğiriyordu. Resmen beni tehdit ediyordu. Tam ağzımı açmıştım ki Suga konuştu.
-gidebilirsin Eren.
Hepimizin gözleri ona dönmüştü. Gözleri kapalı konuşuyordu. Şey... Onun daha önce beni koruduğunu görmemiştim. Yoksa ben dışarı çıktığımda uzaylılar beni kaçıracak mıydı... Acaba gitmesem mi?
-ama hyung-
Taehyung tam konuşuyordu ki Suga kaşlarını çatarak ona baktı. Bunu yapmasıyla sinirden kudurmuş bir şekilde ayağa kalktı ve merdivenlere yöneldi. Hocam adamın bir bakışı bile yetiyor ya.
-teşekkü-
-teşekküre gerek yok. Daha fazla ses yapıp beni rahatsız etme ve git.
Şey... Peki... Başımı sallayarak evden dışarı çıktım ve güvenliğe selam verip EXO'nun evine doğru yürümeye başladım. Zaten evleri birkaç ev ötedeydi. Bahçeden içeri girdim ve kapıyı çaldım. Çok geçmeden adını hatırlayamadığı-
Evet şimdi hatırladım. Adı Chanyeol'ün deyimizyle Chenchen di. Gülümseyerek önümden çekildi.
-gel hadi, biz de seni bekliyorduk.
Biz? Yutkunarak ben de gülümsedim ve önünde eğildikten hemen sonra evden içeri girdim.
Bir anda biri bana doğru koşmaya başladığında kaşlarımı çattım. Chanyeol? Bir anda üzerime atlayarak bana sımsıkı sarıldı ve kendini hızla geri çekti. Ardından kaşlarını havaya kaldırarak ellerini göğsüne götürdü.
-omo! Düşündüğüm gibi çelimsiz değilmişsin. Küçük kardeşimin göğüs kası var. Bir gün seninle beraber saunaya gidelim de bana göster tamam mı? Hem birbirimizi keseleriz.
Yüzüm kızarırken ona ağız dolusu küfür etmemek için kendimi zor tutuyordum. Neden onca insan varken gelip beni bulmuştu ki bu mankafa! Bir anda kolumdan tutarak beni içeri sürüklediğinde tökezleyerek peşinden gittim. Diğer grup üyeleri koltuklara oturmuş bana bakıyorlardı. Chanyeol gülümseyerek eliyle reverans yaptı.
-işte küçük erkek kardeşim. Görüyorsunuz değil mi, hyungunu kırmayıp evine kadar geldi. Bu akşam hep beraber çılgınlar gibi eğleneceğiz ve yine hep beraber -
-bu kadar yeter değil mi Cahnyeol?
Dedi ve kolunu Chanyeol'ün boynuna sararak başını beline kadar indirdi. Bunu yapan Xiumin'di.
-yah, yah, yah! Canına mı susadın seni hergele?!
Chanyeol onun elinden kurtulup ikisi boğuşmaya başladıklarında koltukta oturanlara döndüm ve önlerinde eğildim.
-merhaba, daha önce tanışmıştık.
İçlerinden biri gülümseyerke başını salladı. Adını hatırlayamamıştım.
-evet. Üstelik Chanyeol'ün kusuruna bakma. O her zaman böyledir.
-hiç önemli değil.
Dedim elimi havada sallayarak. O sırada Chanyeol beni kolumdan tutarak yenına çekti ve kolunu omzuma attı.
-eee, ne oynayalım?
Baekhyun yerinde zıplayarak ayağa kalktı.
-tavuk güreşi oynayalım.
Dedi gülerek. Kaşlarım çatıldı. Tavuk güreşi?
Chanyeol hızla başını sallayarak bana baktı.
-evet kardeşim bu çok güzel bir fikir. Hadi oynayalım!!
Bağırdığında içlerinden birkaçı daha heyecanla bağırarak ayağa kalkmıştı ve bahçeye çıkmak için kapıya ilerlemeye başlamışlardı. Başımı Chanyeol'e çevirdim.
-ama ben bu oyunu bilmiyorum. Anlatır mısın?
Hızla başını sallayarak elimden tuttu ve... Ve...
.
.
.
Elimden mi tuttu?
Hızla başımı kaldırıp ona baktığımda o bana bakmadan beni peşinden bahçeye sürüklüyordu. Bahçeye çıktığımızda elimi bırakıp karşıma geçti. O sırada diğerleri bahçedeki sandalyeleri köşeye çekiyorlardı.
-şimdi ilk olarak oyunun çok basit olduğundan bahsetmek istiyorum. Tek yapman gereken bacağının birini kaldırarak ellerinle tutmak ve karşındakini kaldırdığın bacağınla iterek yere düşürmeye çalışmak. Anladın mı?
Başımı salladım. Anlamıştım ama sorun anlayıp anlamamam değildi. Sorun şu küçücük cüssemle dev kadar adamları nasıl yere devireceğimdi.
-şey... Acaba gruplara ayrılsak olur mu? Çünkü benim sizi devirebilmem için bir mucize falan olması gerekli.
Bu dediğime diğerleri gülerken Sehun kolunu omzuma artı.
-ufaklık 9 kişiyiz ama. Xiumin hakem olacağını söyledi.
Huh... Neden hepsi bu kadar tatlı? Gülümseyerek başımı kaldırdım ve ona baktım.
-şey, bence ben sütten olabilirim.
Bu dediğime hepsi gülmüştü.
-olur mu öyle şey sen de büyüdüğünde erkek adam olacaksın. İstersen gidip evinden birkaç kişi çağırabilirsin. Belki oynamak isterler.
Başımı salladım ve onun kolundan kurtularak eve doğru koşmaya başladım. Benim kız olduğumu bilen birkaç kişi olursa daha rahat olabilirdim. Hızla bahçeden içeri girdim ve kapıyı çaldım. Biraz sonra kapıyı Jin açmıştı. Onu geçerek içeri girdim ve bağırmaya başladım.
-Kim Tavuk Güreşi oynamak ister?!
İviit... Şimdi ilk olarak şunu söyleyeyim ben Eren'in yerinde olsam bu kadar ünlüyü bir arada görmeye dayanamaz ve bayılırdım sksnsbsb
Sorularımıza geçelim efenim.
Sizce Rose ve Jhope odada ne konuştular? Rose evden neden ağlayarak çıktı?
Eren kim yakışıklı sorusunun cevabı olarak Jimin dedi. Sizce kim? (Bence hiçbiri değil çünkü bana yakışıklıdan daha çok tatlı geliyorlar sksjjs)
Sizce Tavuk Güreşi oynamaya hangi üyeler gelecek?
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.
Hepinize BTS'li günler🐒