Belkide İlk Aşk İlk Delilik

By Vaveylai_Ruhl

214K 29.5K 31.5K

Yeniüye #1 Jisoo #3 Mecburi bir evlilikten kaçmaya çalıştığınızı düşünün. Tek arkadaşınız internet üzerinden... More

Yine Beeen!!!
👏Sizin İçin👏
♒1.BİAİD♒
♒2.BİAİD♒
♒3.BİAİD ♒
♒4.BİAİD♒
♒5.BİAİD♒
♒6.BİAİD♒
♒7.BİAİD♒
♒8.BİAİD♒
İnstagram
♒9.BİAİD♒
♒10.BİAİD♒
♒11.BİAİD♒
Soru-Cevap
♒12.BİAİD♒
♒13.BİAİD♒
♒14.BİAİD♒
♒15.BİAİD♒
♒16.BİAİD♒
♒17.BİAİD♒
♒18.BİAİD♒
♒19.BİAİD♒
♒20.BİAİD♒
♒21.BİAİD♒
♒22.BİAİD♒
♒23.BİAİD♒
♒24.BİAİD♒
♒25.BİAİD♒
♒26.BİAİD♒
♒27.BİAİD♒
♒28.BİAİD♒
♒29.BİAİD♒
♒30.BİAİD♒
♒31.BİAİD♒
♒32.BİAİD♒
♒33.BİAİD♒
♒34.BİAİD♒
♒35.BİAİD♒
♒36.BİAİD♒
♒37.BİAİD♒
♒39.BİAİD♒
♒40.BİAİD♒
♒41.BİAİD♒
♒42.BİAİD♒
♒43.BİAİD♒
♒44.BİAİD♒
♒45.BİAİD♒
♒46. BİAİD♒
♒47. BİAİD♒
♒48. BİAİD♒
♒49. BİAİD♒
♒50. BİAİD♒
♒51. BİAİD♒
♒52. BİAİD♒
♒53. BİAİD♒
♒54. BİAİD♒
♒55. BİAİD♒
♒56. BİAİD♒
♒57. BİAİD♒
♒58. BİAİD♒
Soru - Cevap
♒59. BİAİD♒
♒60.BİAİD♒
♒61.BİAİD♒
♒62.BİAİD♒
♒63.BİAİD♒
♒64. BİAİD♒
♒65.BİAİD♒
♒66.BİAİD♒
♒67.BİAİD♒
♒68.BİAİD♒
♒69.BİAİD♒
♒70.BİAİD♒
♒71.BİAİD♒
♒72.BİAİD♒
♒73.BİAİD♒
♒74.BİAİD♒
♒75.BİAİD♒
♒76.BİAİD♒
♒77.BİAİD♒

♒38.BİAİD♒

3.5K 418 399
By Vaveylai_Ruhl

Yüklenin votelere ARMYleer sksnndnd

LİSA

-dün akşam saatlerinde 20 yaşlarında bir genç kızın cesedi bulundu. Katil derisini yüzmüş ve onu parçalara ayırarak çöp poşetlerine koymuş. Ardından onun parçalarını ayrı ayrı çöp kutularına atıp ortadan kayboldu ancak polis tarafından bu sabah saatlerinde ülkeden çıkış yaparken yakalandı. Kendini korumak içinse ölen kızın kız kardeşine kötü davrandığı gerekçesini verdi.

O.o.onlar, onlar benden mi bahsediyordu? B.ben öldüm mü?

Korkarak gözlerimi açtığımda beni kaçıran çocuğun televizyonun karşısına geçmiş, elinde telefon oturduğunu gördüm. Ölen kızın ben olmadığıma şükrederek yavaşça yatağın ucuna kaydım. Eğer o görmeden kalkabilirsem...

-bir yere mi gidiyorsun?

Sorusuyla olduğum yerde kaldım. Beni nasıl görmüştü?

Telefonunu koltuğun üzerine bırakarak ayağa kalktı ve birkaç adımda yanıma geldi.

-bak dün sana tokat attığım için özür dilerim.

Bir anda özür dilemesiyle kaşlarımı çattım. Dün ne olmuş-
Bir dakika. O beni öldürecekti öyle değil mi?!

-l.lütfen bana zarar verme. Söz kız kardeşine bir daha yaklaşmayacağım.

Kaşlarını çattı.

-tamam sana tokat atmış olabilirim ama sana zarar vereceğimi nasıl düşünürsün? Ben öyle biri değilim.

-a.ama sen beni öldüreceğini söyledin. Beni kesecektin...

Kaşlarını havaya kaldırdı.

-ciddi misin? Çünkü ben genelde kurbanlarımı kesmek yerine canlı canlı gömerim.

Dedikleriyle gözlerim kocaman açıldı. Tam kendimi geri çekecektim ki yüzündeki o ifadeyle olduğum yerde kaldım. Gülmek istiyor ancak gülmemek için kendini sıkıyor gibiydi.

-sen... Sen benimle dalga mı geçiyorsun?!

-elbette dalga geçiyorum. Evet kardeşime zarar vermek istediğin için seni dediğin gibi cezalandırabilirdim ama ben bir cani değilim.

Söyledikleriyle derin bir nefes aldım. Beni kesmeyecekti...

-söylesene seni keseceğimi de nereden çıkardın?

Gözlerimi yere indirdim.

-telefonda konuşurken duydum.

Bunu söylediğimde hatırlamak ister gibi bir gözünü kısarak bana baktı. Ardından gözleri kocaman açıldı ve kahkaha atmaya başladı.

-ahahahhaha... Allah aşkına gerçekten o hindiyi kendin mi sandın?!

Tekrar kahkaha atmaya başladığında kaşlarım çatıldı. Hindi mi?

-komik değil.

Dedim sert bir şekilde. O ise hala kahkaha atıyordu.

Bu... Ah!

-şuna bir son ver!

Bağırmamla bir dakika yaparak ayağa kalktı ve kahkaha atarak kapıdan dışarı çıktı. Dudağımı büzerek yatakta duran yastığı elime aldım ve yere fırlattım. Nasıl kendimi bu adama rezil edebildim?! Ayağa kalktığım sırada üzerimde farklı bir kıyafetin olduğunu fark ettim. Elbisemi çıkarmış ve bana büyük gelen bir eşofman takımı giydirmişti. O... Üzerimi değiştirmedi öyle değil mi?

-YAH!! Buraya gel!!

Bağırmamla çıktığı kapıdan tekrar içeri girdi. Gülmesi geçmiş görünüyordu.

-bildiğim kadarıyla yah sadece yaşıtların ve senden küçükler için söylenecek bir kelime. Komik olduğun kadar da edepsizsin anlaşılan.

Yüzünde çarpık bir tebessümle bunu söylemesi dişlerimi sıkmama neden oldu.

Sakin ol Lisa.

-söylesene üzerimi sen mi değiştirdin?

Sorumla beraber elini çenesine koydu ve beni baştan aşağı süzdü.

-bir düşünelim bakalım. Burada sen ve benden başka biri olmadığına göree... Evet, ben değiştirmişim.

Pişkinliği karşısında dişlerimi sıkmaya başladım.

-doğru ya kardeşin 7 erkeğin arasında yaşayacak kadar edepsiz. Sen de abisi olduğuna göre en az onun kadar sapık ve edepsiz olabileceğini düşünmemiştim.

Yumruklarını sıkarak gözlerini kapadı. Sinirlenmiş görünüyordu.

-Eren hakkında sakın ağzını açma.

Sinirli sesiyle güldüm.

-ne o, kardeşin hakkındaki gerçekleri duymak seni rahatsız mı etti?

Bir anda üzerime atılarak eliyle boynumu kavradı ve beni sertçe duvara itti. Boğazımı sıkmasıyla gözlerim kocaman açılmış bir şekilde eline vurmaya çalıştım. Gözleri sinirden kıpkırmızı olmuştu.

-bir daha kardeşimin adını sakın ağzına alma.

Nefes alamadığımdan dolayı gözlerim kapanmaya başlamıştı. O ise elini boynumdan milim oynatmadan kızaran gözleriyle bana bakıyordu. Mavi gözleri o kadar ürkütücüydü ki yere oturup deliler gibi ağlamak isriyordum. Bir anda elini çektiğinde duvara sırtımı dayayarak yere çökmüş ve boğulurcasına öksürmeye başlamıştım. Dizlerimin üzerine çöktüğümde yaşaran gözlerimi kaldırarak ona baktım. Mavi gözleri alev saçarcasına bana bakıyordu. Bir anda arkasını dönerek kapıdan dışarı çıktı ve kapıyı sertçe kapadı. Ağlayarak ayağa kalktığım sırada koltuğun üzerinde duran telefon dikkatimi çekti. Hızla koltuğa ilerledim ve telefonu alarak polisi aradım. Korkudan bedenim zangır zangır titriyordu.

-ka.kaçırıldım. Lütfen yarım edin.

-hanımefendi lütfen ağlamayın ve bize adınızı söyleyin.

-Lalisa.

-evet Lalisa. bize bulunduğunuz yeri tarif etmeye çalışır mısın?

Ayağa kalkarak camın önüne gittim ve dışarıya baktım.

-etrafımda küçük evler var. Fakir bir semt olmalı. Evin hemen karşısında küçük bir kimchi dükkanı var. Üstelik yolun köşesindeki tabelada 134. sokak yazıyor. Tahminen üçüncü kattayım.

Koridordan gelen sesle hızla telefonu kapadım ve koltuğun üzerine fırlattım. Ardından kalkarak yatağın üzerine oturdum. Hemen sonra içeri girmiş ve bana bakmadan telefonu alıp dışarı çıkmıştı. Dolan gözlerimi tekrar silerek aynanın karşısına geçtim ve boğazıma baktım. Elinin izi vardı. Burnumu içime çekerek yatağa yattım ve gözlerimi kapadım.

YAZARIN AĞZINDAN

Jimin elleri cebinde bahçeye girdikten sonra kapının önünde durdu. Aybükeyle bugün kesinlikle konuşacaktı. Aybüke onu affetmese bile en azından onun iyi olduğunu kendi gözleriyle görecekti.
Jimin derin bir nefes alarak zili çaldı ve beklemeye başladı. Biraz sonra kapı Aybüke'nin annesi tarafından açılmıştı. Jimin'in ilk dikkatini çeken şey annesinin Koreli olmamasıydı.

-buyrun?

Jimin gülümsedi.

-efendim ben Aybüke'nin arkadaşıyım. İzin verirseniz onu görebilir miyim?

Kadın gülümseyerek kapının önünden çekildi ve geçmesi için izin verdi. Bu çocuğu bir yerlerden tanıyordu. Jimin içeri geçtikten sonra koltuklarda oturan babasının önünde eğildi.

-merhaba efendim. Ben kızınızın arkadaşıyım. Adım Park Jimin.

Adam koltuktan kalkarak Jimin'e oturmasını işaret etti.

-ahaha, bizim kızın bu kadar erkek arkadaşı olduğunu bilmiyordum.

Jimin kaşlarını çattı.

-üzgünüm ama anlamadım. Benden başka kim geldi.

-altı erkek arkadaşı daha geldi bu sabah. Aybükeyle ilgilenip onunla konuşmaya çalıştılar.

Yaşlı adam karısına döndü.

-Aybüke'ye haber ver de aşağı insin. Birlikte yemek yiyelim.

Annesi gülümseyerek merdivenlere yöneldiğinde Jimin tedirgin bir şekilde gelmelerini beklemeye başladı. O sırada yaşlı adam ona bir sürü soru soruyordu. Nerede tanıştınız? Nasıl tanıştınız? Ne iş yapıyorsun? Ailen nerede?

Jimin hepsine elinden geldiğince cevap vermeye çalışıyordu. O sırada merdivenlerden duyduğu sesle Jimin başını merdivenlere çevirdi. Aybüke aşağı iniyordu. Jimin hızla ayağa kalktığı sırada Aybüke'nin gözleri ona takıldı.

Jimin...

Aybüke'nin nefesi bir anda daralmaya başladığında kafasını iki yana sallamaya başlamıştı. Bir anda ağlamaya başlayan kız ile Jimin şaşkına dönmüştü.

Onu bu hale kendisi getirmişti...

Annesi özürler dileyerek Aybükeyi tekrar yukarı çıkardığında Jimin hala şaşkındı.

-evlat neden böyle yaptı anlayamadım. Bu sabah başka arkadaşları da gelmişti ve onların yanında oldukça sakindi.

Jimin başını sallayarak gülümsedi ve önünde eğildi.

-rahatsız ettiğim için üzgünüm ahjussi.

Ardından adamın bir şey söylemesini beklemeden hızla evden dışarı çıktı ve koşmaya başladı. Dans etmeliydi. Başka türlü vicdan azabını dindiremezdi.

EREN

Elimde bir mısır kutusu televizyonun başına geçmiş Hwarang dizisini izliyordum.

Ne? Tabiikki Taehyung oynadığı için izlemiyorum. Sadece içlerinde çok yakışıklı bir çocuk var onun için izliyorum. Acaba Taehyung'a desem beni onunla tanıştırır mı? Ah ne diyorum. Su getir desem getirmeyecek adamdan beni biriyle tanıştırmasını istiyorum. Delirmiş olmalıyım.

Elimde mısır diziye bakarken ekrana Taehyung çıkıyor. Gülerek onu izlemeye başladım. Şu anki öküz halinden eser yoktu. Hatta çok şirin bir karakteri vardı. Ah! Keşke gerçek hayatta da böyle olsaydı.

Kapının sertçe açılıp kapanmasıyla başımı girişe çevirdim. Jimin beni görmemiş ve koşarak pratik odasına giden merdivenlere yönelmişti. Kaşlarımı çatarak önüme döndüm ve dizime kaldığım yerden devam etmeye başladım ancak vicdanım gidip ona ne olduğunu sormamı söylüyordu. Oflayarak ayağa kalktım ve merdivenlerden aşağı indim. Yine müzik sesi geliyordu. Kapıyı yavaşça araladım ve içeri baktım. Jimin dans ediyordu. Tam arkamı dönüp gideceğim vakit ayakları birbirine dolandı ve sertçe yere düştü. Koşarak içeri girdim ve müziği kapayarak yanına koştum. O ise gözlerini bağladığı bezi bir köşeye atmış bileğine bakıyordu.

-iyi misin?

Sorumla beraber dudaklarını birbirine bastırarak gözlerini benden kaçırdı ama gözlerinin dolduğunu anlayabilmiştim. Bu istemsizce benim de gözlerimin dolmasına neden oldu. Karşımda biri ağlayınca benim de ağlayasım geliyordu.

-iyi değilim Eren. Hiç iyi değilim.

Doğrusunu söylemek gerekirse onu böyle bulmayı kesinlikle beklemiyordum. Jimin bir anda bana sarılarak ağlamaya başladığında ben de ağlamaya başlamıştım. Titreyen elimi kaldırdım ve yavaşça sırtını sıvazlamaya başladım.

-geçecek Jimin. Sorunun her neyse emin ol geçecek.

Başını iki yana salladı.

-geçmiyor. Kalbim o kadar ağrıyor ki, bir anda parçalara ayrılacak gibi hissediyorum.

Ona ne olmuştu? Kalp, parçalara ayrılmak... Birini mi seviyordu? Ya da birine mi kırılmıştı?

-anlatmak ister misin?

Sorumla beraber başını iki yana salladı.

-sadece sarılabileceğim bir yastık ol ve o çeneni kapa.

Söylediğine güldüm. Jimin aynı Jimindi. Sadece biraz daha duygusaldı.

-pekala. Bu akşam doya doya sarılarak ağlayabileceğin bir yastık olacağım ve bu yastık çenesini tutacak. Burada olanlardan kimseye bahsetmeyecek.

Jimin kollarını daha sıkı sardı ve sessizce ağlamaya devam etti. Bense çenemi kapamış saatlerce onun yatışmasını beklemiştim.

YAZARIN AĞZINDAN

Jimin yavaşça genç kızdan ayrıldı ve kapalı olan gözlerine baktı.

'Uyumuş aptal' diye geçirdi içinden. Ayağa kalktı ve yere eğilerek yavaşça kızı kucağına aldı. Ardından ağrıyan bileğine inat onu merdivenlerden yukarı çıkardı. Bir üst kata geldiğinde inleyerek onu yere bıraktı ve bileğine baktı. Zorladığından dolayı kızarmıştı.

-hyung?

Jimin Jungkook'un sesini duymasıyla başını ona çevirdi. Uykulu bir şekilde ona bakıyordu.

-iyi misin? Eren'e ne oldu?

Jimin oflayarak Eren'i işaret etti.

-ben kendi başımın çaresine bakarım. Eren pratik odasında uyuya kalmış sen onu odasına götür.

Jungkook başını sallayarak Eren'i kucağına aldı ve merdivenlerden yukarı çıkardı. Ardından odadan içeri girerek onu yatağına bıraktı.Onu özlemişti. Uzun zamandır yan yana gelemiyorlardı.

Jungkook uzanarak Eren'in yüzüne gelen saçlarını çekti ve gülümsedi.

-biraz daha bekle, sana açılmama az kaldı.

Diyerek alnına bir öpücük kondurdu. Ardından ayağa kalkarak kapıdan dışarı çıktı. O sırada Taehyung ile burun buruna gelmişti. İkisi de kaşları çatık bir şekilde birbirlerine bakmaya başladılar.

Bu kız ikisinden birinin olacaktı.

Ama kimin?

-ne işin var odamda?

Taehyung'un sorusuyla Jungkook güldü.

-Eren aşağıda uyuya kalmış odasına taşıdım. Bir sorun mu var?

Taehyung dişlerini sıkmaya başladı. Aptal, ne diye aşağıda uyuyordu ki?!

-yo, ne sorunu olsun.

Dedi ve yanından geçerek içeriye girdi. Tam kapıyı kapayacaktı ki Jungkook'un sesi geldi.

-sen nişanlısın hyung, bunu unutma.

Taehyung kaşlarını çattı.

-neden, bununla ilgili bir sorunun mu var?

-yo, sadece hatırlatmak istedim.

Dedi ve kendi odasına girdi. Onun ardından ise Taehyung odasının kapısını sertçe kapadı. Ne ima ediyordu ki?! Yerdeki yastığa tekme atarak yatağına yattı ve ellerini başının altına koyarak gözlerini yumdu.

Eren kimle ne yapıyorsa yapsın artık umrunda değildi.

♊♊♊

Lisa kapının açılıp kapanan sesiyle korkarak yattığı yerden doğruldu ve yatağın en ucuna giderek kapıyı izlemeye başladı. Her ne kadar belli etmese de Aren'den korkuyordu.

Aren kapıyı açarak içeri girdiğinde yatağın en ucunda korkuyla ona bakan kızı gördü ve gözlerini kaçırdı. Pişmandı. O sinirlendiği zaman ne yapacağı belli olmayan biriydi ve o kız Eren'i kullanarak onu zayıf noktasından vurmuştu.

Aren elindeki poşetleri havaya kaldırdı.

-acıkmışsındır diye düşündüm.

Lisa kaşlarını çattı ve başını başka tarafa çevirdi. Karnı çok açtı ama onun aldığı bir şeyi yemeyecekti. Aren yere oturarak poşetin içindeki kutu yemekleri teker teker çıkardı. Ardından iki soju şişesini ortaya koyarak Lisa'ya baktı.

-ye şunu.

Lisa'nın şaşkınlığı her geçen saniye artıyordu. Ye şunu mu? Bir hayvana bile böyle yemek verildiğini görmemişti. Lise sırtını ona döndü. Aren tam ayağa kalkacaktı ki Lisa'nın guruldayan karnı bunu durdurdu. Lisa kendine küfürler ederken Aren gülerek ayağa kalktı ve Lisa'ya elini uzattı. Lisa anlamsızca onun eline baktı.

-bana tokat attın ve boğmaya çalıştın. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi seninle karşılıklı yemek mi yememi istiyorsun.

Aren uzattığı elini geri çekerek cebine koydu.

-üzgünüm. Sinirlendiğim vakit gözüm dönüyor. Hadi olanları unutup yemek yiyelim. Hem seninle konuşmam gereken şeyler var.

Lisa bir karnına bir Aren'e baktıktan sonra isteksiz görünerek ayağa kalktı ve Aren'i geçerek yere oturdu. Ardından kutunun birini alarak açtı ve çubukları birbirinden ayırarak yemeye başladı. Şu an kesinlikle kibar davranamayacaktı. Aren zaferle Lisa'nın tam karşısına oturdu ve kutulardan birini alarak o da yemeye başladı. Çubuklarla yemeyeli uzun zaman olmuştu ama kısa sürede alışmıştı. Lisa elindeki biten yemeği yere koyarak karnını tuttuğunda Aren tekrar güldü. Bu kızın Eren'e zarar vermek istemesini anlayamıyordu. Ne istemişti kardeşinden?

-soju?

Arenin sorusuyla Lisa başını salladı. Aren şişenin kapağını açarak bardağa doldurduğunda Lisa Aren'in elindeki şişeyi alarak kafasına dikti. Aren şaşkınlıkla bir elindeki bardağa bir Lisa'ya baktı.

Bu kız onu her daim şaşırtıyordu.

Aren bardaktan bir yudum alarak gözlerini Lisa'ya dikti

-karnımızı da doyurduğumuza göre bazı şeyleri konuşmanın vakti geldi.

Lisa elindeki şişeyi yere koyarak ona baktı.

-anlamadım?

-diyorum ki Erenden neden bu kadar nefret ediyorsun? Sana ne yaptı?

Lisa gözlerini kaçırmıştı. Aslında ondan nefret ettiğini söyleyemezdi. Sadece Taehyung'u elinden aldığı için onu... Evet, ondan nefret ediyormuş.

-kardeşin...

Dedi ve durdu. Acaba Taehyung'u ayarttığını söylese kardeşini de o şekilde boğar mıydı? Bunu istemiyordu ama söylemeliydi. Belki bu şekilde Taehyung tekrar ona dönebilirdi.

-evet kardeşim...

Aren sabırsızca ona bakıyordu. Lisa derin bir nefes aldı.

-kardeşin benim nişa-

-POLİS! AÇIN KAPIYI!!

İkisi de yerinde sıçradığında Aren hızla ayağa kalktı. Nereden anlamıştı polis burada olduklarını.

-sen...

Diyerek Lisa'ya döndü. Lisa gözlerini ondan kaçırmıştı. İşte şimdi belli olmuştu polise kimin haber verdiği.

-seninle görüşeceğiz.

Aren parmağını ona sallayarak başka bir odaya girdiği sırada polis kapıyı kırmış ve içeri girmişti. Lisa hızla ayağa kalktığı sırada polis onun bulunduğu odaya girmişti bile.

-sizi kaçıran adam burada mı?

Lisa başını iki yana salladığı sırada bunu soran adam bir işaret yaptı

-diğer odaları arayın.

Polisler diğer odaları ararken Lisa Aren'in yakalanmaması için dua ediyordu. O sadece kardeşini korumak istemişti.

-efendim her yere baktık hiçbir yerde yok.

Lisa şaşkınlıkla konuşan polise baktı. O odaya girdiğine emindi. Nereye kaybolmuştu?

-çevredeki güvenlik kayıtlarını istiyorum.

Dedi ve bana döndü.

-lütfen benimle gelin.

Başımı sallayarak polisin peşine takıldım.

Tanrım lütfen yakalanmasın.


Evet efenim. Şimdiden Lisa ve Aren'i shipleyenlere sesleniyorum. Boş ümitler beslemeyin sksnns

Jimin'in ağladığını yazarken bir kötü oldum yav. Size de oldu mu okurken?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere efenim.

Hepinize BTS'li günler😏🐿️

Continue Reading

You'll Also Like

16.1K 2.3K 51
Hep aynı yıldıza bakarsan yolunu asla kaybetmezsin...
78K 3.4K 31
Her şey salak kardeşimin yalanıyla başladı.. Siz: Delikanlıysan konum atarsın...
1.6M 110K 29
Başkomiser Han Jisung ve seri katil Lee Minho
11.8M 576K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...