KALP YANGISI

By sevval_yelen

3.3M 191K 47.7K

Adam, ait olduğu kadını bekliyordu ve kendisine ait olacak kadını... Gülüşüne kadar ona ait olmasını istiyord... More

KALP YANGISI
BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
BÖLÜM 9
BÖLÜM 11
BÖLÜM 12
BÖLÜM 13
BÖLÜM 14 - I. Kısım
BÖLÜM 14 - II. Kısım
BÖLÜM 15
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 24
BÖLÜM 25
MERHABA
BÖLÜM 26
BÖLÜM 27
BÖLÜM 28
BÖLÜM 29
BÖLÜM 30
BÖLÜM 31
BÖLÜM 32
BÖLÜM 33
BÖLÜM 34
BÖLÜM 35
BÖLÜM 36
BÖLÜM 37
BÖLÜM 38
BÖLÜM 39
BÖLÜM 40 - I. KISIM
BÖLÜM 40 - II. KISIM
BÖLÜM 41
BÖLÜM 42 - I. Kısım
BÖLÜM 42 - II. Kısım
BÖLÜM 43
BÖLÜM 44
BÖLÜM 45
BÖLÜM 46
BÖLÜM 47
BÖLÜM 48
BÖLÜM 49
BÖLÜM 50
BÖLÜM 51
EMİR BOZBEYLİ
BÖLÜM 52
BÖLÜM 53
BÖLÜM 54
BÖLÜM 55
BÖLÜM 56
BÖLÜM 57
BÖLÜM 58
BÖLÜM 59
SÜRPRİZ
EMİR BOZBEYLİ
BÖLÜM 60
BÖLÜM 61
BÖLÜM 62
BÖLÜM 63
BÖLÜM 64
BÖLÜM 65 - I. KISIM

BÖLÜM 10

56.2K 3.2K 647
By sevval_yelen

Merhaba, bölümlere isim koysam bu bölümün adı sevgi olurdu...

Telefondan yazdığım bir bölüm, elimi de incittiğim için biraz kısa oldu. Hatalarım varsa mazur görün.

İyi okumalar...



Aslında sadece kimsesiz bir kalpti.

Kalp atışına yoldaşlık eden kalp atışının göğsüne sokuluşuna karşın Emir tebessüm ederken yavru kedinin tüylerini okşayarak ceketiyle onu daha çok sardı. İpar'ın sesi kulaklarında yankılanırken sert adımları eve doğru ilerliyordu.

"Çok üşümüzsün. Sütün de kaldı dışarıda." diye fısıldadığında yavru kedinin başını ceketinin içinden çıkararak kendisine bakıp miyavlamasını tebessüm etti. Büyük eli kedinin tüylerini okşarken girdiği bahçeye bakmaya başlamıştı, Bade Hanım'ın kediyi, pis bir haldeyken eve almayacağını biliyordu.

Kuru olan bir sandalyeyi çekerek oturdu ve kediyi okşamaya devam ederken cebinden telefonunu çıkardı, son aramalardan Alin'in ismini bularak dokundu ve telefonunu kulağına götürdü.

"Efendim abi?" diyen Alin'in sesinden anlaşılan yorgunluk Emir'in içini sıkarken, bu hissi yok sayarak yavru kediye baktı, belki kardeşinin de neşesini yerine getirirdi.

"Bahçedeyim, yanıma gelsene."

"İşe gitmedin mi sen? Bir şey mi oldu abi?" diye sorularını sıralarken sesindeki telaş görkemliydi.

"Gitmedim, kötü bir şey yok. Hadi gel." dedi Emir ve telefonunu kulağından indirerek Alin'in başka sorular sormasına müsaade etmeden aramayı sonlandırdı. Bakışları kedinin yeşil gözleriydeyken içine çektiği derin nefesle gözlerini kapatarak zihnine yansıyan İpar'ın siluetine baktı.

"Abi ne oldu?" diye soran Alin'in sesiyle gözlerini açarak kardeşine baktı ve güzel bir tebessümün yüzüne yansımasına izin vererek ceketinin fermuarını biraz aşağı indirdi, yavru kedi irkilerek ince kazağına tırnaklarını geçirmiş ve Emir'e sığınmıştı. "Ama çok tatlı." diyerek kendisine yaklaşan Alin'in yüzündeki tebessümü görmek Emir'e çok iyi hissettirmişti.

"Sen biraz ilgilen bu bıdikle, ben de bir veterinerden bilgi alıp ihtiyaçlarını alayım. Sahipleniriz ne dersin?" diye konuşurken Emir, kardeşinin gözlerinin uzun zaman sonra parladığını görmüş olmak içine rahatlayan bir nefes çekmesini sağlamıştı.

"Olur." dedi Alin hemen fakat tebessümü yüzünde biraz küçülürken devam etti. "Senin kedin ama, çoğunlukla sen ilgilenirsin."

Emir başını sallayarak onaylarken aslında Alin'in sorumluluktan kaçmayacağını biliyordu fakat kardeşinin artık bağlanmaktan korktuğunu anlamamıştı ve anlayamadığı şeylerin olması Emir'i rahatsız ediyordu.

"Hadi," diyerek yavru kediyi dikkatlice tuttu ve Alin'e uzatırken, "Ben gelene kadar abla ilgilenecek seninle." dedi. Alin'in tebessüm ederek kediyi kucaklayışını birkaç saniye izledikten sonra dudaklarını kardeşinin alnına bastırıp bahçenin çıkışına ilerledi.

Arkasından kedinin ve onu kucaklayan kardeşinin kendisine baktığını biliyordu, fakat penceresinden onun gidişini izleyen İpar'ın varlığını bilmiyordu.

İpar pencerenin tülünü çekerek bedenine bir hastalık gibi yayılan sinirin etkisiyle ayaklarını yere vurarak sandalyeye ilerledi ve oturarak masaya dirseklerini yasladı, başını ellerine bıraktığında şakaklarına vuran ağrının sebebi olan adamı çözmeye çalışmaya başlamıştı. Emir'in tutarsız davranışlarına ve sözlerine anlam veremiyordu.

Parmaklarını saçlarının arasına götürerek başını ovmaya başlarken öğlen çocuklarla oynarken ki Emir'in davranışlarıyla biraz önce kediyi kurtaran Emir'in söyledikleri çatışıyordu. Biri hep tanıdığı gergin olan Emir'ken diğeri aslında Emir'in özüydü. İpar şüphesiz Emir'in özünü beğenmişti, belki de sevmeye bile başlamıştı?

Başını ellerinden çekerek ayağa kalktı ve Emirlerin bahçeye baktı, Alin kedi yavrusunu kucağına almış seviyordu. Yağmur şiddetini kaybetmişti. Bakışları kenara koyduğu süt kasesine kaydığında dudaklarını büktü ve arkasını dönerek yatağının üstüne attığı ince hırkasını tekrardan giydi. Hızlı adımlarla dışarı çıkarak çekingenliğini atmış şekilde yerdeki süt kasesini aldı ve Emirlerin bahçesine ilerledi.

"Merhaba." derken tebessüm eden Alin'e, onu tebessüm ederken görmenin mutluluğuyla karşılık verdi.

"Merhaba. Onun için dışarı süt bırakmıştım, açtır muhtemelen." dedi İpar ve Alin'in yanına ilerleyerek karşına sandalyeyi çekerek oturdu. Süt dolu kaseyi yavru kediye uzatarak içmesini sağladığında hâlâ yüzündeki tebessümü koruyordu. "Annesini gördün mü?"

Alin, İpar'ın sorusuyla bakışlarını kediden çekerek yeşil gözlere baktı, düşüncelerle kaşları çatılmışken başını onaylamazca salladı. "Görmedim, abim bakarız dedi zaten."

"Ben de sahiplenecektim ama," dedikten sonra dudaklarını birbirine bastırarak fısıltıya dönen sesini kesti İpar. Bakışları sütü içen yavru kediye döndüğünde her şeye rağmen tebessüm etti.

"Ama?" diye sordu Alin ve tek kaşını kaldırarak İpar'a sorarcasına baktı.

"Hödük abin kaldıramazsın dedi. Şu hayvanın nesi yük olacaksa?" derken öfkeden hızlı hızlı söylenen İpar dişlerini birbirine bastırarak kendini susturdu ve bakışlarını Alin'in mavi gözlerinden çekerek kediye baktı.

İpar'ın konuşması Alin'in hoşuna giderken dudaklarının kıvrılmasına engel olmadı ve kedinin kirden grileşmiş tüylerini okşarken yeşil gözlere baktı. "Hödük abimin kediden bahsettiğine emin misin?"

Alin'in alaylı ses tonuna karşın İpar alakasız şekilde onun, abisine hödük dediği için dağıldığını düşündü fakat Emir bazen ona karşı hödüklük yapıyordu. İpar bakışlarını Alin'in gözlerine kaldırdığında birkaç saniye duraksayarak karşısındaki genç kadının dediğini düşündü.

Emir kediden bahsetmemişti...

"Değilim." dedi ve sütü içmeyi bırakan kediyle süt kasesini yere bırakarak derin nefes aldı. "Abine hödük dedim diye de pişman değilim."

Alin aylardan sonra kıkırdarken karşısındaki kadının abisine olan hislerinin farkına varmamayı tercih etmişti. Yavru kedinin tüylerini okşarken, "Neşe getirdin bize." diye fısıldadı.

Araba sesi açık bahçe kapısından bahçeye yayılırken Alin, abisinin geldiğini bilerek kapıya bakarken İpar'ın bakışları yavru kedinin üstündeydi, kedinin yeşil gözlerini kısarak kendisine bakmasına tebessüm ediyordu.

Emir elinde poşetlerle bahçeye girerken İpar'da gelen seslerle başını bahçe kapısına çevirmişti, yeşil ve maviler birbirine karıştığında Emir yavaşlayan adımlarını durdurmadan ilerlemeye devam etti, İpar da bakışlarını kediye geri çevirdi. Kalkıp eve gitse, ayıp olurdu ama Emir'in ne demek istediğini daha çözememişken yanlarında durmak da istemiyordu.

"Alin, bu bıdiği yıkayacağız. Yarın da aşı için götüreceğim, yıkanmaması gerekiyormuş ama tüyleri grileşmiş lan." derken elindeki poşetleri masanın üstüne bıraktı Emir ve İpar'a bir baş selamı vererek yavru kediyi kucağına aldı.

"Sen kararlısın yani abi?" diye sorarcasına konuşan Alin'e bir bakış attı Emir, göğsüne başını yaslayan kedi hırıltılı bir ses çıkarırken tüylerinin okşadı.

"Evet fıstığım. Küçük lan daha, hem dinlesene ciğerlerinden ses geliyor. Üşütmüş gibi." derken Emir bir adım atarak Alin'e yaklaştı, İpar'a da yaklaşmışken bakışları yavru kedideydi.

"Hımm. Sen yarın veterinere götür abi." dedi Alin ve kedinin başını okşadıktan sonra ayağa kalkarak, "Ben anneme haber vereyim." diyerek eve yürüdü.

"Aslında," dediğinde İpar, Emir mavi gözlerini ona çevirerek devam etmesi için baktı ve Alin'in kalktığı sandalyeye oturdu. "Güvendiği ve mutlu bir yerde olduğu için öyle ses çıkarıyor. Çıkardığı ses de insan sağlığına faydalıdır. Seni sevmiş."

Emir ifadesiz bir halde İpar'ı dinlerken dudakları kıvrıldı ve kedinin tüylerini okşamaya devam etti. "Sevindiği için böyle ses çıkarıyor yani?" diye sorduğunda Emir, İpar tebessüm ederek başını onaylarcasına salladı.

Emir daha geniş bir şekilde gülümserken İpar onun gülümsemesine şaşkınlıkla bakıyordu, neredeyse adamın ilk kez gülümsediğini görüyordu. Gerilen dudaklarının kenarlarında oluşan kıvrımlar, kirli sakallıyla beraber daha vurgulu ve kısılan mavi gözleri nefes kesiciydi.

"Ben de sevdim." dedi Emir yavru kediye bakarken ve bakışlarını onu izleyen İpar'a çevirdiğinde genç kadının yeşil gözlerinin parlayarak kendisine bakışına yavaşça silinen tebessümü dışında kalbi tepki verdi. Nabzı hızlanırken göğsündeki sıcaklığın sebebi yavru kedi değildi...

İpar adamın ağzından sevdim kelimesini duyduğunda dudağının içini ısırarak göğsünü dövecek kadar hızlanan kalbini sakinleştirmek için derin nefes aldı. 'Kediden bahsetti, kediyi sevdim dedi.' diye aklından geçirerek kendini sakinleştirirken kurduğu hayallere engel olamıyordu. 'Bana da, seni seviyorum, der mi?' diye sorgularken kurduğu hayalin boşluğuyla başını onaylamazca salladı.

"Sevilmeyecek gibi değil." derken mırıltı gibi çıkan sesini boğazını temizleyerek düzeltti İpar fakat Emir'in bakışlarının uzun süredir gözlerinde olması ellerinin titremesine neden oluyordu. "Dişi galiba, adını ne koyacaksın?" diye sordu Emir'in konuşmadan gözlerine bakmasına daha fazla dayanamayarak.

"Çiçek." dedi Emir ve kediyi İpar'a uzattı, İpar ve kucağındaki kedinin gözlerinin rengi neredeyse aynıydı. Emir verdiği kararın doğruluğuyla gülümserken İpar'ın şaşkın bakışlarına da gülümsemesiyle karşılık vermişti. Meraksız bir adam değildi, kardeşinin ismi gibi bilinmeyen bir isim duyduğunda anlamına bakardı, İpar'ın da anlamına bakmıştı. Genç kadının adı gibi güzel bir kokusu olduğundan, adı çok anlamlı gelmişti.

Yeşil gözlerin kendisine bakışı, sonradan çekingen tavırları hoşuna gidiyordu, dudakları gerginliğini bozmazken İpar'ın şaşkın bakışları anlamayan bir ifadeye bürünmüştü. "Beğenmedin mi?" diye sordu Emir, İpar'ın bakışlarının sebebini sormak yerine.

İpar gözlerini kırpıştırarak yavru kediye baktı, yeşil gözleri aynı bir çiçeği açmadan önce saran koza gibiydi. "Hayır, beğendim." diye fısıldadı ve birkaç saniye daha kediye bakmaya devam ederken aklının tamamen karışmasıyla bakışlarını Emir'e çevirdi. "Başlarda gözlerime bakmıyorken şimdi bakışlarını çekmiyorsun. Neden?"

Emir, sorunun açıklığıyla kaşlarını kaldırarak takdir edercesine gülümsedi ve bakışları hâlâ İpar'ın gözlerindeyken arkasına yaslandı. "Rahatsız olmadığını anladım. Rahatsız ediyor muyum?"

İpar son sorudaki ciddiyeti fark ederek başını onaylamazca salladı ve "Hayır." dedi emin bir tonda. Emir'in tavırlarındaki farklılık İpar'a göre ciddi bir boyutta değişmişken bir taraftan hâlâ tutarsız olduğunu düşünüyordu.

"Ne düşünüyorsun öyle?" diye sordu Emir, İpar'dan yavru kediyi alarak göğsüne yaslarken. Genç kadının yeşil gözlerinden bir şeyler düşündüğü ve bunları çözüme eriştiremediğini anlamıştı, çekingen bakışların yerini anlamaz bakışlar almıştı.

"Tutarsız bir adam olduğunu." dedi İpar fazla dürüst bir şekilde. Emir kaşlarını çatarak İpar'a bakarken dudaklarını birbirine bastırarak gülme isteğini bastırıyordu, kadının lafını esirgemeyen hali hoşuna gitmişti.

"Ne tutarsızlığım varmış?" diye sorduğunda Emir, İpar bakışlarını adamın deniz gözlerinden çekti, vereceği cevabı bilemezken o cevabın Emir'i uzaklaştırmasını istemiyordu. Dediğinden pişman olarak gözlerini kaldırdı ve Emir'e baktı.

"Bağırdın, sonra da dondurma ısmarladın. Şimdi de maşallah gözlerini çekmiyorsun." derken İpar, bakışlarını üstüne odaklamış Emir'den gözlerini kaçırarak ayakkabısına baktı.

"Rahatsız olmadığını söyledin." derken onaylamak istercesine baktı Emir, İpar başıyla onaylandığında Emir devam etti. "Öyle gülersen ben de bağırırım."

"Öyle mi reis?" diye sorduğunda İpar, Emir de biraz önce kendisini başıyla onaylamış kadın gibi başıyla onayladı. "Mahalledeki kadınlara gülmeyi mi yasaklıyorsun?"

"Hayır." dedi Emir ve bakışlarını İpar'dan çekerek kedinin tüylerini okşadı. "Sadece önceden Alin'e yasaklardım ama sokakta gülmeyi."

İpar kaşları çatılmışken dudaklarını sinirle birbirine bastırdı, bir kadının gülüşünü yasaklamak da ne demek? "Neden? Gülmekte de ağlamakta da özgür." derken içinde uyanan feminen duyguları engellemiyordu.

Emir bakışlarını karşısında onu anlamayan kadına kaldırdığında içine derin nefes çekti. Olmalarına inancı yoktu, bu yüzden ümit de vermek istemiyordu. Anlatsa, İpar umutlanırsa Emir üzülürdü. Üzmek de üzülmek de istemiyordu.

"Anlamıyorsunuz. Gülüyor ya," derken başıyla evi gösterdi Emir ve alaycı bir gülümsemeyle dudakları kıvrılırken devam etti. "Bir hazine saçılıyor etrafa, o hazineyi görenler oluyor. Ben görmesinler istiyorum. O hazineyi yağmalamak isteyenler oluyor. Ben dokunmasınlar istiyorum." dedi ve yüzündeki tebessümü silerek İpar'a baktı. "Kıyamıyorum."

İpar adamın anlattıklarıyla nefes alma ihtiyacı hissetti, içine derin bir nefes çekerken gözleri mavi gözlerdeydi. İçinde uyanan tüm feminen duygular yeniden huzurlu bir uykuya dalmıştı. Karşısındaki adam bir kadını küçümsemiyor ya da bir şekilde üstün gelmeye çalışmıyordu, tersine sevdiği bir kadını koruyordu ve bu ona sevgi tarafından verilmiş bir haktı.

Sevgi, kişilere kanun kitaplarındaki haklardan daha fazlasını verirdi.

"Değişik bir adamsın, gerçekten." dedi İpar takdir eden bakışlarıyla. "Böyle adamların neslinin tükendiğini düşünürdüm, babam da türünün son örneği sanardım." dedi İpar ve kıkırdayarak dediğine karşın başını onaylamazca salladı.

Emir, biraz önce gülmekten bahsetmemiş gibi kıkırdayan kadına dudaklarını birbirine bastırarak baktı. O bu gülümsemeyi hep görmek isterken, diğer erkeklerin de bu gülümsemeyi görmek istemeleri rahatsız ediyordu.

"Sonra bu mahalleye geldim. Sevgi burada hâlâ çok saf, çok güzel." derken İpar isim vermeden genellemeyi tercih etmişti. Emir ne zaman Barın'ın adını duysa durgunlaşıyordu.

"Sevgi saftır zaten." dedi Emir ve tebessüm ederek göğsünde hırıltılı sesler çıkararak uyuyan yavru kediye baktı. "Bir amaç katarsan o sevgi değil, hedef olur. Seni hedef olarak görenlere neden kalbini açasın?"

"Doğru." dedi İpar, insanın benliğiyle alakalıydı sevgi ve nasıl sevilmek istersen öyle sevmeliydin. "Her şey özünde burada. Hedefler değil, gerçek sevgiler var."

Emir kedinin tüylerini okşarken başıyla onayladı. "Burada her şeyin gerçeğini bulursun. Öfkenin, sinirin, bağlılığın, kıskançlığın ve sevginin..."

Emir kendisinde olan her şeyi sayarken kıskançlık ve öfkenin, göğsünde yatan kedinin verdiği huzura rağmen bedenini sarması için uzun bir zaman gerekmemişti.

"İpar." diyerek bahçeye adımını atan Aykut kapının önünde durup gülümseyerek genç kadına baktı.

İpar şaşkınlıkla Aykut'a bakarken kendini toparlayarak tek kaşını kaldırdı. "Nereden buldun beni?"

"Kokunu aldım." dedikten sonra kahkaha atarak birkaç adımla bahçeye girdi Aykut.

Emir ona dişlerini sıkarak bakarken aklından geçen düşünceleri hissetmiş gibi yavru kedi uyanmış ve hareketlenmişti. Aykut'un kadının kokusunu bilmesine mi sinirlensin yoksa saçma esprisine mi kararsız kalarak direkt evinin bahçesine kadar girmesine kaşlarını çatarak baktı.

"Neden gelmiştin ki sen?" diye sorarken İpar cebinden telefonunu çıkararak Aykut'un arayıp aramadığına baktı, ders çalışırken telefonunu sessizce almıştı. Dört cevapsız arama olduğunu gördüğünde Aykut'un yüzündeki ukala gülümsemeye gözlerini devirdi.

"Aradım minik. Ve gelme sebebime gelecek olursam, senin özgürlük isteklerinden diğerini yapmak için seni almaya geldim." diyen Aykut, Emir'in öfkeli bakışlarını görmezden gelirken İpar'ın soran bakışlarını görünce sırıtarak devam etti. "Bara gideceğiz."

"Bara?" diye sorarcasına konuşan Emir'in sinirini hisseden yavru kedi başını göğsüne sürtüyordu fakat bu Emir'i sakinleştirmiyordu. İpar, bara gidemezdi, hele Aykut denen herifle asla gidemezdi; tabii Emir'e göre...




Sizce İpar bara gider mi, gitmez mi?

Bir dahaki bölüm 3 ya da 4 Temmuz'da bir aksilik olmadığı sürece gelecek. Yetiştiremezsem diye 4'ü diyorum, ayın üçünde atmaya çalışacağım.

İyi ki varsınız. Allah'a emanet olun.

Continue Reading

You'll Also Like

462K 20.7K 15
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
HATEM By mayleydim

Teen Fiction

2.1M 115K 38
*yaş farkı mevcuttur. *asker-köy kurgusudur. *+18 sahneler bulunacaktır ona göre okumanız önerilir. İnci & Hatem Bir iki saniye sonra şah damarımın y...
1.4M 24.1K 32
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
2.1M 130K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...