PEVEDAN

By yikikyazar

1M 31.6K 2.2K

"Benden okulumu aldın, ailemi aldın, gençliğimi aldın, sırada ne var?" Sesi yükselen Hicran, ayağa kalkıp Mey... More

Pêvedan-1
Pêvedan-2
Pêvedan-3
Pêvedan-4
Pêvedan-5
Pêvedan-6
Pêvedan-7
Pêvedan-8
Pêvedan-9
Pêvedan-10
Pêvedan-11
Pêvedan-12
Pêvedan-13
Pêvedan-14
Pêvedan-15
Pêvedan-16
Pêvedan-17
Pêvedan-18
Pêvedan-19
Pêvedan-20
Pêvedan-21
Pêvedan-22
Pêvedan-23
Pêvedan-24
Pêvedan-25
Pêvedan-26
Pêvedan-27
Pêvedan-28
Pêvedan-29
Pêvedan-30
Pêvedan-31
Pêvedan-32
Pêvedan-33
Pêvedan-34
Pêvedan-36
Hicran Duran
Pêvedan-37
Pêvedan-38
Yasak Sarmaşığı
Pêvedan-39
Pêvedan-40
BENİ SEN SEV
Yeni hikaye yolda...

Pêvedan-35

14K 524 60
By yikikyazar

Oğluyla uzun zaman sonra rahat bir uyku çeken Hicran, odasının camına atılan küçük taşlarla irkildi ancak gözlerini açmakta zorlandı zira haftalardır uyuyamadığı uykusundaydı. Taşların boyutu büyüdükçe seste artıyordu, en sonunda Hicran gözlerini aralayıp Altemura baktı, mışıl mışıl uyuyordu. Ne olduğunu anlayamayan Hicran, cama atılan taşla kendine gelip hızla ayaklandı ve cama ilerlerledi, perdeyi kenara çekip camı açınca aşağıya baktı.

Amed elinde 50 den fazla balonla gülümsüyordu, Hicran uyku sersemi olduğu için durumu geç fark etti ve gülümseyerek Amed'i sinirlendirmek için sordu. "Kime bakmıştınız?" Sanki karı koca değilde sevgililerdi, Lise yıllarında beraber olan iki sevgili! "Buralarda inatçı ama güzel, gıcık ama şirin, Sinirli ama sakin bir psikolog gördünüz mü?" Hicran dayanamadı ve kikirdedi, ardından kısa sürede toparlanıp yüzündeki bilmiş ifadeyi bozmadan "Gördüm." Dedi. Amed düşünür gibi yaparak gözlerini başka yöne çevirdi ancak bu çok kısa sürmüştü yeniden Hicrana dönüp sordu. "Gösterebilir misiniz?" Hicran genzini temizler gibi yapıp başını onaylar gibi salladı ardından içeriye geçip camı kapattı.

Odada sevinçten ne yapacağını şaşıran Hicran, anlamadan yanındaki konsolun üzerindeki vazoyu düşürdü. Çıkan ses yüzünden Altemur hareketlendi ancak uyanmadı bu da Hicranın işine yaradı, Hızla kapının arkasındaki askıdan hırkasını alıp giydi daha fazla ses çıkarmamak için koşarak odadan çıktı. Selvi yan odadaydı, Altemur ağladığı anda duyardı bu yüzden dert etmeden kapıya ilerledi, koridordaki merdivenleri atlaya zıplaya inip evin kapısına ulaştı.

Kapının yanındaki aynada kendine bakan Hicran, dağılan at kuyruğunu düzeltip derin nefesler eşliğinde kapıyı araladı, karşısında gördüğü çocuk ruhlu adama öyle hasret kalmıştı ki; Sürünmesini istemese anında kollarına atacaktı kendini. "Kusura bakmayın ya sizide rahatsız ettim ama o psikologu aradım taradım hiç bir yerde bulamadım." Amed'in söylediği şeyle ikiside kikirdedi, Hicran ağır ağır yaklaşıp Kocasının elindeki balonları aldı ardından da gülümseyerek "Daha iyisini bulsaydınız sizde." Dedi. Amed yine düşünür gibi yaptı ardından gülümsemesini bozmadan cevap verdi. "Ben daha iyisini değil, onu istiyorum." Amed bunu dedikten sonra uzanıp Hicranı dudağından öptü, geri çekilen Hicran kaşlarını yalan bir sinirle çatıp tısladı. "Acaba o sizi istiyor mu?" Bu sefer Amed cidden sinirlendi, ancak sinirinin sebebi korkmasıydı bir anlığına Hicranı bir başkasıyla düşündü ve korku tüm bedenini sarmaşık gibi sardı.

"Benim gibi adam istenir mi?" Hicran bu soru karşısında gülümsemesini genişletip olduğu yerde sallandı. "Bilmem istenir mi?" Bu kez öpücük alan Hicran oldu, Amed bu öpücük karşısında şaşkınlığa uğramıştı ancak Karısı gibi geri çekilmeyip aksine uzun süre öyle kalmıştı. "Altemur uyuyor, gitmem gerek." Hicran geri çekilsede Amed'in elleri belini sıkı sıkıya sarmıştı bu yüzden sadece kafasını geri çekebiliyordu. "Gitme, özledim." Amed yeniden öpmek istedi ama Hicran kafasını çevirdi, bu kadar öpücük yeter diye düşündü. "Biraz daha özle o zaman." Hicran sinsi planlarına devam ediyordu, sonuçta küçük bir kız çocuğu değildi ve bir kaç balonla herşeyi unutmak istemiyordu. "Hicran hadi güzelim yeter bu kadar ayrılık, bak ben seni cidden çok özledim, oğlumuzuda!" Aslında Hicranda çok özlemişti Amed'i ama bir şeyler ona engel oluyordu.

Belkide o konağa geri dönüp kız kardeşine hiç bir şey olmamış gibi davranmak, Kûreyşa hanımla savaşmak bir de üstüne yetmezmiş gibi Diyar ağayla mücadele etmek Hicranı geri itiyordu. "O konağa geri dönmek istemiyorum Amed." Hicran sonunda ağzındaki baklayı çıkarmıştı, bunu duyan Amed çenesini büzerek başını belli belirsiz salladı. "Gitme o zaman." Hicran şaşırmıştı, böyle bir cevap beklemediği için yanlış şekilde anladı, öfkeyle geri çekilip Amed'in omuzuna yumruk savurdu. "Nikahlı karını metresin mi yapacaksın!" Amed yediği yumrukla omuzunu ovuştururken kaşlarını üzüntüyle indirdi. "Ne metresi kızım! Artık ağa değilim!" Hicran bu kez kalakaldı, tepki veremeden öylece Amed'e baktı. Ne demek artık ağa değildi, Nasıl oluyordu bu?

"Nasıl yani?" Amed ilerleyip arabanın kaportasına yaslandı ardından tekrar başını belli belirsiz sallayıp dudaklarını büzdü. "Aşireti bayağı kızdırmışım. Artık beni ağa olarak istemiyorlar." Hicran ne diyeceğini bilemedi, Amed ağa olarak doğmuştu şimdi herşeyi elinden alındı haliyle büyük bir boşluğa düştü fakat Hicrana bu boşluğu hissettirmemeye özen gösteriyordu. "Senin adına çok üzüldüm." Hicran ağır ağır yaklaştı kocasına, Amed, Hicranı bacaklarının arasına alıp sıkı sıkı sarıldı. Şu an ona gerçekten ihtiyacı vardı. "Ne olacak şimdi?"

Amed kafasını Hicranın omuzundan kaldırdı ve baygın bakışlarla yüzüne bakıp bilmediğini belli eden bir ses çıkardı. "Sadece aşiret elimden alındı, Holdingler hala bende." Hicran ee diyince Amed göz devirdi, demek istediğini anlamış olmasını dilerdi. "İstanbula gidebiliriz, eğer sende istersen." Hicran çok sevinmişti ancak bunu dışarıya vuramıyordu sonuçta kocası boşluktayken o atlayıp zıplayamazdı. "Gitmek istemiyorum." Amed gülümseyerek kafasını salladı, Hicranın böyle bir tepki vereceğini tahmin etmemişti bu yüzden bir hayli şaşırdı. Hicranın aniden kararını değiştirmesinin sebebi Amed'in gözlerindeki boşluktu.

Hicran her ne kadar kendini buraya aitmiş gibi hissetmesede Amed'in buraya ait olduğunu biliyordu. Aşiret ve Töre Amed'in hep içinde olacaktı, sorun şehirlerde değildi. "Neden gitmek istemiyorsun?" Amed merak etmişti, sonuçta Hicranın düşüncesini az çok biliyordu; Fırsatını bulduğu an arkasına bakmadan kaçıp giderdi bu şehirden. "Bir sebebi yok. Kalmak istiyorum." Hicranın içi içini yiyordu, canı çekip gitmek istiyordu burdan fakat o yinede kalmayı tercih ediyordu.

"Eğer Mardin'de kalırsak, konağa dönmen gerekiyor." Hicran, aniden gelen göz devirme hissinin bastıramadı. Sürekli bir şeylere mecbur kalmaktan sıkılmıştı ancak Amed'in sevgisi gücüne güç katıyordu. "Peki, yarın sabah geliriz." Amed son bir kez öpücük alıp ellerini Hicranın belinden çekti, balonlarıyla birlikte ağır ağır geri çekilen Hicran, arkasına bakmadan koşarak köşke girdi zira biliyordu arkasına baktığı anda koşup boynuna atlayacaktı.

Eve girdiği anda balonlar elinden kayıp tavana çarptı, kalbi çok hızlı atıyordu elini göğsünün üzerine koyup sakinleşmeye çalıştı. Amed ile uzun zaman sonra ikinci kez bu kadar samimi olmuşlardı ayrıca Hicran bugün yine kendinden taviz verip Amed'in aşkına yenil düşmüştü. Bu yüzden başına açılacak dertleri şimdiden görebiliyordu ama yinede geri çekilmeyecekti, Hicran güçlü bir kızdı heleki söz konusu Aşkı olduğunda onu kimse tutamazdı.

~~~~~

Sabahın öğle saatlerine doğru Şivan kahya, gelin ağasını almak için köşkün önüne geldi bu sırada Hicran odada oğlunu battaniyeye sarıp kucağına aldı ve Selviyle birlikte son kontrolleri yapıp kapıya doğru ilerledi, karşısında Şiva kahyayı görünce sinirlerine hakim olamadı, zira Altemuru kucağından Şivan almıştı. Yeniden Altemuru almak için uzandı ancak Hicran o gün ki gibi çevik bir hareketle geri çekilip kükredi. "Dokunma!" Şivan kahya boyun büküp Selviyle birlikte bavulları arabaya yerleştirdi ardından Hicranın kapısını açıp binmesine yardım etti.

Balonlar arabaya zor sığmıştı, bir an Şivan kahya geri bırakmayı teklif etti ancak Hicran onlarsız gitmek istemediğini söyleyip emir vererek arabaya sığdırmasını söyledi. Bundan sonra karşılarında çok farklı bir Hicran göreceklerdi, emirse emir, itaatse itaat! Hicranın şu saatten sonra tek bir amacı vardı o da yaşadığı şeylerin hesabını sormak.

Konak, Köşke yakın olduğu için Hicran kısa bir yolculuğun ardından ait olduğu yere; Ferzan konağına gelmişti. Oğluyla birlikte arabadan inen Hicran, avlunun iki büyük kapısının açılmasıyla derin bir nefes alıp içeriye girdi. Üst katın balkonundan gelinini seyreden Kûreyşa hanım ve Diyar ağanın ağzından üç kelime döküldü, fakat onlar bile yetmişti huzur bozmaya. "Geldi yine uğursuz!" Rojda safını belli edercesine gidip Kûreyşa hanımın yanında yer aldı, bu Hicranı öfkelendirmek yerine midesini bulandırmıştı.

"Hayatım hoş geldin." Amed büyük bir sevinçle konaktan çıkıp Eşini ve oğlunu kucakladı. Altemuru kucağına alan Amed'in gözlerinin içi parlıyordu. "Oğlum! Ne kadarda büyümüşsün böyle." Altemur neredeyse 4 aylık olmuştu, haliyle az da olsa büyümüştü. "Amed ben biraz stresliyim." Amed, karısının kulağına fısıldadığı şeyle hafif bir şaşkınlıkla dönüp "Neden?" Diye sordu, cevabını Hicran gözleriyle üst katı işaret ederek verdi.

"Hicran lütfen." Amed'in şikayetiyle Hicran kendine gelip derin bir nefes aldı, oğluyla odasına giderken birden bir çığlık duyuldu! Bu çığlık Rojdaya aitti. Doğumu başlayan Rojda, odasına götürülüp yatağa yatırıldı, ebe kadına ve Duran aşiretine kısa sürede haber gönderildi. Hicran her ne kadar kardeşinin yanında olmak istesede aylar önce söylediği şeyi unutamamıştı, olan bitenden onu sorumlu tutması affedilemezdi.

Yatağa oturup kardeşinin çığlıklarını dinleyen Hicran bir anda ayaklanıp odada volta atmaya başladı, bu sırada içeriye giren Selvi neler olduğunu sordu. "Hanımım iyi misiniz?" Hicranın içine bir sıkıntı düşmüştü, kardeşine yada bebeğe birşey olmasından korkuyordu ancak gururunu yıkıp gidemiyordu. "Doğurdu mu? İyiler mi?" Hicranın sorduğu soruya Selvi bilmediğini gösteren bir yüz ifadesiyle cevap verdi. "Bilmiyorum ki Gelin ağam." Hicran öfkeyle geri döndü, bu odada böyle durmak onu boğuyordu.

"Git öğren o zaman!" Sesi yükselen Hicran, Selviyi korkutmayı başarmıştı. Odadan koşarak çıkan Selvi, Rojdanın odasının önüne gidip Şivan amcasının eşine yani Berfan hanıma fısıldayarak sordu. "Yenge, doğurdu mu?" Berfan hanımın derdi başından aşkındı bir de durup Selviye izahat veremeyecekti. "Sana ne Selvi! Sen git Altemur ağamızla ilgilen." Selvi aldığı cevapla sessizliğe bürünüp köşesine çekildi.

Osman odanın önünde bir sağa bir sola koşuyordu, Amed ise kardeşini sakinleştirmek için peşinden gidiyordu. "Bir doğum bu kadar sürer mi abi? Bir sıkıntı olmasın!" Osmanın tedirginlikle sorduğu soruya Amed den yürek ferahlatacak bir cevap geldi. "Sakin ol oğlum, bu ilk çocuk. Anam beni 5 saatte doğurmuştu." Osman bu kez de 5 saat nasıl bekleyeceğini düşünmeye başlamıştı, tam bu sırada Rojdanın çığlıkları kesildi ve yerini bebek ağlamasına bıraktı.

Osman sevinçle bakışlarını önce abisine ardından kapıya çevirmişti, bekleyemeden koşup kapıları kırar gibi açtı ve odaya girdi. Rojda yatakta bitkin bir şekilde yatıyordu bebekleri ise ebe kadının ellerinde ağlıyordu. Osmanın gözleri dolmuştu, kendi çocuğu olmamasına ramen baba olmak ona çok şey katmıştı. Amed ayıp olur diye odaya girmeyip kapıda duruyordu yüzünde ise büyük bir gülümseme vardı.

"Bu bizim mi?" Osmanın kekeleyerek sorduğu soruya Kûreyşa hanım başını sallayarak cevap verdi, ancak laf sokmasını eksik etmedi. "Sizin ya! Nikaha dayanamadan yaptığınız bebeniz." Osman bu sözleri duymamazlıktan gelip bebeğini ebe kadının kucağından aldı, cinsiyeti hala meçhuldu. "Gözünüz aydın ağam, nur topu gibi kızınız oldu." Kûreyşa hanımın gülümsemesi soldu, Hicranı bu konaktan göndermenin bir yoluda Rojdanın oğlan doğurmasıydı ancak olmadı.

"Güzel kızım benim." Osmanın sevgi sözcükleri Kûreyşa hanımı sinirlendirmişti, hızla atılıp ebe kadını kolundan tuttuğu gibi silkeledi. "Emin misin Hatice! Kız mı doğdu?" Ebe Hatice korkmuştu, titremesi dilinede vurmuş olacak ki kekeleyerek cevap verdi. "Eminim hanımağam, kız doğmuştur." Kûreyşa hanım sıkıntı ve öfkeyle odadan çıkıp gelini Hicranın odasına koştu.

Kapısı kırılır gibi açılınca Hicran ani bir şekilde geri döndü, gördüğü kişiyi beklemiyordu ancak bozuntuya vermedi. Kûreyşa hanım koşup gelinini kolundan kavradı ve bir kaç kez silkeledi. "Büyücü olduğunu dediğimde kimse inanmamıştı bana!" Hicran anlamamıştı, şaşkın bakışlarını bir koluna bir Kûreyşa hanıma çeviriyordu. "Anlamadım, ne büyüsü?" Diye sordu, Kûreyşa hanım ateş saçan gözleriyle gelinine bakıp bir kez daha silkeledi.

"Rojdaya da büyü yaptın değil mi?" Hicran histerik bir şekilde gülmüştü, bu büyücülük oyunu fazla uzamıştı artık. "Siz kendinizi bayağı inandırmışsınız bu büyücülük oyununa. Ne büyüsü yapmışım ben öz kardeşime!" Kûreyşa hanım elini, Gelininin kolundan çekip karşısına dikildi, bakışları hala ateş gibiydi. "Kız doğurması için büyü yaptın ona, ama bu günlerin tadını çıkar Hicran gelin zira artık ecelin olacağım." Hicran duyduğu cümlede hangisine şaşıracağını şaşırmıştı. Kardeşinin kızı olmasına sevinmişti, ona göre kız erkek fark etmezdi sağlıklı olması yeterliydi ancak Kûreyşa hanım için bu bir büyüden ibaretti.

"Neden Rojdanın kızı olmasına bu kadar sinirlendiniz ki?" Hicran alacağı cevabı az çok tahmin ediyordu bu yüzden cevabını şimdiden hazırlamıştı. "Kız çocuğu bir annenin kusurudur!" Hicran artık bu aileden iğrenmeye başlamıştı. "Öyle mi? Bildiğim kadarıyla sizinde iki kızınız var ama hiç kusurlu gibi durmuyorsunuz!" Kûreyşa hanımın suratı morarmıştı, aldığı cevapla kapak olup ağzını mühürleyerek odadan çıktı.

"Kusurmuş! Sensin kusur be! Bu dünyayı değiştirse değiştirse Kadınlar değiştirecek, sen hala kusur diyorsun." Hicranın söylenmesi bitince derin bir nefes alıp konsola ilerledi, söylediklerinde haklıydı baş tacı edilmesi gereken Kadınlar yeteri kadar paspas olmuştu zaten, bir de bu zihniyetteki insanlara katlanılması çok zordu. Bu rezil düşünce yapısı ve Kadınların ezildiği dünya elbet bir gün değişecekti, bu değişimi ise Hicran gibi başı dik alnı ak Kadınlar yapacaktı.

Hicran düşüncelerine ara verip konsolun çekmecesinden yeşil tülbentini alıp başına attı. Altın takılarıyla dolu sandığına ilerleyip kapağını açtı ve içinden kendi doğumunda taktığı bilekliği alıp kapattı. Bu bileklik doğumda Altemur ve Hicrana uğur getirmişti yardım etmişti, şimdi uğur getirme sırası Rojda ve biricik kızındaydı.

Kırmızı kadife kutuya koyduğu bilekliği eline alıp Selviyi odaya çağırdı, Altemurun yanında durmasını söyledikten sonra çıkıp Rojdanın odasına doğru ilerledi. Tüm erkekler odanın önündeki koridorda bulunan süs havuzunun önündeydi, Hicran başıyla gülümseyerek selam verip odaya girdi.

Rojda yatakta ağlıyor, Kûreyşa hanımda başından aşağıya bağırıyordu. Hicranın tepesi atmıştı, kaşını kaldırıp sinirlendiğini belli eden bir sesle "Ne oluyor burda?" Diye sordu. Rojda, ablasını görür görmez göz yaşlarını sildi, Kûreyşa hanımda ses tonunu kısıp Hicran gibi kaşını kaldırdı. "Gelinimle biraz sohbet ediyorduk!" Hicran öfkeyle atılıp Kûreyşa hanımın karşısına dikildi. Rojdanın gelin geldiği gün ki konuşmayı hatırlattı. "Ben size demedim mi? Kardeşimin gözünden akan her bir damla yaşın hesabını sizden sorarım demedim mi?" Kûreyşa hanımın kaşları çatıldı ancak karşısında gördüğü Hicrandan çekinmişti.

"Yapmayın Kûreyşa hanım, kocamın annesi olmanızın ardına sığınıp benim ayarlarımla oynamayın." Rojda, ablasının onu savunmasını gururla izliyordu ancak hala ablasına öfkeliydi, attığı tokatı unutamıyordu. "Yaşınızında konumunuzunda saygısı bir yere kadar," Hicran ağır ağır Kûreyşa hanımın üzerine yürüdü, bu yürümeyi beklemeyen Kûreyşa hanım geri gitmeye başladı. "Yaşınız malum, yediğinize içtiğinize dikkat edin. Bir gece ansızın kesilir nefesiniz mazallah!" Hicran el altından büyük bir tehdit sallamıştı, tehditini gerçekleştirecek kadar gücü vardı ancak Amed'in öksüz kalmaması için yapmak istemiyordu.

Fakat bu son olay artık patlak verdirmişti, Hicran değişmeye ve değiştirmeye aşiretten başlaması gerektiğini anladı, ilk sırada ise kayınvalidesi vardı.

Gecikti kusura bakmayın malum Ramazan, pek yetiştiremiyorum bir kaç sağlık sorunumda var. Her neyse bölümle ilgili biraz sohbet edelim! Öncelikle arkadaşlar Hicrana 'Gurursuz' diyen ve onu ezdiğimi düşünenlere sinirleniyorum. Hicran 35 bölümdür asla ezilmedi, asla gurursuzluk yapmadı. Bu bir töre hikayesi, elbetteki mücadele vermesi gerekiyor.

Gurursuz diyorsunuz, Hicran gurursuz olsaydı Amed'i süründürmez direkt af ederdi! Hicranın mücadelesi yalnız aşk içinde değil, artık bir oğlu var onu babasız büyütmek istemiyor! Lütfen hikayedeki anlamlara iyi bakın ve öyle yorum yapın.

Şöyle ufak bi spoi de vereyim, aklımda yeni bir hikaye var yazmaya başladım ancak daha çok yeni 1. Bölümü bile bitmedi, eğer güzel olursa istediğim şekli alırsa yayınlamayı düşünüyorum.

Pevedanın finalini merak edenlerede şunu söyleyeyim şu an bitirmek istemiyorum aklımda bir sürü fikir var onları yazmadan bitirmem yani şimdiden 50,60 bölüme hazırlayın kendinizi djalakakaakak

Ama yorumlar böyle devam ederse öfkeyle yanlış bi karar alıp bitirebilirim, sonuçta ben size yeri geliyor hastanede bir elimde serum varken bölüm yazıyorum karşılığını böyle almak istemiyorum.

Neyse çok konuştum sanırım, sizi herşeye rağmen seviyorum hoşçakalın❤️

Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 105K 71
Bu imkansızdı işte ... "" Sözlüyüm ben ."" Dedi Havin . Cesur'un ise Havin'in bu tavrı hoşuna gitmişti. Her ne kadar ondan uzakta yaşamış olsa da Hav...
GELECEK By VeraHare

General Fiction

106K 5.2K 16
Tüp bebek merkezinde tüplerin karışması sonucu kocası yerine hiç tanımadığı bir adamdan hamile kalmıştı Mahru. #1İhanet/24.5.2024 #1Mahru/24.5.2024 #...
94.5K 5.6K 16
Unutulmuş bir kadın, Yüzbaşı Hazal Unutulmuş. No.1 & Melek Mosso - Yarım Kalan Sigara [Kurgudaki kişi ve olaylar tamamen hayal ürünü olup hiçbir kuru...
4.1M 252K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...