PEVEDAN

By yikikyazar

1M 31.6K 2.2K

"Benden okulumu aldın, ailemi aldın, gençliğimi aldın, sırada ne var?" Sesi yükselen Hicran, ayağa kalkıp Mey... More

Pêvedan-1
Pêvedan-2
Pêvedan-3
Pêvedan-4
Pêvedan-5
Pêvedan-6
Pêvedan-7
Pêvedan-8
Pêvedan-9
Pêvedan-10
Pêvedan-11
Pêvedan-12
Pêvedan-13
Pêvedan-14
Pêvedan-15
Pêvedan-17
Pêvedan-18
Pêvedan-19
Pêvedan-20
Pêvedan-21
Pêvedan-22
Pêvedan-23
Pêvedan-24
Pêvedan-25
Pêvedan-26
Pêvedan-27
Pêvedan-28
Pêvedan-29
Pêvedan-30
Pêvedan-31
Pêvedan-32
Pêvedan-33
Pêvedan-34
Pêvedan-35
Pêvedan-36
Hicran Duran
Pêvedan-37
Pêvedan-38
Yasak Sarmaşığı
Pêvedan-39
Pêvedan-40
BENİ SEN SEV
Yeni hikaye yolda...

Pêvedan-16

23.1K 687 33
By yikikyazar

Mardinin üzerine doğan güneş herkesi uykusundan uyandırmaya yetecek güçteydi. Parıltısı etrafa enerji dağıtıyordu adeta tabii bu enerjiler Ferzan konağını teğet geçiyordu. Her şey yine eski monotonluğuna dönmüştü.

Amed'i ziyarete gelen Keko ağa Hicranı karşısında kot pantolon ve kısa sweatshirt ile görünce ağzının içinde 'HasbinAllah!' Dedi. Hicran bunu duysada umursamadı ve kocasının koluna girip avluya kadar gelmesine yardım etti.

"Hoşgeldin Keko ağa." Amed demir gibi sesiyle Keko ağayı karşılayınca bakışları üzerine çekmişti. Elini öpmesi gereken yerde sadece hoşgeldin deyip yerine geçmişti! Her ne kadar evliliği güzel gitsede onu bu kadere Keko ağa zorlamıştı.

"Hoş buldum Amed! Nasıl oldun iyisin inşallah." Amed kafasını iyiyim anlamında sallayınca eliyle Hicrana oturmasını işaret etti. Hicran kısa sürede kocasının yanındaki yerini aldı ve Keko ağaya gülümsedi, bu gülüş samimiyetsizliği kusar gibiydi fakat Hicran bunu istemeden yapmıştı.

Keko ağayı tanımadığı gibi onu bu evliliğe sürükleyinde o olduğunu bilmiyordu. "Amed, Yektayla konuştum! Kendisi Hicran gelinin ona kuyruk salladığını söylüyor!" Amed'in kan beynine sıçradı ve eli kendiliğinden yumruk oldu.

Boynundaki damarlar ortaya çıkarken Hicranda duydukları karşısında şok olmuştu. Kuyruk sallamak şöyle dursun, doğru düzgün yüzüne bile bakmamıştı. "Ve görüyorum ki gelinimizin giyimi, Yektanın söylediklerini doğruluyor!" Amed'in sessizliği Hicranı deli etmişti.

En ufak şeyde aslan kesilen Amed neredeydi? Hicran 'Ne?' Diye tısladı ardındanda sedirde ileriye kayıp çatık kaşlarla Keko ağaya döndü. "Siz benimle nasıl böyle konuşursunuz? Size mi düştü benim ne giydiğimi sorgulamak? Kimsiniz siz!" Amed sakin olması için elini Hicranın dizine koydu.

Bu hareket üstüne Hicran kocasına dönüp birşey söylemesi için mavi gözlerini belirtti. Hoş! Hicranın bu hareketi pek işe yaramadı zira Amed çoktan patlamaya hazırlanmıştı. "Destur dedik gelin! Karşında kim olduğunu bilmez misin!" Keko ağanın Hicrana karşı gelmesi Amed'i patlatmıştı.

"Ağam! Yeter! Evime gelip karıma o köpeğin laflarıyla hakaret edemezsin! Hicran değil Yektaya kuyruk sallamak, gözlerine bile bakmamıştı." Hicran çatık kaşlarıyla kocasını dinlerken, bir nebze olsun yumuşamıştı.

Amed'in sesi demir gibi soğuktu bakışları ise evlendikleri günki gibi korku tünelini andırıyordu. Her an içerden bir canavar çıkacak ve Keko ağayı devasa dişleriyle parçalayacak gibiydi!

"Amed, anlaşılan o ki sen karını değilde, karın seni terbiye ediyor! Bu böyle olmaz! Aşiret kadınlara göre yönetilmez!" Hicran derin bir nefes aldı ve sakin kalmaya çalışarak dik bakışlarını Keko ağaya çevirdi.

"Bakın Keko bey, ben tam dört yıl boyunca sizin gibi hastaları iyileştirmek için okudum, eğer şartlar izin verseydi yüksek lisansımı da yapıp memleketime öyle dönecektim." Keko ağanın bakışları hala Hicranı aşağılar nitelikteydi, fakat Amed karısının söylediklerini can kulağıyla diniliyordu.

"Ve ben sizin gibilerin beni aşağılaması için okumadım! Sizi dinlerim, eğer psikolojik bir rahatsızlığınız varsa, ki gördüğüm kadarıyla var... Size yardımcıda olurum. Ama..."

Hicran cümlesini yarıda kesip derin bir nefes aldı ve kaşlarını çatıp devam etti. "Karşıma geçip beni yada kocamı aşağılamanıza izin vermem. Siz avukat, savcı yada hakim değilsiniz! Burada bir kaç kişi size yaşınızdan ötürü saygı gösteriyor diye tüm şehrin hakimi sanmayın kendinizi."

Amed, bıyık altından sırıttı. Keko ağaya en güzel cevabı Hicran veriyordu haliyle ona da gerek kalmamıştı. Bir köşede oturmuş keyifle karısını seyrediyordu.

"Senin dilin fazla uzamış gelin! Amed sustur şu karını yoksa ben susturacam fena olacak!" Amed, Keko ağayı duymamazlıktan geldi ve karsının cevap vermesini bekledi. Eğer kendisi cevap verirse olay büyüyecekti ve Amed, karısının gözleri önünde Keko ağayı kurşuna dizip kan davasına sebep olacaktı.

"Susmayacağım. Zira henüz Yektanın beni dövdüğünü, silah zoruyla arabasına bindirdiğini, beni babamın evinden kaçırdığını anlatmadım! Gerçi bunları anlatmamın bir önemi yok sonuçta siz benim bunlar olurken ne giydiğime bakacaksınız dimi? Ben söyleyeyim..." Hicran yeniden ufak bir mola verip bakışlarını kocasına çevirdi.

Amed gülümseyerek göz kırpınca, Hicranında dudakları yukarı kıvrıldı fakat bu çok kısa sürmüştü. Yeniden dik bakışlar eşliğinde Keko ağaya döndü.

"Yektanın bize misafirliğe geldiği akşam üzerimde uzun siyah bir elbise vardı, arabaya zorla bindirildiğim gün ise kot pantolonum ve gömleğimleydim! Şimdi eğer başka sorunuz yoksa ben içeriye geçeyim, size yeteri kadar vakit harcadım."

Hicran bakışlarını kocasına çevirdi ve Amed'den onay alıp ayaklandı, hızlı adımlarla mutfağa gidince kapıyı kapatıp elini ısırdı! Öfkesi şu an karşısındaki satırla Keko ağayı parçalamasını söylesede Hicran derin nefes alıp ilk bulduğu yere oturmakla yetindi.

Avluda yalnız kalan Keko ağa ve Amed bir süre sessizliği korudular, fakat Keko ağa öfkesine hakim olamadı ve sessizliği bozup Kükredi! "Bu ne demek oluyor Amed! Bir kadına söz geçirememek de neyin nesi?" Amed duydukları karşısında hafif diklendi ve boynunu kıtırdatıp Keko ağaya döndü.

"Eğer ben isteseydim Hicranı susturup odasına gönderirdim ama yapmadım! Neden biliyor musun?" Amed'in soğuk sesi Keko ağanın ateş püsküren bakışlarını tuzla buz ediyordu.

Her ne kadarda yaşlı ve deneyimli bir ağa olsada Amed'in delilikleri karşısında o da korkuyordu. "Çünkü Hicran doğruları söyledi! Yekta karımı kaçırdı, beni vurdu! Artık İkimize dar bu Mardin! Ya o, yada ben! İkimizden birinin cenazesi çıkacak bu şehirden."

Amed çok kararlıydı! Yektayı öldürecekti. Öleceğini bilsede bunu yapacaktı, karısına dokunan o şerefsizi yaşatmayacaktı! "Amed yapma! Yektayı öldürsende Kirwanlardan kurtulamazsın!"

Keko ağanın tavsiyeleri işe yaramıyordu. Amed senaryoyu kafasında kurmuştu bile! Önce Yektayı öldürecek sonrada karısıyla birlikte çekip gidecekti burdan.

"Umurumda değil! Karşımda duran herkes Yektayla aynı kaderi paylaşacak! Sende safını seç!" Amed'in gözlerine kar yağmış gibiydi. Ne düşündüğü, nasıl hissettiği gözükmüyordu.

"Yerinde olsam Yektayı öldürmek için acele etmezdim! Sen önce aşiretin soyunun senden devam edeceğini göster, sonra harekete geç! Nereye gittiği bilinmeyen aşiretin peşine adam takılmaz." Keko ağa sanki herşeyi biliyormuş gibi Amed'i en hassas yerinden vurmuştu.

"Senin gibi yani." Fakat cevabı gecikmedi. Keko ağa, aşiretinin son ağasıydı o öldükten sonra aşiretide dağılacaktı. "Ben aşiretimin başında durdum, evet belki bir oğlum olmadı ama yıllar sonra hatırlanacak bir aşiretim oldu."

Amed sesli bir şekilde nefesini dışarı verdi. "Keko ağa, benim mahremim yalnız beni ilgilendirir! Eğer başka söyleyeceğin birşey yoksa haydi eyvallah!" Bu tavır üzerine Keko ağa bastonundan destek alarak kalktı ve Gitmek için kapıya doğru ilerledi.

O konaktan çıkar çıkmaz Hicranda kendini mutfaktan attı. Avluda baş başa kalan karı koca bir süre sessizce birbirlerine kaçamak bakışlar attılar çok geçmedende sessizlik bozuldu. "Sen öyle afilli lafları nerden öğrendin ya?" Amed'in sırıtarak söylediği şey Hicranı da gülümsetmişti.

"Afilli laf mı? Her zamanki halim!" Hicran dalga geçer gibi cevap verince Amed'in gülümsemesi yayıldı. Onlar avluda gülüşürken Keko ağa, Diyar ağayla telefondan konuşuyordu.

"Gelinin zehirli dili bir gün oğlunuda zehirleyecek Diyar! Biliyorsun değil?" Diyar ağa olan biteni duyunca öfkeden kudurmuştu. Amed olmasaydı Hicranı odasına kilitletirdi ama oğlu evdeyken bunu yapamıyordu.

"Biliyorum Keko. Tavsiyen nedir?" Keko ağa derin bir nefes alıp aklındaki planı Diyara anlattı. Onlar kılıçlarını kuşanmış Hicranın üzerine gelirken Amed önlerinde durup karısına siper olmaya hazır halde bekliyordu.

Akşam olunca ailenin tüm fertleri masada toplandı ve yemek yemeye başladı. Masadan çatal kaşık sesleri dışında birşey duyulmuyordu. Yemek bitince Hicran kocasına ilaçlarını verip yatağa gitmesine yardım etti ardından ılık bir duş alıp o da yanına kıvrıldı.

~~~~

Ferzan aşireti kahvaltı masasındayken avlunun kapısı açıldı ve içeriye Rojda Duran girdi. Hicran kafasını kimin geldiğine bakmak için kaldırınca kız kardeşiyle göz göze geldi. Hicran ne olduğunu anlamadan kahvaltı masasından kalkıp merdivenlere indi ve kollarını kız kardeşine sardı.

"Rojda Hoşgeldin kardeşim." Rojda gülümsedi, burada olmaktan rahatsızlık duysa da ablasının yanındayken kendini güvende hissediyordu. "Konuşmamız lazım abla." Hicranın bakışları sertleşti.

"Tamam sen odaya geç ben de geliyorum" Bir şeylerin ters gittiğini anlayan Hicran kahvaltı masasında onları izleyen ferzan aşiretinden izin isteyip odasına çekildi. "Anlat ne oldu?" Rojda'nın bakışları boşluğa kaydı. "Dün Zelal geldi. Annemle bir şey konuştular."

Hicranın sesi titredi. "Ne gibi?" Aklına binbir türlü ihtimal geliyordu. Zelal ona artık benden kork demişti, Anlaşılan boşuna dememiş! "Bilmiyorum. Annem çok öfkeliydi fakat her ne dediyse birden ikisininde yüzünde güller açmaya başladı."

İşte Hicran bundan korkuyordu. Babasını bir şekilde vazgeçirebilirdi, gerekirse devreye Amed'i sokardı fakat eğer annesi araya girerse bu kez babasını saf dışı bırakmak sandığın kadar da kolay olmazdı. "Sence Zelal annemle ne konuştu abla?" Hicranın aklına bir ihtimal geliyordu ama bırakın söylemeyi düşüncesi bile tüylerini ürpertmeye yetiyordu.

"Sen bunları düşünme. Ben bir şekilde halledeceğim." Hicran, kız kardeşinin omzunu sıvazlayıp içini rahatlattı. İki kız kardeş bir süre daha odada sohbet etti fakat duydukları silah sesi ile irkilip önce cama sonrada kapıya koştular.

Avlunun kapısında kahverengi atın üzerinde biri duruyordu. Herkes onu seyre dalmıştı, Amed'in elinde bir silah vardı ve bakışları kılıç kadar keskindi. Hicran ne olduğunu anlamaya çalışırken atın üzerinde gördüğü kişiyle elindeki bardak avuçlarının arasından kayıp yere düştü.

Avluya kim gelmişti?

Selam! Biraz ara bölüm gibi oldu ama olsun. Normalde bölümlerimin sonuna açıklama koymak gibi bir huyum yoktur ama bugün üç önemli konuya değinicem.

Birincisi mediadaki çifti beğendiniz mi? Birlikte olmalarını ister misiniz?

İkincisi kitaba yeni oyuncular dahil olacak bunlardan biri Toni mahfud dan yaşça büyük, sizin için sorun olur mu?

Üçüncü olarakta Hicranı beğeniyor musunuz? Yani dış görünüş olarak. Eğer beğenmiyorsanız değiştirmeyi düşüneceğim.

Neyse şimdiden yorumlarınız için teşekkür ederim. Eğer yorumlarınız da size bahsettiğim konulara da yer verirseniz mutlu olurum💚

HicMed'li günler🖤

Continue Reading

You'll Also Like

AŞK (BERDEL) By ŞEYMA

General Fiction

455K 13.8K 21
Yıllardır düşmanlarının kızına aşık olan Barzan'ın artık hiç ümidi kalmamışken hayatın ona verdiği bir hediyeydi Evin...
49.2K 812 38
En yakın arkadaşımın abisi mi? Beni gerçekten seviyor muydu? Peki ben ona karşı birşeyler hissediyor muydum? Uyarı: küfürlü ve +18 sahneler vardır.
313K 25.6K 40
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...
7.9M 397K 77
Bordo Bereli cesur bir askerin ve başarılı bir doktorun hikâyesi... ''Halide sana deli gibi aşık!'' En yakın arkadaşım, sevdiğim adama sırrımızı söy...