FAHİŞE'NİN OĞLU

By foxyroe

322K 10.9K 3.3K

Neden bu iğrenç dünyada bütün acıları yaşamak zorundayım? Oradan bakınca çok mu güçlü görünüyorum? Ancak ben... More

FAHİŞE'NİN OĞLU
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21. BÖLÜM
22.BÖLÜM

15.BÖLÜM

10.2K 429 118
By foxyroe

<<Kris’in Ağzından;>>

Başından beri istediğim şey neydi? Onun ve ailesinin bana yaşattıklarının cezasını çektirmek,onun da benim yaşadığım acıyı çekmesini sağlamak değil miydi?İstediklerimi ‘zorla’ da olsa birer birer gerçekleştiriyordum.

Ama onu böyle görmek…Böyle bitmiş…Böyle perişan…

Mutlu olmam,sevinmem ve rahatlamam gerekirken içimdeki bu boşluk nedir böyle?Delirecek kadar boş ve hiç…Kollarıma yığıldığında hissettiğim şey…Açıklayacak bir kelime bulamıyordum…

Hala mezarlıkta boş boş dikiliyordum.O ise kucağımda baygın bir şekilde yatıyordu.

Hiçbir şey yapmadan o kadının mezarını seyrettim.Mezarın üzerinde serili olan montu alıp,kucağımda bilinçsizce titreyen Luhan’ın üstüne örttüm.Tekrar mezara baktım ve içimden geçen her şeyi söylemeye başladım.

‘’Şimdi mutlu musun?Eğer o iğrençlikleri yapmış olmasaydın beklide biz… O bu halde olmayacaktı.Ben bu halde olmayacaktım.Ya da annem ve o zamanlar diğer annem gibi gördüğüm sen… Bu iğrenç kuyuda bu sonsuz,karanlık çukurda olmayacaktın…’’ kucağımdaki Luhan’a baktım ve devam ettim.

‘’Oğluna yaptığına bak.O benim değil,senin on altı yıl önce yarattığın eserin…Şimdi sadece yat ve izle…Çekilen acıları,göz yaşlarını,mecburiyetlerini ve kalp kırıklıklarını…Babam ve sen herkesin hayatını mahvettiniz.Babam,benim ve annemin,sen ise onun ölüm fermanını imzaladınız.Hem de hiç acımadan.Sen saklanabileceğin en iyi yere saklandın.Peki o…o nasıl saklanacak çekeceği acılardan?Ya da ben nasıl saklanacağım?Küçücük,lanet bir çocukken,üstüme yüklediğiniz yüklerden nasıl kaçıp saklanacağım?’’ sözlerime,meydan okurcasına devam ettim.

‘’Dediğim gibi…Şimdi sadece o kuyu da yat ve kendi oğluna yazdığın kaderi izle…’’ Luhan,kucağımda bilinçsizce yatarken ben mezarla konuşuyordum.

Sanki duyacakmış gibi…

Sanki umurundaymış gibi…

<<Yazar’ın Ağzından;>>

Kris,kucağındaki çocukla mezarın başında dikilmiş,isyan ediyordu.Geçen onca yılın zehrini o kimsesiz toprak yığınına akıtıp,kurtulmak istiyordu.Sanki yapabilirmiş, bu lekeden sonsuza kadar kurtulabilirmiş gibi…

Diyecekleri bittikten sonra kucağında Luhan ile beraber arabaya yürümeye başladı.

Arabaya gelip zar zor açmıştı.Luhan’ı ön koltuğa oturtup,koltuğu yatırırken kendi kendine söyleniyordu.

‘’Geri zekalılar…Onu burada tek başına mı bırakmışlar?Aptal velet…Bana laf atmaya gelince kıç kadar boyuna bakmadan köpek gibi saldırır ama kendisi onu bu halde tek başına bırakıp gidiyor.Gerçi böylesi daha çok işime gelir.Çünkü;sanki onlara hesap vermek zorundaymışım gibi beni o sinir bozucu sorgularına çekemezler’’

Kendi kendine konuşurken Luhan’ın emniyet kemerini taktı.Arabanın etrafında dolaşarak kendi yerine geçti.Arabayı çalıştırıp kullanmaya başladığında bir yandan düşünüyordu.

Kimsesizler mezarlığı…Evet,işte şimdi herkes kendisine yakışan,laik olduğu yerdeydi.Luhan kendi yanında,o kadın ise ıssız ve neredeyse tanrının unuttuğu bir mezardaydı.

‘Herkes,hak ettiğini yaşar’ sözüne,bazen inanıyordu,bazen ise inanmıyordu.Mesela Luhan’ın annesinin yaptığı onca şeyden sonra,bu durumda olmasında,bu söze inanıyordu.Ama kendisi ve annesi ne yapmıştı ki bunları yaşamayı hak edecek?

Arabayı sürmeye devam ederken,kafasını çevirip Luhan’a baktı.Çocuk montuna sıkıca sarılmış,kaşlarını çatmış ve derin derin,sesli nefesler alarak yatıyordu.Arada bir ağzını hareket ettirip konuşmaya çalışıyor,ancak yapamıyor,sesi çıkmıyordu.Sonra da tekrar sessizce bir ölü gibi yatıyordu.

Kirpikleri hala ıslaktı ve elmacık kemikleri,güneşten yanmış gibi duruyordu.Küçük burnu ve dudakları kıpkırmızıydı.Çocuk tekrar sıçradı.Sonra yine sessizlik…

Kris’in sürekli Luhan’ı izleyerek geçirdiği yol,farkına varamadan bitmişti.Arabadan inip Luhan’ın tarafına yürüdü.Kapıyı açıp,hala bilinçsizce uyuyan küçüğü kucağına aldı.

‘’Zayıflamış’’ dedi kendi kendine.Evet,çocuk gördüğü işkenceden sonra gözle görülür bir şekilde resmen erimişti.Eve girip onu kendi odasına götürdü.Luhan’ın odasına götüremedi,çünkü onun odası fazla…pisti.

Onu yatağa yatırdı.Diğer pijamaları malum bir nedenden dolayı ‘yırtık’ olduğu için kendi pijamalarından birini çıkardı.Çocuğun giysileri hep toprak olduğu için üstünü değiştirecekti.Mezarın yanına,toprakların arasına yattığı için saçlarının arasında bile topraklar vardı.

Giysilerini teker teker çıkarırken gözüne çarpan mektupla duraksadı.Elini uzatıp mektubu,yavaşça eline aldı.Yatağın ucuna oturup,okumaya başladı.Demek son ricası bunlardı.

Gerçekten annesi çok acı çekmiş olmalıydı.Ama hepsini hak etmişti.Mektubu okuduktan sonra tam yırtacaktı ki son anda duraksadı.

Ayağa kalkıp,aynalı takı dolabına yürüdü.Alt çekmeceyi açıp diplere iterek görünmesini engellediği sandığı çıkardı.Sandık,çok kullanmadığı için biraz tozlanmış olsa da umursamadan kapağını araladı.

Açar açmaz gözüne çarpan resme baktı önce.Resimde Luhan ve Kris aynı olan pijamalarıyla beraber,Luhan’ın beşiğinde sarılmış bir şekilde uyuyorlardı.Resimleri yavaşça eline alıp değiştirdi.

Bir diğer resimde ise ikisi de pamuk şeker yiyorlarken Kris’in ağzı burnu temiz,Luhan’ınki ise hep şekerdi ve sırıtarak Kris’i zorla yanağından öpüyor,Kris ise ağzı hep yapışkan şeker olan minikten kaçmaya çalışıyordu.

Resme bakarken istemsizce gülümsedi Kris.O resmi de arkaya attı ve diğerine baktı.Luhan düşmüş,dizi yaralanmış ağlıyorken,Kris eğilmiş küçüğün dizini öpüyordu.Bunun gibi bir çok resim vardı.

Resimlere bakmaya devam ederken Luhan’ın sızlandığını duydu.Hemen toparlanıp mektubu da resimlerin arasına koydu ve sandığın kapağını kapatıp kilitledikten sonra çekmecedeki yerine yerleştirdi.

Luhan’ın yanına gelip üstünü değiştirmeye başladı.Üstünü çıkardığında gördüğü manzara onu çokta şaşırtmamıştı.İstismar edilen çocuğun süt gibi beyaz teni çürüklerle doluydu.

Çürükler ise göğüs,boyun ve karın bölgesinde daha çoktu.Alt tarafını da çıkarıp,karşılaştığı görüntüden sonra biraz garip hissetti.Bacaklarının özellikle üst kısımlarında yine o çirkin çürükler ve kalçalarında tırnak izleri vardı.

Elini yaranın üzerinde gezdirince çocuk boğazından,acılı ve boğuk bir ses çıkardı.Bacaklarını tutup yavaşça kenarlara ayırdı.Deliği yaraydı ve kızarmış bir şekilde şişmişti.

Elini boxera atacakken durdu ve banyodan merhem alıp geldi.Merhemi işaret ve orta parmağının ucuna sıktı.Yavaşça deliğin üzerine değdiğinde çocuktan tepki bekler gibi ona baktı.

Yavaş hareketlerle sürmeye başladı.Elini sürdükçe yarayı hissedebiliyordu.Sürmeye devam ederken deliğin isyan eder gibi kasılıp,gevşediğini gördü.Acı çektiği için zonkladığı belli oluyordu.

Eline biraz daha merhem sıkıp devam etti.Diğer eliyle deliğin kenarlarını gererek,biraz açılmasını sağladı.

Tahmin ettiği gibi içeri kısmı daha çok yaraydı.Ancak şiş olduğu için biraz zorlayacaktı.

Deliği biraz daha gererek parmağının ucunu yavaşça içine itti.Çocuk acıyla inleyerek kıpırdandı.Amacı çocuğu istismar etmek değil,merhem sürerek yaranın gevşeyip,yumuşaması için merhem sürmekti.

Ucunu soktuğu parmağını yavaşça içinde çevirmeye başladı.Merhemi her tarafa yaymaya çalışırken her yaranın olduğu gibi deliği de kalp gibi atıyordu.

Parmağının ucunu çıkarttığında bilinçsiz çocuk rahat bir nefes almıştı,ancak yine titriyordu.Eline bira daha merhem sıkıp tırnak izlerine ve diğer çürüklere sürdü.

Vücudunun her yerine merhem sürdükten sonra son kez bacaklarını aralayıp sonra onun üşüdüğünü gördü ve ellerini yıkayıp üstünü giydirmeye başladı.

‘’Benim kadar acı çekiyor musun?Benim kadar anneni özlüyor musun?Peki b-benim gibi…ölmek?’’ gözlerinin dolduğunu fark edince tavana döndü. 

‘’Eğer annen böyle yapmasaydı,şu an böyle değil de…çok farklı bir şekilde yan yana,aynı yatakta yatıyor olabilirdik’’ söyledikten sonra Luhan’ın hıçkırığını duyup ona döndü.

Çocuk hala yanında bilinçsince yatıyordu.Kris ise onu izlerken gözleri kapandı ve uykuya daldı.

* * * * * * * * * * * * * * *

‘’Chanyeol yok…Hiçbir yerde yok’’ Baekhyun dolu ve endişeli gözleriyle bakarken o da endişeyle küçük olana baktı. ‘’N-ne yapacağız? *hıgk*’’ çocuk ağlayarak sorduğunda Chanyeol kekeleyerek cevapladı.

‘’B-ben bilmiyorum’’ Baekhyun yere çöküp ağlamaya devam etti. ‘’Y-ya *hıgk* ya kendine b-bir şey y-yaparsa…’’ çocuk ağlaması şiddetlenirken konuşmaya çalıştı.

‘’Şşt... böyle d-düşünme Baekie’’ ona böyle söylese de kendisi de bundan korkuyordu.

Sonuçta o kadar işkencenin üstüne böyle büyük bir kayıp yaşayan ve kimsesi olmayan biri için bu seçenek gayet mantıklı ve cazipti.

‘’B-bizim suçumuz C-Chanyeol *hıgk* o-onu nasıl…nasıl b-bıraktık?’’ Baekhyun büyük olanın göğsünde,elleriyle tişörtünü sıkarken kendini suçlamaya devam ediyordu.

Chanyeol biliyordu ki Baekhyun çok zor zamanlar geçiriyordu ve böyle bir olay daha olursa;Luhan’a bir şey olması gibi bir olay söz konusu olursa daha fazla dayanamazdı.

Baekhyun biraz sakinleştikten sonra,aklına gelen şeyi yapmaya karar verdi Chanyeol.Teselli etmek için sarıldığı Baekhyun’dan ayrılarak onu yürütüp arabaya oturttu.Küçük olan arabada otururken kendisi de cebindeki telefonunu çıkardı.

* * * * * * * * * * * * * * * 

Kris,uyurken çalan telefonunun sesiyle beraber sıçrayarak uyandı. ‘’Ne var,Chanyeol?’’ cevabı bekliyorken,Chanyeol titrek sesi ile birlikte söyleyip,söylememek arasında gidip geliyordu.

‘’Ş-şey…W-Wufan…’’ ağzında gevelerken Kris sabırsızca üsteledi. ‘’Ne oldu?’’ hala gözleri kapalıydı. ‘’Wufan…L-Luhan yok…’’ Kris gözlerini açıp yanında yatan çocuğa baktı. 

‘’Ahh!Evet,a-anladım’’ biraz duraksamanın ardından Chanyeol inanamıyormuşçasına cevapladı. ‘’Ne? Anladın mı?’’ Kris gözlerini devirerek cevapladı. ‘’O…benimle’’ bunu söylerken aynı zamanda yanındaki küçüğün üstünü örtüyordu. 

‘’Yani ait olduğu yerde…’’ diye ekleyerek cevap vermesine fırsat bırakmadan telefonu Chanyeol’un yüzüne kapattı. 

O sırada Luhan huzursuzca kıpırdandı.Bayıldığından beri hiç uyanmamıştı.Kris kolunu büküp başının altına alarak biraz dikeldi.Karşısında uyuyan çocuğa bakarak elini yavaşça suratına doğru uzattı.

Çocuğun ince dudaklarının kenarlarına değip bekledi.Baş parmağını,dudağının üstünde yavaşça gezdirdikten sonra biraz yukarı çıkarttı.Elmacık kemiğine dokunup tekrar hareket ettirdi.

En son ise gözlerine gelmişti.Gözlerinin üstünü yavaşça okşarken,çocuğun dudaklarının açılıp,titrek bir nefes vererek,yine hıçkırdığını gördü.Sürekli,kıpırdamadan,sadece arada bir hıçkırarak yatıyordu.

Kris düşünüyordu da,bu halindense o bağırıp,çağıran,isyan eden halini tercih ederdi.Bu hali çok garipti…

Sanki…sanki ölmüş gib…

Düşünürken,Luhan’a ne kadar çok yakınlaştığını fark ederek,geri çekildi ve yataktan çıktı.Tam arkasını dönüp yürüyecekti ki çocuğun sayıklaması bir an için onu duraksatmıştı.

‘’Anne…’’ çocuğun sesi tükenmişlikle beraber fısıltı gibi çıkıyordu.Kris,sadece durdu ve dinledi. ‘’Anne…G-gitme,beni…b-beni bırakma…Onunla yalnız b-bırakma…’’ Kris duyduğu şeyle arkasına dönüp,fısıldayarak sayıklayan çocuğa baktı.

Gözlerinin dolduğunu ve dişlerini neredeyse kıracak kadar sıktığını henüz fark edememişti. ‘’B-beni de al…Be-beni de…B-beni de bekle’’ çocuk fısıldarken Kris,bunları da duyup daha fazla dayanamadan odadaki terasa açılan kapıyı açtı.

Kendini,demir korumalıkların yanındaki yumuşak ve modern koltuğun üstüne atarken gözünde biriken yaş yanağından süzüldü.

Gözünden yaşların akmasına daha da sinirlenerek kendine tokat atarmışçasına yanağını sildi.

‘’Ne kadar acı çekiyorsun?Benim kadar çekemezsin…Sen *hıgk* annenin ölüsünü mü gördün?Ya da annen seni bırakıp intihar etmedi.Senin annen seni,hiç düşünmeden,en kolay yolu seçmedi.Senin annen eceliyle öldü.Ve senin annen tüm bunların sorumlusuyken nasıl benim kadar acı çekebilirsin?’’ 

Koltukta ağlayarak,kendi kendine konuşup,Luhan’dan gibi gözükse de aslında hayattan ve kendi annesinden hesap soruyordu.

‘’LANET OLSUN! B-BU ÇOK BENCİLCE DEĞİL Mİ HA? SENİN ACINLA BENİM Kİ KIYASLANAMAZ BİLE…Ç-ÇÜNKÜ *HIGK* ÇÜNKÜ B-BEN…AAAHHHH!!!’’ Kris söyleyeceği şeyden vazgeçip avazı çıktığı kadar bağırarak,önündeki sehpaya sert bir tekme geçirdi.Kalkıp demirlere tutundu ve kafasını gökyüzüne dikerek konuşmaya başladı.

‘’Neden?B-beni hiç mi sevmedin? Hiç mi düşünmedin? Oğlunu bir canavara dönüştürürken… Son dileğinde bile beni hiç düşünmedin… Ondan intikam almamı söyledin ve alıyorum da… O ç-çok acı *hıgk* ç-çekiyor… B-bana onu öldürmem için yalvaracak kadar… Ama bende acı çekiyordum,neden?’’

Güçsüzce konuştuktan sonra gözyaşlarını kuruladı.Biraz sakinleşince ayağa kalktı. ‘’Hayır,vazgeçmeyeceğim! Ona acıyıp,anneme ihanet etmeyeceğim.Ben mutlu olana kadar durmayacağım… Onun hayatını mahvetmem gerekse bile…’’

* * * * * * * * * * * * * * * 

Chanyeol telefonu kapattıktan sonra neredeyse on dakika geçmişti.Luhan’ın güvende olduğunu öğrendikten sonra derin bir nefes alsa da şimdi oturmuş düşünüyordu.Kris’in yanında ne kadar güvende kalacaktı kim bilir?

Arabanın önünde otururken,kapının açılma sesiyle irkilerek kendine geldi.Düşünürken Baekhyun’u unutmuştu.Baekhyun yavaşça ve zorla yürüyerek Chanyeol’un yanına geldi. ‘’Hey’’ küçük olan büyüğün yanına otururken güçsüzce seslendi.

‘’Wufan’la konuştum’’ Baekhyun,Chanyeol konuşmaya başlayınca kafasını çevirerek ona baktı. ‘’Luhan…onun yanındaymış’’ Baekhyun gözündeki ışıkla Chanyeol’e sıkıca sarıldı. ‘’Hadi…g-gidip alalım onu’’ ondan uzaklaşarak söylediğinde Chanyeol hiçbir şey yapmamıştı.

Çünkü biliyordu ki Luhan’ı alamayacaklardı. ‘’Sakin ol,Baekie’’ Chanyeol söylediğinde Baekhyun sinirle bağırdı.

‘’Ne demek ‘sakin ol’? Luhan’ı o canavarın elinden kurtarmalıyız! Ona yine zarar verecek!’’ Baekhyun bağırırken Chanyeol onu tutup,biraz sakinleşmesini bekledi. 

‘’Baekhyun,o…yani Luhan…Wufan’a ait…’’ söylediği şeyle Baekhyun’un kan,beynine sıçramıştı. Alayla güldü ve bağırmaya devam etti.

‘’Hah!Ne saçmalıyorsun?Luhan’a t-tecavüz ettiği gerçeği ona sahip olduğunu göstermez!..O bir eşya değil!’’ Baekhyun bağırırken Chanyeol onu tuttu ve yavaşça anlatmaya başladı.

Luhan’ın,Baekhyun’a anlatmadığı,atladığı yerlerin hepsini birer birer anlattı.Anlatmayı bitirdikten sonra,Baekhyun gözünden süzülen yaşlarla konuşmaya çalıştı.

Gözleri kocamandı ve dudaklarıyla elleri titriyordu. ‘’B-bu nasıl olur?L-Luhan… ona aşıkken,onu her yerde ararken…Kris onu satın mı aldı?’’ Chanyeol,Baekhyun’un sözlerinde bir yere takılmıştı.

‘’Aşık mı?Y-yoksa bu Luhan… o-o Luhan mı?’’ Chanyeol inanamayarak sordu.D2mek Kris’in yıllarca bahsettiği Luhan buydu…

* * * * * * * * * * * * * * *

<<Luhan’ın Ağzından;>>

Gözlerimi yavaşça araladım.Burası neresiydi böyle? Peki ya annem,annen neredeydi? Yoksa hepsi birer rüya mıydı?

Hepsinin bir rüyadan ibaret olmasını dileyerek yatakta doğruldum.Fazla ağlamaktan gözlerim şişmişti ve başım ağrıyordu.

Burası…burası onun odasıydı.Onun odasında ne işim vardı?

Yine aynı şeyleri yaşayacaktım.Ölmeyi o kadar çok istememe rağmen neden yaşayıp duruyorum?

Annemin son dileği,benden isteyebileceği en zor,en acılı şeydi.

Yaşamak…Ne olursa olsun…

Her gün kafamda binlerce intihar sahnesi canlandırırken,bunu nasıl yapacağım?

Ölümün beni bulmasını nasıl bekleyeceğim?

Her gün dua etmeme rağmen hiçbir zaman kabul olmayan diğer dualarım gibi bu da kabul olmamıştı.Ama her gün bekleyeceğim…Her dakika…Her saniye…

Uzun süre yatmaktan olsa gerek midemde iğrenç bir bulantı var ve gittikçe artıyor.Dayanamayacağımı anladığımda koşarak banyoya gidip kusmaya çalıştım,ancak ne kusabiliyordum ne de mide bulantım geçiyordu.

Uzun süre bir şey yemeyince hep böyle midem bulanırdı.Yavaşça banyodan çıkıp,merdivenleri inmeye başladım.Başım dönse de aldırmadan yürüdüm.

Hem belki merdivenlerden yuvarlanıp ölürdüm değil mi?Ama tabi ki hayır yine tanrı her zamanki gibi beni duymuyordu.

Evde hiç ses yoktu.Sanırım evde yoktu.

Yavaşça mutfağa girdiğimde korkuyla çığlık atmam bir oldu.Onun burada ne işi vardı?

‘’S-sen?’’ güçsüz çıkan sesimle sorduğumda bana doğru yaklaşıp,meydan okurcasına bana baktı.O bana bakarken hissettiğim tek şey eziklikti.

Ellerini beline koyup kafasını sağa yatırarak konuşmaya başladı.

‘’Ahh!Ne büyük tesadüf…Bak yine karşılaştık…Ve bugünden sonra daha çok karşılaşacağız SÜRTÜK!’’

**BÖLÜM SONU**

-Ceren ÖZDEMİR

Y/N: Önceki bölümün beğenilerine WWAAAAOOWW …Gençler müthişsiniz çok teşekkür ederim…Bu aralar bölümler gecikti özür dilerim,çünkü biliyorsunuz ki son sınavlar var…Ama bitti. Bu arada ELİF WUFAN ,bana sevgilerini iletmişsin çok çok teşekkür ederim.Bende seni ve hepinizi seviyorum…Desteklerinizi ve sevginizi esirgemediğiniz için minnettarım

Continue Reading