Side School /Min Yoongi (Tam...

By MinHuysuzYoongi1

206K 17.3K 10K

Sonunu düşünmeden söylenilen bir yalan insanın hayatını nasıl etkiler? "Iyi mi ? kötü mü ?" More

2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7.Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
Final Bölümü
Duyuru!

1. Bölüm

17.1K 694 691
By MinHuysuzYoongi1


YAZDIĞIM İLK HAYRAN KURGU. UMARIM KONUSUNU VE ANLATIMIMI BEĞENIRSINIZ 😙💜
İYİ OKUMALAR...💜

Her öğlen olduğu gibi yine Yu Jin'in kolundan tutup zorla yan okulumuzda ki üniversitenin kantinine getirdim. Her gün oturduğumuz masaya yöneldiğim de Yu Jin kolumdan tuttu.

"İki haftadır her öğlen buraya geliyoruz Eun Mi ve hiçbir açıklama yapmıyorsun."

Neden buraya geldiğimizi en az yüz kere sormuştur. Sürekli onu geçiştiriyordum çünkü tam olarak bende daha kendime açıklayamamıştım buraya neden geldiğimi. Bu yüzden Yu Jin'i yine geçiştirecektim.

"Burayı seviyorum Yu Jin. Hem seneye bizde üniversiteli olacağız. Üniversite ortamına alıştırma yapıyorum."

Söylediklerime inanıp inanmadığı konusunda hiçbir fikrim yoktu ama fazlasıyla kafası karışmış görünüyordu. Yu Jin'i tekrar kolundan tutup sandalyeye otutturdum. Oturduğum sandalyeyi çaprazımızda ki masaya oturan kişiyle karşı karşıya denk gelecek şekilde ayarladım ve beklemeye başladım.Evet beklemeye başladım dedim çünkü birini bekliyordum. Adını bile bilmediğim birini...
Şuan fazlasıyla gerdindim. Abim Taehyung bu okulda okuyordu ve beni şu son 2 haftadır her gördüğünde şüpheli bakışlar atıyordu. Aslında oda haklı. Sonuçta bu zamana kadar bir kez bile onu görmek için bu okula gelmemiştim. Şüphelenmesi fazlasıyla normaldi. Yu Jin'in kolumu dürtmesiyle boş boş baktığım masadan gözlerimi çekip Yu Jin'e baktım.

"Ne oldu?"

"Nereye bakıyorsun öyle daldın gittin. Tadını çıkarsana çok merak ettiğin üniversite ortamının."

Ses tonunda bana karşı bir ima vardı ama bunu kafaya takmayacaktım. Zoraki bir gülüş atarak Yu Jin'e baktım.

"Ben tadını çıkartıyorum zaten merak etme."

Bu dediğime kendim de inanmamıştım çünkü beklediğim kişi her zaman olduğu yerde değildi ve ben bu moralle nasıl üniversite ortamının tadını çıkarabilirdim ki. Bir anda omzuma dokunan elle arkamı döndüm. Ahh bu uzun eller tabiki de Tae'den başkasına ait olamazdı. Sevimli görünmek için sırıttım ki bana kızmasın.

"Şöyle sırıtmayı kes Eun Mi. Çok çirkin gözüküyorsun."

Yüzümde ki gülümsemeyi soldurup Taehyung'un saçma sapan lafına gülen Yu Jin'in koluna vurdum.

"Tamam gülmüyorum vurma."

Yu Jin mükemmel bir abiye sahip olduğumu düşünüyor. Onu bir de bana sorsun. Taehyung'la aynı evde kalmanın nasıl bir duygu olduğunu benden başka kimse bilemez. lise birdeyken okula gideceğim sabah tahta kalemiyle yüzümü boyamıştı ve ne kadar yıkasam da boya izleri yüzümde duruyordu. Kafama kese kağıdı geçirip okula gitmek istesemde büyükannem tabiki de buna izin vermemişti. Aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyor. Taehyung yanımda ki sandalyeyi çekerek oturdu. Hal hatır sormak için oturmadığı yüzündeki ciddiyetten anlaşılıyordu.

"2 haftadır buradan çıkmama nedenini öğrenebilir miyim Eun Mi? "

Yu Jin'e uydurduğum bahaneyi evde Taehyung'a da kaç kere söylemiştim ama o bu yalanı yememişti. Yine de aynı şeyleri söyleyeceğim başka çarem yok. yoksa Taehyung beni bu üniversitenin değil kantinine bahçesine bile sokmaz. Hoş bizim lise ile üniversite bahçesi ortak ama ona da karışır eminim. Kendimden emin bir şekilde Tae'ye baktım.

"Daha kaç kere söyleyeceğim bilmiyorum. Seneye üniversiteli olacağım ve üniversite ortamını merak ediyorum."

"Bir çık okulu gez hatta gel ben gezdiriyim. Sadece öğlenleri kantinde aynı masada oturmakla üniversite ortamını anlayamazsın Eun Mi "

Evet çok mantıklı konuşuyordu ve beni iyice köşeye kıstırmaya çalışıyordu. Bir an önce konunun kapanmasını istedim.

"Senin işin yokmu Tae? Git artık."

"Yanlız burası benim okulum hatırlatırım."

Doğru söze ne denir ki. Karşımda duran merdivenden birinin indiğini fark etmekle gözlerimi oraya diktim. Her geçen kişiyi "O" zannediyordum ama bu gün okula gelmemişti sanırım. Yoksa kesinlikle karşı masada oturuyor olurdu. Merdivenlerden inen kişinin Namjoon olduğunu fark ettiğimde yüzümde tebessüm belirdi. Abimin tayfasında ki aklı başında olan tek insan Namjoon diyebilirim. Mesela Jin kalbi aşırı temiz Her zaman derdimi dinler ama bazen çocuk gibi davranıyor. Jungkook'u uzun süredir tanımama rağmen tam anlamıyla çözemedim. Kimi zaman çok olgun birisine dönüşüyor kimi zamanda Tae ve Jin'e uyup cocuklaşabiliyor. Namjoon hep ağırbaşlı takılıyordu. Pek kimseye bulaşmazdı. Taehyung'a hiç girmeyeceğim o tam tersine insanları sinirlendirmeyi severdi. Tek kelimeyle "Gıcık" ama sevimli bir gıcık her neyse. Namjoon elini cebinden çıkartıp selam verdi.

"Ne o bizim eksik tayfayı Eun Mi ve Yu Jin mi tamamlamaya karar verdi?"

Yu Jin'le birbirimize bakıp kıkırdadık.

"Neden olmasın." Diyerek bende dalgaya vurdum. Taehyung'un sorgusunun üstüne Namjoon'un gelmesi üstümde ki gerginliği atmama yardımcı olmuştu. Tae kolunu sandalyenin üst kısmına koyup arkaya yaslandı. Yüzü Namjoon'a dönüktü.

"Jin'le Jungkook nerede?"

"Az önce yemek yememize rağmen Jin doymamış. Jungkook'u da alıp tekrar yemek yemeye gittiler."

"Bu çocuk neden hep aç."

"Sen onu birde evde gör. Sürekli yemek pişiriyor."

Kendime engel olamadım ve kahkaha attım. Bu tayfaya bayılıyordum ve çok özeniyordum. Seneye bizde Yu Jin'le eve çıkmayı düşünüyordük. Annem ve babamın pek karşı çıkacağını zannetmiyorum. Zaten bizle ilgilendikleri yok. Küçüklüğümüzden beri büyükannem bizle ilgilenirdi oda geçen sene vefat etti. Hala yokluğu kalbimi acıtıyor. Ailemin tek umrunda olan şey iş ve para. Bazı zamanlar yurt dışına gidip uzun süre dönmedikleri oluyor. Tae'ye kalsa çoktan tayfasıyla aynı evde kalırdı ama beni tek bırakmaya gönlü el vermiyor. Her ne kadar bunun annemle babamın ricası olduğunu söylesede ben gerçekleri biliyorum Tae üzgünüm. Yu Jin elinde ki telefonu burnumun dibine kadar sokarak ekranda yazan saati göstermeye çalışıyordu.

"Derse girmemize on dakika kaldı eun Mi hadi gidelim artık."

Hiç gitmek istemiyordum. Hala içimde bir umut vardı. Onu görme umudu.. ama gitmeye mecburdum çünkü ben gitmezsem Taehyung zorla okula yollayacaktı ki laf söylemesi gecikmedi.

"Hadi Eun Mi doğru okula. Üniversite sevgin gözlerimi yaşarttı ama merak etme seneye bol bol durursun bu kantinde."

Seneye burada dursam ne olacak. Belki beğendiğim çocuk son sınıf öğrencisi ve seneye gidecek. Ahh gerçekten böyle bir şey olursa şanssızlığıma bir yenisini daha eklemiş olacagım. Yinede kötü düşünmek istemiyordum.

"Tamam kovmana gerek yok Tae."

"Adımla seslenme diye kaç kere uyarıcam Eun Mi."

İsmiyle hitap etmeme sinir oluyordu ama bende ismiyle hitap etmeyi seviyordum yapacak bir şey yok. Yu jin'in koluna kalkması için dokunduğum sırada beklediğim kişiyi göremesemde en yakın iki arkadaşını görmüştüm. Merdivenin yanında muhabbet ediyorlardı. Şuan sağ tarafımda kalan arkadaşı kaslı ve güzel bir vücuda sahipti. Yakışıklılık konusunda da ortalamanın üstündeydi ama tek kusuru boyunun kısa olması. Her güzelin bir kusuru oluyor napalım. Onun dışında Kibar ve güler yüzlü birine benziyor diyebilirim. 

Sol tarafımda kalan arkadaşı tayfada en uzun boylu olandı. Ne zaman görsem okuldakilerle uğraşıyordu. Onuda analiz ettiğim kadarıyla enerjisi çok yüksek,güler yüzlü ve insanlarla uğraşmayı seven biri. Benim beğendiğim çocuk ise arkadaşlarının tam zıttı gibi duruyor. Genel olarak ciddi bir yüz ifadesi var. Onu pek gülerken görmemiştim. Neden dikkatimi çektiği konusunda kafamda soru işaretleri vardı. Sonuçta ben çok konuşkan ve girişken biriydim. Belki de soğukluğu ve ağırbaşlılığı beni kendisine çekmişti. 

Okula gitmek için telefonumu masadan aldığım sırada ikisininde bizim masaya baktığını ve buraya doğru yürüdüğünü fark ettim. Taehyung'un bakışları da onlara doğru çevrilmişti. Yüzünde ki memnuniyetsizliği görmemek imkansız diyebilirim. Tae eliyle Namjoon'un koluna dokunup kaş göz hareketleriyle onlara bakmasını sağladı. Bu işte bir terslik vardı ama ne? Tae durduk yere kimseye dik dik bakmazdı. Ya da bakar mıydı? ahh her neyse. Yu Jin'de bir şeyler olduğunu anlamış olmalı ki kalktığı sandalyeye tekrar oturdu ve benim de oturmamı sağladı.

"Aynı şeyleri düşünüyoruz dimi?"

Kimse duymasın diye fısıltıyla konuşmuştu.

"Aynen Yu Jin"  fısıltıyla karşılık verdim.

İkiside oturduğumuz masanın yanından geçerken Tae ile bakışmaya devam ediyorlardı. Namjoon durumdan rahatsız olmuş olacak ki Tae'yi masanın altından diziyle dürtükledi.

"Konunun onlarla ilgisi yok Tae. Dik dik bakmayı bırak."

"Kavgaya karışmayacaklardı o zaman. Bu benimle o uyuz herifin kavgasıydı."

Konunun ne olduğunu ya da kimden bahsettiklerini anlayamamıştım ama daha fazla burada kalmaya devam edersem Tae sinirini benden çıkaracaktı. Yu Jin'i de ayağa kaldırarak Namjoon'a baktım.

"Biz okula geçiyoruz. Sonra görüşürüz. "

"Görüşürüz" diyerek tebessüm etti.

Tae'de bize bakmadan elini kaldırıp güle güle anlamında salladı. Şimdilik bu olayı kurcalamayacaktım ama akşam eve gittiğim de kesinlikle Tae'ye soracaktım. Yu Jin'le okulumuzun kapısına kadar koşarak gelmiştik. Özel okul olduğu için derse geç girsekte bir şey fark etmezdi ama Yu Jin'in babası bu okulda öğretmendi ve geç kalma olaylarına pek hoş bakmıyor. Nefes nefese kalmış bir şekilde sınıfa girdik. 

Yerimize oturur oturmaz başımı sıraya koydum. Hem yorulmuştum hemde onu göremediğim için moralim bozuktu. Tabi birde Tae olayı vardı. Beğendiğim çocuğun arkadaşlarıyla arasının sıkıntılı olduğunu bilmiyordum ve bu hiç iyi bir şey değildi benim açımdan. Tae'ye üniversiteye neden sürekli girip çıktığımı anlatmamam için bir sebep daha.

"Akşama büyük dedikodu var Eun Mi. Tae'ye bu gün olanları sorduğunda anlatırsa hemen bana da anlat."

Yu Jin'in sesiyle başımı kaldırıp oturduğum yerde doğruldum.

"Ne zaman anlatmadığımı gördün. Umarım Tae anlatır ne olduğunu."

"Umarım"

Kapının açılmasıyla Yu Jin'le konuşmamız yarıda kesildi. İçeri matematik öğretmeni girmişti. Hayır ya neden ders matematik olur ki? Bu moral bozukluğuyla birde matematik dinleyemem.

"Ben uyuyorum Yu Jin. Çıkışa kadar uyandırma."

"Yine Mi?"

Gülerek söyleyen Yu Jin'e baktım. Alışmıştı benim bu uyumalarıma.

"Üzülerek söylüyorum ki Yine."

Başımı tekrar sıraya gömerek uyumaya çalıştım.

● ● ●

"Kalk artık uykucu"

Yu Jin'in seslenmesiyle gözlerimi açıp etrafa baktım. Sınıfta kimse kalmamıştı ve her yerim ağrıyordu. Okul kursunun olmamasını dileyerek Yu Jin'e sordum.

"Bu gün kurs yok de lütfen "

"Şanslısın ki yok Eun Mi"

Bu gün aldığım tek iyi haber bu olsa gerek.

"Hadi gidelim"

Ceketimizi ve çantamızı alıp sınıftan çıktık. Okulun kapısına geldiğimizde ilk işim üniversitenin hemen yanında ki basketbol sahasına bakmak oldu. Çünkü onu 2 hafta önce ilk defa orada görmüştüm. Tek başına basketbol oynuyordu. 

Topu kavrayan ellerinin harika bir görüntüsü vardı. Bembeyaz elinin üstünde beliren damarlar topu her tuttuğunda iyice beliriyordu. Basket atmak için sıçradıgında önüne gelen su yeşili saçları onu daha da havalı gösteriyordu. 2 hafta önceye kadar onu hiç görmemiştim. Ne bahçede ne basketbol sahasında. Yeni gelmiş olabileceğini düşünüyorum. Eğer öyleyse de iyi ki gelmiş.

"Yine nereye daldın Eun Mi "

Yu Jin'in sesiyle dikkatle baktığım sahadan başımı çevirip Yu Jin'e baktım.

"Hiç öylesine bakıyordum işte. Hadi gidelim artık "

Yu Jin'le evlerimiz yakın olduğu için her sabah beraber gidip beraber dönüyorduk. Tabi bazı zamanlar hariç. Babası bu okulda öğretmen olduğu için Yu Jin'le beraber eve döndükleri oluyordu. Her ne kadar benim de gelmemi teklif etseler de kabul etmiyordum. Yürümek her zaman hoşuma gitmiştir. 

Yu Jin'le liseye başladığımız gün tanışmıştık ve o günden beri de çok yakın arkadaşız ama bazı şeyleri ona açıklamadığım için kendimi kötü hissediyorum. Üniversiteden bir çocuğu beğendiğimi daha anlatamadım. Şuan bile anlatıp anlatmamak konusunda kararsızdım. Sonuçta hislerimden ben bile emin değildim. Bu duygu beğenme duygusumu yoksa hoşlanma duygusumu şuanlık soru işareti. 

Hem Yu Jin'e söylersem bunu kesinlikle Tae'ye ağzından kaçırırdı ya da üniversiteli çocuğa belli ederdi. Her ne kadar bunu istemeden yaptığını bilsem de kendimi tehlikeye atamazdım. Beynimde milyon tane soruyla cebelleşirken Yu Jin'lerin evinin önüne geldiğimizi fark ettiğimde durdum.

"Yarın görüşürüz"

"Hey akşam Tae'yi sıkıştırmayı unutma. Görüşürüz"

Gülerek söylemişti ve bende gülerek karşılık verdim

"Unutmam merak etme"

Yu Jin'e el sallayarak eve doğru yürümeye devam ettim. Biran önce eve gidip kendimi yatağa atmak istiyordum. Adımlarımı hızlandırdım. Biraz daha yürüdükten sonra sonunda eve gelebilmiştim. 

Annemle babam bu saatte işte oldukları için anahtarlarımı çantamdan çıkarıp kapıyı açtım. Içerisi çok sessizdi. Tae kesin tayfasıyla dışarıda geziyordur. Off evde tek kalmayı sevmiyordum. Ne zaman tek kalsam garip olaylar oluyor bu evde. Etraftan değişik sesler geliyor ya da ben öyle sanıyorum. 

Kötü şeyler düşünmemeye çalışarak merdivenlerden yukarı çıktım. Odamın Kapısından girer girmez çantamı ve ceketimi yere fırlatıp yatağa kendimi attım. Şuan tek yapmak istediğim kulağıma kulaklık takip müzik dinlemek. Çantama doğru uzanarak telefonumu ve kulaklığımı alıp taktım. Rastgele bir müzik başlatıp gözlerimi kapattım.

● ● ●

Telefonuma gelen mesajla gözlerimi açtım.

Gönderen "Gıcık": kapıyı açsana Geri zekalı zili çalıp duruyorum.

Ah Tae bir kerede şu anahtarları yanına al. Telefonu yatağa atıp hızla aşağı indim ve kapıyı açtım. Kapıyı açmamla Tae'nin yorgunluktan çökmüş yüzünü görmem bir oldu.

"Ne oldu sana tırmı çarptı. Bu ne hal?"

Evet biraz abartmış olabilirim ama Tae de çok enerjik görünmüyordu. Kaslarını çatarak yüzüme bakıyordu.

"Tır değilde şimdi ben çarpacağım sana. Zaten yorgunum birde kapıyı açmıyorsun."

Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Adeta Tae'nin sinirlenmesinden zevk alıyordum.

"Müzik dinliyordum duymamışım "

"Neyse. Annemler yokmu?"

"Sence?"

Bir şey söylemeden başını anladım dercesine salladı ve kendini salonda ki koltuğa attı. Tae geldiğine göre bugün olanları sorabilirdim. Yanına oturarak yüzüne baktım.

"Ee anlat"

Başını bana cevirdi ve boş boş baktı. Yorgunluktan gözleri kapanacak gibi duruyordu. Ayaklarını dizlerime koyarak konuştu.

"Ne anlatiyim Eun Mi"

"Bu gün kantinde o çocuklarla neden öyle bakıştığını anlatabilirsin mesela. Bide kavga falan bir şeyler dedin Namjoon'a onuda duymadım sanma."

Az önce Tae için yorgunluktan gözlerimi kapanıyor demiştim. Lafımı geri alıyorum. Ayaklarını üstümden çekerek doğruldu.

"Gereksiz bir mesele konuşulacak bir şey yok."

"Merak ediyorum Tae anlat"

"Hayır. Seni ilgilendiren bir konu değil. "

Oturduğu yerden kalkarak merdivenlere yöneldi. Konuşmaya hiç niyeti yok belli.

"Ben yatıyorum Eun Mi çok yorgunum"

"Tamam" anlamında başımı salladım. O kadar gezersen tabi yorgun olursun. Ben anca okuldan eve evden okula gidiyorum. Kapı zilinin çalışmasıyla ayağa kalkıp kapıyı açtım. Annemle babam gelmişti.

"Hoş geldiniz ve iyi geceler ben yatmaya gidiyorum."

Hep böyleydik ışte. Onlar bize soğuk davrandıkça bizde Tae ile onlara soğuk davranıyorduk. Ailecek bir yere gitmeyiz, gezmeyiz kısacası hiç bir şey yapmayız. Ne kadar mükemmel bir ailem var. Merdivenlerden çıkmak için adımımı atmışken annem seslendi

"Yemek yediniz mi?"

"Tae dışarıda yemiştir bende aç değilim."

Moralim bozukken yemek yemeyi sevmiyorum. İştah falan kalmıyor.

"İyi geceler Eun Mi "

Anneme hafif bir tebessüm atarak odama çıktım. Bir an önce uyumak istiyordum ki hemen yarın olsun. "Onu" görememenin mutsuzluğu vardı üstümde. Umarım yarın her zaman ki yerinde olur. Yatağıma girip çarşafı üstüme çektim. Gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

LISE SON SINIF ÖĞRENCİSİ OLDUĞUM İÇİN MALUM DERSLERDEN VAKİT OLMUYOR YINEDE ELİMDEN GELDİĞİNCE HİKAYEYİ DÜZENLEMEYE ÇALIŞTIM. İLK BÖLÜM BİRAZ DURGUN OLABİLİR AMA AÇILACAK HİKAYE.
YORUM VE OYLARINIZI BEKLİYORUM 💜💜💜😍😍😍😍💜💜💜💜

Continue Reading

You'll Also Like

4.1K 465 7
En yakın arkadaşlarının hiç beklenmedik bir anda evlilik kararı alması sonucu tanışan Lalisa ve Taehyung, birbirlerine olan duygularını hiç de örtbas...
desire By m

Fanfiction

6.6K 1K 18
jeong jaehyun koryo hanedanlığının ilk prensiydi, kim doyoung ise yalnızca bir komutan. ©bittersv
3.4K 383 22
Bir aşk gerçekten de yoktan var edebilir mi birini? Pygmailon'un aşkı mıydı sevdiğini gerçek yapan? Bunun Jongin'le ne ilgisi var? Watty's Yarı Final...
lilith By kryz

Fanfiction

79.3K 7.2K 23
"Adem ile Havva buyursunlar içeri, girmesin kapıdan Lilith!" ➤start: 130118 finish: 010618 ➤tüm hakları saklıdır.