HER ŞEY SENİN İÇİN

Bởi psikolojitalebesi

222K 28.5K 11.3K

Haydi! Eyvallah deme vakti geldi. Bir eyvallah söyle hayata. Eyvallah söyle dününe, seni üzenlere, kalp kırık... Xem Thêm

ÖNDEYİŞ
Söz 1
Söz 2
Söz 3
Söz 4
Söz 5
Söz 6
Söz 7
Söz 8
Söz 9
Söz 10
Söz 11
Söz 12
Söz 13
Söz 14
Söz 15
Söz 16
Söz 17
Söz 18
Söz 19
Söz 20
Söz 21
Söz 22
Söz 23
Söz 24
Söz 25
Söz 26
Söz 27
Söz 28
Söz 29
Söz 30
Söz 31
Söz 32
Söz 33
Söz 34
Söz 35
Söz 36
Söz 37
Söz 38
Söz 39
Söz 40
Söz 41
Söz 42
Söz 43
Söz 44
Söz 45
Söz 46
Söz 47
Söz 48
Söz 49
Söz 50
Söz 51
Söz 52
Söz 53
Söz 54
Söz 55
Söz 56
Söz 57
Söz 58
Söz 59
Söz 60
Söz 61
Söz 62
Söz 63
Söz 64
Söz 65
Söz 66
Söz 67
Söz 68
Söz 69
Söz 70
Söz 71
Söz 72
Söz 73
Söz 74
Söz 75
Söz 76
Söz 77
Söz 78
Söz 79
Söz 80
Söz 81
Söz 82
Söz 83
Söz 84
Söz 85
Söz 86
Söz 87
Söz 88
Söz 89
Söz 90
Söz 91
Söz 92
Söz 93
SöZ 94
Söz 95
Söz 96
Söz 97
Söz 98
Söz 99
Söz 100
Söz 101
Söz 102
Söz 103
Söz 104
Söz 105
Söz 106
Söz 107
Söz 108
Söz 109
Söz 110
Söz 111
Söz 112
Söz 113
Söz 114
Söz 115
Söz 116
Söz 117
Söz 118
Söz 119
Söz 120
Söz 121
Söz 123
Söz 124
Söz 125
Söz 126
Söz 127
Söz 128
Söz 129
Söz 130
Söz 131
Söz 132
Söz 133
Söz 134
Söz 135
Söz 136
Söz 137
Söz 138
Söz 139
Söz 140
Söz 141
Söz 142
Söz 143
Söz 144
Söz 145
Söz 146
Söz 147
Söz 148
Söz 149
Söz 150
Söz 151
SöZ 152
Söz 153
Söz 154
Söz 155
Söz 156
Söz 157
Söz 158
Söz 159
Söz 160
Söz 161
Söz 162
Söz 163

Söz 122

248 24 3
Bởi psikolojitalebesi

"Vatan Türkiye'dir.''

Dur! Dur ve bir dinle beni. Kulak kabart hele bir sözlerime. Sana vatan nedir, ne değildir diye sual edecek olanlara bir çift söz edebilmen için gönlümden hasrete bulanmış sözler, fikrimden de inciler dökeceğim avuçlarına. Kâh sözlerim gönlünü uçuracak bir kuş misali, kâh diyeceklerim daraltacak sineni bir mengeneye tutulmuş gibi.

Şırıl şırıl çağlayan şelaleleriyle, oluk oluk akan çeşmeleriyle, masmavi gökyüzünde süt beyazı kanatlarını çırpan, cıvıldayan kuşlarıyla... Dallarını dua edercesine göğe açmış, kara toprağa kök salmış ağaçlarıyla. Arzına çivili, dorukları hep karlı ulu dağlarıyla...  Toprağını neşelendiren börttü böceği, gül ve çiçeği. Gündüzünde altın sarısı saçlarını seren güneşi, gecesini ışıldatıp taçlandıran kameri ve gecesini parça pürçük eden sitareleriyle...

Masmavi gökyüzünde asılı süt beyazı pamuksu bulutları... Altında uzanır diyarım.  Koca koca yüce dağların çevrelediği bir yurt. Yeşilin her tonuna doymuş, kuşların şakıdıkları cennetsi bir diyar. Üç bir yanını sulandırmış denizler. Yukarılarından aşağılarına doğru kıvrıla kıvrıla dökülür billur şelaleler. Irmak kenarlarında meleleşir kuzucukları. Ve daha nice nice misaller dillendirilmek için sırasını bekler. Al kanlara bulanmış bayrağının gölgesinde, ay ve yıldızının ışıltısında uzanan vatandır Türkiye'm.

Anlatırken vatanı kimi zaman yüzünde güller açsın, bazen de kaşların çatsın. Öyle ki vatan sevinç ve öfkedir diye bilsinler. Kimi zamanlar da gözlerinden yanaklarına doğru usulce yaşlar akıt. Sol ve sağ yanaklarına doğru. Sakarya ve Fırat gibi... Akıttı ki vatan vuslat ve kardeşliktir diye bilsinler. Bazen de yanaklarında gamzecikler açtır. Açsın ki vatan kabirdir diye anlasınlar. Kâh anlat kâh beklettir dilinde kelimeleri. Öyle ki vatan heyecan ve sabırdır diye öğrensinler.

Öyle bir anlat ki vatan nedir ne değildir diye sual edecek olanlara dinleyenler doysunlar anlatışına. Hani vatanın doyurduğu gibi olsun. Hep yerinde de durma. Bazen kalk ve dimdik dur. Bazen de otur ve koyu bir sukuta bürün. Kimi zamanlarda yürüt boy ve posunu. Öyle ki vatan emek demek, dinlenmek demek diye öğrensinler.

Ben sana vatanı anlatacağım. Sen de sana vatandan sual edeceklere öyle bir anlattı ki dilden dile, gönülden gönülle, bir kulaktan yekdiğerine düşsün anlatışın. Düştüğü sinelerde bir kıvılcım çaksın. Çaksın ki vatan nedir ne değildir diye iyice bilsinler. Bilsinler ki sineler siper olsun vatana. Öyle ya vatana siperler gerekti.

Velhasıl ben sana vatan diyeceğim sen ise bana can diyeceksin. Ben sana can diyeceğim. Sen bana canan diyeceksin. Ben sana canan diyeceğim. Sen ise mecnunum diyeceksin. Zira vatan aşktı.

Sana vatan nedir, ne değildir diye soranlara Bosna'yı anlat. Suriye'yi dillendir senden vatanı dinlemek isteyenlere. Bakışlarını dudaklarına dikmiş senden vatanı anlatmanı bekleyenlere Filistin'den bahset. Durma... Haydi, oku Nur bacının mektubunu. Oku da vatanı bilmek isteyenler iyice bellesinler vatan nedir, ne değildir diye.

Şimdi dinle. Önce bir dinle beni. Sonra da sana anlat dediğim gibi kalkıp anlat âleme. Anlat ki vatan nedir, ne değildir diye bilsinler.

Bosna... Benden az biraz ırak, gönlüme yakın, dualarımda ona yakı dilediğim tümümden koparılmış bir parçam. Önce bir Bosna'yı dinle benden. Dinle ki Bosna vatanı anlatsın sana.

Sözüm ona medeniyetin beşiğinde, refahın gölgesinde, bir de güya insanlığın kemale erdiği yerde, yerin tam göbeğinde korkunç bir alevin bir zamanlar kuşattığı o yere, Bosna'ya gidelim. Gidince Bosna'ya Neretva nehrine varalım. Hani şu Mostar köprüsü var ya... İşte o köprünün altından asırlardır akan Neretva nehrine varıp bağdaş kuralım yatağına.

Vardığımızda Neretva'ya kapat gözlerini ve dinle Neretva'yı. Sana şunları anlatacaktır. Ve bu arada dinlerken Neretva'yı sakın kapama olur mu kulaklarını. Neretva çok gördü sen de bari az biraz dinle.

"Gördüm... Acıların yüzlerde nasıl halka halka kol gezdiklerini gördüm. Şahit oldum. Gözpınarlarının ırmak oluşlarına şahit oldum. Hiç bir nehir bilir misin kaynağı sadece yağmur olmayan. Ben Neretva... Yağmurdan ve gözyaşlarından beslendim yıllarca. Yağmurlu gecelerde üzerime kopanlar sadece yıldırım ve şimşekler miydi sanırsın. Çığlıklar... Ardı ardına kopan çığlıklar aktı üzerime. Bakma hep böyle su taşıdığıma sen. Bir zamanlar ben ceset de taşırdım. Ah şu kurşunlar yok muydu o kurşunlar. Bedenleri değil de sanki bağrımı deliyorlardı. Köprünün altından çok sular akıttım. Ama içimdekileri bir türlü akıtamadım. Biriktirdim. Biriktirdim. Gelecek nesiller için hep içimde biriktirdim ben. Onlara haykırmak için vatanın pek kıymetli oluşunu su akıttım ama tarihi bağrımda gözyaşı, kurşun, kan, ceset ve çığlık diye biriktirdim. Öyle ki yamacıma gelip de bağdaş kuracaklara, 'Evlat... Vatan evdir sana. Ev ise barınaktır hayatına. Hayat ise bir nefestir sana. Nefes ise neşedir yarınlarında. O halde vatanına sahip çık. Yoksa evine ateş, hayatına ölüm yarınlarına ise ıstırap düşer' diye haykırmak için ben hep dünü içimde biriktirdim. Ve bu arada ne olur öyle fazla bakmayın bana. Utanıyorum. Çünkü Bosna alevler içinde yanarken ben söndüremedim Bosna'yı. Bosna susuz kaldığında kana kana suya doyuramadım ben Bosna'yı. Çevirin benden yüzünüzü. Utanıyorum. Çünkü Bosna'ya sahip çıkamadım ben. Gidin artık. Haydi gidin. Gidin ve size anlattıklarımı vatan nedir, ne değildir diye soranlara anlatın."

Şimdi kalk. Kalk ve Halep yollarına düşelim. Gör bak Halep bizler için neler neler dökecek diline. Halep. Uzanır hemen yanı başımda. Bir el uzatsam çekip alacağım onu kor ateşler içerisinden ama elim mi kısa yoksa duaya dahi üşenen avuçlarım tembellik mi eder bilemedim. Dinle. Halep'i bir dinle. Dinle ki sana desin diyeceklerini bir bir.

"Bir gün bir ateş yakılmış diye duydum uzak diyarlarda. Tunus'muş diye söylemişlerdi bir ara. Nereden bilebilirdim ki o ateşin gün gelip beni de sarmalayacağını. Beni de yakıp, yıkıp bir harabeye dönüştüreceğini nereden bilebilirdim. Ben bir vatandım sadece beni sahiplenenlere. Ta ki dört bir yanımı kuşatıp da beni esir alana kadar huzur ve kardeşlikti bağrımda filizlenen. Belki size yaşadıklarımı dillendirecek içimden akan bir Neretva'm yoktur benim. Ama dinlemek istersen beni ser bedenini o halde boylunca üzerimde. Ve yaklaştır sağ kulağını kara toprağıma. Yaklaştırıp dinle bağrıma gömdüklerimi. Şu evlere, şu yıkık dökük harabelere dön ve bir bak hele. Kaldır da başını şu sokaklara, caddelere ve mahallere bir göz at. Buralar az da olsa huzur doluydu bir vakitler. Şen şakrak çocuk sesleri ile cıvıldardı bu diyarlar. Ben hep zulüm gördüm ama bu seferki bir başkaydı. Kardeş kardeşten oldu. Abi bacıdan. Can canandan. Ana oğuldan baba çocuğundan oldu. Evler harabe oldu. Huzur keder oldu. Ben bir vatandım beni sahiplenenlere. Sana vatan nedir ne değildir diye soranlara beni anlat. Sahiplenirsen huzur ve kardeşlik sunar sana de. Ama ihmal edersen mezar ve ayrılık olur diye de ekle. Ekle ve sonlandır sözlerini, sözlerimin tükendiği gibi. Gittiğin yerlerde bana avuç avuç dua göndermekten dahi aciz kalanlara bir çift sözümü ilet. De ki onlara Halep de bir vatandı. Unutma senin de üstünde yürüdüğün bir vatandır."

Kalk da Gazze Yollarına düşelim. Kudüs'ten geçip varalım esir Gazze'nin yollarına. Ama hangi yüzle varacaksak onu da bilemedim şimdi. Gazze kaldırır başını ve bakar âleme. Gördüğü dört bir yanında yüz milyonlarca kardeşleridir. Ama her birinin hali farksız değildir sinmiş, sindirilmiş bir cesetten. Bunu görünce Gazze o da siner içine. Gazze yardım bekler. Bir sepet al yanına da Gazze'ye giderken erzak götürelim. Sepete ilaçlar atalım. Küçük çocuklar için şekerler dökelim sepetimize. Gel de özgürlüğünden edilmiş esir Gazze'ye gidelim. Bir umut kim bilir belki yine de kabul eder bizi Gazze. Varınca Gazze'ye hani şu Siyonizm'in yıllar önce kameralar karşısında hunharca katlettikleri Filistinli Muhammed'in bir köşeye sindiği gibi sinelim. Sin ve dinle Gazze'yi. Zaten sinmek bizim işimizdi.

"Ben Gazze. Bir avuç bağrımda yüzbinlere kucak açmış bir diyarım ben. Ben Gazze. Halep kadar büyük olmasa da bağrım arzımda sinelerinde iman dolu, özgürlüğe susamış nice erler barındıran bir vatanım ben. Ben Gazze. İşgal altındaki Filistin'in esaret altında bir parçasıyım ben. Yüzüm ak denize bakar, sol yanım din kardeşime bitişik, sağım ve sırtım ise düşman ile çevrili. Ben Gazze. Başımda dönse de asuman özgürlüğünden edilmiş esir bir vatanım ben. Göğümde parıldar alevden kurşunlar yıldızları unutalı oldu epeyce. Ben Gazze. Esir alınınca göğü açık, dört bir yanı duvar bir mahpushane oldum arzımda yürüyenlere. Ben Gazze. Özgürlüğümden olunca mahrum beni diyar edinenler oldular bende birer esir. Gel de vatan nedir ne değildir diye beni yurt edinenlere bir sor. O vakit sana vatan özgürlüktür diye bas bas haykıracaklardır."

Şimdi son kez ayaklan. Ayaklan ve düşelim Irak yollarına. Varınca Irak'a Ebu Gureyb hapishanesine gidelim. Varınca Ebu Gureyb'e sırt verelim duvarlarına. Öyle ki duvarlarında ötelerden yankılanan seslere kulak kabartalım. Nur bacının zamanın berisinden yankılanan çığlıklarına kulak verelim.

"Ben Nur. Bacınız Nur... Ebu Gureyb'li Nur. Hani şu siz sıcacık yataklarınızda yatarken kirli ellerin esaretinde katı duvarları dahi inleten çığlıklarını duymadığınız bacınız. Sahi hiç mi duymadınız beni? Hiç mi sızlamadı içiniz? Bacılarınıza baktığınızda hiç mi aklınıza düşmedim. Ben Nur. Namusuna haram eller uzatılan bacınız. Duydum ki vatan nedir ne değildir diye sorarmışsınız. Bu sualinize sadece bir cümlede cevap vereceğim. Çünkü çığlıklar atan, feryat eden, acılar çeken, yardım dileyen birçok cümleler kurdum lakin duymadınız beni. Açın kulaklarınızı ve dinleyin beni. Vatan bacı gibidir. Namustur vatan. Ben Nur. Zalimin ellerinde kirletilen bacınız Nur. Duvarların dahi çığlıklarım karşısında eridiği bacınız. Haydi, şimdi beni bir başıma bırakın. Geçmişte yalnız bıraktığınız gibi..."

Ve vakit doldu. Sözlerim bilendi. An cümlelerin boyunlarını bir bir vurmaya geldi. Vatan neresidir diyenlere doğusu ve batısı ile kuzeyi ve güneyi ile horonu ve halayı ile türküsü ve ağıtı ile Türkü, Kürdü, Zazası, Arabı, Lazı ve Çerkezi ile vatanım Türkiye'dir de.

Haydi, kalk ve düş yollara. Düş ve denk geldiğin herkese sana vatan nedir ne değildir diye soracak her bir ferde de ki; vatan kardeşliktir, huzurdur, neşedir, yarınlardır, nimettir, özgürlük ve namustur. Vatan budur de ve gerisi zillet, esaret, kan, gözyaşı, keder, hasret, vuslat, sefalet diye eklemeyi de ihmal etme.

==***==

"Vatanına Sahip Çık."

  HER ŞEY SENİN İÇİN
İNSTAGRAM HESABIM: er.doganyildirim

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

611K 25.5K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
71.5K 178 11
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
Abi Bởi ✨️

Lãng mạn

140K 9K 23
Ömer abi: Melis nerde? BxB kurgusudur
96.5K 9.6K 19
*avareyim,asudeyim,yorgunum bilmiyorum,neden sana vurgunum? -bir mahalle hikâyesi- 18/05/2023 " Dökme yüzünü." dedi. Yüzüne vuran kızıl ateşlere ba...